Türkiye'de İçişleri Bakanlığının Tarihi
İçişleri Bakanlığı Araştırma ve Etütler Merkezi (AREM) ve Türk İdari Araştırmalar Vakfı işbirliğiyle, Bakanlığın tarihine ilişkin "Dahiliye Nezareti Tarihi", "İçişleri Bakanlığı Tarihi", "Türkiye'nin Göç Tarihi" adıyla 3 ayrı kitap yayınladı.
AREM Başkanı Dr. Selim Çapar, Türkiye'nin köklü tarihi geçmişinde "devlet geleneği" oluşturabilmiş ender ülkelerden biri olduğunu belirterek, "Bu tarihsel geçmişin ve devlet geleneğinin günümüzle bağlantısını kurmak açısından yapılan araştırmalar önemlidir. Yapılan bu çalışmalar, İçişleri Bakanlığının yanı sıra diğer bakanlık ve kamu kurumları, araştırmacılar, öğrenciler, akademisyenler açısından da son derece yararlı bilgiler içermektedir" değerlendirmesinde bulundu.
İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk'ün desteği ve İçişleri Bakanlığı AREM ve Türk İdari Araştırmalar Vakfı işbirliği ile hazırlanan "Dahiliye Nezareti Tarihi" isimli eser, Bakanlığın 1922 yılına kadarki gelişimini anlatıyor.
Türkiye'de İçişleri Bakanlığının tarihinin başlangıcı olarak Dahiliye Nezaretinin kurulduğu 1836 yılının esas alınamayacağı, farklı isimler altında da olsa tüm Müslüman Türk devletlerinde ve özellikle de Osmanlı Devletinde içişlerinin temellerinin çok eskilere uzandığı kaydediliyor.
Prof. Dr. Ahmet Akgündüz tarafından kaleme alınan eserde, tarih boyunca ve özellikle Osmanlı Devleti'nde içişlerine dair kurum ve kuruluşları, temel kaynaklar ve arşiv belgeleri ışığında değerlendiriliyor. 1836 yılında kurulan nezaretin 1922 yılına kadarki gelişimi inceleniyor. Ayrıca eserde, içişlerine dair kurum ve kuruluşlar ile bunların işleyişi ile ilgili mevzuat metinlerine de yer veriliyor.
- İçişleri Bakanlığı Tarihi (1920-2014)
Prof. Dr. Mehmet Çelik'in editörlüğünde yayıma hazırlanan ve 7 yazarın katkı verdiği "İçişleri Bakanlığı Tarihi" isimli kitapta, İçişleri Bakanlığının 94 yıllık tarihi kaleme alınıyor.
Daha çok yakın tarih ve Türkiye Cumhuriyeti döneminin ele alındığı "İçişleri Bakanlığı Tarihi (1920-2014)" adlı eserde, Cumhuriyetin kuruluş aşamasında, bakanlığın nasıl merkezi idarenin "eli, gözü, kulağı olduğu" anlatılıyor.
Kitapta kuruluş yıllarında bakanlığın, siyasal sistemin yerleşmesi, devletin işleyişi, ülkenin en ücra köşesine kadar hizmet götürmesi bakımından hayati önemde görevler icra ettiği ve demokratikleşmede işlevsel bir rol üstlendiği kaydediliyor.
Bakanlığın isminin devletin teşkilatlanma süreçleri ile görev ve hizmetlerin değişimine bağlı olarak nasıl "İçişleri Bakanlığı"na dönüştüğü de kitapta yer alıyor.
- "Türkiye'nin Göç Tarihi"
"Türkiye'nin Göç Tarihi - 14. Yüzyıldan 21. Yüzyıla Türkiye'ye Göçler" adlı eser, Anadolu topraklarında yüzlerce yıl öncesine uzanan ve çok yönlü, çok kültürlü sonuçlar yaratan göç hareketlerinin günümüze ulaşan hikayesini konu ediniyor.
Kitapta, Anadolu coğrafyasının kısa sayılabilecek bir tarihsel dilimi üzerinde yoğunlaşılıyor ve genel olarak Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan bu yana gerçekleşen göçlerin yarattığı toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel yapılanmalar sonuçlarıyla birlikte ele alınıyor.
Eserde, sürekli değişen ancak hiçbir zaman tek renkli olmayan, zengin ve çarpıcı çok kültürlü bir Anadolu tablosu resmediliyor.
Editörlüğünü Prof. Dr. Ayhan Kaya ile Doç. Dr. M. Murat Erdoğan'ın üstlendiği kitapta, Türkiye'nin büyüklüğü ile giderek artan bir göçmen kitlesine ev sahipliği yapacağı gerçeğinin reddedilemeyeceği vurgulanıyor.
Ayrıca günümüzde toplumun bir kesiminde var olan ve yükselmeye başlayan "göçmen karşıtı" potansiyel söyleme karşı doğru yaklaşımlar üretilmesi öneriliyor.
Kaynak: AA
İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk'ün desteği ve İçişleri Bakanlığı AREM ve Türk İdari Araştırmalar Vakfı işbirliği ile hazırlanan "Dahiliye Nezareti Tarihi" isimli eser, Bakanlığın 1922 yılına kadarki gelişimini anlatıyor.
Türkiye'de İçişleri Bakanlığının tarihinin başlangıcı olarak Dahiliye Nezaretinin kurulduğu 1836 yılının esas alınamayacağı, farklı isimler altında da olsa tüm Müslüman Türk devletlerinde ve özellikle de Osmanlı Devletinde içişlerinin temellerinin çok eskilere uzandığı kaydediliyor.
Prof. Dr. Ahmet Akgündüz tarafından kaleme alınan eserde, tarih boyunca ve özellikle Osmanlı Devleti'nde içişlerine dair kurum ve kuruluşları, temel kaynaklar ve arşiv belgeleri ışığında değerlendiriliyor. 1836 yılında kurulan nezaretin 1922 yılına kadarki gelişimi inceleniyor. Ayrıca eserde, içişlerine dair kurum ve kuruluşlar ile bunların işleyişi ile ilgili mevzuat metinlerine de yer veriliyor.
- İçişleri Bakanlığı Tarihi (1920-2014)
Prof. Dr. Mehmet Çelik'in editörlüğünde yayıma hazırlanan ve 7 yazarın katkı verdiği "İçişleri Bakanlığı Tarihi" isimli kitapta, İçişleri Bakanlığının 94 yıllık tarihi kaleme alınıyor.
Daha çok yakın tarih ve Türkiye Cumhuriyeti döneminin ele alındığı "İçişleri Bakanlığı Tarihi (1920-2014)" adlı eserde, Cumhuriyetin kuruluş aşamasında, bakanlığın nasıl merkezi idarenin "eli, gözü, kulağı olduğu" anlatılıyor.
Kitapta kuruluş yıllarında bakanlığın, siyasal sistemin yerleşmesi, devletin işleyişi, ülkenin en ücra köşesine kadar hizmet götürmesi bakımından hayati önemde görevler icra ettiği ve demokratikleşmede işlevsel bir rol üstlendiği kaydediliyor.
Bakanlığın isminin devletin teşkilatlanma süreçleri ile görev ve hizmetlerin değişimine bağlı olarak nasıl "İçişleri Bakanlığı"na dönüştüğü de kitapta yer alıyor.
- "Türkiye'nin Göç Tarihi"
"Türkiye'nin Göç Tarihi - 14. Yüzyıldan 21. Yüzyıla Türkiye'ye Göçler" adlı eser, Anadolu topraklarında yüzlerce yıl öncesine uzanan ve çok yönlü, çok kültürlü sonuçlar yaratan göç hareketlerinin günümüze ulaşan hikayesini konu ediniyor.
Kitapta, Anadolu coğrafyasının kısa sayılabilecek bir tarihsel dilimi üzerinde yoğunlaşılıyor ve genel olarak Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan bu yana gerçekleşen göçlerin yarattığı toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel yapılanmalar sonuçlarıyla birlikte ele alınıyor.
Eserde, sürekli değişen ancak hiçbir zaman tek renkli olmayan, zengin ve çarpıcı çok kültürlü bir Anadolu tablosu resmediliyor.
Editörlüğünü Prof. Dr. Ayhan Kaya ile Doç. Dr. M. Murat Erdoğan'ın üstlendiği kitapta, Türkiye'nin büyüklüğü ile giderek artan bir göçmen kitlesine ev sahipliği yapacağı gerçeğinin reddedilemeyeceği vurgulanıyor.
Ayrıca günümüzde toplumun bir kesiminde var olan ve yükselmeye başlayan "göçmen karşıtı" potansiyel söyleme karşı doğru yaklaşımlar üretilmesi öneriliyor.