Alman Uzmanlara Göre Türkiye'nin Stratejik Önemi Arttı
Alman Bild gazetesi yazarı Julian Reichelt, Türkiye'nin Ortadoğu'da istikrarın sağlanması için belirleyici güç olduğunu belirterek AB'nin Türkiye'ye kapılarını açması çağrısında bulundu.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) uzmanlarından Josef Janning de "AB Türkiye'ye 'Size odaklıyız, ortağınız olarak güvenlik ve iktisadi çıkarlarınızı önemsiyor, ciddiye alıyoruz' mesajını vermeli" dedi.
Ortadoğu'daki son gelişmeler Türkiye'yi Alman medyasında birinci gündem maddesi haline getirirken, dış politika uzmanları ve yorumcuları, Türkiye'nin stratejik öneminin, AB ve NATO için arttığı değerlendirmesini yapıyor.
Julian Reichelt, Alman Bild gazetesinde yayımlanan yorumunda, "Türkiye en büyük düşmanımız DAEŞ'i bombalıyor, bu iyi. Ancak eşzamanlı olarak DAEŞ'e karşı savaşta fiilen müttefikimiz olan Kürtleri de bombalıyor, bu kötü. Batı bu durumda nasıl bir tavır sergilemeli?" ifadesini kullandı.
- "Türkiye'nin dışlanması hataydı"
Reichelt şöyle devam etti:
"Ders çıkartılmalı! Ortadoğu'da tarihsel olarak istikrarın sağlanmasında belirleyici güç olan Türkiye'nin Avrupa'dan dışlanmasının en büyük jeopolitik hata olduğu artık kabul edilmeli. Türkiye'nin bölgede en önemli ortağımız olması gerektiği artık kavranmalı. İkinci sınıf müttefiklerle NATO'nun küresel terörle mücadele edemeyeceği anlaşılmalı."
- "Dışlanma değil yabancılaşma"
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) uzmanlarından Josef Janning, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Avrupa'dan izole olduğu görüşüne katılmadığını, son dönemde tarafların değişen algıları nedeniyle yabancılaşmadan söz edilebileceğini kaydetti.
Yabancılaşmaya kimin yol açtığını söylemenin güç olduğunu belirten Janning, AB'nin Türkiye politikalarındaki hatalarını şöyle ifade etti:
"Recep Tayyip Erdoğan, iktidardaki ilk yıllarında Avrupa'yı ziyaret ederek partisinin, Avrupa'daki Hristiyan demokrat partilere tekabül ettiğini anlatmaya çalıştı. O dönemde özellikle Avrupalı Hristiyan demokrat partiler bu öneriyi kabul etmeliydi. Ama anlamakta güçlük çektiler ve önemini görmediler."
- NATO eksenine odaklanılmalı
Günümüzde sorunları anlamak için AB'den çok NATO eksenine odaklanılması gerektiğine işaret eden Janning, Türkiye'nin güvenlik çıkarlarının, NATO üyeliği boyunca çoğu zaman NATO gündeminin ilk sıralarında yer bulamadığını söyledi.
Janning sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugünün Türkiye'si İttifak'a bağlı ve bilinçli bir NATO üyesi ancak bu haliyle İttifak'a tam anlamıyla sırtını yaslayamıyor. İttifak'ın Avrupalı üyeleri ya da ABD ve Kanada bölgedeki krize baktığında işte bu perspektifi de görebilmeli. Her iki tarafın kazanacağı 'win-win' seçeneklerinden çok kaybedecekleri durumlarla karşı karşıyayız. Türkiye'nin, sınırındaki düzenin yıkılması nedeniyle karşı karşıya olduğu güvenlik tehditleri çok ciddi. Türkiye'nin bu güçlüklerle mücadele yöntemleri her zaman çok tutarlı olmayabilir ama şu açık: Türkiye her kim tehdit ederse dış sınırlarını ve çevresindeki dış bölgeleri dahil korumakta kararlı. Yani tüm bu resme bir bütün olarak baktığınızda AB perspektifinin sağlayabileceği olumlu katkının çok ötesinde zorluklarla karşı karşıya olunduğunu görebilirsiniz."
ECFR uzmanı Janning, Türkiye'nin bölgesinde istikrarı sağlayıcı en önemli aktörlerden biri olabileceğine dikkat çekti ve şöyle konuştu:
"Türk ve Avrupalı siyasetçiler artık şunu anladı: Eski düzene dönüş ihtimali olmayan, değişime sahne olacak hassas bir bölgede Türkiye kilit ve büyük öneme sahip bir devlet. Türkiye istikrar sağlayıcı aktörlerden biri olabilir. İşte tam da bu angajmanı hak ediyor. Ama bu Türkiye'nin Avrupa'dan kopuşuna zemin hazırlayacak bir politika için kullanılmamalı. Bazı Türk politikacılarının 'hadi Avrupa'ya Doğu'ya yüzümüzü çevirmemizin yaratacağı riskleri gösterelim' düşüncesiyle bunu yapmaya çalıştıklarını biliyorum. Bu çok tehlikeli bir politika."
Türkiye ve Batı'nın, ilişkilerinde dürüstlük, şeffaflık ve açık iletişime odaklanması gerektiğini söyleyen Janning, zorlukların bu yolla aşılabileceğini ifade etti.
Yakınlaşma için her iki tarafa görev düştüğünü aktaran Janning, şunları kaydetti:
"AB Türkiye'yi ve stratejik kaygılarını ciddiye almalı. Ama bu belirli müzakere başlıklarının açılması yoluyla başarılamayacak, durum değişti. Türk politikası günümüzde çok özgüvenli. Koşullu katılım süreciyle etkide bulunulabilecek noktada değil artık. AB'nin Türkiye'ye vereceği mesaj 'NATO antlaşması kapsamındaki taahhütler herhangi bir soru işareti olmaksızın geçerlidir' olmalı. Öte yandan AB açıkça Türkiye ile siyasi ve ekonomik ilişkilerin ciddiye alındığını göstermelidir. Özetle AB Türkiye'ye 'Size odaklıyız, ortağınız olarak güvenlik ve iktisadi çıkarlarınızı önemsiyor, ciddiye alıyoruz' mesajını vermeli."
Josef Janning, Türkiye'ye de görev düştüğünü vurgulayarak "Türkiye daha açık ve düzenli iletişime, istişareye açık olmalı. Türk dış politikası çok çeşitli ve zorlu değişkenlerle aynı anda başa çıkmaya çalışırken bazen gizemli, anlaşılması çok güç bir tablo ortaya çıkabiliyor. Öncelikleri ve stratejik yaklaşımını anlayabilmeleri için Avrupalı ortaklarına yardımcı olmalı. Ne kadar açık iletişim olursa o kadar iyi" dedi.
Kaynak: AA
Ortadoğu'daki son gelişmeler Türkiye'yi Alman medyasında birinci gündem maddesi haline getirirken, dış politika uzmanları ve yorumcuları, Türkiye'nin stratejik öneminin, AB ve NATO için arttığı değerlendirmesini yapıyor.
Julian Reichelt, Alman Bild gazetesinde yayımlanan yorumunda, "Türkiye en büyük düşmanımız DAEŞ'i bombalıyor, bu iyi. Ancak eşzamanlı olarak DAEŞ'e karşı savaşta fiilen müttefikimiz olan Kürtleri de bombalıyor, bu kötü. Batı bu durumda nasıl bir tavır sergilemeli?" ifadesini kullandı.
- "Türkiye'nin dışlanması hataydı"
Reichelt şöyle devam etti:
"Ders çıkartılmalı! Ortadoğu'da tarihsel olarak istikrarın sağlanmasında belirleyici güç olan Türkiye'nin Avrupa'dan dışlanmasının en büyük jeopolitik hata olduğu artık kabul edilmeli. Türkiye'nin bölgede en önemli ortağımız olması gerektiği artık kavranmalı. İkinci sınıf müttefiklerle NATO'nun küresel terörle mücadele edemeyeceği anlaşılmalı."
- "Dışlanma değil yabancılaşma"
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) uzmanlarından Josef Janning, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Avrupa'dan izole olduğu görüşüne katılmadığını, son dönemde tarafların değişen algıları nedeniyle yabancılaşmadan söz edilebileceğini kaydetti.
Yabancılaşmaya kimin yol açtığını söylemenin güç olduğunu belirten Janning, AB'nin Türkiye politikalarındaki hatalarını şöyle ifade etti:
"Recep Tayyip Erdoğan, iktidardaki ilk yıllarında Avrupa'yı ziyaret ederek partisinin, Avrupa'daki Hristiyan demokrat partilere tekabül ettiğini anlatmaya çalıştı. O dönemde özellikle Avrupalı Hristiyan demokrat partiler bu öneriyi kabul etmeliydi. Ama anlamakta güçlük çektiler ve önemini görmediler."
- NATO eksenine odaklanılmalı
Günümüzde sorunları anlamak için AB'den çok NATO eksenine odaklanılması gerektiğine işaret eden Janning, Türkiye'nin güvenlik çıkarlarının, NATO üyeliği boyunca çoğu zaman NATO gündeminin ilk sıralarında yer bulamadığını söyledi.
Janning sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugünün Türkiye'si İttifak'a bağlı ve bilinçli bir NATO üyesi ancak bu haliyle İttifak'a tam anlamıyla sırtını yaslayamıyor. İttifak'ın Avrupalı üyeleri ya da ABD ve Kanada bölgedeki krize baktığında işte bu perspektifi de görebilmeli. Her iki tarafın kazanacağı 'win-win' seçeneklerinden çok kaybedecekleri durumlarla karşı karşıyayız. Türkiye'nin, sınırındaki düzenin yıkılması nedeniyle karşı karşıya olduğu güvenlik tehditleri çok ciddi. Türkiye'nin bu güçlüklerle mücadele yöntemleri her zaman çok tutarlı olmayabilir ama şu açık: Türkiye her kim tehdit ederse dış sınırlarını ve çevresindeki dış bölgeleri dahil korumakta kararlı. Yani tüm bu resme bir bütün olarak baktığınızda AB perspektifinin sağlayabileceği olumlu katkının çok ötesinde zorluklarla karşı karşıya olunduğunu görebilirsiniz."
ECFR uzmanı Janning, Türkiye'nin bölgesinde istikrarı sağlayıcı en önemli aktörlerden biri olabileceğine dikkat çekti ve şöyle konuştu:
"Türk ve Avrupalı siyasetçiler artık şunu anladı: Eski düzene dönüş ihtimali olmayan, değişime sahne olacak hassas bir bölgede Türkiye kilit ve büyük öneme sahip bir devlet. Türkiye istikrar sağlayıcı aktörlerden biri olabilir. İşte tam da bu angajmanı hak ediyor. Ama bu Türkiye'nin Avrupa'dan kopuşuna zemin hazırlayacak bir politika için kullanılmamalı. Bazı Türk politikacılarının 'hadi Avrupa'ya Doğu'ya yüzümüzü çevirmemizin yaratacağı riskleri gösterelim' düşüncesiyle bunu yapmaya çalıştıklarını biliyorum. Bu çok tehlikeli bir politika."
Türkiye ve Batı'nın, ilişkilerinde dürüstlük, şeffaflık ve açık iletişime odaklanması gerektiğini söyleyen Janning, zorlukların bu yolla aşılabileceğini ifade etti.
Yakınlaşma için her iki tarafa görev düştüğünü aktaran Janning, şunları kaydetti:
"AB Türkiye'yi ve stratejik kaygılarını ciddiye almalı. Ama bu belirli müzakere başlıklarının açılması yoluyla başarılamayacak, durum değişti. Türk politikası günümüzde çok özgüvenli. Koşullu katılım süreciyle etkide bulunulabilecek noktada değil artık. AB'nin Türkiye'ye vereceği mesaj 'NATO antlaşması kapsamındaki taahhütler herhangi bir soru işareti olmaksızın geçerlidir' olmalı. Öte yandan AB açıkça Türkiye ile siyasi ve ekonomik ilişkilerin ciddiye alındığını göstermelidir. Özetle AB Türkiye'ye 'Size odaklıyız, ortağınız olarak güvenlik ve iktisadi çıkarlarınızı önemsiyor, ciddiye alıyoruz' mesajını vermeli."
Josef Janning, Türkiye'ye de görev düştüğünü vurgulayarak "Türkiye daha açık ve düzenli iletişime, istişareye açık olmalı. Türk dış politikası çok çeşitli ve zorlu değişkenlerle aynı anda başa çıkmaya çalışırken bazen gizemli, anlaşılması çok güç bir tablo ortaya çıkabiliyor. Öncelikleri ve stratejik yaklaşımını anlayabilmeleri için Avrupalı ortaklarına yardımcı olmalı. Ne kadar açık iletişim olursa o kadar iyi" dedi.