Kurban Yakınları, 'Ahmiçi Katliamı'Nı Unutamıyor
Bosna Hersek'in Vitez şehri yakınlarındaki Ahmiçi Köyü'nde, Hırvat askerleri tarafından 22 yıl önce gerçekleştirilen ve 116 Boşnak'ın öldürüldüğü katliamın acıları tazeliğini koruyor.
Hırvat Savunma Konseyi (HVO) bünyesindeki askerlerin 16 Nisan 1993 tarihinde gerçekleştirdiği katliamda, hayatta kalmayı başaranlar 22 yıl önceki "korkunç günü" hala unutamıyor.
Ahmiçililerin birçoğu o gün ailesinden en az bir kişiyi kaybetti. Aradan geçen 22 yıla rağmen 116 kişiden 86'sının cesedine ulaşılırken, 30 kişinin cesedi ise hala bulunamadı.
Abdullah Ahmiç, 1993 yılındaki katliamda anne ve babasının yanı sıra üç kız ve bir erkek kardeşini kaybetti. Asker olan diğer erkek kardeşi de savaşta şehit olan Abdullah, yapayalnız kaldı.
Babası Aliya ile birlikte, kurşuna dizilmek üzere evden çıkarıldıkları günü, dün gibi hatırladığını anlatan Ahmiç, sekiz kişilik ailenin hayatta kalan tek bireyi olduğunu söyledi.
Katliam günü en ince detaylarına kadar aklına kazınan Ahmiç, o güne dair şunları kaydetti:
"Saldırılar sabah başlamış, askerler, evimizin etrafını sarmıştı. Hiçbir yere gidemezdik. Kapıya doğru ateş ediyorlardı. Babam ve ben askere seslenip ateş etmemelerini dışarı çıkacağımızı söyledik. Babam kapıyı açtı. Kapıda üniformalı iki asker duruyordu. Evin önüne çıkmamızı söylediler. Evin önüne çıktığımızda gece evin bodrumunda uyuyan erkek kardeşim Muris'in öldürüldüğünü gördük. Onun kurşuna dizildiği yere bizi de getirdiler. Önce babama ateş ettiler. Hemen orada can verdi. Bir adım attım. Askerlerden biri yaklaşık bir metreden yüzüme ateş etti. Kurşun yanağımı delip geçti. Bir an her şeyin bitmediğini hissettim. Yere düşüp ölmüş gibi davrandım. Tüm askerler gittikten sonra yakındaki yola kadar ulaşmayı başardım."
- "Komşularımıza güveniyorduk, hayal kırıklığına uğradık"
Yoldan bir BM aracının geçmesini beklediğini ancak aracın hiç gelmediğini anlatan Ahmiç, tüm gün su kanalının içinde saklandığını, gece yarısına yakın kanaldan çıkıp yakındaki bir evde saklandığını ifade etti.
Ahmiç, evde kalan annesi ve üç kız kardeşinden ancak ertesi gün haberdar olduğunu belirterek, "Geceyi Hırvat komşularımızın yanında geçirdikten sonra dağ yolundan Zenitsa'ya gitmek için Yukarı Ahmiçi'ye doğru hareket etmişler. Ancak Zenitsa'ya hiçbir zaman ulaşamadılar. Hırvat askerler onları öldürüp bedenlerini yakmış" diye konuştu.
Ahmiçi'ye saldıranlar arasında o zamanlarda komşusu olan birçok Hırvat'ı tanıdığını anlatan Ahmiç, "1999 yılında Lahey'deki mahkemede şahit olarak üç kez dinlendim. Komşularımıza çok güveniyorduk. Bizi hayal kırıklığına uğrattılar. Artık onlara hiçbir zaman inanamam" dedi.
Tüm ailesini kaybettiği Ahmiçi Köyü'ne eşi ve çocuğu ile birlikte 2000 yılında dönen Abdullah Ahmiç, yaşananlara rağmen köydeki Hırvat komşuları ile sorunsuz yaşadığını, en büyük sorunun yaşadığı travmalardan kaynaklı olduğunu sözlerine ekledi.
- "Köydeki her altı kişiden biri öldürüldü"
Aralarında Abdullah Ahmiç'in annesinin ve üç kız kardeşinin de bulunduğu dokuz kişinin öldürülüp yakıldığı evde, kötü hatıralarıyla birlikte yaşamaya devam eden Huso Ahmiç, anne ve babasının da diğer yedi kurbanla birlikte öldürülüp yakıldığını söyledi.
Köyün civarında silah sesleri duyulmaya başladığında eşi ile küçük yaştaki üç çocuğunu köyden çıkarmaya karar verdiğini anlatan Huso Ahmiç, "Saklanacak yeri olmayanlar öldürülüyordu. Köydeki her altı kişiden biri öldürüldü. Burada askeri bir birliğimiz yoktu. Burada sadece uyuyan siviller vardı" şeklinde konuştu.
Genç-yaşlı demeden herkesin öldürüldüğünü aktaran Huso Ahmiç, "Eşimi ve çocuklarımı Zenitsa'ya doğru uğurlayıp, anne-babam için geri döndüm. Köy kuşatma altındaydı. Köye giremedim. Sadece BM yetkilileri köye girebiliyordu. Onlar da girdiklerinde sadece cesetlerle karşılaştı" ifadesini kullandı.
Huso Ahmiç, Ahmiçi'deki evlerine 1998 yılında döndüğünü ifade ederek, evin bodrumundaki küllerin arasında çok sayıda kemik parçası ve diş bulduğunu söyledi.
Ahmiçi'de yaşananların hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini vurgulayan Huso Ahmiç, "Daha önce de savaşlar olmuştu ancak hiçbir zaman köy yakılmadı. Komşunun komşuya böyle bir şey yapabileceğini düşünmüyorduk" ifadesini kullandı.
- Ahmiçi Katliamı
16 Nisan 1993 günü, sabah ezanının okunması ile başlayan Hırvat saldırılarında 32'si kadın, 11'içocuk 116 Boşnak katledildi. Ahmiçi Katliamı kurbanları arasında, üç aylık bir bebek de bulunuyor.
Lahey'deki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, 1993 yılında Ahmiçi'de yaşananları "insanlığa karşı suç" olarak değerlendirerek, dönemin HVO komutanlarından Dario Kordiç 25 yıl hapse mahkum edilirken, Zoran Kupreşkiç, Miryan Kupreşkiç ve Vlatko Krupşeçkiç hakkında da 6 ila 10 yıl arasında hapis verilmişti. "Kupreşkiçler", 2001 yılındaki kararla serbest kalırken, cezasının üçte ikisini tamamlayan Kordiç de geçen yıl hapisten çıkmıştı.
Mahkeme ayrıca, HVO bünyesindeki "Jokerler" isimli özel birliğin mensuplarından Miroslav Cicak hakkında 20, Paşko Lyubiçiç hakkında 8, Tihomir Blaşkiç hakkında da 9 yıl hapis cezası vermişti.
Kaynak: AA
Ahmiçililerin birçoğu o gün ailesinden en az bir kişiyi kaybetti. Aradan geçen 22 yıla rağmen 116 kişiden 86'sının cesedine ulaşılırken, 30 kişinin cesedi ise hala bulunamadı.
Abdullah Ahmiç, 1993 yılındaki katliamda anne ve babasının yanı sıra üç kız ve bir erkek kardeşini kaybetti. Asker olan diğer erkek kardeşi de savaşta şehit olan Abdullah, yapayalnız kaldı.
Babası Aliya ile birlikte, kurşuna dizilmek üzere evden çıkarıldıkları günü, dün gibi hatırladığını anlatan Ahmiç, sekiz kişilik ailenin hayatta kalan tek bireyi olduğunu söyledi.
Katliam günü en ince detaylarına kadar aklına kazınan Ahmiç, o güne dair şunları kaydetti:
"Saldırılar sabah başlamış, askerler, evimizin etrafını sarmıştı. Hiçbir yere gidemezdik. Kapıya doğru ateş ediyorlardı. Babam ve ben askere seslenip ateş etmemelerini dışarı çıkacağımızı söyledik. Babam kapıyı açtı. Kapıda üniformalı iki asker duruyordu. Evin önüne çıkmamızı söylediler. Evin önüne çıktığımızda gece evin bodrumunda uyuyan erkek kardeşim Muris'in öldürüldüğünü gördük. Onun kurşuna dizildiği yere bizi de getirdiler. Önce babama ateş ettiler. Hemen orada can verdi. Bir adım attım. Askerlerden biri yaklaşık bir metreden yüzüme ateş etti. Kurşun yanağımı delip geçti. Bir an her şeyin bitmediğini hissettim. Yere düşüp ölmüş gibi davrandım. Tüm askerler gittikten sonra yakındaki yola kadar ulaşmayı başardım."
- "Komşularımıza güveniyorduk, hayal kırıklığına uğradık"
Yoldan bir BM aracının geçmesini beklediğini ancak aracın hiç gelmediğini anlatan Ahmiç, tüm gün su kanalının içinde saklandığını, gece yarısına yakın kanaldan çıkıp yakındaki bir evde saklandığını ifade etti.
Ahmiç, evde kalan annesi ve üç kız kardeşinden ancak ertesi gün haberdar olduğunu belirterek, "Geceyi Hırvat komşularımızın yanında geçirdikten sonra dağ yolundan Zenitsa'ya gitmek için Yukarı Ahmiçi'ye doğru hareket etmişler. Ancak Zenitsa'ya hiçbir zaman ulaşamadılar. Hırvat askerler onları öldürüp bedenlerini yakmış" diye konuştu.
Ahmiçi'ye saldıranlar arasında o zamanlarda komşusu olan birçok Hırvat'ı tanıdığını anlatan Ahmiç, "1999 yılında Lahey'deki mahkemede şahit olarak üç kez dinlendim. Komşularımıza çok güveniyorduk. Bizi hayal kırıklığına uğrattılar. Artık onlara hiçbir zaman inanamam" dedi.
Tüm ailesini kaybettiği Ahmiçi Köyü'ne eşi ve çocuğu ile birlikte 2000 yılında dönen Abdullah Ahmiç, yaşananlara rağmen köydeki Hırvat komşuları ile sorunsuz yaşadığını, en büyük sorunun yaşadığı travmalardan kaynaklı olduğunu sözlerine ekledi.
- "Köydeki her altı kişiden biri öldürüldü"
Aralarında Abdullah Ahmiç'in annesinin ve üç kız kardeşinin de bulunduğu dokuz kişinin öldürülüp yakıldığı evde, kötü hatıralarıyla birlikte yaşamaya devam eden Huso Ahmiç, anne ve babasının da diğer yedi kurbanla birlikte öldürülüp yakıldığını söyledi.
Köyün civarında silah sesleri duyulmaya başladığında eşi ile küçük yaştaki üç çocuğunu köyden çıkarmaya karar verdiğini anlatan Huso Ahmiç, "Saklanacak yeri olmayanlar öldürülüyordu. Köydeki her altı kişiden biri öldürüldü. Burada askeri bir birliğimiz yoktu. Burada sadece uyuyan siviller vardı" şeklinde konuştu.
Genç-yaşlı demeden herkesin öldürüldüğünü aktaran Huso Ahmiç, "Eşimi ve çocuklarımı Zenitsa'ya doğru uğurlayıp, anne-babam için geri döndüm. Köy kuşatma altındaydı. Köye giremedim. Sadece BM yetkilileri köye girebiliyordu. Onlar da girdiklerinde sadece cesetlerle karşılaştı" ifadesini kullandı.
Huso Ahmiç, Ahmiçi'deki evlerine 1998 yılında döndüğünü ifade ederek, evin bodrumundaki küllerin arasında çok sayıda kemik parçası ve diş bulduğunu söyledi.
Ahmiçi'de yaşananların hiçbir zaman unutulmaması gerektiğini vurgulayan Huso Ahmiç, "Daha önce de savaşlar olmuştu ancak hiçbir zaman köy yakılmadı. Komşunun komşuya böyle bir şey yapabileceğini düşünmüyorduk" ifadesini kullandı.
- Ahmiçi Katliamı
16 Nisan 1993 günü, sabah ezanının okunması ile başlayan Hırvat saldırılarında 32'si kadın, 11'içocuk 116 Boşnak katledildi. Ahmiçi Katliamı kurbanları arasında, üç aylık bir bebek de bulunuyor.
Lahey'deki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi, 1993 yılında Ahmiçi'de yaşananları "insanlığa karşı suç" olarak değerlendirerek, dönemin HVO komutanlarından Dario Kordiç 25 yıl hapse mahkum edilirken, Zoran Kupreşkiç, Miryan Kupreşkiç ve Vlatko Krupşeçkiç hakkında da 6 ila 10 yıl arasında hapis verilmişti. "Kupreşkiçler", 2001 yılındaki kararla serbest kalırken, cezasının üçte ikisini tamamlayan Kordiç de geçen yıl hapisten çıkmıştı.
Mahkeme ayrıca, HVO bünyesindeki "Jokerler" isimli özel birliğin mensuplarından Miroslav Cicak hakkında 20, Paşko Lyubiçiç hakkında 8, Tihomir Blaşkiç hakkında da 9 yıl hapis cezası vermişti.