Deniz Feneri E.v. Bağlantılı Dava
Almanya'daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturmaya ilişkin 20 sanığın yargılandığı davanın karar duruşması, 13 Mayıs'ta yapılacak.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki 12. duruşmaya, sanıklar Ömer Zahit Karaman, Mehmet Gürhan, İzzet Kurum, Ahmet Coşar, Nurgül Gürhan, Mehmet Sıddık Balıkçı ve Gökhan Gürbüz katıldı.
Deniz Feneri Derneği Almanya İflas Müdürlüğü avukatı Mehmet Doğan da duruşmada müdahil olarak hazır bulundu.
Duruşmada sanık ve müdahil avukatlarına, bir önceki celsede sunulan savcılık mütalaasına karşı diyecekleri soruldu. Avukatların savunması sesli ve görüntülü sisteme kaydedildi.
Beyanda bulunan müdahil avukat Mehmet Doğan, savcılık mütalaasına katılmadığını belirterek, Almanya'da yargılama yapılmasının Türkiye'deki yargılamayı engelleyemeyeceği ve yardım almayanların yardım almış gibi gösterilmesinin savcılıkça gözardı edildiğini savundu.
Davaya ilişkin delillerin tamamının temin edilmesi gerektiğini de ifade eden Doğan, sunulan delillerle müsnet suçun ortaya çıktığını ileri sürerek, sanıklara müsnet suçlardan ceza verilmesini talep etti.
Savunma yapan Zahit Akman ve Zekeriya Karaman ile 8 sanığın avukatı Ersan Şen ise savcılık mütalaasına katıldıklarını ve müdahil avukatın tespitlerinin hatalı olduğunu ifade ederek, "Savcı suçun işlenmediğini belirtmiştir. Bu yüzden zaman aşımından söz etmek mümkün değildir. Almanya'daki davayla ilgili suçtan zarar gördüğü iddiasının net bir şekilde ortaya konması gerekiyor. Bu meselede müdahil sıfatı yoktur" dedi.
- "Sanıklar yargısız infaza uğradı"
Şen, davanın 2007'de Almanya'da başladığını ve 2008'de Ankara'da soruşturma süreci geçirildiğini anımsattı.
Bugüne gelindiğinde, sanıkların, kamuoyu önünde basın aracılığıyla yargısız infaza uğradığını ifade eden Şen, şöyle devam etti:
"Biz hep, 'Hodri meydan, belgeleri ortaya koyun' dedik. İşte gelinen nokta bu, ortada hiçbir şey yok. Temsil ettiğim sanıkları suçlayabilecek bir adet, zerre belge ortaya koyamadılar. Almanya üzerinden siyaset yapıp bu ülkenin içişlerine müdahale edeceksiniz, belge asıllarının zerresini getiremeyeceksiniz. Davada bireyselleştirmeye giremedik ki. Almanya'daki davada beyanlar dışında somut delil yok."
Şen, şüpheler üzerine yargılama yapılamayacağını ve sanıkların Deniz Feneri e.V üzerinde yetkilerinin olmadığını savunarak, "2007 yılından bu yana siyasete malzeme edilmiş bir davayla uğraşıyoruz. Davaya popülist yaklaşılıyor. Delillere bakmak zorundasınız. Mahkemeye, 'Kayıtları gönderin' dediniz, giden 3 savcıya dahi bu belgeleri veremediler. Aylarca beklenildi gelmedi. Davanın başlangıç sebebi bilinmektedir. Sanıkların beraatine karar verilsin" diye konuştu.
Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık ve müdahil avukatlarının esasa ilişkin savunmaları ve dosya kapsamını dikkate alarak, karar verilmek üzere duruşmayı 13 Mayıs'a erteledi.
-Davanın geçmişi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 20 sanığa "özel belgede sahtecilik", "kamu görevlisinin sahtecilik suçuna iştiraki" ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlamaları yöneltilmiş, 25 şüpheli hakkında ise "ek takipsizlik kararı" verilmişti.
Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame, suçlama konusu eylemlere ilişkin yargılama yerinin İstanbul olduğu gerekçesiyle İstanbul'a gönderilmiş, dosyaya bakmakla görevlendirilen İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi de Ankara Ağır Ceza Mahkemesinin "yetkisizlik" kararını yerinde bularak, davanın kendi mahkemelerinde görülmesine karar vermişti.
Kaynak: AA
Deniz Feneri Derneği Almanya İflas Müdürlüğü avukatı Mehmet Doğan da duruşmada müdahil olarak hazır bulundu.
Duruşmada sanık ve müdahil avukatlarına, bir önceki celsede sunulan savcılık mütalaasına karşı diyecekleri soruldu. Avukatların savunması sesli ve görüntülü sisteme kaydedildi.
Beyanda bulunan müdahil avukat Mehmet Doğan, savcılık mütalaasına katılmadığını belirterek, Almanya'da yargılama yapılmasının Türkiye'deki yargılamayı engelleyemeyeceği ve yardım almayanların yardım almış gibi gösterilmesinin savcılıkça gözardı edildiğini savundu.
Davaya ilişkin delillerin tamamının temin edilmesi gerektiğini de ifade eden Doğan, sunulan delillerle müsnet suçun ortaya çıktığını ileri sürerek, sanıklara müsnet suçlardan ceza verilmesini talep etti.
Savunma yapan Zahit Akman ve Zekeriya Karaman ile 8 sanığın avukatı Ersan Şen ise savcılık mütalaasına katıldıklarını ve müdahil avukatın tespitlerinin hatalı olduğunu ifade ederek, "Savcı suçun işlenmediğini belirtmiştir. Bu yüzden zaman aşımından söz etmek mümkün değildir. Almanya'daki davayla ilgili suçtan zarar gördüğü iddiasının net bir şekilde ortaya konması gerekiyor. Bu meselede müdahil sıfatı yoktur" dedi.
- "Sanıklar yargısız infaza uğradı"
Şen, davanın 2007'de Almanya'da başladığını ve 2008'de Ankara'da soruşturma süreci geçirildiğini anımsattı.
Bugüne gelindiğinde, sanıkların, kamuoyu önünde basın aracılığıyla yargısız infaza uğradığını ifade eden Şen, şöyle devam etti:
"Biz hep, 'Hodri meydan, belgeleri ortaya koyun' dedik. İşte gelinen nokta bu, ortada hiçbir şey yok. Temsil ettiğim sanıkları suçlayabilecek bir adet, zerre belge ortaya koyamadılar. Almanya üzerinden siyaset yapıp bu ülkenin içişlerine müdahale edeceksiniz, belge asıllarının zerresini getiremeyeceksiniz. Davada bireyselleştirmeye giremedik ki. Almanya'daki davada beyanlar dışında somut delil yok."
Şen, şüpheler üzerine yargılama yapılamayacağını ve sanıkların Deniz Feneri e.V üzerinde yetkilerinin olmadığını savunarak, "2007 yılından bu yana siyasete malzeme edilmiş bir davayla uğraşıyoruz. Davaya popülist yaklaşılıyor. Delillere bakmak zorundasınız. Mahkemeye, 'Kayıtları gönderin' dediniz, giden 3 savcıya dahi bu belgeleri veremediler. Aylarca beklenildi gelmedi. Davanın başlangıç sebebi bilinmektedir. Sanıkların beraatine karar verilsin" diye konuştu.
Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık ve müdahil avukatlarının esasa ilişkin savunmaları ve dosya kapsamını dikkate alarak, karar verilmek üzere duruşmayı 13 Mayıs'a erteledi.
-Davanın geçmişi
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 20 sanığa "özel belgede sahtecilik", "kamu görevlisinin sahtecilik suçuna iştiraki" ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlamaları yöneltilmiş, 25 şüpheli hakkında ise "ek takipsizlik kararı" verilmişti.
Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame, suçlama konusu eylemlere ilişkin yargılama yerinin İstanbul olduğu gerekçesiyle İstanbul'a gönderilmiş, dosyaya bakmakla görevlendirilen İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi de Ankara Ağır Ceza Mahkemesinin "yetkisizlik" kararını yerinde bularak, davanın kendi mahkemelerinde görülmesine karar vermişti.