' Kurtlar Vadisi, Bihter, Karadayı Gibi Pek Çok Patent Başvurusu Var'
Adres Patent Genel Müdür Yardımcısı Cumhur Akbulut, her markanın sahibi için bir hikayesi olduğunu belirterek, "Bunun yanı sıra Aşk-ı Memnu, Ezel, Kurtlar Vadisi, Asmalı Konak gibi dizi isimleri yanı sıra, dizi karakterlerinden Ezel, Karadayı, Bihter, Behlül, Ali Kaptan ve Polat Alemdar gibi pek çok ilginç başvuru alıyoruz" dedi.
Hali hazırda Türkiye'deki marka patent bilincini artırmak ve müşteri beklentilerinin üzerinde hizmetler sunabilmek için çalışmaları projelendirip hayata geçiren Adres Patent'in Genel Müdür Yardımcısı Akbulut, AA muhabirine sektörün Türkiye'deki durumu ve başvurulara ilişkin bilgi verdi.
Başvuruların, marka tescili zorunluluğundan dolayı gıda, kozmetik ve ilaç gibi sektörlerde yoğunlaştığını aktaran Akbulut, "Her markanın marka sahibi için bir hikayesi var, bununla birlikte tamamen güncel olaylardan esinlenen pratik düşünen girişimciler de bulunuyor. Aşk-ı Memnu, Ezel, Kurtlar Vadisi, Asmalı Konak gibi dizi isimleri, Ezel, Karadayı, Bihter, Behlül, Ali Kaptan, Polat Alemdar gibi dizi karakterleri ya da güncel ve toplumsal olaylardan oluşan Çapulcu, GeziPark, One Minute, Beştepe gibi bir çok ilginç başvuru alıyoruz" diye konuştu.
Taklitle mücadelede yapılması gerekenler ve markaya verdiği zarara ilişkin bilgi veren Akbulut, şunları anlattı:
"Markalaşmak kısa bir sürede olmuyor. Firmalar güçlendikçe, talep görmeye başladıkça, taklitleri ortaya çıkmaya başlıyor. Eğer bu taklitlere zamanında müdahale edilmez ise yapılan yatırımlar, emek, bilinirlik ve en önemlisi marka değerleri büyük zarar görmektedir. Bu vesileyle marka sahibi firmalarımıza kullanmakta oldukları markaları tescil etmelerini öneriyoruz. Ayrıca benzer marka takibi yaptırıp bulunan benzerliklere bülten aşamasında müdahale etmelerini sağlıyoruz.
Bu müdahaleler yapılmadığı takdirde taklit veya benzer marka tescil edilirse, başvuru sahiplerinin tescil edilen markayı iptal ettirebilmesi ancak mahkeme yolu ile mümkün olacak. Dolayısıyla bizim bülten süreçlerinde yaptığımız lokal müdahaleler kısa süreli sonuçlar getirdiğinden hem zaman hem de maliyet açısında ciddi avantajlar sağlamaktadır."
Cumhur Akbulut, fikri ve sınai mülkiyet haklarının yakın zamana kadar sadece işletme sahiplerini ilgilendiren ticari bir konu olarak algılandığına, teknolojinin gelişmesi sayesinde insanların artık düşledikleri şeylerin aslında pratiğe dönüşmesi için büyük yatırımlara ya da Ar-Ge faaliyetlerine gerek olmadan da yapıldığını keşfettiklerinden bahsetti.
"Bireysel olarak fikirlerini geliştirenler, öncelikle kağıda resmedip bunun fikir, telif veya yöntem patenti olarak korunabileceğinin farkına vardılar" diyen Akbulut, bu ve benzer uygulamalara bakıldığında, ilkokuldan üniversiteye kadar birçok öğrencinin fikirlerine veya geliştirdikleri ürünlere patent almaya başladığını söyledi.
Akbulut, bu gelişmelerin sanayi veya iş hayatına henüz adım atmamış bireylerin patent veya marka almaya başladıklarının bir göstergesi olduğuna işaret ederek, "2014 yılında Türkiye'de yapılan marka başvuru sayısı yaklaşık 120 bin adet civarındaydı. Bu seneye baktığımız ilk 6 ayda 60 binden fazla başvuru yapıldı. Kalan süreyle kıyasladığımızda ve her sene başvuru işlemlerinin sene sonuna doğru arttığını göz önünde bulundurduğumuzda 150 bin başvuruya ulaşabileceğimizi öngörebiliyoruz" diye konuştu.
Kaynak: AA
Başvuruların, marka tescili zorunluluğundan dolayı gıda, kozmetik ve ilaç gibi sektörlerde yoğunlaştığını aktaran Akbulut, "Her markanın marka sahibi için bir hikayesi var, bununla birlikte tamamen güncel olaylardan esinlenen pratik düşünen girişimciler de bulunuyor. Aşk-ı Memnu, Ezel, Kurtlar Vadisi, Asmalı Konak gibi dizi isimleri, Ezel, Karadayı, Bihter, Behlül, Ali Kaptan, Polat Alemdar gibi dizi karakterleri ya da güncel ve toplumsal olaylardan oluşan Çapulcu, GeziPark, One Minute, Beştepe gibi bir çok ilginç başvuru alıyoruz" diye konuştu.
Taklitle mücadelede yapılması gerekenler ve markaya verdiği zarara ilişkin bilgi veren Akbulut, şunları anlattı:
"Markalaşmak kısa bir sürede olmuyor. Firmalar güçlendikçe, talep görmeye başladıkça, taklitleri ortaya çıkmaya başlıyor. Eğer bu taklitlere zamanında müdahale edilmez ise yapılan yatırımlar, emek, bilinirlik ve en önemlisi marka değerleri büyük zarar görmektedir. Bu vesileyle marka sahibi firmalarımıza kullanmakta oldukları markaları tescil etmelerini öneriyoruz. Ayrıca benzer marka takibi yaptırıp bulunan benzerliklere bülten aşamasında müdahale etmelerini sağlıyoruz.
Bu müdahaleler yapılmadığı takdirde taklit veya benzer marka tescil edilirse, başvuru sahiplerinin tescil edilen markayı iptal ettirebilmesi ancak mahkeme yolu ile mümkün olacak. Dolayısıyla bizim bülten süreçlerinde yaptığımız lokal müdahaleler kısa süreli sonuçlar getirdiğinden hem zaman hem de maliyet açısında ciddi avantajlar sağlamaktadır."
Cumhur Akbulut, fikri ve sınai mülkiyet haklarının yakın zamana kadar sadece işletme sahiplerini ilgilendiren ticari bir konu olarak algılandığına, teknolojinin gelişmesi sayesinde insanların artık düşledikleri şeylerin aslında pratiğe dönüşmesi için büyük yatırımlara ya da Ar-Ge faaliyetlerine gerek olmadan da yapıldığını keşfettiklerinden bahsetti.
"Bireysel olarak fikirlerini geliştirenler, öncelikle kağıda resmedip bunun fikir, telif veya yöntem patenti olarak korunabileceğinin farkına vardılar" diyen Akbulut, bu ve benzer uygulamalara bakıldığında, ilkokuldan üniversiteye kadar birçok öğrencinin fikirlerine veya geliştirdikleri ürünlere patent almaya başladığını söyledi.
Akbulut, bu gelişmelerin sanayi veya iş hayatına henüz adım atmamış bireylerin patent veya marka almaya başladıklarının bir göstergesi olduğuna işaret ederek, "2014 yılında Türkiye'de yapılan marka başvuru sayısı yaklaşık 120 bin adet civarındaydı. Bu seneye baktığımız ilk 6 ayda 60 binden fazla başvuru yapıldı. Kalan süreyle kıyasladığımızda ve her sene başvuru işlemlerinin sene sonuna doğru arttığını göz önünde bulundurduğumuzda 150 bin başvuruya ulaşabileceğimizi öngörebiliyoruz" diye konuştu.