Barış Zirvesi
Cambridge Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Christopher Clark, I. Dünya Savaşı'nın nedenlerinin son derece karmaşık olduğunu belirterek, "Çünkü I. Dünya Savaşı öncesinde dünya çok kutupluydu. Bugün de 1914'ten önceki gibi bir döneme giriyoruz. Yaşlı, yıpranmış büyük güçler ve ortaya yeni çıkan güçler bu dönemde belirleyici olacak" dedi.
Çanakkale Kara Savaşları'nın 100. yıl dönümü kapsamında İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Barış Zirvesi'nde "100. Yılında Birinci Dünya Savaşı" başlıklı akademik panel gerçekleştirildi.
Panelde konuşan Clark, I. Dünya Savaşı'ndan önce son derece kanlı geçen Balkan Savaşları'nın cereyan ettiğini hatırlattı.
Balkan savaşlarının Avrupa'nın doğusunu şekillendirdiğini anlatan Clark, "Balkan savaşlarının kökeni de İtalyanların Libya'ya başlattığı saldırıydı. Bu, Balkan ülkelerine Osmanlı'nın zayıflığından yararlanmanın zamanının geldiği mesajını verdi" diye konuştu.
Christopher Clark, "I. Dünya Savaşı'nın nedenleri son derece karmaşık. Çünkü I. Dünya Savaşı öncesinde dünya çok kutupluydu. Bugün de 1914'ten önceki gibi bir döneme giriyoruz. Yaşlı, yıpranmış büyük güçler ve ortaya yeni çıkan güçler bu dönemde belirleyici olacak" ifadelerini kullandı.
- "Liderler toplu sorumlulukla hareket etmeli"
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, I. Dünya Savaşı'nın kimsenin istemediği ama kimsenin de önleyemediği bir savaş olduğu konusunda konsensüs bulunduğuna işaret etti.
Jagland, I. Dünya Savaşı'na giden süreçte dünya liderlerinin "uyurgezerler" gibi davrandığını söyleyerek, "Bugün de bir çok uyurgezer görüyorum" dedi.
Dünya liderlerinin kendi çıkarlarına değil, toplu çıkarlara bakabilmeleri halinde kaçınılabilecek pek çok kriz bulunduğunu dile getiren Jagland, Ukrayna ve Suriye krizlerini örnek gösterdi ve "Liderler sadece jeopolitik çıkarları için değil, toplu sorumlulukla hareket etmeli" değerlendirmesinde bulundu.
Jagland, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyelerinin bu konuda özel bir durumu olduğunu vurgulayarak, "BM üyesi bütün ülkeler, toplu bir sorumluluk taşıyor. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük insani krizi yaşıyoruz. BM Sözleşmesi'nde sözü edilen toplu sorumluluk nerede?" diye sordu.
Irak, Libya ve Suriye'de başlatılan savaşların öngörülmeyen yönlerde evrildiğini belirten Jagland, "Bence bütün bu konular için 100 yıl önce yaşananlardan çıkarılacak dersler var" dedi.
Thorbjorn Jagland, Türkiye'nin sırtlandığı insani sorumluluğun önemine dikkati çekerek, insani krizlere yol açan çatışmaları başlatanların da sorumluluk üstlenmesi gerektiğini söyledi.
- "Savaşın nasıl başladığını bile hatırlamıyoruz"
Oxford Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Margaret MacMillan, I. Dünya Savaşı'nın, II. Dünya Savaşı'nın koşullarını oluşturduğunu belirterek, "1900'lerin başında Osmanlı İmparatorluğu, topraklarını tüm işgalci uluslara karşı korumaya çalışıyordu" diye konuştu.
Devletlerin savaş sayesinde dünyanın daha iyi olacağı ümidini taşıdığını dile getiren MacMillan, uluslararası kurum ve kuruluşların oluşturulmaya başlandığını, savaşa girişmemesi için anlaşmaların yapılmaya çalışıldığını anlattı.
MacMillan, "Düzgün ve eşit bir şekilde dünya refahı dağılmıyordu. Bu alanda da ilerleme sağlanılması istenildi. Dünyadaki ülkelerin hiçbiri mevcut durumdan mutlu değildi. Aslında zamanla işlerin daha iyiye gideceği umudunu kaybettik. 100 yıl sonra başladığımızda savaşın nasıl başladığını bile hatırlamıyoruz. Bu konuda bile bir ittifak yok" görüşünü aktardı.
Böylesi bir felaketin nasıl başladığının anlaşılmaması durumunda bugün de neler olabileceğinin idrak edilemeyeceğini vurgulayan MacMillan, birçok ülkenin büyük sarsıntı yaşadığını ve kendisine gelemediği komplike savaşın modern tarihi de komplike hale getirdiğini aktardı.
- "I. Dünya Savaşı çok daha yapısal savaş"
Oxford Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sir Hew Strachan, I. Dünya Savaşı'nın net sebeplerini anlamaya çalıştıklarını ifade ederek, "II. Dünya Savaşı, ideolojilerin aşırı uçta olduğunu gösteriyor. I. Dünya Savaşı çok daha yapısal savaş. Sonuçları kafa karıştırıcı. Kalbimizi de inançlarımızı da kırdı" ifadelerini kullandı.
Birinci Dünya Savaşı'nın coğrafyayla kısıtlı bir savaş olarak başladığını, ölçeğinin hızlı şekilde genişlediğini anlatan Strachan, modern dünyanın anladığı ulusal seferberlik kavramını ortaya koyan Balkanlarla kısıtlı bu savaşın haftalar içerisinde total bir hal aldığını anlattı.
Strachan, savaşın hızlı bir şekilde boyutunun genişlemesini aslında ülkelerin istemediğini, İngiltere, Fransa gibi devletlerin savaşı Avrupa'ya sıçratarak aslında kendi kaynaklarını yok ettilğini kaydederek, Osmanlı İmparatorluğu'nun devreye girerek, topraklarında otoritesini tesis etmeye çalıştığını söyledi.
- "Arka arkaya savaşlar, Avrupa'nın büyük güçlerinden biriyle ittifak gerektiğini gösterdi"
Princeton Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu, Türk ulusal tarih yazımının I. Dünya Savaşı'nı "Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkmayı amaçlayan savaş" şeklinde tanımladığına değinerek, "Aslında bu açıklama kulağa makul geliyor ancak 1914'te hiç kimse Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşmayı düşünmemişti" diye konuştu.
Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu arasında bir ittifak antlaşması imzalanmasının diplomatik başarı olduğunu belirten Hanioğlu, "Osmanlı İmparatorluğu Avrupa'nın büyük güçleriyle ittifak yapmadan Osmanlı'nın günlerinin sayılı olacağını biliyordu. Arka arkaya savaşlar, Balkan Savaşları Avrupa'nın büyük güçlerinden biriyle ittifak gerektiğini gösterdi" dedi.
Princeton Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Michael A. Reynolds, I. Dünya Savaşı'nın modern dünya ile modernite öncesi dünya arasına çizgi çektiğini dile getirerek, çatışmaların 19. yüzyılın ikinci yarısı itibarıyla başladığını anlattı.
Reynolds, Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya arasındaki rekabetin de savaşın sebeplerinden biri olduğuna işaret ederek, Osmanlı İmparatorluğu'nun yaptıklarının Rusya tehdidi altında olduğunu ve bu ülkenin 20. yüzyıl başı itibarıyla yükselişinden endişe duyulduğunu kaydetti.
Kaynak: AA
Panelde konuşan Clark, I. Dünya Savaşı'ndan önce son derece kanlı geçen Balkan Savaşları'nın cereyan ettiğini hatırlattı.
Balkan savaşlarının Avrupa'nın doğusunu şekillendirdiğini anlatan Clark, "Balkan savaşlarının kökeni de İtalyanların Libya'ya başlattığı saldırıydı. Bu, Balkan ülkelerine Osmanlı'nın zayıflığından yararlanmanın zamanının geldiği mesajını verdi" diye konuştu.
Christopher Clark, "I. Dünya Savaşı'nın nedenleri son derece karmaşık. Çünkü I. Dünya Savaşı öncesinde dünya çok kutupluydu. Bugün de 1914'ten önceki gibi bir döneme giriyoruz. Yaşlı, yıpranmış büyük güçler ve ortaya yeni çıkan güçler bu dönemde belirleyici olacak" ifadelerini kullandı.
- "Liderler toplu sorumlulukla hareket etmeli"
Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, I. Dünya Savaşı'nın kimsenin istemediği ama kimsenin de önleyemediği bir savaş olduğu konusunda konsensüs bulunduğuna işaret etti.
Jagland, I. Dünya Savaşı'na giden süreçte dünya liderlerinin "uyurgezerler" gibi davrandığını söyleyerek, "Bugün de bir çok uyurgezer görüyorum" dedi.
Dünya liderlerinin kendi çıkarlarına değil, toplu çıkarlara bakabilmeleri halinde kaçınılabilecek pek çok kriz bulunduğunu dile getiren Jagland, Ukrayna ve Suriye krizlerini örnek gösterdi ve "Liderler sadece jeopolitik çıkarları için değil, toplu sorumlulukla hareket etmeli" değerlendirmesinde bulundu.
Jagland, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyelerinin bu konuda özel bir durumu olduğunu vurgulayarak, "BM üyesi bütün ülkeler, toplu bir sorumluluk taşıyor. II. Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük insani krizi yaşıyoruz. BM Sözleşmesi'nde sözü edilen toplu sorumluluk nerede?" diye sordu.
Irak, Libya ve Suriye'de başlatılan savaşların öngörülmeyen yönlerde evrildiğini belirten Jagland, "Bence bütün bu konular için 100 yıl önce yaşananlardan çıkarılacak dersler var" dedi.
Thorbjorn Jagland, Türkiye'nin sırtlandığı insani sorumluluğun önemine dikkati çekerek, insani krizlere yol açan çatışmaları başlatanların da sorumluluk üstlenmesi gerektiğini söyledi.
- "Savaşın nasıl başladığını bile hatırlamıyoruz"
Oxford Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Margaret MacMillan, I. Dünya Savaşı'nın, II. Dünya Savaşı'nın koşullarını oluşturduğunu belirterek, "1900'lerin başında Osmanlı İmparatorluğu, topraklarını tüm işgalci uluslara karşı korumaya çalışıyordu" diye konuştu.
Devletlerin savaş sayesinde dünyanın daha iyi olacağı ümidini taşıdığını dile getiren MacMillan, uluslararası kurum ve kuruluşların oluşturulmaya başlandığını, savaşa girişmemesi için anlaşmaların yapılmaya çalışıldığını anlattı.
MacMillan, "Düzgün ve eşit bir şekilde dünya refahı dağılmıyordu. Bu alanda da ilerleme sağlanılması istenildi. Dünyadaki ülkelerin hiçbiri mevcut durumdan mutlu değildi. Aslında zamanla işlerin daha iyiye gideceği umudunu kaybettik. 100 yıl sonra başladığımızda savaşın nasıl başladığını bile hatırlamıyoruz. Bu konuda bile bir ittifak yok" görüşünü aktardı.
Böylesi bir felaketin nasıl başladığının anlaşılmaması durumunda bugün de neler olabileceğinin idrak edilemeyeceğini vurgulayan MacMillan, birçok ülkenin büyük sarsıntı yaşadığını ve kendisine gelemediği komplike savaşın modern tarihi de komplike hale getirdiğini aktardı.
- "I. Dünya Savaşı çok daha yapısal savaş"
Oxford Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sir Hew Strachan, I. Dünya Savaşı'nın net sebeplerini anlamaya çalıştıklarını ifade ederek, "II. Dünya Savaşı, ideolojilerin aşırı uçta olduğunu gösteriyor. I. Dünya Savaşı çok daha yapısal savaş. Sonuçları kafa karıştırıcı. Kalbimizi de inançlarımızı da kırdı" ifadelerini kullandı.
Birinci Dünya Savaşı'nın coğrafyayla kısıtlı bir savaş olarak başladığını, ölçeğinin hızlı şekilde genişlediğini anlatan Strachan, modern dünyanın anladığı ulusal seferberlik kavramını ortaya koyan Balkanlarla kısıtlı bu savaşın haftalar içerisinde total bir hal aldığını anlattı.
Strachan, savaşın hızlı bir şekilde boyutunun genişlemesini aslında ülkelerin istemediğini, İngiltere, Fransa gibi devletlerin savaşı Avrupa'ya sıçratarak aslında kendi kaynaklarını yok ettilğini kaydederek, Osmanlı İmparatorluğu'nun devreye girerek, topraklarında otoritesini tesis etmeye çalıştığını söyledi.
- "Arka arkaya savaşlar, Avrupa'nın büyük güçlerinden biriyle ittifak gerektiğini gösterdi"
Princeton Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu, Türk ulusal tarih yazımının I. Dünya Savaşı'nı "Osmanlı İmparatorluğu'nu yıkmayı amaçlayan savaş" şeklinde tanımladığına değinerek, "Aslında bu açıklama kulağa makul geliyor ancak 1914'te hiç kimse Osmanlı İmparatorluğu'nu paylaşmayı düşünmemişti" diye konuştu.
Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu arasında bir ittifak antlaşması imzalanmasının diplomatik başarı olduğunu belirten Hanioğlu, "Osmanlı İmparatorluğu Avrupa'nın büyük güçleriyle ittifak yapmadan Osmanlı'nın günlerinin sayılı olacağını biliyordu. Arka arkaya savaşlar, Balkan Savaşları Avrupa'nın büyük güçlerinden biriyle ittifak gerektiğini gösterdi" dedi.
Princeton Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Michael A. Reynolds, I. Dünya Savaşı'nın modern dünya ile modernite öncesi dünya arasına çizgi çektiğini dile getirerek, çatışmaların 19. yüzyılın ikinci yarısı itibarıyla başladığını anlattı.
Reynolds, Osmanlı İmparatorluğu ve Rusya arasındaki rekabetin de savaşın sebeplerinden biri olduğuna işaret ederek, Osmanlı İmparatorluğu'nun yaptıklarının Rusya tehdidi altında olduğunu ve bu ülkenin 20. yüzyıl başı itibarıyla yükselişinden endişe duyulduğunu kaydetti.