Türkiye'de Yaşlı Bakımında 'Japon' Modeli Önerisi

Asya Gelişme Enstitüsü görevlilerinden Prof. Dr. Charles Yuji Horioka, dünya nüfusu ve yaşlılık tartışmalarının yer aldığı sempozyuma katıldı. Türkiye’de nüfusun yaşlanması konusunun şimdilik büyük bir problem olmadığını belirten Prof. Dr. Charles Yuji Horioka, geleceğe yönelik uyarılarda bulundu. Horioka, “Türkiye’ye, Japonya’nın yaptığı gibi uzun vadeli resmi bir yaşlı bakım programı gerekecek” dedi.

Türkiye'de Yaşlı Bakımında 'Japon' Modeli Önerisi
Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümü tarafından düzenlenen ‘Nesillerarası Aktarımlar, Özgecilik ve Yaşlı Bakımı: Bir Uluslararası Karşılaştırma’ sempozyumunda hızla yaşlanan Asya nüfusu, yaşlı bakımının ekonomilere etkisi ve Almanya ile Türkiye’nin birbirine göre durumu masaya yatırıldı. Asya Gelişme Enstitüsü görevlilerinden Prof. Dr. Charles Yuji Horioka, Doç. Dr. Yoko Niimi ve Kadir Has Üniversitesi’nden Doç. Dr. K. Ali Akkemik’in katılımıyla gerçekleşen sempozyuma akademisyenler ve öğrenciler de yoğun ilgi gösterdi. Türkiye’de nüfusun yaşlanması konusunun şimdilik büyük bir problem olmadığını belirten Prof. Dr. Charles Yuji Horioka, geleceğe yönelik uyarılarda bulundu. Bir süre sonra Türkiye’nin de nüfusun yaşlanması sorununa maruz kalacağını hatırlatan Yuji Horioka, “Türkiye’ye geldikten sonra burada nüfusun yaşlanması konusunda büyük bir sorun olmadığını gördüm. Fakat Türkiye de bir süre sonra bu duruma maruz kalacaktır. Bu nedenle Türkiye’ye, Japonya’nın yaptığı gibi uzun vadeli bir yaşlı bakımı resmi programı gerekecek” diye konuştu.

NÜFUSUN YÜZDE 25’İ 65 YAŞ VE ÜZERİNDE

Japonya’da yaşlılığın çok ciddi bir sorun haline geldiğini belirten Yuji Horioka, “Japonya’da mevcut durum itibariyle nüfusun yüzde 25’i 65 yaş ve üzerinde. Bu durum emeklilik sistemi üzerine yükler bindiriyor. Japon hükümeti buna çare olarak 2000 yılında uzun süreli bir yaşlı bakımı programı geliştirdi. Bu program, çocukların anne ve babalarına bakma şeklindeki yüklerini azaltmayı amaçlıyordu. Fakat bu sistemin yetersiz olduğu anlaşılıyor. Japonya’da bu konuda hala yapılacak şeyler var” dedi.

“TÜRKİYE’DEKİ İNSANLAR ACIYA ANLAM YÜKLÜYOR”

Almanya, Türkiye ve Japonya’daki toplam 6 araştırmacıyla beraber yürüttükleri çalışma hakkında bilgi veren Doç. Dr. K. Ali Akkemik ise “Burada Almanya’daki Türkler, Almanlar ve Türkiye’deki Türklerin hayırseverlik, bağış verme ve diğerkamlık gibi ekonomik ve iktisadi davranışlarını ölçtük ve dünya görüşünün bunu nasıl etkilediğini inceledik. Araştırmanın sonucunda Türkiye’deki Türkler ve Almanya’daki Türkleri karşılaştırdığımızda, Almanya’daki Türklerin Almanya’nın değerlerini daha fazla benimsediğini ve onlara daha yakın bir diğerkamlık davranışı sergilediklerini gördük. Ardından Türkiye’deki bu davranışı açıklayan temel belirleyici nedenin acıya anlam yüklemek olduğunu bulduk. Yani Türkiye’de insanlar acının kişisel gelişim için önemli olduğunu düşünüyorlar. Bu da onların hayırseverlik davranışına önemli ölçüde etkide bulunan bir dünya görüşü olarak göze çarpıyor” dedi.

“TÜRKİYE’DE DİNDARLIK ARTTIKÇA BAĞIŞ YAPMA OLASILIĞI DÜŞÜYOR”

Bir başka çalışmada ise Almanya’da ve Türkiye’de iktisadi deneyler yaptıklarını belirten Ali Akkemik, “İki ülkede de insanlara gerçek para vererek bağış yapabilmelerini sağladık. İsterlerse bağış yapamıyorlardı ama isterlerse tümünü bağışlayabiliyorlardı. Orada da çok ilginç bir sonuç bulduk. Almanlarla yaptığımız deneyde Almanya’da dindarlık arttıkça daha fazla bağış yapıldığını, Türkiye’de ise tam tersi olduğunu gördük. Türkiye’de dindarlık arttıkça bağış yapma olasılığı düşüyor” diye konuştu.

Kaynak: İHA