(özel Haber) 36 Yaşındaki Kadının Yanlış Dedavi ve İlaçtan Öldüğü İddiası

Afyonkarahisar’da Behçet hastalığı tedavisi için hastaneye yatırılan 36 yaşındaki eşinin yanlış ilaç ve yanlış tedavi sonrasını hayatını kaybettiğini iddia eden Nurettin Babayiğit, “Ben eşimi sapasağlam hastaneye teslim ettim, ama ölüsünü aldım.

(özel Haber) 36 Yaşındaki Kadının Yanlış Dedavi ve İlaçtan Öldüğü İddiası
Ben 'eşim neden öldü sorusuna cevap arıyorum” dedi.


Babayiğit, 2014 yılında eşi Dilek Babayiğit’in Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Ahmet Necdet Sezer Uygulama ve Araştırma Hastanesinde Behçet hastalığı teşhisi konulduğunu, burada eşine Sağlık Bakanlığı özel izni ile ilaç tedavisine başlandığını söyledi.

Bir süre sonra hayatını kaybeden, geride 13 ve 15 yaşlarında iki erkek çocuğu ile gözü yaşlı bir eş bırakan Dilek Babayiyiğ’in hiçbir ölümcül hastalığının olmadığını öne süren koca Nurettin Babayiğit, olayda yanlı ilaç ve yanlış tedavi uygulandığını iddia ederek, hukuk mücadelesi başlattığını ifade etti.

Avukatlarla görüştüğünü ve dava açmak için girişimlerde bulunduğunu ifade eden acılı koca eşinin ölümüne neden olan olayı şöyle anlattı:
“2014 yılında eşim hastaneye gidip geliyordu. O yıl eşime Behçet hastalığı teşhisi konuldu. Ondan sonra Sağlık Bakanlığından onaylı kullanılan ve kurul toplantısından çıkan raporla ilaç alıyor ve hastanede ilaç tedavisi görüyordu. Bu ilaç kullanılmaya başlandıktan sonra 2 ya da 3. seanstan sonra bacaklarında sivilceye benze alerji, kızarıklıklar oluşmaya başladı.

Doktorlar 'döküntü' dedi.

Ondan sonra eşim 22 Aralık tarihinde şikayet ile doktora gidiyor. Doktor ‘bu güzel bir şey, yaptığımız tedavinin cevabı, ağrı ve sızıya dayanacaksın' demiş. Geldi rahmetlik biz sevindik ve 'derdi veren dermanını da verir' dedik. 28 Aralık günü ağzından burnunda kan gelmeye başladı.

Ben de 'gel doktora götüreyim' dedim ‘şimdi gidersek acile alırlar, sabah gidelim’ dedi.

Sabah o şekilde gittik ve 'teşhis konulduktan sonra bu ilaçlar kesilecek, bir tahlil gerekiyormuş, o tahlilin cevabı geldikten sonra duruma göre hastaneye yatış yapabilirim' demiş doktor. Ondan sonra ben işime gittim, sonra ilerleyen saatlerde bana telefonda hastaneye yattığını söyledi.



“İZMİR’DEN ÖLÜSÜNÜ ALDIM”
Eşinin AKÜ Hastanesinden sonra İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesine ağzından ve burnundan kan gelir halde ambulans yerine özel araçla götürdüklerini kaydeden Nurettin Babayiğit, “Ocak ayının 6’sında hastane ile görüştüm, bana 'acil bir şekilde bu hastanın İzmir veya Ankara’ya gitmesi gerekiyor' dediler. Ben de İzmir’i tercih ettim. Özel araçla gidip İzmir Ege Üniversitesi Hastanesine 7 Ocak’ta Acil Servisten giriş yaptık, ayın 10’unda da eşim sabah 07.45’te vefat etti. Ölüm raporunda doğal ölüm yazıyor. Olayla ilgili hukuku süreç başlatacağım çünkü eşim sapasağlam gitti, biz halen olayın şokundayız, neye uğradığımızı şaşırdık. Ölümcül bir hasta değildi, yoğun bakıma girdi ve yoğun bakımdan sonra da cenazesini aldım. Bizim iddiamız yanlış tedavi, yanlış ilaç, onu artık hukuk mu bilir, ben de zaten bu sorunun cevabını arıyorum. İnşallah suçlu cezasını çeker” diye konuştu.

TALİHSİZ KADININ ÇOCUKLARI GÖZYAŞLARINA BOĞULDU: ‘ANNEMİZİ ÇOK ÖZLEDİK’
36 yaşında hayatını kaybeden ve ölüm raporunda ‘doğal ölüm’ yazan Dilek Babayiğit’in çocukları 15 yaşındaki Mustafa ve 13 yaşındaki Servet Babayiğit ise gözyaşları içerisinde annelerini en son yılbaşı günü gördüklerini anlattılar. Annelerinin hiçbir ölümcül hastalığının olmadığını ve yanlış ilaçla birlikte yapılan yanlış tedavi sonucu hayatını kaybettiğini söyleyen çocuklar, annelerini yine gözyaşları içerisinde çok özlediklerini söylediler.

“BİZİMLE İLGİLİ HERHANGİ BİR ŞEY YOK”
Olayla ilgili bilgisine başvurulan AKÜ Ahmet Necdet Sezer Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Alpagan Mustafa Yıldırım ise Dilek Babayiğit’in tedavisinin kendi hastaneleri dışında bir yerde belirlendiğini ve Behçet hastalığını için ilaç aldığını belirterek, “Hasta bize kan ve trombosit değerleri düşük olarak gelmiş ve hastaya sadece trombosit yapılmış, o değerler düzelmiş. Hastanın 5 yıldır 5 hastalığı varmış, astım, eklem iltihabı ve göz iltihabı varmış. Bize gelirken kan değerleri çok düşük ve iç kanama ile gelmiş, idrarında ve ağız içi kanama ile. Kan değerleri yükseltilmiş yani başka verilen bir tedavi yok. Biz de verilen başka bir tedavi yok, sadece kan verilmiş. Behçet hastalığını akciğer ya da herhangi büyük bir damarı deler ve aniden öldürür. Behçet tedavisi olan bir hastalık değil, ilacı yok, sadece ilerlemesini durdurmak için ilaç alınır. Behçet hastaları maalesef erken yaşta hayatını kaybeder. Bizimle ilgili herhangi bir şey yok” ifadelerine yer vererek iddiaları kabul etmedi.

Nuretttin Babayiğit, önümüzdeki günlerde dava açacağını ve eşinin ölümün ardından hukuk mücadelesi başlatacağını söyledi.

Kaynak: İHA