Tayyar Açıklaması
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, “Balyoz Planı” davasında yargılanan bazı sanıklara “kumpas” kurulduğu iddiasıyla Mehmet Baransu’nun gözaltına alınmasına ilişkin, “Mehmet Baransu’nun zavallı kullanılan birisi olduğunu söyledim.
Eğer Balyoz’dan bağımsız olarak paralel yapının bütün koordinatları, tüm yönleriyle yargıda deşifre edilecekse Emre Uslu kritik bir isimdir” dedi.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın “Gün Ortası” programına konuk oldu. Batuhan Yaşar’ın gündeme ilişkin sorularını cevaplandıran Tayyar, Yaşar Kemal’ın vefatıyla ilgili olarak, cumhuriyetle yaşıt bir aydın olduğunu ve Türk edebiyatının önemli isimlerinden birisi olduğunu söyledi.
Tayyar, Yaşar Kemal’in sadece Türkiye’ye mal olmuş bir edebiyatçı olmadığını belirterek, Yaşar Kemal’in dünyanın da yakından tanıdığı bir isim olduğunu vurguladı. Yaşar Kemal’in Türkiye’nin tanıtımına da büyük katkısı olan bir isim olduğunu söyleyen Tayyar, “Allah rahmet etsin. 92 yaşında hayata gözlerini yumdu. Çok sayıda geride eser bıraktı. 46 tane kitabı var. Bunlar bir döneme damga vurmuş isimler” dedi.
Yaşar Kemal’a Allah’ın uzun ömürler verdiğini ve yeni kuşağın da kendisini tanıma fırsatı olduğunu kaydeden Tayyar, Yaşar Kemal’in milli bir karakter olduğun ifade etti.
Özellikle Yaşar Kemal’in son dönemde yeni kuşakların ‘Kürt meselesine’ ilişkin tavrı ve tutumu deneniyle biraz daha tanınma fırsatı olduğuna dikkat çeken Tayyar, “Vefatının da bu çözüm süreciyle ilgili adım atıldığı bir güne denk gelmesi de bir tevafuk. Allah rahmet etsin” diye konuştu.
“UMRE ZİYARETİ ÜZERİNDEN BİR ALGI OPERASYONU YÜRÜTMEYE ÇALIŞTILAR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyaretiyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Tayyar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın umre ziyaretine ilişkin bazı görüntülerin yayınlandığına dikkat çekti. O görüntüler üzerinden bazı kanallarda ve sosyal medya ağırlıklı olarak inanılmaz bir kampanya başlatıldığını vurgulayan Tayyar, “Çok sayıda Suudi Arabistan askerinin koruma yaptığı, bu koruma zinciri içerisinde bir cumhurbaşkanın umre ziyareti yapması doğru mu, değil mi gibi. Hatta bugün sabah Ulusal Kanal’da bir yorumcu, ‘Bu Recep Tayyip Erdoğan’ın dünyadaki yalnızlığı’ diyor. Böyle tuhaf tuhaf yorumlar, analizlendirmeler yapıldı. Bu o ülkenin size gösterdiği değeri ifade eder. Oraya sayın Cumhurbaşkanı 500 asker, 500 polis filan götürmedi. Özellikle Suudi Arabistan askerlerinin koruma görevlilerinin olduğu fotoğraf karelerini çok fazla paylaştılar. Akıllarınca bir algı operasyonu yürütmeye çalıştılar. Hem dün gece hem de bugün” dedi.
“PARALELCİLERLE İŞBİRLİĞİ YENİ DÖNEMDE DE GÜÇLÜ ŞEKİLDE DEVAM EDECEK”
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yine namaz kılarken bir görüntüsünün paylaşıldığını ve ‘İranlılara benziyor’ diye paralel medyaya yakın isimlerin yorumlar yaptığına dikkat çeken Tayyar, konuşmasına şöyle devam etti:
“Akıl alır gibi bir şey değil. AK Parti düşmanlığında ya da Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığında saf tutan kesimler, Gezici tayfası, cemaat, siyasi muhalifler belli ki yeni dönemde bu işbirliğine devam edecekler. 30 Mart öncesi, 10 Ağustos öncesi kurulan ve biraz daha geriye giden ittifak yeni dönemde de güçlü bir şekilde varlığını sürdürüyor. Bunlar 7 Haziran seçimlerine kadar her türlü aracı hoyrat bir şekilde kullanarak yine yalan, iftira ve sahtecilik üzerinden bir algı operasyonu yürütmeye çalışacaklar. Artık şunu kabul etmeleri gerekiyor, bu ülkenin seçilmiş bir cumhurbaşkanı var. Uygulamaları ile ilgili zaman zaman tepkilerinizi de dile getirebilirsiniz ama yalan ve iftira üzerinden olmaması gerekir.”
“SEÇİM ATMOSFERİNE GİRİNCE BUNLAR TEMPOYU YÜKSELTTİ”
Önder Aytaç’ın bunu paylaştığını, ODA TV’nin bunu sitede haber yaptığını belirten Tayyar, tuhaf tuhaf ittifakların bulunduğunu söyledi.
Abdullah Öcalan ile de görüşüldü diye ‘fulü’ bir görüntüyü dakikalarca, saatlerce bunun haberinin yapıldığını vurgulayan Tayyar, “Türkiye seçim atmosferine girince bunu daha fazla yapmaya başladılar. Belli ki 7 Haziran’a kadar bu tempoyu yüksek tutacaklar” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyareti ile ilgili olarak yeni bir ilişki zemininin oluştuğunu kaydeden Tayyar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın vefatı sonrasında yurt dışı programını yarıda keserek cenaze törenine katıldığını anımsattı. ‘Türkiye’ye yalnızlaştı” diyenlerin Türkiye’nin sıcak ilişkileri karşısında tuhaflık yaşadıklarına dikkat çeken Tayyar, “Peki siz ne istiyorsunuz? Cumhurbaşkanı, Başbakan her hafta yurt dışında. Ulusal Kanal’da bu sabah yorum yapılıyor, ‘Umredeki fotoğraf Recep Tayyip Erdoğan’ın yalnızlığının’ fotoğrafıdır. Bu nasıl bir şeydir” dedi.
“ERDOĞAN’IN DÜNYANIN BİRÇOK ÜLKESİNDE MİTİNG YAPABİLECEK POZİSYONU VAR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gittiği her ülkede yoğun bir ilginin olduğunun altını çizen Tayyar, “Umredeki karede inanılmaz bir durum var. Başka ülkelerden gelenlerin bile yoğun ilgisi var cumhurbaşkanımıza. Bir dünya lideri derken bunu aslında söylüyoruz. Dünyanın birçok ülkesinde miting yapacak bir pozisyonu var. Hem Cumhurbaşkanımız hem de Başkanımız ısrarla bunu vurguluyorlar. İnsan odaklı bir dış politika izliyorlar. Rejimlerden ziyade halklarla kucaklaşıyor, bu onlara ayrı bir saygınlık kazandırıyor. Şimdi Mısır rejimiyle Türkiye’nin bir problemi var mı, evet var. Neden? Çünkü orada sokaktan bir iktidar devşirdiler. Gezi olaylarında bunu Türkiye’de yapmak istediler, Tahrir’de yaptılar mesela. Yani şimdi Mısır rejiminin antidemokratik yollarla tesis edilmesine Türkiye’nin bir reaksiyonu var ama Mısır halkıyla bir problemi yok ki Türkiye’nin. Suriye halkıyla Türkiye’nin her hangi bir problemi var mı? Şimdi şunu kabul etmek lazım, Türkiye hem kendi içinde bir barışı sağlamaya çalışıyor hem de dünya barışı için” şeklinde konuştu.
Recep Tayyip Erdoğan’ın duruşunun hem Türkiye, hem Selçuklu, hem de Osmanlı’nın bir duruşu olduğunu söyleyen Tayyar, 7 Haziran seçimleri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
“ERDOĞAN’I BEŞTEPE KÜLLİYESİ’NE HAPSETMEK İSTİYORLAR”
Türkiye’de uzun bir dönem ‘Erdoğansız bir Türkiye projesinin’ olduğunu ve bunu başaramadıklarını söyleyen Tayyar, “Gezi olaylarında ‘Recep Tayyip Erdoğan’ı indirmek istediler. Gezi olaylarında farklı konsepti hayata geçirmeye çalıştılar. Daha sonra 17 Aralık’la emniyetin, yargının ve medyanın içinde yer aldığı bir yapı üzerinden yine ‘Erdoğansız Türkiye’ projesini hayata geçirmeye çalıştılar. Bunların hiçbirisi olmadı. 10 Ağustos’ta aziz milletimizin Recep Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanı seçerek Erdoğan’ı sahiplendi. Bu şekilde devam ederse 2019’a Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı. 2019’a kadar paralel yapıcıların, diğer bunları harekete geçiren uluslararası güç odaklarının yapacakları pek fazla bir şey yok. İndirme konusunda yapacakları bir şey yok. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan’ı Beştepe Külliyesi’ne hapsetmek istiyorlar. Bana göre en büyük tuzak bu. Üzerine oynadıkları oyun bu. Hiçbir şeye karışmasın. Bu oyunu hayata geçirebilmek için ellerindeki kendilerince en büyük silahlarından birisinin sayın Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasına nifak sokmak. Şuanda bizim yani AK Parti olarak en çok dikkat etmemiz gereken konu budur. Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasına nifak sokup AK Parti’yi içeriden bölmek” diye konuştu.
Tayyar, paralel devlet yapılanmasının ve ona destek veren güçlerin bu senaryoyu hayata geçirmek için ellerinden geleni yapmaya çalışacaklarını söyledi.
“MEHMET BARANSU ZAVALLI BİRİSİ, KRİTİK İSİM EMRE USLU VE ÖNDER AYTAÇ”
Mehmet Baransu’yla ilgili olarak ise Tayyar, şunları kaydetti:
“Balyoz davasında bir kumpas olduğu iddiasıyla Savcılığın yürüttüğü bir soruşturma, o soruşturma kapsamında zannediyorum hazırlanmış bir bilirkişi raporu da var. O rapora dayanarak o bavula sıkıştırılmış ve o dönemde savcılığa teslim edilmiş belgelerin bir kısmının üretildiği, sahte olduğu, bu sahtecilik ve üretme faaliyetinde Mehmet Baransu’nun da rol aldığı iddiası var. Bu iddia üzerine derinleştirilen bir soruşturma. Bu tabi ki zaman içerisinde ortaya çıkacak. Mehmet Baransu kendisine bir vesileyle ulaşan o bavuldaki bilgi ve belgeleri mi taşıdı, yoksa onun içerisinde bazı sahte belgelerin üretilmesinde aktörlerle birlikte bir işbirliği mi yaptı, buna ilişkin bir soruşturma süreci. Bundan sonra ne olur bilemiyorum ama devam eden bir yargılama süreci. Bu meselelerle alakalı çok fazla tartışmanın arasına girmedim. Çünkü Mehmet Baransu, Emre Uslu gibi, ben kanaatimi söyleyeyim, ben onun zavallı biri olduğunu düşünüyorum. Yani kullanılan birisi olduğunu söyledim. Burada daha stratejik ve üst akılla organik bağı olabileceği ismin Emre Uslu olabileceği kanaatindeyim ve ben bunu söylerken ‘fuatavni’ hesabıyla ilgili ortaya bazı bilgiler ve belgeler dökülmeden bunları ifade etmiştim. 2 yıl önce Gaziantep’te bir toplantıda bana Emre Uslu kimdir diye sorduklarında, CIA ile ilintili olabilir, bu muhbirlik yapıyor olabilir diye kanaatimi paylaşmıştım. Aradan geçen süre bizi çok fazla yanıltmadı. Ben Mehmet Baransu’nun belli odaklar tarafından kullanılan bir isim olduğunu düşünüyorum. Eğer Balyoz’dan bağımsız olarak paralel yapının bütün koordinatları, tüm yönleriyle yargıda deşifre edilecekse Emre Uslu kritik bir isimdir.”
“MEHMET BARANSU’NUN RUH SAĞLIĞI BOZULDU”
Mehmet Baransu’nun kullanılan bir zavallı olduğunu söyleyen Tayyar, “Ben öyle sevk ve koordinasyon yeteneği olduğunu düşünmüyorum. Emre Uslu gibi değildir. Bavulu eline vererek yürüttükleri operasyonda bu zaman zaman bana bazı bilgi ve belgeler de taşıdılar. Bu yükü kaldıramadı. Zaten bir miktar egosu da vardı. Şişe şişe bir büyük balona dönüştü. Bu öyle bir hale geldi ki, ‘Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı getirdim, Recep Tayyip Erdoğan’ı götürürüm. Şunu yaparım, bunu yaparım, göreceksiniz o gidecek, bu gelecek’ falan. Daha böyle bir kendini bilmez, haddini aşan çok fazla hava verdi. Eğer soruşturmayı yürütenler bu konuşmalara bakarak bir tahlil yaparak yürütürlerse çok şaşırırlar. Çünkü o konuşmaların içerisinde bir cüce. O konuşmalar Mehmet Baransu’yu tarif etmez. Çünkü çok abartılı bir anlatımı var. Tweetlerine baktığınızda bunu görüyorsunuz” dedi.
Mehmet Baransu’nun sağlığına bunun büyük zararlar verdiğini de kaydeden Tayyar, “Onu kullanılan yapı onun egosunu şişirecek bilgi ve belgeyi taşıyarak onun ruh sağlığına zarar verdi” diye konuştu.
“MİT, JANDARMA, EMNİYETİN HRANT CİNAYETİNDE ROLÜ VAR”
Taraf gazetesinin finansörünün değiştiğine vurgu yapan Tayyar ayrıca, “Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in ifadesine başvurulmadan Hrant Dink cinayetinin çözüleceğini düşünmüyorum” dedi
Tayyar, “Celalettin Cerrah o dönemde emniyet müdürü. O dönem de söylüyordum. Celalettin Cerrah Osmaniye valisiyken bana dava açtı. Orada üç karakter var. Yasin Hayal, Erhan Tuncer, Ogün Samast. Erhan Tuncel polis muhbiri değil mi? Polis muhbiri. Erhan Tuncel’i emniyete kazandıran kim, Ramazan Akyürek. Bütün hadiselerin içerisinde. Yasin Hayal’le bir akrabalık bağı var. Orada bir MİT muhbirinin adı geçiyor, bir jandarma muhbirinin adı geçiyor, bir emniyet muhbirinin adı geçiyor. Jandarmanın, MİT’in ve emniyetin iç içe girdiği bir karmaşık yapının bu Hrant Dink cinayetinde rolü olduğunu düşünüyorum. Yani burada sadece emniyetle sınır tutmayı da yanlış olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın “Gün Ortası” programına konuk oldu. Batuhan Yaşar’ın gündeme ilişkin sorularını cevaplandıran Tayyar, Yaşar Kemal’ın vefatıyla ilgili olarak, cumhuriyetle yaşıt bir aydın olduğunu ve Türk edebiyatının önemli isimlerinden birisi olduğunu söyledi.
Tayyar, Yaşar Kemal’in sadece Türkiye’ye mal olmuş bir edebiyatçı olmadığını belirterek, Yaşar Kemal’in dünyanın da yakından tanıdığı bir isim olduğunu vurguladı. Yaşar Kemal’in Türkiye’nin tanıtımına da büyük katkısı olan bir isim olduğunu söyleyen Tayyar, “Allah rahmet etsin. 92 yaşında hayata gözlerini yumdu. Çok sayıda geride eser bıraktı. 46 tane kitabı var. Bunlar bir döneme damga vurmuş isimler” dedi.
Yaşar Kemal’a Allah’ın uzun ömürler verdiğini ve yeni kuşağın da kendisini tanıma fırsatı olduğunu kaydeden Tayyar, Yaşar Kemal’in milli bir karakter olduğun ifade etti.
Özellikle Yaşar Kemal’in son dönemde yeni kuşakların ‘Kürt meselesine’ ilişkin tavrı ve tutumu deneniyle biraz daha tanınma fırsatı olduğuna dikkat çeken Tayyar, “Vefatının da bu çözüm süreciyle ilgili adım atıldığı bir güne denk gelmesi de bir tevafuk. Allah rahmet etsin” diye konuştu.
“UMRE ZİYARETİ ÜZERİNDEN BİR ALGI OPERASYONU YÜRÜTMEYE ÇALIŞTILAR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyaretiyle ilgili değerlendirmelerde de bulunan Tayyar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın umre ziyaretine ilişkin bazı görüntülerin yayınlandığına dikkat çekti. O görüntüler üzerinden bazı kanallarda ve sosyal medya ağırlıklı olarak inanılmaz bir kampanya başlatıldığını vurgulayan Tayyar, “Çok sayıda Suudi Arabistan askerinin koruma yaptığı, bu koruma zinciri içerisinde bir cumhurbaşkanın umre ziyareti yapması doğru mu, değil mi gibi. Hatta bugün sabah Ulusal Kanal’da bir yorumcu, ‘Bu Recep Tayyip Erdoğan’ın dünyadaki yalnızlığı’ diyor. Böyle tuhaf tuhaf yorumlar, analizlendirmeler yapıldı. Bu o ülkenin size gösterdiği değeri ifade eder. Oraya sayın Cumhurbaşkanı 500 asker, 500 polis filan götürmedi. Özellikle Suudi Arabistan askerlerinin koruma görevlilerinin olduğu fotoğraf karelerini çok fazla paylaştılar. Akıllarınca bir algı operasyonu yürütmeye çalıştılar. Hem dün gece hem de bugün” dedi.
“PARALELCİLERLE İŞBİRLİĞİ YENİ DÖNEMDE DE GÜÇLÜ ŞEKİLDE DEVAM EDECEK”
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın yine namaz kılarken bir görüntüsünün paylaşıldığını ve ‘İranlılara benziyor’ diye paralel medyaya yakın isimlerin yorumlar yaptığına dikkat çeken Tayyar, konuşmasına şöyle devam etti:
“Akıl alır gibi bir şey değil. AK Parti düşmanlığında ya da Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığında saf tutan kesimler, Gezici tayfası, cemaat, siyasi muhalifler belli ki yeni dönemde bu işbirliğine devam edecekler. 30 Mart öncesi, 10 Ağustos öncesi kurulan ve biraz daha geriye giden ittifak yeni dönemde de güçlü bir şekilde varlığını sürdürüyor. Bunlar 7 Haziran seçimlerine kadar her türlü aracı hoyrat bir şekilde kullanarak yine yalan, iftira ve sahtecilik üzerinden bir algı operasyonu yürütmeye çalışacaklar. Artık şunu kabul etmeleri gerekiyor, bu ülkenin seçilmiş bir cumhurbaşkanı var. Uygulamaları ile ilgili zaman zaman tepkilerinizi de dile getirebilirsiniz ama yalan ve iftira üzerinden olmaması gerekir.”
“SEÇİM ATMOSFERİNE GİRİNCE BUNLAR TEMPOYU YÜKSELTTİ”
Önder Aytaç’ın bunu paylaştığını, ODA TV’nin bunu sitede haber yaptığını belirten Tayyar, tuhaf tuhaf ittifakların bulunduğunu söyledi.
Abdullah Öcalan ile de görüşüldü diye ‘fulü’ bir görüntüyü dakikalarca, saatlerce bunun haberinin yapıldığını vurgulayan Tayyar, “Türkiye seçim atmosferine girince bunu daha fazla yapmaya başladılar. Belli ki 7 Haziran’a kadar bu tempoyu yüksek tutacaklar” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan ziyareti ile ilgili olarak yeni bir ilişki zemininin oluştuğunu kaydeden Tayyar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın vefatı sonrasında yurt dışı programını yarıda keserek cenaze törenine katıldığını anımsattı. ‘Türkiye’ye yalnızlaştı” diyenlerin Türkiye’nin sıcak ilişkileri karşısında tuhaflık yaşadıklarına dikkat çeken Tayyar, “Peki siz ne istiyorsunuz? Cumhurbaşkanı, Başbakan her hafta yurt dışında. Ulusal Kanal’da bu sabah yorum yapılıyor, ‘Umredeki fotoğraf Recep Tayyip Erdoğan’ın yalnızlığının’ fotoğrafıdır. Bu nasıl bir şeydir” dedi.
“ERDOĞAN’IN DÜNYANIN BİRÇOK ÜLKESİNDE MİTİNG YAPABİLECEK POZİSYONU VAR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gittiği her ülkede yoğun bir ilginin olduğunun altını çizen Tayyar, “Umredeki karede inanılmaz bir durum var. Başka ülkelerden gelenlerin bile yoğun ilgisi var cumhurbaşkanımıza. Bir dünya lideri derken bunu aslında söylüyoruz. Dünyanın birçok ülkesinde miting yapacak bir pozisyonu var. Hem Cumhurbaşkanımız hem de Başkanımız ısrarla bunu vurguluyorlar. İnsan odaklı bir dış politika izliyorlar. Rejimlerden ziyade halklarla kucaklaşıyor, bu onlara ayrı bir saygınlık kazandırıyor. Şimdi Mısır rejimiyle Türkiye’nin bir problemi var mı, evet var. Neden? Çünkü orada sokaktan bir iktidar devşirdiler. Gezi olaylarında bunu Türkiye’de yapmak istediler, Tahrir’de yaptılar mesela. Yani şimdi Mısır rejiminin antidemokratik yollarla tesis edilmesine Türkiye’nin bir reaksiyonu var ama Mısır halkıyla bir problemi yok ki Türkiye’nin. Suriye halkıyla Türkiye’nin her hangi bir problemi var mı? Şimdi şunu kabul etmek lazım, Türkiye hem kendi içinde bir barışı sağlamaya çalışıyor hem de dünya barışı için” şeklinde konuştu.
Recep Tayyip Erdoğan’ın duruşunun hem Türkiye, hem Selçuklu, hem de Osmanlı’nın bir duruşu olduğunu söyleyen Tayyar, 7 Haziran seçimleri ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
“ERDOĞAN’I BEŞTEPE KÜLLİYESİ’NE HAPSETMEK İSTİYORLAR”
Türkiye’de uzun bir dönem ‘Erdoğansız bir Türkiye projesinin’ olduğunu ve bunu başaramadıklarını söyleyen Tayyar, “Gezi olaylarında ‘Recep Tayyip Erdoğan’ı indirmek istediler. Gezi olaylarında farklı konsepti hayata geçirmeye çalıştılar. Daha sonra 17 Aralık’la emniyetin, yargının ve medyanın içinde yer aldığı bir yapı üzerinden yine ‘Erdoğansız Türkiye’ projesini hayata geçirmeye çalıştılar. Bunların hiçbirisi olmadı. 10 Ağustos’ta aziz milletimizin Recep Tayyip Erdoğan’ı cumhurbaşkanı seçerek Erdoğan’ı sahiplendi. Bu şekilde devam ederse 2019’a Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı. 2019’a kadar paralel yapıcıların, diğer bunları harekete geçiren uluslararası güç odaklarının yapacakları pek fazla bir şey yok. İndirme konusunda yapacakları bir şey yok. Şimdi Recep Tayyip Erdoğan’ı Beştepe Külliyesi’ne hapsetmek istiyorlar. Bana göre en büyük tuzak bu. Üzerine oynadıkları oyun bu. Hiçbir şeye karışmasın. Bu oyunu hayata geçirebilmek için ellerindeki kendilerince en büyük silahlarından birisinin sayın Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasına nifak sokmak. Şuanda bizim yani AK Parti olarak en çok dikkat etmemiz gereken konu budur. Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasına nifak sokup AK Parti’yi içeriden bölmek” diye konuştu.
Tayyar, paralel devlet yapılanmasının ve ona destek veren güçlerin bu senaryoyu hayata geçirmek için ellerinden geleni yapmaya çalışacaklarını söyledi.
“MEHMET BARANSU ZAVALLI BİRİSİ, KRİTİK İSİM EMRE USLU VE ÖNDER AYTAÇ”
Mehmet Baransu’yla ilgili olarak ise Tayyar, şunları kaydetti:
“Balyoz davasında bir kumpas olduğu iddiasıyla Savcılığın yürüttüğü bir soruşturma, o soruşturma kapsamında zannediyorum hazırlanmış bir bilirkişi raporu da var. O rapora dayanarak o bavula sıkıştırılmış ve o dönemde savcılığa teslim edilmiş belgelerin bir kısmının üretildiği, sahte olduğu, bu sahtecilik ve üretme faaliyetinde Mehmet Baransu’nun da rol aldığı iddiası var. Bu iddia üzerine derinleştirilen bir soruşturma. Bu tabi ki zaman içerisinde ortaya çıkacak. Mehmet Baransu kendisine bir vesileyle ulaşan o bavuldaki bilgi ve belgeleri mi taşıdı, yoksa onun içerisinde bazı sahte belgelerin üretilmesinde aktörlerle birlikte bir işbirliği mi yaptı, buna ilişkin bir soruşturma süreci. Bundan sonra ne olur bilemiyorum ama devam eden bir yargılama süreci. Bu meselelerle alakalı çok fazla tartışmanın arasına girmedim. Çünkü Mehmet Baransu, Emre Uslu gibi, ben kanaatimi söyleyeyim, ben onun zavallı biri olduğunu düşünüyorum. Yani kullanılan birisi olduğunu söyledim. Burada daha stratejik ve üst akılla organik bağı olabileceği ismin Emre Uslu olabileceği kanaatindeyim ve ben bunu söylerken ‘fuatavni’ hesabıyla ilgili ortaya bazı bilgiler ve belgeler dökülmeden bunları ifade etmiştim. 2 yıl önce Gaziantep’te bir toplantıda bana Emre Uslu kimdir diye sorduklarında, CIA ile ilintili olabilir, bu muhbirlik yapıyor olabilir diye kanaatimi paylaşmıştım. Aradan geçen süre bizi çok fazla yanıltmadı. Ben Mehmet Baransu’nun belli odaklar tarafından kullanılan bir isim olduğunu düşünüyorum. Eğer Balyoz’dan bağımsız olarak paralel yapının bütün koordinatları, tüm yönleriyle yargıda deşifre edilecekse Emre Uslu kritik bir isimdir.”
“MEHMET BARANSU’NUN RUH SAĞLIĞI BOZULDU”
Mehmet Baransu’nun kullanılan bir zavallı olduğunu söyleyen Tayyar, “Ben öyle sevk ve koordinasyon yeteneği olduğunu düşünmüyorum. Emre Uslu gibi değildir. Bavulu eline vererek yürüttükleri operasyonda bu zaman zaman bana bazı bilgi ve belgeler de taşıdılar. Bu yükü kaldıramadı. Zaten bir miktar egosu da vardı. Şişe şişe bir büyük balona dönüştü. Bu öyle bir hale geldi ki, ‘Ben Recep Tayyip Erdoğan’ı getirdim, Recep Tayyip Erdoğan’ı götürürüm. Şunu yaparım, bunu yaparım, göreceksiniz o gidecek, bu gelecek’ falan. Daha böyle bir kendini bilmez, haddini aşan çok fazla hava verdi. Eğer soruşturmayı yürütenler bu konuşmalara bakarak bir tahlil yaparak yürütürlerse çok şaşırırlar. Çünkü o konuşmaların içerisinde bir cüce. O konuşmalar Mehmet Baransu’yu tarif etmez. Çünkü çok abartılı bir anlatımı var. Tweetlerine baktığınızda bunu görüyorsunuz” dedi.
Mehmet Baransu’nun sağlığına bunun büyük zararlar verdiğini de kaydeden Tayyar, “Onu kullanılan yapı onun egosunu şişirecek bilgi ve belgeyi taşıyarak onun ruh sağlığına zarar verdi” diye konuştu.
“MİT, JANDARMA, EMNİYETİN HRANT CİNAYETİNDE ROLÜ VAR”
Taraf gazetesinin finansörünün değiştiğine vurgu yapan Tayyar ayrıca, “Emniyet Genel Müdürlüğü eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in ifadesine başvurulmadan Hrant Dink cinayetinin çözüleceğini düşünmüyorum” dedi
Tayyar, “Celalettin Cerrah o dönemde emniyet müdürü. O dönem de söylüyordum. Celalettin Cerrah Osmaniye valisiyken bana dava açtı. Orada üç karakter var. Yasin Hayal, Erhan Tuncer, Ogün Samast. Erhan Tuncel polis muhbiri değil mi? Polis muhbiri. Erhan Tuncel’i emniyete kazandıran kim, Ramazan Akyürek. Bütün hadiselerin içerisinde. Yasin Hayal’le bir akrabalık bağı var. Orada bir MİT muhbirinin adı geçiyor, bir jandarma muhbirinin adı geçiyor, bir emniyet muhbirinin adı geçiyor. Jandarmanın, MİT’in ve emniyetin iç içe girdiği bir karmaşık yapının bu Hrant Dink cinayetinde rolü olduğunu düşünüyorum. Yani burada sadece emniyetle sınır tutmayı da yanlış olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.