Gerçek tövbe nasıl olmalı?
Günahtan tövbe edenler nelere dikkat etmeli. Sabah Gazetesi Yazarı Nihat Hatipoğlu bugünkü köşesinde yazdı.
İnsanoğlu hiç şüphesiz aciz ve kusurludur. İnsanın nefsi kişiyi yanlış yapmaya ve günah işlemeye itebilir. Yapılan bu günahlardan dolayı ise hemen tövbeye yönelmek ve af dilemek gerekir.
İnsanoğlu günah işleyebilir. Belki işlememelidir. Uyarılı olmalıdır. Ama kötülüğe meyl eden nefis vardır ve nefsi kişiyi tuzağa düşürebilir. Böyle bir durumda, günahtan tövbe geciktirilmemelidir ve tövbe içten olmalıdır.
Günahtan tövbe eden şunlara dikkat etmelidir:
1 - İşlediği günahı tamamen terk etmelidir.
2 - İşlediği günahı dile getirmeyecek, konuşmayacak. Başkalarına anlatmayacak.
3 - Kendisini günaha iten ortamlardan uzaklaşacak.
4 - İşlediği günaha benzer günahlardan da uzak kalacak.
5 - Günahları konuşanları dinlemekten uzak kalacak kulağıyla da günah dinlemeyecek.
6 - Yüreğinden günahı silecek ve asla düşünmeyecek içinden böyle bir niyet geçirmeyecek.
7 - Tövbesinde samimi olup olmadığını tartacak.
8 - Tövbesinin yaşantısına yansıyıp yansımadığına bakacak.
9 - Kalbinin, niyetinin, ihlasının düzgün olup olmadığına bakacak.
10 - Tövbe edecek ama tövbeye de aldanmayacak. Sürekli tövbesine devam edecek.
Kur'an-ı Kerim övünmeyi, kendini öne çıkarmayı, takva sahibi olduğunu seslendirmeyi doğru bulmaz. Bu nedenle de Allah şöyle buyurur: 'Öyleyse kendinizi temize çıkarmayın. O sakınanı, çok iyi bilir.' (Necm,32)
Sen konuştukça ben hafifliyorum
Büyük İslam âlimi olan Hasan-ı Basri özel bir yere sahip olan mümtaz bir şahsiyettir.
Büyük âlimlerin düşmanı daha da çok olur. Hazımsız olan insanlar, dedikoducular onları çekiştirirler. Böylece hem dünyalarını hem de ahretlerini kirletirler. İşte böyle bir bahtsız adam Hasan-ı Basri'yi çekiştirip duruyormuş. Hasan-ı Basri ise bu utanmaz dedikoducuya hediye gönderirmiş.
Bir gün adam sormuş: 'Ben sürekli sizin aleyhinize konuşuyor, insanları sizden uzaklaştırmaya çabalıyorum. Siz ise bana hediye gönderiyorsunuz. Sebebi nedir?'
Hasan-ı Basri şöyle cevap veriyor: 'Aleyhimde konuştukça günahımı alıyor, sevabımı ise çoğaltıyorsun. Ahirette benim günahımı yüklenip öyle mahşere geleceksin. Sana acıdım. Bari 'bunca yükün ve hamallığın karşılığını bu dünyada vereyim' dedim. Onun için sana hediye gönderiyorum. Sen konuştukça ben de hafifliyorum.'
İnsanoğlu günah işleyebilir. Belki işlememelidir. Uyarılı olmalıdır. Ama kötülüğe meyl eden nefis vardır ve nefsi kişiyi tuzağa düşürebilir. Böyle bir durumda, günahtan tövbe geciktirilmemelidir ve tövbe içten olmalıdır.
Günahtan tövbe eden şunlara dikkat etmelidir:
1 - İşlediği günahı tamamen terk etmelidir.
2 - İşlediği günahı dile getirmeyecek, konuşmayacak. Başkalarına anlatmayacak.
3 - Kendisini günaha iten ortamlardan uzaklaşacak.
4 - İşlediği günaha benzer günahlardan da uzak kalacak.
5 - Günahları konuşanları dinlemekten uzak kalacak kulağıyla da günah dinlemeyecek.
6 - Yüreğinden günahı silecek ve asla düşünmeyecek içinden böyle bir niyet geçirmeyecek.
7 - Tövbesinde samimi olup olmadığını tartacak.
8 - Tövbesinin yaşantısına yansıyıp yansımadığına bakacak.
9 - Kalbinin, niyetinin, ihlasının düzgün olup olmadığına bakacak.
10 - Tövbe edecek ama tövbeye de aldanmayacak. Sürekli tövbesine devam edecek.
Kur'an-ı Kerim övünmeyi, kendini öne çıkarmayı, takva sahibi olduğunu seslendirmeyi doğru bulmaz. Bu nedenle de Allah şöyle buyurur: 'Öyleyse kendinizi temize çıkarmayın. O sakınanı, çok iyi bilir.' (Necm,32)
Sen konuştukça ben hafifliyorum
Büyük İslam âlimi olan Hasan-ı Basri özel bir yere sahip olan mümtaz bir şahsiyettir.
Büyük âlimlerin düşmanı daha da çok olur. Hazımsız olan insanlar, dedikoducular onları çekiştirirler. Böylece hem dünyalarını hem de ahretlerini kirletirler. İşte böyle bir bahtsız adam Hasan-ı Basri'yi çekiştirip duruyormuş. Hasan-ı Basri ise bu utanmaz dedikoducuya hediye gönderirmiş.
Bir gün adam sormuş: 'Ben sürekli sizin aleyhinize konuşuyor, insanları sizden uzaklaştırmaya çabalıyorum. Siz ise bana hediye gönderiyorsunuz. Sebebi nedir?'
Hasan-ı Basri şöyle cevap veriyor: 'Aleyhimde konuştukça günahımı alıyor, sevabımı ise çoğaltıyorsun. Ahirette benim günahımı yüklenip öyle mahşere geleceksin. Sana acıdım. Bari 'bunca yükün ve hamallığın karşılığını bu dünyada vereyim' dedim. Onun için sana hediye gönderiyorum. Sen konuştukça ben de hafifliyorum.'