Doğu Ve Güneydoğu Anadolu Barolarından 'Süreç' Açıklaması

Doğu ve Güneydoğu Anadolu baroları, yaptıkları ortak açıklamayla çözüm sürecinin devam etmesini istedi.

Doğu Ve Güneydoğu Anadolu Barolarından 'Süreç' Açıklaması
Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Iğdır, Muş, Siirt, Şırnak, Şanlıurfa, Tunceli, Van, Kars ve Ardahan barosu adına yazılı bir açıklama yapan Muş Barosu Başkanı Av. Feridun Taş, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılan genel seçimleri değerlendirdi. Çözüm sürecinin daha güçlü olması gerektiğini ifade eden Taş, “Kürt meselesinin çözümüne dair büyük bir toplumsal destekle devam eden çalışma ve arayışların, seçim sürecinde gündelik siyasal kaygılarla askıya alınması ve bizzat siyasetçiler eliyle itibarsızlaştırılmasını, halk 7 Haziran seçimlerinde ortaya koyduğu tercih ve çözüm sürecine verdiği güçlü destekle onaylamamış ve siyaset kurumunu sürecin devamından yana cesaretlendirmiştir. 7 Haziran seçimlerinin tartışmasız en önemli sonucu HDP’nin seçim barajı ile somutlaşan resmi paradigmayı yıkmış olmasıdır. Kürt sorununun barışçıl çözümü ile doğrudan ilişkili olan bu sonuç, Kürt sorununun barışçıl bir şekilde meclis çatısı altında çözümü konusunda eşsiz bir fırsat sunmuştur. Ortadoğu’da dengelerin, gücün, sürekli olarak değişmesi karşısında belki de tek değişmeyecek gerçek hem Türkiye’nin iç barışı hem de bölge barışı için Kürt meselesinin bir an önce çözülmesi gerektiği gerçeğidir” dedi.

5 maddeden oluşan önerilerini açıklayan Taş, konuşmasını söyle sürdürdü:

“1- Siyasi partileri gerek koalisyon arayışları ve gerek yeni yasama dönemi faaliyetlerinde, çözüm sürecini ve yeni, çoğulcu, çağcıl, sivil bir anayasayı esas almaya,

2- Hükümeti seçim öncesinde başlayan ve en son Ardahan’da bir kişinin yaşamını yitirmesi ve iki kişinin yaralanması ile sonuçlanan ve her türlü provokasyonu tetikleyen olaylara ilişkin açık, şeffaf, etkin ve toplumu tatmin edici soruşturmalarla güven tesis etmeye,

3- Barıştaki ısrarı ve çözüm sürecindeki tartışmasız rolü nedeniyle Sayın Abdullah Öcalan ile görüşmelerin gerek siyasetçiler gerek avukatlar düzeyinde yeniden ve acil olarak başlatmaya,

4- Türkiye’yi, sadece Kürtler için değil, Suriye’de yaşayan bütün etnik ve dini farklılıklar için insani bir yaşam alanına dönüşen Rojava’ya dair siyasetin barış sürecinin bir parçası olduğunu unutmadan gözden geçirmeye ve bu konuda özellikle Kürt toplumunu yaralayan siyaset dilini değiştirmeye,

5- Oluşan meclis yapısı ve sorunun çözümünde sivil siyasetin elinin güçlenmesi karşısında ateşkesin bozulması ile bütün bir siyaset kurumu yara alacaktır. Bu nedenle tüm tarafları çatışmasızlık ortamının kalıcı bir barışa evrilmesi konusunda ısrarcı olmaya, barışa hizmet etmeyecek söylem, tutum ve açıklamalardan kaçınmaya davet ediyoruz.”
Kaynak: İHA