Boşanmanın Ardından Bireyler Belirsizliğe Düşüyor
Aile Çift ve Evlilik Terapisti/Psikoterapist Uzman Psikolog Naciye Tokaç, boşanma sonrası bireylerin en çok sonrasının ne olacağı konusunda belirsizliğe düştüklerini belirtti.
Özellikle uzun yıllar süren evliliklerin ardından hissedilen daha çok gelecek endişesi olduğunu söyleyen Tokaç, şöyle konuştu:
“Evlilik hayatı bir düzen getirmektedir çiftlerin yaşamına. Boşanma ile birlikte bu düzen bozulmakta; kişi tekrar bir düzen oluşturmakla karşı karşıya kalmaktadır. Evlilik süreci bir umutla başlar: Sonsuza kadar, umuduyla. İnanırsınız ve tutunursunuz bu umuda. Rahatlarsınız geleceğiniz için. Beklide tüm endişeleriniz ortadan kalkar. Artık yalnız değilsinizdir bu hayatta. Sevdiğiniz ve sizi seven birisi vardır. Zorluklarla, sıkıntılarla mı karşılaştınız? Tek başınıza değilsiniz ki artık, korkmazsınız dolayısıyla. Her ne olduysa olur ve tüm bu güven birden kayboluverir boşanmayla. Boşanma süreci; sadece iki çiftin yaşamlarına artık ayrı ayrı devam etmesi kadar basit değildir. Tüm bu güvenin, inançların yıkılmasıdır da aynı zamanda. Kişi önce bu güvenin ve inancının yıkılmasının getirdiği acıyı iyileştirecek ardından tekrar güven ve inanç kazanacaktır, eğer yapabilirse. Boşanmanın ardından ne hissedildiği; çiftlerin neden ve nasıl boşandığı ile yakından ilgilidir. Bir travmaya bağlı boşanma süreci ile kişisel anlaşmazlık sonrası iki çiftin karar vermesi ile sağlanan anlaşmalı boşanmanın ardından hissedilenler aynı olmayacaktır. Aldatma, dolandırılma, ahlaksız teklif, şiddet, taciz-tecavüz, kaçırma-kaçırılma gibi nedenler travma etkisi oluşturabilecek durumlar olabilir. Böyle bir durumda kişi travmaya bağlı tepkileri gösterecektir. Öncelikle şok olacak ve inkar edecek, inanmak istemeyecektir duruma. Bunun kendi başına gelmiş olabileceğine inanamayacak ve karşıdakini suçlama veya kendini suçlama başlayacaktır. Yoğun bir öfke duygusu takip edecektir hislerini ve kızgınlık duygusuyla isyan edecektir içinde bulunduğu duruma. Tüm bunları takip eden kabullenme ve uyum sağlama, süreci tamamlayacaktır. Kadın veya erkek benzer duyguları hisseder ancak ortaya koyma şekli farklı olabilir. Kadın sözel olarak ifade edebilir, davranışlarında gözlemlenebilirken; erkek daha sessizleşecek, daha az konuşacak ve içe çekilme yaşayacaktır böyle bir durumda. Bazı boşanma durumları ise travmatik olmayan; uzun süredir devam eden anlaşmazlıklar, karşılıklı verilen boşanma kararı, uyumsuzluklar sonucu alınan boşanma kararları ile çiftlerin ikisinin de istediği bir süreç olarak görülebilir. Bu durumda çiftler sonuca daha önceden uzun zaman hazırlıklı olacaklarından dolayı yas tepkilerini göstermeyecek belki kızgınlık ve üzüntü hissi daha belirgin olacaktır. Boşanma sonrası bireyler en çok sonrasının ne olacağı konusundaki belirsizliği düşünürler. Özellikle uzun yıllar süren evliliklerin ardından hissedilen daha çok gelecek endişesidir. Evlilik hayatı bir düzen getirmektedir çiftlerin yaşamına. Boşanma ile birlikte bu düzen bozulmakta; kişi tekrar bir düzen oluşturmakla karşı karşıya kalmaktadır. Tabi burada maddi endişelerde inkar edilemez. Bazı kişiler boşanma sonrası ailesi ile yaşamaya başlarken; bazı kişiler ise kendilerine yeniden ev kurmaya çalışırlar. Tüm bunlar kişi için öfke ve üzüntü yaratan konulardır. Boşanma ile evinizden, eşyalarınızdan, çift kişilik yatağınızdan ayrılmaktasınız. Bir diğer sorun da; çiftlerin boşanma sonrası görüşmeye devam edip etmemeleri konusudur. Ülkemizde genelde çiftler görüşmemeyi tercih ederler. Çocukları varsa bile. Boşanma sonrası bireylerin birbirine arkadaş olabileceğini düşünüyorum, bunu başarabileceklerse. Ancak çocukların olduğu durumlarda boşanma sonrası bireyler kesinlikle iki iyi arkadaş olmak zorundadırlar. Evlilik süresince de genellikle sorun olan bir diğer konu cinsellikle ilgili konudur. Boşanmanın ardından her iki cinsiyet içinde geçerli olan; düzenli cinsel birlikteliğin bozulmuş olmasıdır. Cinsellik boşanma sonrası sanıldığı gibi “kadın için zaten sorun yok, erkek düşünsün” gibi bir durum değildir. Her iki cinsiyetinde düzenli cinsel birlikteliğe ihtiyacı olması normaldir. Boşanma ardından, boşanmayı isteyen taraf bile olunsa üzüntü kaçınılmaz bir duygudur. Bu duygularınızla en iyi baş etme yolu; öncesinde ve evliliğiniz süresince devam ettirdiğiniz sosyal desteklerinizin varlığıdır. Evlilik süresince bireyselliğini kaybetmemiş, “biz” olmuş ancak bireysel aile, arkadaş, sosyal faaliyetleriniz, hobilerinizden vazgeçmemişseniz boşanmaya uyumunuz daha kolay olacaktır. Çünkü varolan düzeninizde sadece değişiklik olacaktır, tamamen bozulmayacak, buda size rahatlık ve güven verecektir”.
Kaynak: İHA
“Evlilik hayatı bir düzen getirmektedir çiftlerin yaşamına. Boşanma ile birlikte bu düzen bozulmakta; kişi tekrar bir düzen oluşturmakla karşı karşıya kalmaktadır. Evlilik süreci bir umutla başlar: Sonsuza kadar, umuduyla. İnanırsınız ve tutunursunuz bu umuda. Rahatlarsınız geleceğiniz için. Beklide tüm endişeleriniz ortadan kalkar. Artık yalnız değilsinizdir bu hayatta. Sevdiğiniz ve sizi seven birisi vardır. Zorluklarla, sıkıntılarla mı karşılaştınız? Tek başınıza değilsiniz ki artık, korkmazsınız dolayısıyla. Her ne olduysa olur ve tüm bu güven birden kayboluverir boşanmayla. Boşanma süreci; sadece iki çiftin yaşamlarına artık ayrı ayrı devam etmesi kadar basit değildir. Tüm bu güvenin, inançların yıkılmasıdır da aynı zamanda. Kişi önce bu güvenin ve inancının yıkılmasının getirdiği acıyı iyileştirecek ardından tekrar güven ve inanç kazanacaktır, eğer yapabilirse. Boşanmanın ardından ne hissedildiği; çiftlerin neden ve nasıl boşandığı ile yakından ilgilidir. Bir travmaya bağlı boşanma süreci ile kişisel anlaşmazlık sonrası iki çiftin karar vermesi ile sağlanan anlaşmalı boşanmanın ardından hissedilenler aynı olmayacaktır. Aldatma, dolandırılma, ahlaksız teklif, şiddet, taciz-tecavüz, kaçırma-kaçırılma gibi nedenler travma etkisi oluşturabilecek durumlar olabilir. Böyle bir durumda kişi travmaya bağlı tepkileri gösterecektir. Öncelikle şok olacak ve inkar edecek, inanmak istemeyecektir duruma. Bunun kendi başına gelmiş olabileceğine inanamayacak ve karşıdakini suçlama veya kendini suçlama başlayacaktır. Yoğun bir öfke duygusu takip edecektir hislerini ve kızgınlık duygusuyla isyan edecektir içinde bulunduğu duruma. Tüm bunları takip eden kabullenme ve uyum sağlama, süreci tamamlayacaktır. Kadın veya erkek benzer duyguları hisseder ancak ortaya koyma şekli farklı olabilir. Kadın sözel olarak ifade edebilir, davranışlarında gözlemlenebilirken; erkek daha sessizleşecek, daha az konuşacak ve içe çekilme yaşayacaktır böyle bir durumda. Bazı boşanma durumları ise travmatik olmayan; uzun süredir devam eden anlaşmazlıklar, karşılıklı verilen boşanma kararı, uyumsuzluklar sonucu alınan boşanma kararları ile çiftlerin ikisinin de istediği bir süreç olarak görülebilir. Bu durumda çiftler sonuca daha önceden uzun zaman hazırlıklı olacaklarından dolayı yas tepkilerini göstermeyecek belki kızgınlık ve üzüntü hissi daha belirgin olacaktır. Boşanma sonrası bireyler en çok sonrasının ne olacağı konusundaki belirsizliği düşünürler. Özellikle uzun yıllar süren evliliklerin ardından hissedilen daha çok gelecek endişesidir. Evlilik hayatı bir düzen getirmektedir çiftlerin yaşamına. Boşanma ile birlikte bu düzen bozulmakta; kişi tekrar bir düzen oluşturmakla karşı karşıya kalmaktadır. Tabi burada maddi endişelerde inkar edilemez. Bazı kişiler boşanma sonrası ailesi ile yaşamaya başlarken; bazı kişiler ise kendilerine yeniden ev kurmaya çalışırlar. Tüm bunlar kişi için öfke ve üzüntü yaratan konulardır. Boşanma ile evinizden, eşyalarınızdan, çift kişilik yatağınızdan ayrılmaktasınız. Bir diğer sorun da; çiftlerin boşanma sonrası görüşmeye devam edip etmemeleri konusudur. Ülkemizde genelde çiftler görüşmemeyi tercih ederler. Çocukları varsa bile. Boşanma sonrası bireylerin birbirine arkadaş olabileceğini düşünüyorum, bunu başarabileceklerse. Ancak çocukların olduğu durumlarda boşanma sonrası bireyler kesinlikle iki iyi arkadaş olmak zorundadırlar. Evlilik süresince de genellikle sorun olan bir diğer konu cinsellikle ilgili konudur. Boşanmanın ardından her iki cinsiyet içinde geçerli olan; düzenli cinsel birlikteliğin bozulmuş olmasıdır. Cinsellik boşanma sonrası sanıldığı gibi “kadın için zaten sorun yok, erkek düşünsün” gibi bir durum değildir. Her iki cinsiyetinde düzenli cinsel birlikteliğe ihtiyacı olması normaldir. Boşanma ardından, boşanmayı isteyen taraf bile olunsa üzüntü kaçınılmaz bir duygudur. Bu duygularınızla en iyi baş etme yolu; öncesinde ve evliliğiniz süresince devam ettirdiğiniz sosyal desteklerinizin varlığıdır. Evlilik süresince bireyselliğini kaybetmemiş, “biz” olmuş ancak bireysel aile, arkadaş, sosyal faaliyetleriniz, hobilerinizden vazgeçmemişseniz boşanmaya uyumunuz daha kolay olacaktır. Çünkü varolan düzeninizde sadece değişiklik olacaktır, tamamen bozulmayacak, buda size rahatlık ve güven verecektir”.