Anadolu Meydanı tabelaları takıldı
Ankara Büyükşehir Belediyesinin meclis kararıyla ismi değiştirilen "Tandoğan Meydanı"na, "Anadolu Meydanı" tabelaları takıldı.
Büyükşehir Belediyesi işçileri tarafından meydan ve meydana çıkan yollara, 16 adet 'Anadolu Meydanı' tabelası takıldı.
13 Nisan'da yapılan Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantısı'nda 'Tandoğan Meydanı' ismi, 'Anadolu Meydanı' olarak değiştirilmişti.
VALİ NEVZAT TANDOĞAN'IN ZABITALARI ELLERİNDE SOPALARLA KÖYLÜLERİ KOVALIYORDU
Cumhuriyet döneminde, Atatürk Bulvarı'ndan kılık kıyafeti müsait olmayan insanlar geçirilmemişti. Poturlu, şalvarlı bir takım insanlar öyle Ankara'ya gelip bulvara giremezdi. Tek parti zihniyeti 'Kıyafetini düzelt, öyle geç' diyordu.
AŞIK VEYSEL'İ ATATÜRKLE GÖRÜŞTÜRMEDİLER
1931 yılında Aşık Veysel, “Atatürk'tür Türkiye'nin ihyası”... dizesiyle başlayan destanı Ata'ya okumak için Ankara'ya gidiyor. 45 gün kalmasına rağmen bir türlü destanı Atatürk'e okumak kısmet olmuyor.
Aşık Veysel o gün yaşananları şöyle anlatmıştı: “Ulus Meydanı'ndaki çarşıya, o zamanlar Karaoğlan Çarşısı diyorlardı. Saz teli almak için Karaoğlan Çarşısı'na yürüdük. Ayağımızda çarık. Bacağımızda şal-şalvar, şal-ceket, belimizde kocaman bir kuşak.! Polis geldi, 'Girmeyin, yasak' dedi. 'Peki girmeyelim' dedik. Polisi güya salmış gibi yürümeye devam ettik. Adam arkadaşım İbrahim'e çıkıştı. 'Kafadan gayri müsellah mısın? Girmeyin diyorum. Beynini patlatırım senin!' diye çıkıştı. 'Biz çarşıdan saz teli alacağız!' dedik. O zaman polis, İbrahim'e, 'Tel alacaksan bu adamı bir yere oturt. Git telini al!' Gitti İbrahim teli aldı geldi. Tel taktık. Ama sabahleyin çarşıdan da geçemiyoruz.
'DEDEMİ ULUS'TAN ATTILAR'
Âşık Veysel'in torunu Halil Süzer, dedesini yaşadıklarını “Dedem köylü kıyafeti giyiyordu. Elbiselerin çoğu yamalıydı. Ayakkabı olarak çarık giyiyormuş. Çarığı bile yamalıymış. O dönemin fakirliği ile orantılı elbise giyiyormuş. Ancak o dönemin zabıtaları polisleri onu Ulus'tan atmışlar” diye anlatmıştı.
Kaynak: AA
13 Nisan'da yapılan Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclis Toplantısı'nda 'Tandoğan Meydanı' ismi, 'Anadolu Meydanı' olarak değiştirilmişti.
VALİ NEVZAT TANDOĞAN'IN ZABITALARI ELLERİNDE SOPALARLA KÖYLÜLERİ KOVALIYORDU
Cumhuriyet döneminde, Atatürk Bulvarı'ndan kılık kıyafeti müsait olmayan insanlar geçirilmemişti. Poturlu, şalvarlı bir takım insanlar öyle Ankara'ya gelip bulvara giremezdi. Tek parti zihniyeti 'Kıyafetini düzelt, öyle geç' diyordu.
AŞIK VEYSEL'İ ATATÜRKLE GÖRÜŞTÜRMEDİLER
1931 yılında Aşık Veysel, “Atatürk'tür Türkiye'nin ihyası”... dizesiyle başlayan destanı Ata'ya okumak için Ankara'ya gidiyor. 45 gün kalmasına rağmen bir türlü destanı Atatürk'e okumak kısmet olmuyor.
Aşık Veysel o gün yaşananları şöyle anlatmıştı: “Ulus Meydanı'ndaki çarşıya, o zamanlar Karaoğlan Çarşısı diyorlardı. Saz teli almak için Karaoğlan Çarşısı'na yürüdük. Ayağımızda çarık. Bacağımızda şal-şalvar, şal-ceket, belimizde kocaman bir kuşak.! Polis geldi, 'Girmeyin, yasak' dedi. 'Peki girmeyelim' dedik. Polisi güya salmış gibi yürümeye devam ettik. Adam arkadaşım İbrahim'e çıkıştı. 'Kafadan gayri müsellah mısın? Girmeyin diyorum. Beynini patlatırım senin!' diye çıkıştı. 'Biz çarşıdan saz teli alacağız!' dedik. O zaman polis, İbrahim'e, 'Tel alacaksan bu adamı bir yere oturt. Git telini al!' Gitti İbrahim teli aldı geldi. Tel taktık. Ama sabahleyin çarşıdan da geçemiyoruz.
'DEDEMİ ULUS'TAN ATTILAR'
Âşık Veysel'in torunu Halil Süzer, dedesini yaşadıklarını “Dedem köylü kıyafeti giyiyordu. Elbiselerin çoğu yamalıydı. Ayakkabı olarak çarık giyiyormuş. Çarığı bile yamalıymış. O dönemin fakirliği ile orantılı elbise giyiyormuş. Ancak o dönemin zabıtaları polisleri onu Ulus'tan atmışlar” diye anlatmıştı.