İsrail Casusu 30 Yıl Sonra Serbest
ABD’de İsrail adına casusluk yaptığı gerekçesiyle 1985'ten beri tutuklu bulunan Jonathan Pollard’ın serbest bırakıldığı bildirildi.
İsrail basınında yer alan haberlere göre, müebbet hapis cezasına çarptırılan ve Kaliforniya'da bir hapishanede tutuklu bulunan Pollard serbest kaldı.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Pollard'ın İsrail adına casusluk yaptığı gerekçesiyle 30 yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakılması ile ilgili yaptığı yazılı açıklamada, şunları kaydetti:
'İsrail halkı Pollard'ın serbest bırakılmasını memnuniyetle karşılıyor. Geçmişteki Amerikan başkanları nezdinde yıllardır Pollard'ın durmunu gündeme getirmiş biri olarak hep bu günün geleceğini ümit etmiştim. Otuz yıllık aradan sonra Pollard ailesine kavuştu. Bu Şabat'ın (Cumartesi günü) Pollard'a yıllarca sürecek neşe ve huzur getirmesini dilerim.'
Yahudi kökenli 60 yaşındaki Jonathan Pollard, 1985'te Amerikan Deniz Kuvvetleri'nde çalışırken İsrail için ajanlık yaptığı gerekçesiyle tutuklanmıştı. 61 yaşındaki Pollard, 1985'te gizli belgeleri satarken yakalanmış, iki yıl sonra da hüküm giymişti. Pollard'ın ismi İsrail-Filistin barış görüşmelerinde, İsrail hapishanelerindeki Filistinlilerin serbest bırakılması konusunda da gündeme gelmişti.
ABD'de İsrail adına casusluk yaptığı gerekçesiyle 1985'ten beri tutuklu bulunan Jonathan Pollard'ın kasım ayında serbest bırakılacağı geçtiğimiz yıl aralık ayında duyurulmuştu.
İsrailli yetkililer önce Pollard'ın kendilerine casusluk yaptığını reddetti. Ancak 1996'da İsrail Pollard'ı vatandaş yaptı. İki yıl sonra da İsrailli yetkililer Pollard'ın İsrail'e casusluk yaptığını kabul etti.
Pollard'ın avukatları Eliot Lauer ve Jacques Semmelman, yaptıkları ortak açıklamada, federal şartlı tahliye kurulunun müvekkilleri Pollard'ın 30 yıllık cezasını doldurmasının ardından salıverileceğini belirtmişti.
Jonathan Pollard'ın cezaevinden çıkmasının ardından beş yıl süreyle ABD'de kalma şartı bulunduğunu belirten avukatlar, “Müvekkilimizi dört aydan daha az bir süre önce dışarıda görmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz” ifadesini kullandı. Lauer ve Semmelman, tahliye kurulunun kararının oy birliğiyle alındığını ve “Ortadoğu'daki son dönemdeki gelişmelerle bir ilgisi bulunmadığını” kaydetmişti
Kaynak: AA
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Pollard'ın İsrail adına casusluk yaptığı gerekçesiyle 30 yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakılması ile ilgili yaptığı yazılı açıklamada, şunları kaydetti:
'İsrail halkı Pollard'ın serbest bırakılmasını memnuniyetle karşılıyor. Geçmişteki Amerikan başkanları nezdinde yıllardır Pollard'ın durmunu gündeme getirmiş biri olarak hep bu günün geleceğini ümit etmiştim. Otuz yıllık aradan sonra Pollard ailesine kavuştu. Bu Şabat'ın (Cumartesi günü) Pollard'a yıllarca sürecek neşe ve huzur getirmesini dilerim.'
Yahudi kökenli 60 yaşındaki Jonathan Pollard, 1985'te Amerikan Deniz Kuvvetleri'nde çalışırken İsrail için ajanlık yaptığı gerekçesiyle tutuklanmıştı. 61 yaşındaki Pollard, 1985'te gizli belgeleri satarken yakalanmış, iki yıl sonra da hüküm giymişti. Pollard'ın ismi İsrail-Filistin barış görüşmelerinde, İsrail hapishanelerindeki Filistinlilerin serbest bırakılması konusunda da gündeme gelmişti.
ABD'de İsrail adına casusluk yaptığı gerekçesiyle 1985'ten beri tutuklu bulunan Jonathan Pollard'ın kasım ayında serbest bırakılacağı geçtiğimiz yıl aralık ayında duyurulmuştu.
İsrailli yetkililer önce Pollard'ın kendilerine casusluk yaptığını reddetti. Ancak 1996'da İsrail Pollard'ı vatandaş yaptı. İki yıl sonra da İsrailli yetkililer Pollard'ın İsrail'e casusluk yaptığını kabul etti.
Pollard'ın avukatları Eliot Lauer ve Jacques Semmelman, yaptıkları ortak açıklamada, federal şartlı tahliye kurulunun müvekkilleri Pollard'ın 30 yıllık cezasını doldurmasının ardından salıverileceğini belirtmişti.
Jonathan Pollard'ın cezaevinden çıkmasının ardından beş yıl süreyle ABD'de kalma şartı bulunduğunu belirten avukatlar, “Müvekkilimizi dört aydan daha az bir süre önce dışarıda görmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz” ifadesini kullandı. Lauer ve Semmelman, tahliye kurulunun kararının oy birliğiyle alındığını ve “Ortadoğu'daki son dönemdeki gelişmelerle bir ilgisi bulunmadığını” kaydetmişti