Chp ve Barolar Birliği'nden 'İç Güvenlik Paketi'ni Geri Çekin' Çağrısı
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, İç Güvenlik Paketi'ne yönelik, "Bu yasayı bir çoğunluk oldu bittisiyle parlamentodan geçirmenin imkanı yoktur.
Bu yasa; meydanlardan, kalabalıklardan korkan bir anlayışın ürünüdür" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve beraberindeki baro başkanlarını Plan ve Bütçe Komisyonu Salonu kabul etti.
Kabulde konuşan Hamzaçebi, "Hükümetin 'iç güvenlik' adı altında getirdiği, gerçekte toplumun, insanımızın güvenliğiyle hiçbir ilgisi olmayıp özgürlükleri baskı altına almayı amaçlayan bu yasa, Türkiye'nin otoriter bir rejime götürülmesi yönündeki çok önemli iktidar adımlarından birisidir" şeklinde konuştu.
"Siyaset biliminin en temel kuralının ise iktidarda kalan partilerin iktidar süresi uzadıkça otoriterleşmesi" olduğunu belirten Hamzaçebi, "12 yıllık iktidarın ardından 13. yıla giren AK Parti Hükümeti, otoriter bir iktidar dili kullanmayı giderek kanunlaştırmaya, sistemleştirmeye başlamıştır. Bu yasa hiçbir demokratik ülkede örneği olmayacak şekilde yürütme organına özgürlükler üzerinde baskı uygulama yetkisi vermektedir. Kolluk amirlerine, mülki amirlere 48 saate kadar gözaltına alma yetkisi, iç güvenlikle değil tam aksine otoriter bir rejim kurma arzusuyla açıklanabilir" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun İç Güvenlik Paketi yasa tasarısıyla ilgili konuşmalarını demokrasi adına endişeyle izlediklerini söyleyen Hamzaçebi, "Sayın Başbakan, Avrupa Birliği (AB) standartlarında bir yasa tasarısı getirdiklerini söylüyor ve bugünkü konuşmasında muhalefetin eğer bir önerisi varsa düzeltme yönünde bu önerileri getirmelerini bize söylüyor. Bu yasa tasarısıyla ilgili CHP'nin çok temel bir önerisi vardır. Sayın Başbakan, lütfen bu yasa tasarısını geri çekin. Bu yasa tasarısının düzeltilecek hiçbir yanı yoktur" şeklinde konuştu.
"SAYIN BAŞBAKAN BU YASAYI GERİ ÇEKİN"
"Hedef bir iktidar rejimi yaratmaktır. Bir dönem Arap ülkelerinde olan Baas rejimin Türkiye'ye getirmektir" diyen Hamzaçebi, şunları kaydetti:
"Ancak inanıyorum ki demokrasiye, özgürlüklere inananlar, özgürlükler karşısında en büyük tehlikenin devletten gelebileceğine, bu nedenle devletin gücünün sınırlanması gerektiğine inananlar bu yasaya karşı çıkacaklardır. Bu yasayı bir çoğunluk oldu bittisiyle parlamentodan geçirmenin imkanı yoktur. Bu yasa, meydanlardan, kalabalıklardan korkan bir anlayışın üründür. Bir daha Gezi benzeri, özgürlük merkezli hareketler, gösteri ve toplantılar olmasın yasasıdır. Gezi'deki özgürlük talebini okuyamayanlar, özgürlük taleplerinin karşısına böyle otoriter bir dille çıkarlar. Buradan Sayın Başbakana son kez bir çağrı yapıyorum. Seçime doğru gidiyoruz, lütfen milleti sokağa dökecek yasalar çıkarmayın.
CHP'ye eleştiri yöneltiyor. Biz milletin tahrik edilmesini, milletin sokağa çıkmasını önlemeye çalışıyoruz. Bu yasa doğrudan doğruya özgürlükleri baskı altına alacağı için milleti kendiliğinden sokağa itecektir. Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, güzel bir değerlendirme yaptı. 'Eskiden taraftarlarımız bize sevgiyle bakardı ama bizim muhaliflerimiz de en azından sevgi gösterisinde bulunmasa dahi bize saygı gösterirdi. Şimdi bize oy vermeyenlerin bize saygı göstermediğini, tam tersine nefretle baktığını görüyoruz. Evet belki biz yine oy almaya devam ederiz ancak bu nefret dili Türkiye'yi yönetilemez hale getirir.' İşte Sayın Başbakanın hadi CHP'ye kulak vermiyor, kulak vermesi gereken cümle budur. Bu yasa Türkiye'deki nefreti sistemleştirecek, bu nefreti pekiştirecek olan bir yasadır, nefret dili budur işte, insanları kutuplaştıracak bir yasadır. Seçimlere doğru gidiyoruz, demokratik bir şekilde bir seçim gerçekleştirelim, kavgaya, gerilime gerek yok. Sayın Başbakan bu yasayı geri çekin."
FEYZİOĞLU: "79 BARO İÇ GÜVENLİK PAKETİ'NE KARŞI DURUŞ SERGİLİYOR"
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Türkiye'nin 79 barosu İç Güvenlik Paketi denilen antidemokratik pakete karşı dik bir duruş sergilemektedir" dedi.
"Barolarda biz çok farklı siyasi görüşlerden geliyoruz" diye konuşan Feyzioğlu, "Bu ayıplanacak değil tam tersine zenginlik olarak kabul edilecek bir durum. Fakat siyasi iktidarın bu tablodan öğrenmesi gereken husus şudur; bu kadar farklı dünya görüşünde, siyasi düşünce olan baro yöneticileri, avukatlar şu an önümüzdeki paketle ilgili hep birlikte karşı duruş sergilemektedir. Sebebi açıktır, bu paket, adı konulmamış bir sıkıyönetimi olağan dönem uygulaması haline dönüştürmektedir. Perdeleme amacıyla önümüze konulan gerekçe artan ve daha artması beklenen terör olaylarıyla ilgili devletin tedbir aldığıdır, tedbir refleksidir. Bu gerçek dışıdır. Bu cümlenin sarf edilmesinin tek amacı siyasi iktidarın diktatöryal eğilimini perdelemek, gizlemekten ibarettir. Mevcut yasalarla başa çıkılamayacak, eksik kalan ne vardır ki siyasi iktidar bunu getirmektedir" ifadelerini kullandı.
Feyzioğlu, şöyle devam etti:
"Basit bir soru, molotof kokteyli, polise sıkılan bir silah, sopa, taş, Türk Ceza Kanunu'na göre zaten silah olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla 'molotof kokteylini silah niteliğine taşıyoruz, amacımız polisimizi, askerimizi korumaktır' cümlesi en hafif tabiriyle gerçek dışıdır. Amaçlanan yeminini ısrarla ve inatla çiğnemekte olan Cumhurbaşkanına ve buna izin veren siyasi iktidara yönelik en basit eleştirilerin hatta önerilerin bile önünü kesmektir, bunları dile getirenleri kafasını ezmektir. Sayın Cumhurbaşkanı, bir siyasi partinin liderliğini devam ettirmektedir, bunda hiçbir beis görmemektedir ve Türkiye'yi giderek yönetilemez hale dönüştürmektedir. İşte önümüzdeki İç Güvenlik Paketi denilen paketin amacı, demokratik yolla yönetilemez hale getirilen Türkiye'yi dipçikle, copla yönetmektir. Türkiye, 77 milyon insanıyla ve 200 yıllık demokratikleşme, özgürleşme serüveniyle dipçikle copla yönetilemez. O günler geçilmiştir. O günlerin geçildiğini bugün hala öğrenememiş olanlar varsa yakında öğrenirler. Sorun şu ki onların yaşadığı öğrenme sürecinin zararını hepimiz, birlikte çekiyoruz çünkü aynı gemideyiz."
"GELİN, BU TEKLİFİ GERİ ÇEKİN"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'na ve hükümete çağrı yapan Feyzioğlu, "Türkiye'yi sonunu bilemeyeceğimiz bir kaosun, karmaşanın içine sürüklememeleridir. Bütün iyi niyetimizle ve yapıcı katkımızla bunu dile getiriyoruz. Gelin, bu teklifi geri çekin, Türkiye'yi kaosa, kargaşaya, kontrolden çıkacak olaylar içine sokmayın. Türkiye, demokrasiden uzaklaşarak toplumsal barışı sağlayamaz. Terörle mücadelenin yolu demokrasiyi askıya almak değildir. Demokrasiyi askıya almanın bir tek gerekçesi olabilir, saraylarda padişah hayatı sürmeye devam etmek istemek. Buna da Türkiye izin veremez. O yüzden demokrasiden başka çıkış yolu olmadığını, sonunda da özgürlüğün mutlaka kazanacağını kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz" açıklamasında bulundu.
Feyzioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"İktidar partisi bu yasaya kim karşı çıkarsa 'vatan hainidir' diye bir cümle sarf etmiş, iktidar partisi kendisini alkışlamayan herkesi vatan haini ilan etmekte bir sakınca görmemektedir. Tipik bir diktatöryal yaklaşımdır. Türkiye, birilerinin sandığı noktada değildir. O köprülerin altından çok sular akmıştır. Biz MHP Meclis Grubu'nu ziyaret ettik, yasaya aynı tepkinin verildiğini gördük. HDP Grubu'nu ziyaret ettik, aynı tepkinin verildiğini gördük. CHP'yi şimdi ziyaret ediyoruz, aynı tepkinin verildiğini görüyoruz. O zaman sormak lazım, bir tek vatanını seven sizsiniz de sizi alkışlamayan herkes vatan haini midir? Yurtseverlik demokrasi ve insan haklarını ne pahasına olursa olsun her türlü tirana karşı korumaktır, bunun için göğsünü siper etmektir. Onun için biz de buradayız."
Kaynak: İHA
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve beraberindeki baro başkanlarını Plan ve Bütçe Komisyonu Salonu kabul etti.
Kabulde konuşan Hamzaçebi, "Hükümetin 'iç güvenlik' adı altında getirdiği, gerçekte toplumun, insanımızın güvenliğiyle hiçbir ilgisi olmayıp özgürlükleri baskı altına almayı amaçlayan bu yasa, Türkiye'nin otoriter bir rejime götürülmesi yönündeki çok önemli iktidar adımlarından birisidir" şeklinde konuştu.
"Siyaset biliminin en temel kuralının ise iktidarda kalan partilerin iktidar süresi uzadıkça otoriterleşmesi" olduğunu belirten Hamzaçebi, "12 yıllık iktidarın ardından 13. yıla giren AK Parti Hükümeti, otoriter bir iktidar dili kullanmayı giderek kanunlaştırmaya, sistemleştirmeye başlamıştır. Bu yasa hiçbir demokratik ülkede örneği olmayacak şekilde yürütme organına özgürlükler üzerinde baskı uygulama yetkisi vermektedir. Kolluk amirlerine, mülki amirlere 48 saate kadar gözaltına alma yetkisi, iç güvenlikle değil tam aksine otoriter bir rejim kurma arzusuyla açıklanabilir" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun İç Güvenlik Paketi yasa tasarısıyla ilgili konuşmalarını demokrasi adına endişeyle izlediklerini söyleyen Hamzaçebi, "Sayın Başbakan, Avrupa Birliği (AB) standartlarında bir yasa tasarısı getirdiklerini söylüyor ve bugünkü konuşmasında muhalefetin eğer bir önerisi varsa düzeltme yönünde bu önerileri getirmelerini bize söylüyor. Bu yasa tasarısıyla ilgili CHP'nin çok temel bir önerisi vardır. Sayın Başbakan, lütfen bu yasa tasarısını geri çekin. Bu yasa tasarısının düzeltilecek hiçbir yanı yoktur" şeklinde konuştu.
"SAYIN BAŞBAKAN BU YASAYI GERİ ÇEKİN"
"Hedef bir iktidar rejimi yaratmaktır. Bir dönem Arap ülkelerinde olan Baas rejimin Türkiye'ye getirmektir" diyen Hamzaçebi, şunları kaydetti:
"Ancak inanıyorum ki demokrasiye, özgürlüklere inananlar, özgürlükler karşısında en büyük tehlikenin devletten gelebileceğine, bu nedenle devletin gücünün sınırlanması gerektiğine inananlar bu yasaya karşı çıkacaklardır. Bu yasayı bir çoğunluk oldu bittisiyle parlamentodan geçirmenin imkanı yoktur. Bu yasa, meydanlardan, kalabalıklardan korkan bir anlayışın üründür. Bir daha Gezi benzeri, özgürlük merkezli hareketler, gösteri ve toplantılar olmasın yasasıdır. Gezi'deki özgürlük talebini okuyamayanlar, özgürlük taleplerinin karşısına böyle otoriter bir dille çıkarlar. Buradan Sayın Başbakana son kez bir çağrı yapıyorum. Seçime doğru gidiyoruz, lütfen milleti sokağa dökecek yasalar çıkarmayın.
CHP'ye eleştiri yöneltiyor. Biz milletin tahrik edilmesini, milletin sokağa çıkmasını önlemeye çalışıyoruz. Bu yasa doğrudan doğruya özgürlükleri baskı altına alacağı için milleti kendiliğinden sokağa itecektir. Sayın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, güzel bir değerlendirme yaptı. 'Eskiden taraftarlarımız bize sevgiyle bakardı ama bizim muhaliflerimiz de en azından sevgi gösterisinde bulunmasa dahi bize saygı gösterirdi. Şimdi bize oy vermeyenlerin bize saygı göstermediğini, tam tersine nefretle baktığını görüyoruz. Evet belki biz yine oy almaya devam ederiz ancak bu nefret dili Türkiye'yi yönetilemez hale getirir.' İşte Sayın Başbakanın hadi CHP'ye kulak vermiyor, kulak vermesi gereken cümle budur. Bu yasa Türkiye'deki nefreti sistemleştirecek, bu nefreti pekiştirecek olan bir yasadır, nefret dili budur işte, insanları kutuplaştıracak bir yasadır. Seçimlere doğru gidiyoruz, demokratik bir şekilde bir seçim gerçekleştirelim, kavgaya, gerilime gerek yok. Sayın Başbakan bu yasayı geri çekin."
FEYZİOĞLU: "79 BARO İÇ GÜVENLİK PAKETİ'NE KARŞI DURUŞ SERGİLİYOR"
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Türkiye'nin 79 barosu İç Güvenlik Paketi denilen antidemokratik pakete karşı dik bir duruş sergilemektedir" dedi.
"Barolarda biz çok farklı siyasi görüşlerden geliyoruz" diye konuşan Feyzioğlu, "Bu ayıplanacak değil tam tersine zenginlik olarak kabul edilecek bir durum. Fakat siyasi iktidarın bu tablodan öğrenmesi gereken husus şudur; bu kadar farklı dünya görüşünde, siyasi düşünce olan baro yöneticileri, avukatlar şu an önümüzdeki paketle ilgili hep birlikte karşı duruş sergilemektedir. Sebebi açıktır, bu paket, adı konulmamış bir sıkıyönetimi olağan dönem uygulaması haline dönüştürmektedir. Perdeleme amacıyla önümüze konulan gerekçe artan ve daha artması beklenen terör olaylarıyla ilgili devletin tedbir aldığıdır, tedbir refleksidir. Bu gerçek dışıdır. Bu cümlenin sarf edilmesinin tek amacı siyasi iktidarın diktatöryal eğilimini perdelemek, gizlemekten ibarettir. Mevcut yasalarla başa çıkılamayacak, eksik kalan ne vardır ki siyasi iktidar bunu getirmektedir" ifadelerini kullandı.
Feyzioğlu, şöyle devam etti:
"Basit bir soru, molotof kokteyli, polise sıkılan bir silah, sopa, taş, Türk Ceza Kanunu'na göre zaten silah olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla 'molotof kokteylini silah niteliğine taşıyoruz, amacımız polisimizi, askerimizi korumaktır' cümlesi en hafif tabiriyle gerçek dışıdır. Amaçlanan yeminini ısrarla ve inatla çiğnemekte olan Cumhurbaşkanına ve buna izin veren siyasi iktidara yönelik en basit eleştirilerin hatta önerilerin bile önünü kesmektir, bunları dile getirenleri kafasını ezmektir. Sayın Cumhurbaşkanı, bir siyasi partinin liderliğini devam ettirmektedir, bunda hiçbir beis görmemektedir ve Türkiye'yi giderek yönetilemez hale dönüştürmektedir. İşte önümüzdeki İç Güvenlik Paketi denilen paketin amacı, demokratik yolla yönetilemez hale getirilen Türkiye'yi dipçikle, copla yönetmektir. Türkiye, 77 milyon insanıyla ve 200 yıllık demokratikleşme, özgürleşme serüveniyle dipçikle copla yönetilemez. O günler geçilmiştir. O günlerin geçildiğini bugün hala öğrenememiş olanlar varsa yakında öğrenirler. Sorun şu ki onların yaşadığı öğrenme sürecinin zararını hepimiz, birlikte çekiyoruz çünkü aynı gemideyiz."
"GELİN, BU TEKLİFİ GERİ ÇEKİN"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu'na ve hükümete çağrı yapan Feyzioğlu, "Türkiye'yi sonunu bilemeyeceğimiz bir kaosun, karmaşanın içine sürüklememeleridir. Bütün iyi niyetimizle ve yapıcı katkımızla bunu dile getiriyoruz. Gelin, bu teklifi geri çekin, Türkiye'yi kaosa, kargaşaya, kontrolden çıkacak olaylar içine sokmayın. Türkiye, demokrasiden uzaklaşarak toplumsal barışı sağlayamaz. Terörle mücadelenin yolu demokrasiyi askıya almak değildir. Demokrasiyi askıya almanın bir tek gerekçesi olabilir, saraylarda padişah hayatı sürmeye devam etmek istemek. Buna da Türkiye izin veremez. O yüzden demokrasiden başka çıkış yolu olmadığını, sonunda da özgürlüğün mutlaka kazanacağını kamuoyunun bilgilerine sunuyoruz" açıklamasında bulundu.
Feyzioğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"İktidar partisi bu yasaya kim karşı çıkarsa 'vatan hainidir' diye bir cümle sarf etmiş, iktidar partisi kendisini alkışlamayan herkesi vatan haini ilan etmekte bir sakınca görmemektedir. Tipik bir diktatöryal yaklaşımdır. Türkiye, birilerinin sandığı noktada değildir. O köprülerin altından çok sular akmıştır. Biz MHP Meclis Grubu'nu ziyaret ettik, yasaya aynı tepkinin verildiğini gördük. HDP Grubu'nu ziyaret ettik, aynı tepkinin verildiğini gördük. CHP'yi şimdi ziyaret ediyoruz, aynı tepkinin verildiğini görüyoruz. O zaman sormak lazım, bir tek vatanını seven sizsiniz de sizi alkışlamayan herkes vatan haini midir? Yurtseverlik demokrasi ve insan haklarını ne pahasına olursa olsun her türlü tirana karşı korumaktır, bunun için göğsünü siper etmektir. Onun için biz de buradayız."