Atçılığa Kumar Olarak Değil Kültür Olarak Bakılmalı

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Mahmudiye Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hakan Çalışkan, atçılığın bir kültür olduğuna dikkat çekerek, “Bir yanlış yanılgı var ve bunu düzeltmek gerek; atı düşünüldüğü zaman işte ganyan, kumar ya da buna benzer bir algı akla geliyor bence bunu artık değiştirmek lazım” dedi.

Atçılığa Kumar Olarak Değil Kültür Olarak Bakılmalı
İHA’ya açıklamalarda bulunan Çalışkan, atçılık sektörünün ve atçılığın aslında bir kültür, ticari anlamda da bir sektör olduğunu ve buna bu şekilde bakılması gerektiğini söyledi.

Çalışkan, “Ticari anlamda da sektör olarak değerlendirmek gerek. Ülkemizin mevcut kaynaklarıyla bu sektöre okullar aracılığıyla bir yatırım yapılıyor. Nitelikli personel yetiştirilmeye çalışılıyor. Bir yandan da Hipodromlar kuruluyor, yapılıyor. Ben isterim ki insanların şehirlerde ata binmelerine de katkı sağlasın. Ata yaklaşmış, atı sevmiş, atla vakit geçirmiş insanın, atla ilgili olan diğer alanlara da ilgisi olacaktır” ifadelerini kullandı.

“BİR KUMAR OLARAK DEĞERLENDİRMEYELİM”

“Şöyle bir yanlış yanılgı var ve bunu düzeltmek lazım; atçılığı düşündüğümüzde ganyan, kumar gibi konuları akla getirmek bence bunu artık değiştirmek gerek” diyen Çalışkan, “Şans topu, bunun bir kültürü mü var? Lotonun, totonun bir kültürü mü var? Biz binlerce yıllık atçılıktan ve at yarışçılığından bahsediyoruz. Bunlar hadislere bile girmiş konulardır. Dinimizin içinde yer almış, yaşamış, yaşatılmış. Bunu şimdi bir kumar olarak değerlendirmeyelim. Bundan vazgeçmek gerekiyor. Bu yüz küsür bin kişinin istihdam edildiği bir sektördür. 2 milyar dolar hacmi vardır. Bir kültür, bir anlayış, bir gelenek, bir davranış biçimiyle ortaya çıkmıştır ve yaşar, yaşatılır dünyada. Buna bu anlamda bakmak lazım” şeklinde konuştu.

"GELİN NEREDEYSE UNUTTUĞUMUZ ATLARLA TEKRAR BULUŞALIM"

Çalışkan, sektörün dinamiklerinin ve lokomotifinin yarışçılık olduğunu ama bunun biniciliğe aktarılması gerektiğini de aktararak, “Bu anlamda ben bazı eksiklikler görüyorum. Yani şehirlerimizin içinde, okullarda, üniversitelerde binicilikle ilgili faaliyetler yürütülebilecek tesislerle yatırımlar yapılsa emin olun sektör kendini başka alanlarda da açılımlar ya da ulaşabileceği noktaları bulur. Şimdi kilitlendik kaldık. Yani düz koşuda kilitlendik kaldık ve emin olun Türkiye Jokey Kulübü üstüne düşeni fazlasıyla yaptığını düşünüyorum. Yani var olan bir sistemleri var, Sistemin olmadığı durumu ise düşünmek istemiyorum, çok daha kötü” diye konuştu.

“ÜSTÜNDE BİNİCİSİYLE ATLARI GÖRDÜĞÜ ZAMAN HEYECANLANMAYAN BİR VATANDAŞIMIZI HAYAL EDEMİYORUM”

“Atları gördüğü zaman heyecanlanmayan bir vatandaşımızı hayal edemiyorum” diyen Çalışkan, şöyle konuştu:

“Türkiye Jokey Kulübüne katkıları, iyileştirmeye ihtiyaç var mı? Kesinlikle var. İyileştirmeye her zaman ihtiyaç var. Her dönem yapılması gerekir. Sektörün de ihtiyacı var. Mutlaka at sahiplerine ve üreticilerine çok ciddi yardımda bulunmamız lazım. Eğer üreticiliği teşvik edemezseniz, üretici bu işten zarar etmeye başlarsa, atçılığı istediğiniz kadar sübvanse etmeye çalışın, tesisler inşa edin mümkün değil başarılı olunamaz. Doğal olarak belki mevzuatlarda, yasal yükümlülüklerde, yarışlarla ilgili mevzuatlarda üzerinde ciddi katkılar sağlanacak aşamalar yapılması gerek. Şöyle düşünelim; bu kültürümüzün parçası, geleneksel bir yaşayış biçimiydi ve unuttuk. Tekrar hatırlamamız gerek ve geleneksel sporlar olarak da bakmamız lazım. Şimdi atlı okçuluk var, cirit var yani atın ulaştığı her noktaya aslında kamu olarak, devlet olarak, kurumlar olarak sahip çıkmak gerek. Bunu bir bütün olarak görmek gerek. Ben sadece düz koşucuyum, ben sadece binicilik sporuyla uğraşırım ve 2-3 branşta yarış yaparım ya da faaliyetler yürütürüm, bu artık olmuyor. Bu doğru bir yaklaşım değil. Atın insana temas ettiği her noktayı bir bütün olarak görmek gerektiğini düşünüyorum. Anadolu’da atları gördüğü zaman heyecanlanmayan bir vatandaşımızı düşünemiyorum, hayal edemiyorum. Haydi birlikte başaralım buyurun, biraz gayret, biraz emek harcayalım. Tabi ki kolay bir şey yok ama en azından üniversiteler olarak bir yerlerden başlamaya biz çalışıyoruz. Bize katılın. Diğer kurum ve kuruluşlar da bir yerlerinden başlayacak ve çok daha iyisi olacak. İnsanlarımızın güzel ve mutlu zaman geçirmelerine ihtiyaç var. Atlar geçmişte bize devlet kurarken yardım ettikleri gibi bu günde mutluluğumuza yardım edecekler.”
Kaynak: İHA