Doç. Dr. Akçay Açıklaması '2016'Da Hükümetler Yılı Kurtarma Mücadelesi Verecek'
New York Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Akçay, 2008 ekonomik krizinin Avrupa’da halen devam ettiğine ve ülkelerin batmama mücadelesi verdiğine dikkat çekerek, 2016’da tüm dünya ekonomilerinin zor bir yıl ile karşı karşıya olduğunu, önümüzdeki yıl hükümetlerin yılı kurtarma mücadelesi vereceğini söyledi.
İçel Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından ABD Merkez Bankası FED’in faiz artırım kararının piyasalara etkisi konusunda konferans düzenlendi.
MTSO Meclis toplantı salonunda gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak New York Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Akçay katıldı.
İçelli iş adamlarına, 2016’da dünyayı ve Türkiye’yi nasıl bir ekonomik tablonun beklediği konusunda bilgi veren Doç. Dr. Akçay, dünyada yaşanan ekonomik gelişmeleri ve Türkiye’nin attığı adımları anlattı.
“TÜRKİYE’NİN MEVCUT PROGRAMI 2016’YI KURTARMAYA YÖNELİK”
2008’de Amerika’da başlayan ekonomik krizin, önce Avrupa, sonrasında da gelişmekte olan ülkelere sıçradığını anımsatan Akçay, bugün gelinen noktada halen Avrupa’da krizin sürdüğünü belirtti.
Türkiye’nin en büyük ihraç pazarının Avrupa olduğuna işaret eden Akçay, alternatif pazarlar olarak Irak ve Rusya’nın bulunduğunu, ancak bu pazarlarda da gerek petrol fiyatlarının düşük olması nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntılar gerekse siyasi sıkıntılar nedeniyle ihracatın kolay olmayacağını vurguladı. Dünya piyasalarında yaşanan daralma nedeniyle Türkiye’nin, 2016’da ihracatta istenen performansı çizmesinin mümkün olmadığını dile getiren Akçay, bu şartlarda Türkiye’nin sağlayacağını açıkladığı kredi ve desteklerle iç piyasayı canlandırma yolunu tercih ettiğini ifade ederek, “Kısa sürede alternatif dış pazar bulunabilmesi mümkün değil. Mevcut ekonomik durum harcama artırıcı, 2016’yı kurtarmaya yönelik bir program” dedi.
“TÜRKİYE ÇİN’DEN SONRA EN FAZLA BORÇLANAN İKİNCİ ÜLKE”
Avrupa ülkelerinin halen batmama mücadelesi verdiğini altını çizen Akçay, son 4-5 yılda Amerikan ekonomisinin canlandırılması adına toplamda piyasalara 2,5 trilyon dolar para sürüldüğünü anımsatarak, “Ancak, ABD’de faizlerin sıfıra yakın olması nedeniyle para Amerika’da kalmadı ve değerlendirilmesi için bizim gibi ülkelere geldi. 2008-2009 sonrası bize gelen paralarla krizin bize teğet geçtiğini söyleyebildik. Banka kredilerinin milli gelire oranı Türkiye’de 2000’lerin başında oldukça düşükken, şu anda benzer ülkeler arasında oldukça yüksek, yüzde 80’lere yaklaştı. Yoğun bir kredi artışı var. Özellikle Amerika’daki miktarsal genişleme programlarının uygulandığı dönemlerde yükselen piyasalarda yurt dışından borçlanma daha da hızlandı. 2007-2014 yılları arasındaki borçlanma artışının ülkeler arası dağılımına bakıldığında, Türkiye’nin Çin’den sonra en fazla ve en hızlı borçlanan ikinci ülke olduğu görülür” diye konuştu.
“GELİŞMELER, ÖNÜMÜZDEKİ YILIN DA PARLAK OLMADIĞINI GÖSTERİYOR”
Dünya ekonomisindeki sıkıntılarda Çin’deki ekonomik yavaşlamanın da önemli bir risk kaynağı olduğunu kaydeden Akçay, Çin’de dikkat çekici bir ekonomik daralma yaşandığını, dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve önemli emtiaların en büyük tüketicisi olması nedeniyle Çin ekonomisinin yavaşlamasının büyük bir sıkıntı olarak görüldüğünü ifade etti.
Çin’deki yavaşlamanın, dünya ticaretindeki yavaşlamayı da beraberinde getirdiğine dikkat çeken Akçay, “Çin’in yüzde 10-15 bandından yüzde 5-10 bandında büyümesi dünya ekonomisi için yeni bir durum. Amerika’nın kendisini yeniden ayarlaması gerekiyor. Birden olmasa da bu, ülkelerin ekonomilerini sarsacak bir gelişme. Çin ve Hindistan dışında tüm ülkelerin ekonomik büyümeleri tempo kaybediyor. 2012’den itibaren Türkiye’de de büyüme rakamları benzer seyrediyor. Yüzde 3-4 civarında ve bu yıl da yüzde 3’ün biraz üzerinde ekonomik büyüme bekleniyor. Yaşanan gelişmeler bize önümüzdeki yıl için de pek parlak bir tablonun ortada olmadığına işaret ediyor” ifadelerini kullandı.
Amerika’da krizin patlak vermesine neden olan mekanizmaların aynen yerinde durduğunu da belirten Akçay, bu nedenle krizin tekrarlanmayacağına dair bir kanıt bulunmadığını söyledi.
FED’in önlem olarak şimdiden faiz artırdığını ve 2016’da 4 artış daha yapacağını ilan ettiğini anımsatan Akçay, ancak bunu gerçekleştirmesinin önünde, sanayi üretiminin gerilemesi, finans sisteminde yaşanan sıkıntılar ve halen deflasyonist baskının sürmesi gibi sorunlar bulunduğunu belirtti.
Akçay, bu gelişmeler tersine dönmediği sürece faiz artışının sürmesinin zor gözüktüğünü vurguladı.
“2016 TÜRKİYE İÇİN DE ÇOK PARLAK DEĞİL VE SIKIŞIK BİR YIL OLACAK”
Dünya ekonomilerinin zor bir yıl ile karşı karşıya olduğunu ve hükümetlerin yılı kurtarma mücadelesi vereceğini dile getiren Akçay, Türkiye için de 2016’nın çok parlak olmadığını ifade etti.
Türkiye Merkez Bankası’nın faizleri değiştirmeme kararı aldığını aktaran Akçay, faizler artsa da sabit kalsa da 2016 için ekonomik büyümeye olumsuz yansıyacağının düşünülebileceğini kaydetti.
Akçay, “Merkez Bankası faiz artışı yapmamayı sürdürürse bu kez karşımıza döviz tarafından bir baskı çıkacak. Döviz fiyatı TL karşısında artacak ve bunun bize iki yansıması olacak. Biri enflasyon. İthalat kanalıyla enflasyon artmaya devam edecek. İkincisi, yurt dışından dövizle borçlanan firmaların borçlarını çevirmede yaşayabileceği sıkıntı. Her iki seçenek de gelecek yıl için çok parlak değil” şeklinde konuştu.
Bu durumda hükümetin açıkladığı eylem planını değerlendiren Akçay, şunları söyledi:
“Hükümet asgari ücretten çeşitli kesimlere kredi verilmesine kadar en azından 2016’daki ekonomik daralmanın yaşanmaması için tedbirler aldı. Bunun 2 önemli dayanağı var. İlki petrol fiyatları bu şekilde olduğu sürece bizim cari açık da enflasyon da olumlu etkilenecek. İkincisi de bütçe. Bütçede halen kamu harcamalarını artırmak için manevra alanı var. Bu iki konuya dayanarak ekonomi yönetimi önümüzdeki yıl için durumu kurtarmaya çalışıyor. Ama yine de sıkışık bir yıl olacak.”
Kaynak: İHA
MTSO Meclis toplantı salonunda gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak New York Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ümit Akçay katıldı.
İçelli iş adamlarına, 2016’da dünyayı ve Türkiye’yi nasıl bir ekonomik tablonun beklediği konusunda bilgi veren Doç. Dr. Akçay, dünyada yaşanan ekonomik gelişmeleri ve Türkiye’nin attığı adımları anlattı.
“TÜRKİYE’NİN MEVCUT PROGRAMI 2016’YI KURTARMAYA YÖNELİK”
2008’de Amerika’da başlayan ekonomik krizin, önce Avrupa, sonrasında da gelişmekte olan ülkelere sıçradığını anımsatan Akçay, bugün gelinen noktada halen Avrupa’da krizin sürdüğünü belirtti.
Türkiye’nin en büyük ihraç pazarının Avrupa olduğuna işaret eden Akçay, alternatif pazarlar olarak Irak ve Rusya’nın bulunduğunu, ancak bu pazarlarda da gerek petrol fiyatlarının düşük olması nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntılar gerekse siyasi sıkıntılar nedeniyle ihracatın kolay olmayacağını vurguladı. Dünya piyasalarında yaşanan daralma nedeniyle Türkiye’nin, 2016’da ihracatta istenen performansı çizmesinin mümkün olmadığını dile getiren Akçay, bu şartlarda Türkiye’nin sağlayacağını açıkladığı kredi ve desteklerle iç piyasayı canlandırma yolunu tercih ettiğini ifade ederek, “Kısa sürede alternatif dış pazar bulunabilmesi mümkün değil. Mevcut ekonomik durum harcama artırıcı, 2016’yı kurtarmaya yönelik bir program” dedi.
“TÜRKİYE ÇİN’DEN SONRA EN FAZLA BORÇLANAN İKİNCİ ÜLKE”
Avrupa ülkelerinin halen batmama mücadelesi verdiğini altını çizen Akçay, son 4-5 yılda Amerikan ekonomisinin canlandırılması adına toplamda piyasalara 2,5 trilyon dolar para sürüldüğünü anımsatarak, “Ancak, ABD’de faizlerin sıfıra yakın olması nedeniyle para Amerika’da kalmadı ve değerlendirilmesi için bizim gibi ülkelere geldi. 2008-2009 sonrası bize gelen paralarla krizin bize teğet geçtiğini söyleyebildik. Banka kredilerinin milli gelire oranı Türkiye’de 2000’lerin başında oldukça düşükken, şu anda benzer ülkeler arasında oldukça yüksek, yüzde 80’lere yaklaştı. Yoğun bir kredi artışı var. Özellikle Amerika’daki miktarsal genişleme programlarının uygulandığı dönemlerde yükselen piyasalarda yurt dışından borçlanma daha da hızlandı. 2007-2014 yılları arasındaki borçlanma artışının ülkeler arası dağılımına bakıldığında, Türkiye’nin Çin’den sonra en fazla ve en hızlı borçlanan ikinci ülke olduğu görülür” diye konuştu.
“GELİŞMELER, ÖNÜMÜZDEKİ YILIN DA PARLAK OLMADIĞINI GÖSTERİYOR”
Dünya ekonomisindeki sıkıntılarda Çin’deki ekonomik yavaşlamanın da önemli bir risk kaynağı olduğunu kaydeden Akçay, Çin’de dikkat çekici bir ekonomik daralma yaşandığını, dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve önemli emtiaların en büyük tüketicisi olması nedeniyle Çin ekonomisinin yavaşlamasının büyük bir sıkıntı olarak görüldüğünü ifade etti.
Çin’deki yavaşlamanın, dünya ticaretindeki yavaşlamayı da beraberinde getirdiğine dikkat çeken Akçay, “Çin’in yüzde 10-15 bandından yüzde 5-10 bandında büyümesi dünya ekonomisi için yeni bir durum. Amerika’nın kendisini yeniden ayarlaması gerekiyor. Birden olmasa da bu, ülkelerin ekonomilerini sarsacak bir gelişme. Çin ve Hindistan dışında tüm ülkelerin ekonomik büyümeleri tempo kaybediyor. 2012’den itibaren Türkiye’de de büyüme rakamları benzer seyrediyor. Yüzde 3-4 civarında ve bu yıl da yüzde 3’ün biraz üzerinde ekonomik büyüme bekleniyor. Yaşanan gelişmeler bize önümüzdeki yıl için de pek parlak bir tablonun ortada olmadığına işaret ediyor” ifadelerini kullandı.
Amerika’da krizin patlak vermesine neden olan mekanizmaların aynen yerinde durduğunu da belirten Akçay, bu nedenle krizin tekrarlanmayacağına dair bir kanıt bulunmadığını söyledi.
FED’in önlem olarak şimdiden faiz artırdığını ve 2016’da 4 artış daha yapacağını ilan ettiğini anımsatan Akçay, ancak bunu gerçekleştirmesinin önünde, sanayi üretiminin gerilemesi, finans sisteminde yaşanan sıkıntılar ve halen deflasyonist baskının sürmesi gibi sorunlar bulunduğunu belirtti.
Akçay, bu gelişmeler tersine dönmediği sürece faiz artışının sürmesinin zor gözüktüğünü vurguladı.
“2016 TÜRKİYE İÇİN DE ÇOK PARLAK DEĞİL VE SIKIŞIK BİR YIL OLACAK”
Dünya ekonomilerinin zor bir yıl ile karşı karşıya olduğunu ve hükümetlerin yılı kurtarma mücadelesi vereceğini dile getiren Akçay, Türkiye için de 2016’nın çok parlak olmadığını ifade etti.
Türkiye Merkez Bankası’nın faizleri değiştirmeme kararı aldığını aktaran Akçay, faizler artsa da sabit kalsa da 2016 için ekonomik büyümeye olumsuz yansıyacağının düşünülebileceğini kaydetti.
Akçay, “Merkez Bankası faiz artışı yapmamayı sürdürürse bu kez karşımıza döviz tarafından bir baskı çıkacak. Döviz fiyatı TL karşısında artacak ve bunun bize iki yansıması olacak. Biri enflasyon. İthalat kanalıyla enflasyon artmaya devam edecek. İkincisi, yurt dışından dövizle borçlanan firmaların borçlarını çevirmede yaşayabileceği sıkıntı. Her iki seçenek de gelecek yıl için çok parlak değil” şeklinde konuştu.
Bu durumda hükümetin açıkladığı eylem planını değerlendiren Akçay, şunları söyledi:
“Hükümet asgari ücretten çeşitli kesimlere kredi verilmesine kadar en azından 2016’daki ekonomik daralmanın yaşanmaması için tedbirler aldı. Bunun 2 önemli dayanağı var. İlki petrol fiyatları bu şekilde olduğu sürece bizim cari açık da enflasyon da olumlu etkilenecek. İkincisi de bütçe. Bütçede halen kamu harcamalarını artırmak için manevra alanı var. Bu iki konuya dayanarak ekonomi yönetimi önümüzdeki yıl için durumu kurtarmaya çalışıyor. Ama yine de sıkışık bir yıl olacak.”