Müftü Emen Yığılca'da Özel Vaaz Ve İrşat Programı Katıldı
Düzce İl Müftüsü Selami Emen Müftülük tarafından düzenlenen 2015 Yılı 1. dönem özel vaaz ve irşad programı kapsamında vaazlarına devam ediyor. Bu bağlamda Müftü Emen, Yığılca Merkez Caminde “İslam’da Doğruluk” temalı bir konuşma gerçekleştirdi.
Yığılca Merkez Cami’de gerçekleştirilen programa ilçe halkı yoğun ilgi gösterdi. Müftü Selami Emen, konuşmasında dürüstlük, sadakat, istikamet, hidayet gibi kelimelerle izah edilen doğruluk, Allah’ın emrine ve koyduğu kurallara uygun bir yol izlemek ve insanların haklarına riayet etmek olduğunu söyledi.
Emen konuşmasına şöyle devam etti; “İman eden ve inancını hayata geçiren doğru insan, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) güzel ahlakını örnek alır. Kur’an-ı Kerim’de, doğruluğa dair birçok ayet-i kerime yer almaktadır. Bir ayet-i kerimede ‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ buyurularak Hz. Peygamberin şahsında Müslümanların da doğru olmaları istenmektedir. Allah Teala, müminlerin kendisinden korkmalarını (saygılı olmalarını), sözlerinde olduğu kadar özlerinde de doğru olmalarını emretmektedir. Yüce Allah, halis kullarını azmış şeytanın şerrinden korumaktadır. Sözünde doğru olması için uyarılan müminler, doğrulukları karşılığında Cennet’e gireceklerdir. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Doğruluğun karşısında yalancılık, dalalet gibi vasıflar yer almaktadır. Muttakiler asla yalan söylemezler. Hz. Peygamber, ‘el-Emin’ olarak tanınmıştı. Müminler söz söylerken doğruyu söyler, gereksiz yere konuşmaz, kötü söz söylemezler; ya hayır konuşurlar yahut susarlar. Doğruluk düşüncede, sözde, niyette, iradede, azimde, vefa ve amelde doğruluk şeklinde tezahür eder. Öte yandan, düşünce ve eylem birliği doğruluğun esasıdır.”
“İnsana sadakat yakışır görse de ikrah” diyen Emen “Doğruluk Peygamberlerin ahlakıdır. Diğer peygamberler gibi Hz. Peygamber’in (s.a.s.) en önemli vasıflarından biri doğruluk üzere olmasıydı. O, ‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ ayeti indikten sonra ‘Hüd suresi beni kocalttı’ buyurmuş ve böylece dinimizde doğruluğun ne denli önemi haiz olduğunu göstermiştir. Doğru sözlülüğün mukabili yalancılıktır. Yalancılık ise kötü bir huy ve münafıklık belirtisidir. Mü’min yalan konuşmaz ve yalan ile iş yapmaz. Yalan söylemek haramdır. Yalan söylemek ancak üç yerde caizdir. Harpte, iki Müslüman’ı barıştırmak ve hanımı ile iyi geçinmek için. Geçmiş büyüklerimiz, yalan söylemek icap ettiği yerde, sözün manasını değiştirerek, doğru söylemeyi tercih etmişlerdir. Mümin, her hatayı işleyebilir ancak, hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez. Doğru ile yalan, biri diğerini çıkarıncaya kadar kalp de mücadele eder. İçi dışına, sözü işine uymamak, nifak alametidir. Nifakın temeli ise yalandır. Ashab-ı kiram nezdinde yalandan daha kötü bir şey yoktur. Çünkü onlar, yalanla imanın bir arada bulunamayacağını bilirlerdi” dedi.
Kaynak: İHA
Emen konuşmasına şöyle devam etti; “İman eden ve inancını hayata geçiren doğru insan, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) güzel ahlakını örnek alır. Kur’an-ı Kerim’de, doğruluğa dair birçok ayet-i kerime yer almaktadır. Bir ayet-i kerimede ‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ buyurularak Hz. Peygamberin şahsında Müslümanların da doğru olmaları istenmektedir. Allah Teala, müminlerin kendisinden korkmalarını (saygılı olmalarını), sözlerinde olduğu kadar özlerinde de doğru olmalarını emretmektedir. Yüce Allah, halis kullarını azmış şeytanın şerrinden korumaktadır. Sözünde doğru olması için uyarılan müminler, doğrulukları karşılığında Cennet’e gireceklerdir. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Doğruluğun karşısında yalancılık, dalalet gibi vasıflar yer almaktadır. Muttakiler asla yalan söylemezler. Hz. Peygamber, ‘el-Emin’ olarak tanınmıştı. Müminler söz söylerken doğruyu söyler, gereksiz yere konuşmaz, kötü söz söylemezler; ya hayır konuşurlar yahut susarlar. Doğruluk düşüncede, sözde, niyette, iradede, azimde, vefa ve amelde doğruluk şeklinde tezahür eder. Öte yandan, düşünce ve eylem birliği doğruluğun esasıdır.”
“İnsana sadakat yakışır görse de ikrah” diyen Emen “Doğruluk Peygamberlerin ahlakıdır. Diğer peygamberler gibi Hz. Peygamber’in (s.a.s.) en önemli vasıflarından biri doğruluk üzere olmasıydı. O, ‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ ayeti indikten sonra ‘Hüd suresi beni kocalttı’ buyurmuş ve böylece dinimizde doğruluğun ne denli önemi haiz olduğunu göstermiştir. Doğru sözlülüğün mukabili yalancılıktır. Yalancılık ise kötü bir huy ve münafıklık belirtisidir. Mü’min yalan konuşmaz ve yalan ile iş yapmaz. Yalan söylemek haramdır. Yalan söylemek ancak üç yerde caizdir. Harpte, iki Müslüman’ı barıştırmak ve hanımı ile iyi geçinmek için. Geçmiş büyüklerimiz, yalan söylemek icap ettiği yerde, sözün manasını değiştirerek, doğru söylemeyi tercih etmişlerdir. Mümin, her hatayı işleyebilir ancak, hainlik yapamaz ve yalan söyleyemez. Doğru ile yalan, biri diğerini çıkarıncaya kadar kalp de mücadele eder. İçi dışına, sözü işine uymamak, nifak alametidir. Nifakın temeli ise yalandır. Ashab-ı kiram nezdinde yalandan daha kötü bir şey yoktur. Çünkü onlar, yalanla imanın bir arada bulunamayacağını bilirlerdi” dedi.