AK Parti İstanbul İstişare Ve Değerlendirme Toplantısı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İstanbul'da etkili olan bir siyasi hareket, Türkiye'de etkili olmuştur. İstanbul'da düşüşe geçen bir siyasi hareket de Türkiye'de etkisini kaybetmeye başlamıştır" dedi.

Davutoğlu, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nda düzenlenen istişare ve değerlendirme toplantısında yaptığı konuşmada, geçmişte çok canlı olan bazı şehirlerin bugün canlılığını yitirdiğini, New York gibi bazı şehirlerin de şu anda canlı olduğunu ancak 400 yıl öncesine gidildiğinde yerinde köy bile bulunmadığını söyledi.

Bu yüzden İstanbul'un kendilerine sadece ecdadın değil insanlığın emaneti olduğunu dile getiren Davutoğlu, İstanbul'un siyaseti, doğası ve tarihinin insanlığın malı olduğunu ifade etti.

Davutoğlu, İstanbul'a sahip olmaları nedeniyle şereflerin en büyüğüne sahip olduklarını kaydederek, Hazreti Peygamber'in İstanbul ile ilgili hadisini hatırlattı.

"Aslında İstanbul'u fetheden komutana vurgulanan müjde şunu da ifade etmiş, bir hedef göstermiştir. İstanbul'u fethedersiniz tarihin akışını da şekillendirirsiniz. Bu hem ulvi hem de tarihi bir işarettir" diyen Davutoğlu, bu yüzden tarihlerinin seyrinin de İstanbul ile değiştiğini aktardı.

Davutoğlu, Süleyman Şah Türbesi'ne yaptığı ziyarete değinerek, Moğol baskısıyla yıkılan bir şehirden hareket eden birkaç yüz çadırlık obanın Fırat Nehri kenarına ve daha sonra Anadolu'ya girdiğinde o obadan bir beylik, beylikten bir devlet, devletten bir imparatorluk çıkacağını kimsenin hesap etmediğini, o günlerde o obanın taşıdığı ahlaki değerlerin, irfanın ve hikmetin aslında bu topraklara ekilen bir tohum olduğunu, o tohumların büyüyerek Selçuklu'da bir fidan, Osmanlı'nın ilk dönemlerinde bu fidanın Rumeli'ye göç ederek yeni fidanlıklar kurduğunu, fidanların İstanbul'un fethiyle çınar olduğunu anlattı.

İstanbul'un fethiyle Osmanlı'nın bütün yapısal özelliklerinin değiştiğini kaydeden Davutoğlu, Fatih'in kanunnamesi ile artık bir beylik, devlet değil 7 iklimi bünyesinde barındıran, kadim bütün halkları bünyesine alan, hepsini barış içerisinde bir kadim düzene, nizam-ı aleme, bir cihan düzenine dönüştüren büyük bir yolun başlangıç adımının oluşturulduğunu bildirdi.

- "Yassıada'yı kongre merkezi haline dönüştürecek bir dev adıma imza atacağız"

Davutoğlu, Çanakkale Savaşı'nın sebebinin Çanakkale Boğazı olmadığını belirterek, "Bunu çok iyi bilen devletler, o zaman Çanakkale Boğazı'ndan geçerek İstanbul'u işgal etmek istiyorlardı. Biliyorlardı ki o asırlık çınarın kalbine giden yol, İstanbul'dan geçer. Ve biz cihan savaşını İstanbul işgaliyle birlikte kaybettiğimizi en derinden hissettik. Onun için de Mehmet Akif Ersoy'un her şiirinde o acıyı, hüznü, kaybedilen her diyarın yaşadığı, onda uyandırdığı derin etkileri hep hissedersiniz" diye konuştu.

İstiklal Savaşı'nın 9 Eylül 1922'de İzmir'in tekrar kurtarılmasıyla değil 6 Ekim'de İstanbul'un kurtulmasıyla nihai noktasına ulaştığını dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Demokrasi tarihimiz itibarıyla bakıldığında gerek Osmanlı Devleti'nin yükselişi, gerek Cumhuriyetin kurulması, İstanbul'un fethi ve kurtarılması önem taşımışsa demokrasi tarihimizde de İstanbul hep mihenk noktası olmuştur. İstanbul'da etkili olan bir siyasi hareket, Türkiye'de etkili olmuştur. İstanbul'da düşüşe geçen bir siyasi hareket de Türkiye'de etkisini kaybetmeye başlamıştır. Bu hem Demokrat Parti'nin yükselişinde hem 27 Mayıs olayı da dahil olmak üzere ondan sonra yaşanan gelişmelerde kendini gösterir. Bu Perşembe inşallah Yassıada'yı kongre merkezi haline dönüştürecek bir dev adıma imza atacağız. Bugün Esenler ile ilgili attığımız adıma ayrıca geleceğim. Ama İstanbul'un Türkiye'nin kaderindeki etkisine bakıldığında Osmanlı'nın düşüşünün işareti nasıl İstanbul önlerine gelen düşman gemileriyse Türkiye'de demokrasinin alnına çizilen o kara leke ve demokrasinin düşüşünün bir anlamda işareti de İstanbul önündeki Yassıada'da yaşananlardır ve oradaki bir şehit Başbakanın ve iki bakanın yaşadıklarıdır."

- "Suriçi'nde bilmediğim hiçbir sokak yoktur"

Davutoğlu, Eyyub El Ensari, Fatih Sultan Mehmet ve Adnan Menderes'in kabrinin, görevi devraldığında ilk ziyaret ettiği makamlardan olduğunu kaydederek, Ebu Eyyub El Ensari'nin ilk müjdenin habercisi olduğunu, Fatih Sultan Mehmet'in o müjdeyi gerçekleştirdiğini, Adnan Menderes'in de millet adına yükselttiği bayrağı ayakta tutabilmek için canını feda eden bir demokrasi kahramanı olduğunu söyledi.

İstanbul siyasetini anlayan herkesin Türkiye siyasetini anlayacağını vurgulayan Davutoğlu, Türkiye siyasetini bu şekilde anlayanın da insanlığa bir siyasi mesaj üretmek üzere yola çıkabileceğini dile getirdi.

Davutoğlu, "İstanbul'u anlamayan AK Parti hareketini anlayamaz. İstanbul'un önüne her zaman söylüyorum diz çöküp ders almayan bizim aramızda siyasi mücadelenin hakkını veremez. Yine İstanbul'da AK Parti hareketinin yükselişine baktığımızda çok çileli dönemlerden sonra hepimizin çocukluğu bu sokaklarda geçti. İstanbul'un Suriçi'nin nerdeyse bilmediğim hiçbir sokağı, ziyaret etmediğim hiçbir mescidi, camisi, içine adım atmadığım hiçbir kütüphanesi, uğramadığım sahafı yoktur" diye konuştu.

- "İstanbul'un yükselişimizde ayrı bir payı var"

Davutoğlu, İstanbul'un Türkiye'nin yanı sıra İslam ve insanlık medeniyetinin de hulasası olduğunun altını çizerek, en acılı dönemleri burada yaşadıklarını, en onurlu yıllara, asırlara buralarda şahit olduklarını belirtti.

Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"AK Parti hareketi olarak yükselişimizde de İstanbul'un özel bir payı var. Tam İstanbul tarihin belki de en karanlık günlerini yaşarken, bu siyasi çıkar anlamında demiyorum, o karanlık günler ayrı ama İstanbul'daki hayat standardı anlamında. O sırada yurt dışından gelmiştim 2-3 yıllık bir ayrılıktan sonra çöp tepelerinin nasıl oluştuğunu, sokakların nasıl çöplerle dolu olduğunu, havanın nasıl kirlendiğini, her zaman söylüyorum anasır erbaa ateş, hava, su ve toprak, dünyanın hiçbir yerinde İstanbul kadar güzel değildir. Havanın en güzeli, suyun en güzeli Boğaziçi, toprağın en güzeli Yeditepe en güzel harmonisiyle. Ve ateşin, güneşin en güzeli şafak ve gurup vaktinde İstanbul'da seyredeceğiniz, bakacağınız Mihrimah Sultan camilerinden herhangi birinde. Bu İstanbul ve güzel İstanbul 1990'lı yılların başlarında maalesef havası, suyu kirlenmiş ve 'bu emanet nasıl bu kadar kötüye dönüştürülebilir' diye herkesin hayret edeceği bir haldeyken 1994'te kurucu genel başkanımız, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın büyükşehir belediye başkanlığını kazanmasıyla İstanbul'un kaderi değil Türkiye'de siyasetin kaderi de değişti."

Davutoğlu, ondan sonra İstanbul'daki başarı hikayesinin Türkiye siyasetine de bir başarı hikayesi olarak yansıtılması için yola çıkıldığını belirterek, bir başarı hikayesinin başka bir başarı hikayesinin kilometre taşlarını, kaldırım taşlarını dokuduğunu söyledi.

Bu konuda salonda gördüğü birçok simanın olağanüstü katkısı olduğunu dile getiren Davutoğlu, bu emaneti devralan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş başta olmak üzere il başkanlarının hepsinin, bakanların, İstanbul'a hizmet eden, şehirden feyz almış tüm arkadaşlarını kutladı.

- "Başarının kalıcı olduğunu göstermeliyiz"

Davutoğlu, AK Parti'nin 2002'den sonra girdiği her seçimde yüzlerini ak ettiğini aktararak, şöyle devam etti:

"İstanbul'daki başarı, Türkiye'deki başarının ortalamasını hep yukarıya doğru çekti. Şimdi yine böyle bir sınavın eşiğindeyiz. Hep beraber bu başarı hikayesinin kalıcı olduğunu, konjonktürel, dönemsel, bir döneme ait olmadığını göstermek üzere İstanbul'da yeni bir başarı hikayesi yazmak konusunda bütün gayretimizi, cehdimizi göstermenin vaktidir. Gün ve vakit aranıyorsa gün bugündür. Ve bu gayret ve cehd, hem Hazreti Peygamber'in İstanbul ile ilgili müjdesine hem Fatih Sultan Mehmet'in emanetine hem İstiklal şehitlerinin bütün dersaadet için kanını, canını vermiş, şu anda yurt içinde olan bir kısmı yurt dışında olan sınırları itibarıyla Çanakkale'de şehit düşmüşlerin emanetine sadakat anlamında ulvi bir görevdir. İstanbul siyasetini doğru okumak ve doğru anlamak lazım. Bugün dahi İstanbul, Türkiye'nin siyaset sosyolojisinin, siyaset psikolojisinin, siyaset ekonomisinin aynasıdır."

Davutoğlu, siyaset sosyolojisinden ne kastetmek istediğine değinerek, 28 vilayete gittiğini, Almanya'da vatandaşlarla bir araya geldiğini, Almanya'da ve İstanbul'daki kongrelerde sadece İstanbul ve Almanya'ya hitap etmediğini farkettiğini, orada Türkiye'nin tümünün bulunduğunu ifade etti.

(Sürecek)

Kaynak: AA