Gıda, Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı'ndan 'Tarım Arazilerinin Küçüldüğü'İddialarına İlişkin Açıklama

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 2,7 milyon hektarlık tarım alanlarındaki azalmanın uzun yıllardır örnekleme metodu ile elde edilen istatistik değerlere dayandığını, kullanıma izin verilen alanın 573 bin 541 hektar olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu kıyaslamanın gerçeği yansıtmadığını açıkladı.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye’nin tarım arazilerinin küçüldüğü iddialarına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, “11 Mayıs 2015 tarihinde Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nden yapılan açıklamada Türkiye tarım politikalarının “küresel güçlerin talepleri doğrultusunda” oluşturulduğu, “son 10 yılda tarım arazilerimizin 2,7 milyon hektar küçüldüğü” ve bu alanın “Belçika alanına yakın bir alan” olduğu, “çiftçimizin kazanamadığı için artık ekmekten vazgeçtiği” iddia edilmiştir. Bakanlığımızın yaptığı çalışmaların kamuoyuna doğru aktarılması ve konuyla ilgili olarak kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Türkiye’de tarım politikaları tamamen milli çıkarlarımız doğrultusunda hazırlanmaktadır. Örneğin, 2001 yılında uluslararası finans kuruluşlarından (Dünya Bankası, IMF) kredi alabilmek için onların istekleri doğrultusunda üretimi teşvik eden mazot, gübre destekleri gibi bazı destekler kaldırılmış ve yerine üretime bakılmaksızın alana göre doğrudan gelir desteği ödemesi uygulaması başlatılmıştır. Milli çıkarlarımız doğrultusunda 2003 yılında destek politikalarında değişiklikler yapılmış ve ürüne göre prim ödemeleri yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda 52 farklı destek başlatılmış ve üretim doğrudan desteklenmiştir. Bu ve benzer politikalarla Türk tarımı dünyada 12’ncilikten 6’cı sıraya ve Avrupa’da da 4’üncülükten birinciliğe yükselmiştir. Üretimde Cumhuriyet tarihinin rekorlarına imza atılmıştır. Üretim teşvikleri yanında, ürünlerin işlenmesi, pazarlanmasına yardımcı olan Kırsal Kalkınma Destekleri 2006 yılında başlatılmış ve tarımsal endüstri desteklenmiştir. Böylelikle 2002 yılında 23 milyar dolar olan Tarımsal Gayrı Safi Milli Hasıla 61 milyar dolara yükselmiştir” denildi.

Zaman zaman tarım alanlarının işlenmediği, terkedildiğinin muhalefet tarafından dile getirildiği vurgulanan açıklamada, “Türkiye’de işlenmeyen bir tarım arazisi bulunmamaktadır. Ancak 1923 yılında İsviçre’den alınan ve 90 yılı aşkın bir süredir uygulanmakta olan medeni kanunun getirdiği kurallar gereği tarım arazileri sürekli küçülmüş, parçalanmış ve çok hisseli hale gelmiştir. Birçok tarım arazisi ekonomik üretime imkan vermeyecek şekilde parçalanmış ve bu nedenle bu tarım arazileri ya hiç işletilememiş ya da işletilse bile gerekli karlılık elde edilememiştir. Uzun yıllardır çözümlenemeyen bu konu da Bakanlığımızca ele alınarak çözümlenmiştir. Mayıs 2014 yılında çıkarılan kanunla bölünmenin önüne geçilmiştir. Diğer taraftan bölünmüş olan parsellerin bir araya getirilerek ekonomik parseller oluşturulması amacı ile arazi toplulaştırma çalışmalarına hız verilmiştir. Türkiye de 1960 yılından 2002 yılına kadar sadece 450 bin hektar alanda toplulaştırma yapılmışken, son dönemde 4,5 milyon hektar tamamlanmış, 1,5 milyon hektar alanda da çalışmalar sürdürülmektedir. Ulusal çıkarlarımız doğrultusunda, başta GAP projesi olmak üzere uzun yıllardır tamamlanamayan pek çok proje hızlandırılmış ve hayata geçirilmiştir. Bilindiği gibi tarım alanlarının tarım dışına çıkarılması işlemleri illerin ihtiyaçlarına göre İl Toprak Koruma Kurullarının uygun görüşü ile izin verilmektedir. İl Toprak Koruma Kurulları; tarım dışı kullanım izinlerinin demokratik ve şeffaf ortamlarda, şehrin ihtiyacına göre karara bağlanabilmesi için bu dönemde ilk kez kurulmuştur. Bu kurulda Ziraat Mühendisleri Odası, TEMA Vakfı gibi sivil toplum örgütü temsilcileri, üniversiteler ve kamu kuruluşlarının temsilcileri yer almaktadır. Bu kurulun uygun görmediği ve alternatifi olan hiçbir alan için Bakanlığımız tarafından kullanım izni verilmemiştir” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada şunlar kaydedildi:

“Bu Kurul, ilgili birimlerin verdiği kamu yararı kararına dayanarak karayolları, barajlar gibi zorunlu altyapı tesisleri yanında kırsalda tarım alanları üzerinde yerleşmiş olan köy kasaba gibi yerleşim yerlerinde ihtiyaç duyulan okul yeri, sağlık ocağı yeri gibi zorunlu ihtiyaçları karşılamak amacı ile uygun görüş vermektedir. Alternatif arazilerin olduğu yerlerde bu Kurulun olumlu olarak aldığı tüm kararlar Bakanlığımız tarafından da alternatif alan varlığı açısından değerlendirilmekte ve alternatif alan olan yerlere asla izin verilmemektedir. Bu kapsamda son 10 yıllık dönemde 1,1 milyon hektar alan için tarım dışı amaçla kullanım izni talebi olmuştur. Bu taleplerin zorunlu görülen toplam 573 541 hektar (yüzde 52) tarım dışı kullanım izni verilmiştir. 573 bin 541 hektar tarım dışı izin verilen alanın 380 bin hektarı (yüzde 66) (kuru marjinal tarım arazisi) verimsiz tarım alanlarından oluşmaktadır. Haberde yer alan 2,7 milyon hektarlık tarım alanlarındaki azalma, uzun yıllardır örnekleme metodu ile elde edilen istatistik değerlere dayanmaktadır. Bu değerlerin hassasiyeti çok düşüktür. Türkiye de ilk defa tarım arazileri başka bir deyişle tarım yapılan parseller 2012 yılında bilgisayar ortamına aktarılmış ve gerçekçi sayılara ulaşılmıştır. 2014 yılından itibaren tarım arazileri elektronik ortamda takip edilmektedir. Devrim niteliğindeki bir çalışma ile sınırları belirlenmiş olan verimli ovalar koruma altına alınmıştır. Belçika’nın alanı 3 milyon 52 bin 800 hektar olduğu, buna karşılık 10 yıl içerisinde Bakanlığımızca tarım dışı kullanıma izin verilen alan ise 573 bin 541 hektar olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu kıyaslama gerçeği yansıtmamaktadır.”
Kaynak: İHA