Görme Ve Konuşma Bozuklukları Tümör Habercisi Olabilir
Memorial Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Hakan Oruç, aniden ortaya çıkan görme kaybı, yürüme problemleri, geçmeyen baş ağrısı, bulantı ve kusma gibi yakınmaların beyin tümörü belirtileri olabileceğini bildirdi.
Oruç, yaptığı yazılı açıklamada, oluşturduğu hayati risk nedeniyle başlangıçta korkutucu bir tabloya neden olan beyin tümörlerinin, doğru zamanda, uygun tedaviyle kontrol altına alınabileceğini ifade etti.
Birçok nörolojik hastalıkla benzer şikayet ve bulgulara neden olan tümörlerin iyi ve kötü huylu olmak üzere iki grupta ele alındığını vurgulayan Oruç, tümörün belli bir boyuta ulaşmasının ardından fonksiyon kaybına yol açabildiğine değindi.
"Aniden ortaya çıkan görme kaybı, yürüme problemleri, geçmeyen baş ağrısı, bulantı ve kusma gibi yakınmalar beyin tümörünün habercisi olabilir" bilgisini veren Oruç, şunları kaydetti:
"Daha önce hiç olmadığı halde nöbet geçirmek, vücudun bir kısmında duyu veya kuvvet kaybı gelişmesi, kısa zamanda gelişen görme, işitme kaybıyla çift görme, hafıza ve davranış, konuşma bozuklukları, dengesizlik ve yürüme problemleri, hormonal sorunlar ve buna bağlı klinik semptomlar, baş ağrısıyla beraber bulantı, kusma gibi şikayetler beyin tümörlerinin başlıca belirtileri arasında yer alır. Hastada beyin tümörüne işaret eden bulgular olması durumunda ilk yapılması gereken, tam nörolojik muayenedir. Eğer muayene bulguları bir tümör olasılığını düşündürüyorsa hastaya MR ve gerekirse ek olarak bilgisayarlı tomografi çekilmelidir. Tümör tanısında bu tetkikler genellikle yeterli bilgi sağlamakla birlikte, daha ileri bilgi edinmek ve tedavinin planlanması amacıyla fonksiyonel diğer yöntemlere başvurulabilir."
- "Beyin tümörlerinin tedavi yöntemi kişiye özel olarak belirlenmeli"
Prof. Dr. Oruç, son yıllarda standart yöntemlerle yapılan incelemelere ek olarak kullanılmaya başlanan yöntemlerin tümörün hücre tipinin ve muhtemel biyolojik davranışının belirlenmesinde etkili olduğuna ve bunların ideal tedavi şemasının seçiminde önemli rol oynadığına dikkati çekti.
Tedavide hastanın yaşam kalitesinden ödün vermeden tümörü yok etmeyi veya hastalıksız sağkalım süresini uzatmayı amaçladıklarını vurgulayan Oruç, şu değerlendirmede bulundu:
"Beyin tümörlerinde tedavi yöntemi kişiye özel olarak belirlenmelidir. Buradaki ilk ve en önemli seçenek lezyonun cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Cerrahi tedavide belirleyici olan faktörler tümörün tipi, yerleşim yeri, hastanın yaşı, genel durumu ve hastada operasyon kararını etkileyebilecek ek sistemik problemlerin olup olmamasıdır. İyi huylu tümörlerin tam ya da tama yakın çıkarılmasıyla ek tedaviye gerek duyulmadan uzun ve sağlıklı bir yaşam elde edilebilir. Kötü huylu tümörlerde cerrahi tedaviye ek olarak hastaya radyoterapi ve kemoterapi verilmesi gerekir ve bu yöntemler hastalığın tekrarlama olasılığını azaltarak sağlıklı yaşam süresini uzatır."
Kaynak: AA
Birçok nörolojik hastalıkla benzer şikayet ve bulgulara neden olan tümörlerin iyi ve kötü huylu olmak üzere iki grupta ele alındığını vurgulayan Oruç, tümörün belli bir boyuta ulaşmasının ardından fonksiyon kaybına yol açabildiğine değindi.
"Aniden ortaya çıkan görme kaybı, yürüme problemleri, geçmeyen baş ağrısı, bulantı ve kusma gibi yakınmalar beyin tümörünün habercisi olabilir" bilgisini veren Oruç, şunları kaydetti:
"Daha önce hiç olmadığı halde nöbet geçirmek, vücudun bir kısmında duyu veya kuvvet kaybı gelişmesi, kısa zamanda gelişen görme, işitme kaybıyla çift görme, hafıza ve davranış, konuşma bozuklukları, dengesizlik ve yürüme problemleri, hormonal sorunlar ve buna bağlı klinik semptomlar, baş ağrısıyla beraber bulantı, kusma gibi şikayetler beyin tümörlerinin başlıca belirtileri arasında yer alır. Hastada beyin tümörüne işaret eden bulgular olması durumunda ilk yapılması gereken, tam nörolojik muayenedir. Eğer muayene bulguları bir tümör olasılığını düşündürüyorsa hastaya MR ve gerekirse ek olarak bilgisayarlı tomografi çekilmelidir. Tümör tanısında bu tetkikler genellikle yeterli bilgi sağlamakla birlikte, daha ileri bilgi edinmek ve tedavinin planlanması amacıyla fonksiyonel diğer yöntemlere başvurulabilir."
- "Beyin tümörlerinin tedavi yöntemi kişiye özel olarak belirlenmeli"
Prof. Dr. Oruç, son yıllarda standart yöntemlerle yapılan incelemelere ek olarak kullanılmaya başlanan yöntemlerin tümörün hücre tipinin ve muhtemel biyolojik davranışının belirlenmesinde etkili olduğuna ve bunların ideal tedavi şemasının seçiminde önemli rol oynadığına dikkati çekti.
Tedavide hastanın yaşam kalitesinden ödün vermeden tümörü yok etmeyi veya hastalıksız sağkalım süresini uzatmayı amaçladıklarını vurgulayan Oruç, şu değerlendirmede bulundu:
"Beyin tümörlerinde tedavi yöntemi kişiye özel olarak belirlenmelidir. Buradaki ilk ve en önemli seçenek lezyonun cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Cerrahi tedavide belirleyici olan faktörler tümörün tipi, yerleşim yeri, hastanın yaşı, genel durumu ve hastada operasyon kararını etkileyebilecek ek sistemik problemlerin olup olmamasıdır. İyi huylu tümörlerin tam ya da tama yakın çıkarılmasıyla ek tedaviye gerek duyulmadan uzun ve sağlıklı bir yaşam elde edilebilir. Kötü huylu tümörlerde cerrahi tedaviye ek olarak hastaya radyoterapi ve kemoterapi verilmesi gerekir ve bu yöntemler hastalığın tekrarlama olasılığını azaltarak sağlıklı yaşam süresini uzatır."