Trabzon'da 'Çevre İçin Medya Ve İletişim Ağı' Konulu Çalıştay Düzenlendi

Trabzon’da ‘Çevre için medya ve iletişim ağı’ konulu çalıştay düzenlendi.

Trabzon'da 'Çevre İçin Medya Ve İletişim Ağı' Konulu Çalıştay Düzenlendi
Trabzon’da bir otelde gerçekleştirilen çalıştaya KTÜ Orman Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Prof. Dr. Yusuf Demir ve gazeteciler katıldı.

Çalıştayda konuşan Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Prof. Dr. Yusuf Demir, 2050 yılında su sıkıntısı çeken ülkelerin sayısının 54’e, bu şartlarda yaşamak zorunda kalan insanların sayısının 3,76 milyara yükseleceğini söyledi.



2050 yılında 9,4 milyar olması beklenen dünya nüfusunun yüzde 40’ının su sıkıntısı çekeceğini ifade eden Demir, “2013 yılında ülkemizin aldığı yağış miktarı uzun yıllık ortalamaların yaklaşık yüzde 13 altında gerçekleşmiştir. 2014 yılında ise beklenen yağış miktarının uzun yıllık ortalamalardan yüzde 25-30 daha düşük olması hesaplanmaktadır. Bu da 2014 yılında ülkemizin ciddi kuraklık riski ile karşı karşıya olduğunun en önemli göstergesidir. Son 2-3 aylık yağış rejimi de maalesef bu tahminleri doğrular niteliktedir. 2015 yılında ise ekstrem bir yıl yaşanmakta, yağış rejimi ve iklimsel veriler dengesiz devam etmektedir. Fazla miktarda, tuz, sabun ve deterjan aynı yolla su kaynaklarına karışır. Sulara karışan organik maddelerin parçalanması için faaliyet gösteren mikro organizmalar, suda çözünmüş oksijeni tüketerek amonyak ve diğer zehirli maddelerin oluşmasına neden olurlar. Türkiye'de üretilen deterjanlardaki fosfat oranı yüzde 15-30 arasında iken Avrupa’da bu konuda getirilen sınırlamalarla yüzde 1-5 arasında kullanılmaktadır. Fosfatlar ve diğer deterjan kirlilikleri nedenleri ile de birçok balık türü yok olmaktadır. 1978 yılında Marmara Denizi’nde 126 balık çeşidi varken bugün 25 çeşit kalmıştır. Dere, çay, nehir kenarlarına inşa edilen maden ocaklarından hem maden sahalarının işletilmesinden hem de yağışlar vasıtasıyla yıkanan madenler nedeniyle büyük oranda kirlenmeye maruz kalmaktadır. Maden sahalarından cevher çıkartılması ve cevherlerin işlenmesi esnasında oluşan sızıntı suları bakır, demir, mangan, kurşun ve demir gibi metaller açısından oldukça zengindir. Maden sahasından kaynaklanan sızıntı sularının dere veya çaya verilmeden önce arıtılması ve analizlerin sürekli olarak yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde oluşan kirlilik çayının su kalitesini etkileyerek, suda yaşayan canlılarla beraber, bitki, insan ve hayvanları olumsuz yönde etkileyecektir” dedi.

“SU YASASININ ÇIKARILMASINI İSTİYORUZ”

Su yasasının çıkarılmasını istediklerini belirten Demir, “Su gereksinimini karşılayabilmek için su kaynaklarını artırma olanağı bulunmadığından, su kullanımında teknik ve tasarruf önlemleriyle su tüketimini azaltmaktan, sudan geri dönüşümle yararlanma gibi çarelerden başka çıkar yol görülmemektedir. Kısaca, sürdürülebilir su ve çevre politikalarını geliştirmek ve uygulamak mecburiyetindeyiz. Beklentilerimiz ise, su yasasının çıkarılması, yeşil enerji üretimine yönelinmesi, düşük maliyetli damla sulama sistemleri gibi basınçlı sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması, tarımda sulama oranının yüzde 10-15 iyileştirilmesi ile 2025 yılına kadar kentsel ve sanayi su ihtiyacını karşılayıcı önlemlerin alınması, kentlerin su şebekelerindeki yüzde 25-50’lik kaçak ve kayıpların önlenmesi, yer altı sularının bilinçli, tekniğine uygun kullanılması ve korunması, kaynak sularımızın korunması ve yok olmasının önüne geçilmesi, beslenme alışkanlıklarının olabildiğince bitkisel besin lehine yönlendirilmesi ve su hasadı çalışmalarına önem verilmesi, sürdürülebilir su politikalarının geliştirilmesidir” diye konuştu.

Kaynak: İHA