'Bal Üretiminde Kayıt Dışı Çok Yüksek'
İstanbul Bal Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Sezer, bal üretiminde kayıt dışı oranın dünya genelinde çok yüksek olduğunu belirterek, "Resmi rakamlara göre dünyada yılda 1,8 milyon ton bal üretiliyor. Ancak bunun 1 milyonunun kayıt dışı olduğunu düşünüyoruz" dedi.
Sezer, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli'nin televizyon reklamları aracılığıyla satılan balların sahte çıktığı ve reklamlarının yasaklandığı yönündeki açıklaması üzerine gündeme gelen sahte bal konusunda AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin arılı kovan sayısı bakımından dünya ikincisi olduğunu söyledi.
Bitkisel çeşitliliğin Türkiye'yi bal üretiminde üst sıralara çıkardığını dile getiren Sezer, yılın farklı dönemlerinde ve hatta aynı dönemde ülkenin dört mevsimi yaşayabildiğini ifade etti.
Sezer, bal üretiminde kayıt dışı oranının çok yüksek olduğunu kaydederek, resmi rakamlara göre dünyada 1,8 milyon ton bal üretildiğini aktardı.
"Tahminlerime göre bu rakamın bir milyon tonu kayıt dışı. Gerek arı ölümleri gerekse zirai ilaçların kullanımı bilinçsiz ve sahipsiz arıcılar ile buluşunca ortaya verimi düşük, kalitesiz arı ürünleri ve bal çıkmasına neden oluyor" diyen Sezer, İskandinav ülkeleri gibi soğuk memleketlerde kovan başı ortalama 200 kilogram bal üretilirken, bitkisel çeşitliliği yüksek olan Türkiye'de 15 kilogram üretilmesinin çok vahim ve üzücü olduğunu vurguladı.
- "Arıcılık ölürse gıdaların yüzde 35'i tehlikeye girer"
Sezer, dünyada arıcılığa sadece ekonomik bir faaliyet olarak bakılmayacağını belirterek, üretim düşüşü nedeniyle yeni nesil arıcılık faaliyetlerine hız verilmesi gerektiğini belirtti.
Bir süredir İstanbul'da yaptıkları bal tanıtımı çalışmaları ve bal festivalleri ile halk aracılığıyla arıcılığın sahiplenilmesine çalıştıklarını anlatan Sezer, "arıcılık ölmesin diye" çalışmalar yaptıklarını kaydetti.
Sezer, "Sektöre destek olmak, arıcılığı desteklemek için bal ve diğer arı ürünlerinin tüketilmesi gerekiyor. Arıcılık ölürse gıdanın yüzde 35'i tehlikeye girer ve biyoçeşitlilik zarar görür. gelişmiş devletlerde halk bu gerçekliği algılamış durumda. Bu nedenle arıcılığı destekliyor ve bal talebi de giderek artıyor" diye konuştu.
- "Bala talebin artacak olması Türkiye için fırsat"
Gelecek yıllarda bala olan talebin artacak olmasının büyük bir potansiyele sahip olan Türkiye için büyük bir fırsat olduğunu dile getiren Sezer, bu konuda çok iyi potansiyel ve altyapıya sahip Türkiye'de çok zengin bir biyoçeşitlilik bulunduğunu aktardı.
TÜİK verilerine göre, 1994'te 54 bin 908 ton olan bal üretiminin 2014'te yüzde 86,7 artışla 102 bin 486 tona yükselmesinin ilgi çekici olduğuna değinen Sezer, 1994-2014 döneminde kovan sayısının da yüzde 86,5 artışla 3 milyon 786 bin 588 kovandan 7 milyon 60 bin 973 kovana çıktığını ifade etti.
Yalçın Sezer, geçen yıl sadece Muğla'da 15 bin 282 ton bal üretildiğine işaret ederek, Muğla ve Ordu'nun, toplam bal üretiminin yüzde 26,6'sını karşıladığını, buna Adana da eklenirse bu rakamın 39,1'i bulduğunu dile getirdi.
- "Sahte ballarla ilgili yaptırımlar güzel"
Üretimde payı 722 ton ile yüksek olmayan İstanbul'un tüketimden nüfus oranı itibariyle de yüksek pay aldığını belirten Sezer, İstanbul'un eskiden dünyanın dört bir tarafından gelen balların pazarlandığı bir istasyon konumunda olduğunu hatırlattı.
Sezer, bugün bu istasyon durumunun ortadan kalktığını ifade ederek, ancak uzun zamandan beri bala karşı güvensizliği ortaya koyan firmaların bala karşı yaptığı saygısızlık ortadan kaldırılmaya başlandığını ve halkın sağlığını tehlikeye sokan firmalar üzerinde yaptırımların yapıldığını söyledi.
Kaliteli ve doğal bal üreticilerinin pazar payının artmasına ve emeklerinin karşılığını almalarına yardımcı olan bu uygulamaların er yada geç adaletin tecelli etmesiyle arıcıların emeklerinin önemini ortaya koyduğunu ve bu emeklerin değer bulmasına yardımcı olduğunu belirten Sezer, bal benzeri ürünlerin bal gibi satışına izin veren yönetmeliklerin değişmesinin halk sağlığına da katkı sunduğunu vurguladı.
- "Temennimiz dünyada 'kaliteli Türk balı' ifadesinin olması"
Sezer, arıcıların maliyetlerinin azalmasının ve ürünlerinin kayıt altına alınmasının gerekliliğine dikkati çekti.
Vatandaşlardan sahte ve kalitesiz ürünlerle ilgili gerekli yerlere başvurmalarını isteyen Sezer, şöyle devam etti:
"Arıcılarımızın zor şartlar altındaki yaşam kalitesi yükselirse dünyanın bal pazarı Türkiye olacaktır. Bilinçli ve doğru arıcılık uygulamalarıyla bugünkü üretimi 10 katına çıkarmak mümkün. Gelecekte Türkiye'nin farklı bölgelerinde üretilen çeşitli renk kıvam ve özellikteki balların üretiminin dünya ülkelerinde 'kaliteli Türk balı' ifadesiyle satılması en büyük temennimiz. İstanbul üretimde de etkindir ancak bal tüketiminin ve ticaretinin olmazsa olmazıdır. Yaşamın sürmesi ve halk sağlığına vermiş olduğu katkılar nedeniyle İstanbul gibi önemli bir bölgede İstanbul arıcılık ve apiterapi kongresinin gerçekleşeceğinin müjdesini de vermek isterim."
Kaynak: AA
Bitkisel çeşitliliğin Türkiye'yi bal üretiminde üst sıralara çıkardığını dile getiren Sezer, yılın farklı dönemlerinde ve hatta aynı dönemde ülkenin dört mevsimi yaşayabildiğini ifade etti.
Sezer, bal üretiminde kayıt dışı oranının çok yüksek olduğunu kaydederek, resmi rakamlara göre dünyada 1,8 milyon ton bal üretildiğini aktardı.
"Tahminlerime göre bu rakamın bir milyon tonu kayıt dışı. Gerek arı ölümleri gerekse zirai ilaçların kullanımı bilinçsiz ve sahipsiz arıcılar ile buluşunca ortaya verimi düşük, kalitesiz arı ürünleri ve bal çıkmasına neden oluyor" diyen Sezer, İskandinav ülkeleri gibi soğuk memleketlerde kovan başı ortalama 200 kilogram bal üretilirken, bitkisel çeşitliliği yüksek olan Türkiye'de 15 kilogram üretilmesinin çok vahim ve üzücü olduğunu vurguladı.
- "Arıcılık ölürse gıdaların yüzde 35'i tehlikeye girer"
Sezer, dünyada arıcılığa sadece ekonomik bir faaliyet olarak bakılmayacağını belirterek, üretim düşüşü nedeniyle yeni nesil arıcılık faaliyetlerine hız verilmesi gerektiğini belirtti.
Bir süredir İstanbul'da yaptıkları bal tanıtımı çalışmaları ve bal festivalleri ile halk aracılığıyla arıcılığın sahiplenilmesine çalıştıklarını anlatan Sezer, "arıcılık ölmesin diye" çalışmalar yaptıklarını kaydetti.
Sezer, "Sektöre destek olmak, arıcılığı desteklemek için bal ve diğer arı ürünlerinin tüketilmesi gerekiyor. Arıcılık ölürse gıdanın yüzde 35'i tehlikeye girer ve biyoçeşitlilik zarar görür. gelişmiş devletlerde halk bu gerçekliği algılamış durumda. Bu nedenle arıcılığı destekliyor ve bal talebi de giderek artıyor" diye konuştu.
- "Bala talebin artacak olması Türkiye için fırsat"
Gelecek yıllarda bala olan talebin artacak olmasının büyük bir potansiyele sahip olan Türkiye için büyük bir fırsat olduğunu dile getiren Sezer, bu konuda çok iyi potansiyel ve altyapıya sahip Türkiye'de çok zengin bir biyoçeşitlilik bulunduğunu aktardı.
TÜİK verilerine göre, 1994'te 54 bin 908 ton olan bal üretiminin 2014'te yüzde 86,7 artışla 102 bin 486 tona yükselmesinin ilgi çekici olduğuna değinen Sezer, 1994-2014 döneminde kovan sayısının da yüzde 86,5 artışla 3 milyon 786 bin 588 kovandan 7 milyon 60 bin 973 kovana çıktığını ifade etti.
Yalçın Sezer, geçen yıl sadece Muğla'da 15 bin 282 ton bal üretildiğine işaret ederek, Muğla ve Ordu'nun, toplam bal üretiminin yüzde 26,6'sını karşıladığını, buna Adana da eklenirse bu rakamın 39,1'i bulduğunu dile getirdi.
- "Sahte ballarla ilgili yaptırımlar güzel"
Üretimde payı 722 ton ile yüksek olmayan İstanbul'un tüketimden nüfus oranı itibariyle de yüksek pay aldığını belirten Sezer, İstanbul'un eskiden dünyanın dört bir tarafından gelen balların pazarlandığı bir istasyon konumunda olduğunu hatırlattı.
Sezer, bugün bu istasyon durumunun ortadan kalktığını ifade ederek, ancak uzun zamandan beri bala karşı güvensizliği ortaya koyan firmaların bala karşı yaptığı saygısızlık ortadan kaldırılmaya başlandığını ve halkın sağlığını tehlikeye sokan firmalar üzerinde yaptırımların yapıldığını söyledi.
Kaliteli ve doğal bal üreticilerinin pazar payının artmasına ve emeklerinin karşılığını almalarına yardımcı olan bu uygulamaların er yada geç adaletin tecelli etmesiyle arıcıların emeklerinin önemini ortaya koyduğunu ve bu emeklerin değer bulmasına yardımcı olduğunu belirten Sezer, bal benzeri ürünlerin bal gibi satışına izin veren yönetmeliklerin değişmesinin halk sağlığına da katkı sunduğunu vurguladı.
- "Temennimiz dünyada 'kaliteli Türk balı' ifadesinin olması"
Sezer, arıcıların maliyetlerinin azalmasının ve ürünlerinin kayıt altına alınmasının gerekliliğine dikkati çekti.
Vatandaşlardan sahte ve kalitesiz ürünlerle ilgili gerekli yerlere başvurmalarını isteyen Sezer, şöyle devam etti:
"Arıcılarımızın zor şartlar altındaki yaşam kalitesi yükselirse dünyanın bal pazarı Türkiye olacaktır. Bilinçli ve doğru arıcılık uygulamalarıyla bugünkü üretimi 10 katına çıkarmak mümkün. Gelecekte Türkiye'nin farklı bölgelerinde üretilen çeşitli renk kıvam ve özellikteki balların üretiminin dünya ülkelerinde 'kaliteli Türk balı' ifadesiyle satılması en büyük temennimiz. İstanbul üretimde de etkindir ancak bal tüketiminin ve ticaretinin olmazsa olmazıdır. Yaşamın sürmesi ve halk sağlığına vermiş olduğu katkılar nedeniyle İstanbul gibi önemli bir bölgede İstanbul arıcılık ve apiterapi kongresinin gerçekleşeceğinin müjdesini de vermek isterim."