Merkez Bankası PPK Toplantı Özeti (2)
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, gelecek dönemde, küresel para politikalarının normalleşmeye başlamasından sonra sözle yönlendirme politikaları sayesinde uzun vadeli faiz oranlarındaki oynaklığın kalıcı olarak düşebileceği belirtilerek, bu baz senaryo altında Türkiye'de de geniş bir faiz koridoruna olan ihtiyacın zaman içerisinde azalabileceği kaydedildi.
PPK'nın 23 Temmuz 2015 tarihli toplantısına ilişkin yayımladığı toplantı özetinde, kurulun, toplantıda Temmuz Enflasyon Raporu'nda yer alması öngörülen orta vadeli tahminleri değerlendirdiği belirtildi.
2015 yılı ikinci çeyreğinde enflasyonun Nisan Enflasyon Raporu tahminlerine yakın gerçekleşirken, çekirdek enflasyon tahminin üzerinde kaldığı kaydedilen özette, bu dönemde gıda enflasyonundaki düşüşün enflasyondaki iyileşmenin ana belirleyicisi olurken çekirdek enflasyonun büyük ölçüde döviz kuru etkileriyle yükseldiği ifade edildi.
Enflasyon tahminlerine esas oluşturan varsayımlar ve dışsal koşullar bir arada değerlendirildiğinde; ithalat ve gıda fiyatları gelişmeleri ile çekirdek enflasyonda gözlenen döviz kuru kaynaklı yükseliş göz önüne alınarak 2015 yıl sonu enflasyon tahminin sınırlı bir miktar yukarı yönde güncellendiği anımsatılan özette, kurulun, gıda fiyatlarında öngörülen kısmi iyileşme ve temkinli para politikasının katkısı ile enflasyon görünümündeki bozulmanın sınırlı kalacağını ve enflasyonun orta vadede hedefe ulaşacağını değerlendirdiği dile getirildi.
- "Para politikası kararları enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacaktır"
Özette, yılın ilk çeyreğinde oldukça olumsuz seyreden ve enflasyonun yüksek gerçekleşmesinde belirleyici olan işlenmemiş gıda grubu enflasyonunun yakın dönemde önemli bir düzeltme yaparak enflasyonu olumlu etkilediği aktarılarak, şu ifadelere yer verildi:
"Benzer şekilde son dönemde petrol fiyatlarında görülen gerileme enflasyonu düşürücü yönde katkı vermektedir. Öte yandan, döviz kuru hareketleri özellikle temel mal grubu üzerinde etkili olarak çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirmektedir. Bu çerçevede, küresel piyasalardaki belirsizlikler ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıklar da dikkate alındığında, para politikasındaki temkinli yaklaşımın sürdürülmesi gerekmektedir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda Kurul, faiz oranlarının sabit tutulmasına karar vermiştir.
Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruş sürdürülecektir. Para politikasındaki temkinli yaklaşımın yanı sıra, döviz kuru hareketlerinin enflasyondaki düşüşü geciktirmeye devam etmesi halinde ilave döviz likidite önlemleri uygulanabilecektir."
- "Kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyretmektedir"
Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızlarının makul düzeylerde seyrettiği kaydedilen özette, ticari kredi büyümesi yakın dönemdeki güçlü seyrini devam ettirirken, tüketici kredisi büyüme hızında özellikle konut dışı kalemler kaynaklı bir yavaşlama gözlendiği belirtildi.
Özette, bunların yanı sıra, kredi bileşiminde arzu edilen şekilde ticari kredilerin, tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir hızda büyüdüğü vurgulanarak, son dönemde finansal koşullarda yaşanan kısmi sıkılaşmanın da etkisiyle yılın ikinci yarısında toplam kredi büyümesinin bir miktar yavaşlayacağının tahmin edildiği ve kredilerdeki bu görünümün bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari dengedeki düzelmeyi desteklediği dile getirildi.
Dış talep zayıf seyrini korurken iç talebin büyümeye ılımlı düzeyde katkı verdiği belirtilen özette, şunlar aktarıldı:
"Avrupa ekonomisinde gözlenen toparlanma dış talebi olumlu etkilese de süregelen jeopolitik gelişmeler ve küresel ticaretteki yavaşlama ihracat büyümesini sınırlandırmaktadır. Öte yandan, petrol fiyatlarının düşük seviyesini koruması durumunda birikimli enerji ithalatı azalmaya devam edecektir. Sonuç olarak, dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi desteklerken ihracatın göreli olarak zayıf görünümü bu iyileşmeyi sınırlamaktadır.
İç talep ise temelde tüketim kaynaklı olarak ılımlı bir artış eğilimi sergilemektedir. Güven endekslerindeki zayıf seyir ile iç ve dış belirsizlikler özel kesim nihai talebinin büyümeye yaptığı katkıyı sınırlayabilecek risk unsurlarıdır. Bu bağlamda, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın kademeli olacağı ve toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde katkı vermeye devam edeceği öngörülmektedir."
- "Sözle yönlendirme politikaları sayesinde uzun vadeli faiz oranlarındaki oynaklık kalıcı olarak düşebilecektir"
Küresel piyasalara dair risklerin önemini koruduğuna dikkati çekilen özette, küresel ekonomiye ilişkin azalan öngörülebilirlik ve gelişmiş ülkelerin para politikalarındaki farklılaşma ile birlikte artan belirsizliklerin küresel piyasaların veri akışına duyarlılığının yüksek seviyelerde kalmasına neden olduğu belirtildi.
Bütün bu gelişmeler sonucunda, risk iştahının ve sermaye akımlarındaki oynaklığın sürdüğü ifade edilen özette, şunlara yer verildi:
"Kurul, sermaye akımlarına yönelik dengeleyici konjonktürel politikaların yanı sıra finansal sistemin dayanıklılığını artırmaya yönelik yapısal tedbirlerin de önemli olduğuna dikkat çekmiştir. Bu doğrultuda, son dönemde döviz likiditesini, çekirdek yükümlülükleri ve uzun vadeli borçlanmayı destekleyici yönde atılan adımların ekonominin dayanıklılığını artırdığı değerlendirilmiştir. Kurul, gerekli görülmesi halinde aynı doğrultuda ilave önlemler alınmaya devam edilebileceği belirtmiştir. Küresel kriz sonrası dönemde, özellikle ABD para politikasının çıkış sürecinde gelişmekte olan ülkelerde uzun vadeli faizler küresel para politikalarına aşırı duyarlı hale gelmiştir.
Bu süreçte TCMB'nin uyguladığı geniş faiz koridoru ve sıkı likidite politikası ekonomimizin küresel şoklara karşı dayanıklılığını artırmıştır. Önümüzdeki dönemde, küresel para politikalarının normalleşmeye başlamasından sonra sözle yönlendirme politikaları sayesinde uzun vadeli faiz oranlarındaki oynaklık kalıcı olarak düşebilecektir. Bu baz senaryo altında ülkemizde de geniş bir faiz koridoruna olan ihtiyacın zaman içerisinde azalabileceği değerlendirilmektedir. Böyle bir durumda, TCMB faiz politikasının operasyonel çerçevesinin de kademeli olarak sadeleştirilmesi söz konusu olabilecektir. Kurul üyeleri teknik birimlerden bu yöndeki hazırlıkların ağustos ayındaki toplantıda sunulmak üzere tamamlanmasını istemişlerdir."
- "Kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır"
Özette, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildiği ifade edilerek, para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceğinin varsayıldığı vurgulandı.
Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesinin söz konusu olabileceği aktarılan özette, şu değerlendirmede bulunuldu:
"Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olmuştur. Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makro ekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır."
(Son)
Kaynak: AA
2015 yılı ikinci çeyreğinde enflasyonun Nisan Enflasyon Raporu tahminlerine yakın gerçekleşirken, çekirdek enflasyon tahminin üzerinde kaldığı kaydedilen özette, bu dönemde gıda enflasyonundaki düşüşün enflasyondaki iyileşmenin ana belirleyicisi olurken çekirdek enflasyonun büyük ölçüde döviz kuru etkileriyle yükseldiği ifade edildi.
Enflasyon tahminlerine esas oluşturan varsayımlar ve dışsal koşullar bir arada değerlendirildiğinde; ithalat ve gıda fiyatları gelişmeleri ile çekirdek enflasyonda gözlenen döviz kuru kaynaklı yükseliş göz önüne alınarak 2015 yıl sonu enflasyon tahminin sınırlı bir miktar yukarı yönde güncellendiği anımsatılan özette, kurulun, gıda fiyatlarında öngörülen kısmi iyileşme ve temkinli para politikasının katkısı ile enflasyon görünümündeki bozulmanın sınırlı kalacağını ve enflasyonun orta vadede hedefe ulaşacağını değerlendirdiği dile getirildi.
- "Para politikası kararları enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacaktır"
Özette, yılın ilk çeyreğinde oldukça olumsuz seyreden ve enflasyonun yüksek gerçekleşmesinde belirleyici olan işlenmemiş gıda grubu enflasyonunun yakın dönemde önemli bir düzeltme yaparak enflasyonu olumlu etkilediği aktarılarak, şu ifadelere yer verildi:
"Benzer şekilde son dönemde petrol fiyatlarında görülen gerileme enflasyonu düşürücü yönde katkı vermektedir. Öte yandan, döviz kuru hareketleri özellikle temel mal grubu üzerinde etkili olarak çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirmektedir. Bu çerçevede, küresel piyasalardaki belirsizlikler ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıklar da dikkate alındığında, para politikasındaki temkinli yaklaşımın sürdürülmesi gerekmektedir. Bu değerlendirmeler doğrultusunda Kurul, faiz oranlarının sabit tutulmasına karar vermiştir.
Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruş sürdürülecektir. Para politikasındaki temkinli yaklaşımın yanı sıra, döviz kuru hareketlerinin enflasyondaki düşüşü geciktirmeye devam etmesi halinde ilave döviz likidite önlemleri uygulanabilecektir."
- "Kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyretmektedir"
Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızlarının makul düzeylerde seyrettiği kaydedilen özette, ticari kredi büyümesi yakın dönemdeki güçlü seyrini devam ettirirken, tüketici kredisi büyüme hızında özellikle konut dışı kalemler kaynaklı bir yavaşlama gözlendiği belirtildi.
Özette, bunların yanı sıra, kredi bileşiminde arzu edilen şekilde ticari kredilerin, tüketici kredilerine kıyasla daha yüksek bir hızda büyüdüğü vurgulanarak, son dönemde finansal koşullarda yaşanan kısmi sıkılaşmanın da etkisiyle yılın ikinci yarısında toplam kredi büyümesinin bir miktar yavaşlayacağının tahmin edildiği ve kredilerdeki bu görünümün bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari dengedeki düzelmeyi desteklediği dile getirildi.
Dış talep zayıf seyrini korurken iç talebin büyümeye ılımlı düzeyde katkı verdiği belirtilen özette, şunlar aktarıldı:
"Avrupa ekonomisinde gözlenen toparlanma dış talebi olumlu etkilese de süregelen jeopolitik gelişmeler ve küresel ticaretteki yavaşlama ihracat büyümesini sınırlandırmaktadır. Öte yandan, petrol fiyatlarının düşük seviyesini koruması durumunda birikimli enerji ithalatı azalmaya devam edecektir. Sonuç olarak, dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi desteklerken ihracatın göreli olarak zayıf görünümü bu iyileşmeyi sınırlamaktadır.
İç talep ise temelde tüketim kaynaklı olarak ılımlı bir artış eğilimi sergilemektedir. Güven endekslerindeki zayıf seyir ile iç ve dış belirsizlikler özel kesim nihai talebinin büyümeye yaptığı katkıyı sınırlayabilecek risk unsurlarıdır. Bu bağlamda, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın kademeli olacağı ve toplam talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde katkı vermeye devam edeceği öngörülmektedir."
- "Sözle yönlendirme politikaları sayesinde uzun vadeli faiz oranlarındaki oynaklık kalıcı olarak düşebilecektir"
Küresel piyasalara dair risklerin önemini koruduğuna dikkati çekilen özette, küresel ekonomiye ilişkin azalan öngörülebilirlik ve gelişmiş ülkelerin para politikalarındaki farklılaşma ile birlikte artan belirsizliklerin küresel piyasaların veri akışına duyarlılığının yüksek seviyelerde kalmasına neden olduğu belirtildi.
Bütün bu gelişmeler sonucunda, risk iştahının ve sermaye akımlarındaki oynaklığın sürdüğü ifade edilen özette, şunlara yer verildi:
"Kurul, sermaye akımlarına yönelik dengeleyici konjonktürel politikaların yanı sıra finansal sistemin dayanıklılığını artırmaya yönelik yapısal tedbirlerin de önemli olduğuna dikkat çekmiştir. Bu doğrultuda, son dönemde döviz likiditesini, çekirdek yükümlülükleri ve uzun vadeli borçlanmayı destekleyici yönde atılan adımların ekonominin dayanıklılığını artırdığı değerlendirilmiştir. Kurul, gerekli görülmesi halinde aynı doğrultuda ilave önlemler alınmaya devam edilebileceği belirtmiştir. Küresel kriz sonrası dönemde, özellikle ABD para politikasının çıkış sürecinde gelişmekte olan ülkelerde uzun vadeli faizler küresel para politikalarına aşırı duyarlı hale gelmiştir.
Bu süreçte TCMB'nin uyguladığı geniş faiz koridoru ve sıkı likidite politikası ekonomimizin küresel şoklara karşı dayanıklılığını artırmıştır. Önümüzdeki dönemde, küresel para politikalarının normalleşmeye başlamasından sonra sözle yönlendirme politikaları sayesinde uzun vadeli faiz oranlarındaki oynaklık kalıcı olarak düşebilecektir. Bu baz senaryo altında ülkemizde de geniş bir faiz koridoruna olan ihtiyacın zaman içerisinde azalabileceği değerlendirilmektedir. Böyle bir durumda, TCMB faiz politikasının operasyonel çerçevesinin de kademeli olarak sadeleştirilmesi söz konusu olabilecektir. Kurul üyeleri teknik birimlerden bu yöndeki hazırlıkların ağustos ayındaki toplantıda sunulmak üzere tamamlanmasını istemişlerdir."
- "Kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır"
Özette, maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildiği ifade edilerek, para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceğinin varsayıldığı vurgulandı.
Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesinin söz konusu olabileceği aktarılan özette, şu değerlendirmede bulunuldu:
"Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olmuştur. Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makro ekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır."
(Son)