Doğu Karadeniz Bölgesi Üzümsü Meyve Üretiminde Yüzde 3'Lük Paya Sahip

Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı (DOKA) Genel Sekreteri Çetin Oktay Kaldırım, birçok üzümsü meyve türünün geniş çapta yetiştirilmesine imkan sağlayacak ekolojik özelliklere Doğu Karadeniz Bölgesi’nin sahip olmasına rağmen bölgenin ülke üretiminde yüzde 3’lük paya sahip olduğunu söyledi.

Doğu Karadeniz Bölgesi Üzümsü Meyve Üretiminde Yüzde 3'Lük Paya Sahip
Doğu Karadeniz Bölgesi’nin kivi, çilek, mavi yemiş, böğürtlen, ahududu, kuşburnu ve dut gibi birçok üzümsü meyvenin geniş çapta yetiştirilmesine imkan sağlayacak ekolojik özelliklere sahip olduğunu ifade eden Kaldırım, ülkemizde en fazla üzümsü meyve üretiminin Akdeniz, Ege ve Marmara Bölgeleri’nde yapıldığını vurguladı.

Türkiye’deki 477 bin 904 tonluk üzümsü meyve üretimi içerisinde Doğu Karadeniz Bölgesi 14 bin 125 ton üretimle yüzde 3’lük paya sahip olduğunu kaydeden Kaldırım, “Ülkemizde üzümsü meyveler arasında yetiştiriciliği en fazla yapılan tür çilektir. Bunun nedeni çilek yetiştiriciliğinde birim alandan elde edilen kazancın öteki ürünlere göre daha yüksek olması ve tüketiciler açısından en fazla bili - neni olmasıdır. Ahududu ve böğürtlen yetiştiriciliği büyük işletmelerde yoğun sermaye ve emek gerektiren, ancak sonuçta işletme sahibine önemli gelir sağlayan bir meyvecilik koludur. Doğu Karadeniz Bölgesinin çilek, ahududu ve böğürtlen de üretim miktarı ülke üretiminin yüzde 0,2’sinden daha azdır. Kuşburnu ise ülkemizde henüz kültürü yapılan meyve türü statüsü kazanmadığı ve sadece doğadan toplananlar değerlendirildiği için üretimle ilgili herhangi bir istatistiki veriyle karşılaşılmamaktadır. Gümüşhane ilimizde doğal olarak yetişen kuşburnu bitkilerinin meyveleri yöre halkı tarafından toplanmakta ve ilde bulunan fabrikada; reçel, çay ve kuşburnu suyu olarak değerlendirilmektedir” dedi.

Son yıllarda kivi ve maviyemiş başta olmak üzere farklı üzümsü meyve türlerinin yetiştiriciliği de Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaygınlaştığını vurgulayan Kaldırım, “Kivi yetiştiriciliği yöre çiftçisi açısından ülke üretiminin yarıya yakını karşılayacak derecede benimsenmiştir. Rize’de çay bahçelerinde yetiştirilen kivi ile üretici her iki üründe de verim düşüklüğü yaşamasına rağmen toplamda ideal bir ek gelir kaynağına kavuşmuştur. Fındık üreticileri de kivi ile gelirlerini arttırmaktadır. Maviyemiş ise Doğu Karadeniz’in yüksek kesimlerinde bölge florasında doğal olarak yetişen bir meyve olarak yöre halkı tarafından oldukça beğenilerek tüketilmektedir. Maviyemişin antioksidan kapasitesinin oldukça yüksek olması nedeniyle yöre dışından meyveye olan talep artmış, talebi karşılamak adına da kültüre alınmış formlarının fidanları ile bölgede kapama bahçeler kurulmaya başlanmıştır. Türkiye’de İstanbul’daki 25 da arazi dışındaki tüm maviyemişler Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yetiştirilmektedir. Sektörlere göre istihdam yapısına göre Doğu Karadeniz bölge sinin baskın bir kırsal ekonomik dokuya sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. 2014 yılı tarım istihdam oranı yüzde 44,6 iken Türkiye’de bu değer yüzde 21,1’dir. Dolayısıyla, bölgesel kalkınmanın sağlanması için kırsalın tarımsal gelirinin artırılması ve turizm gibi tarım dışı faaliyetlerle gelirin çeşitlendirilmesi bölgenin öncelikleri arasındadır. Tarımsal gelirin artırılması için de bölgede fındık ve çay yanında ek gelir getirecek başka tarımsal ürünlerin üretilmesi, böylece tek ürüne bağlı olmanın getirdiği risklerin azaltılması, gelirin maksimizasyonu ve düzenli bir kazanç elde edilebilmesi sağlanmalıdır. Bu konuda üzümsü meyve yetiştiriciliği ve bölgemizin zengin florasındaki tıbbi ve aromatik bitkilerin toplama veya yetiştiricilik yoluyla değerlendirilmesi, Doğu Karadeniz Bölgesi için en uygun iki seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır. Kırsal kalkınmada tarım dışı faaliyetlerle gelirin çeşitlendirmesi hususunda Ajansımız tarafından bir çok alanda çalışmalar yürütülmekte olup bunlar başka bir yazının konusudur” ifadelerini kullandı.

Birçok üzümsü meyve türünün geniş çapta yetiştirilmesine imkan sağlayacak ekolojik özelliklere sahip olmasına rağmen Doğu Karadeniz Bölgesi’nin ülke üretiminde yüzde 3’lük paya sahip olması, bölge potansiyelinin birçok faktöre bağlı olarak yeterince değerlendiremediğini işaret ettiğini belirten Kaldırım, “Nitekim bölgemizde kapama bahçe sayısı oldukça az olup böğürtlen, ahududu, dut ve kuşburnu daha çok ev bahçelerinde üretici ihtiyaçlarına yönelik yetiştirilmekte ya da doğadan toplanarak değerlendirilmektedir. Karadeniz Bölgesi’nde geleneksel ürünler olan fındık ve çaya göre yetiştiriciliği oldukça yeni olan üzümsü meyvelerin üretimi, pazarlanması ve ürünün işlenmesi konularında bilgi eksikliği bulunmakta olup tekniğine uygun olarak yapılan yetiştiricilik ile Doğu Karadeniz Bölgesi illerindeki küçük arazi parçaları daha verimli şekilde değerlendirilebilecektir. Üzümsü meyvelerin üretimi yanında, hasat ve hasat sonrası işlemleri ile ürün değerlendirilmesi hususları da sektörün tamamlayıcı unsurlarının olarak birlikte ele alınması, sofralık tüketim yanında diğer kullanım alanlarına yönelik sanayinin geliştirilmesi, sözleşmeli üretim modeli ile sürdürülebilirliğin sağlanması bölgenin üzümsü meyvelerdeki öncelikleri arasındadır. Sözleşmeli organik tarımının teşvik edilmesi, muhafaza ve işlemeye yönelik tesislerin bölgeye kazandırılması yörede var olan üzümsü meyveler ile ilgili gizli potansiyelin geliştirilmesini sağlayacaktır. Kırsal bölgelerde tarımsal gelirin artırılması için bölgemizde mutlaka üzerine düşülmesi gereken bir diğer alan da tıbbi ve aromatik bitki yetiştiriciliğidir. Karadeniz florası, doğal olarak yetişen birçok tıbbi ve aromatik bitki barındırmasına rağmen bu bitkilerin etkin ve sürdürülebilir bir şekilde değerlendirilmesi ve bitkilerin işlenerek bunlara katma değer kazandırılması konusunda potansiyelimiz yeterince kullanılamamaktadır” diye konuştu.

“Tıbbi ve aromatik bitkiler, doğadan toplanarak bölge dışında faaliyet gösteren ihracatçı firmalara satılmakta, yurt dışında katma değeri yüksek ürünlere dönüştürülerek büyük bedellerle tekrar ithal edilmektedir” diyen Kaldırım, “Plansız, bilinçsiz, hatalı toplama ve muhafaza taşıma neticesinde meydana gelen ekonomik kayıpları önleyecek, aynı zamanda da ürünlerin Doğu Karadeniz Bölgesinden doğrudan ihracatını sağlayacak tedbirler acilen alınmalıdır. Doğu Karadeniz Kalkınma Ajansı, tıbbi ve aromatik bitkilerin kültüre alınabilmesi, doku kültürü ile çoğaltılması, ekstraklarının çıkarılması hakkında Ar-Ge çalışmaların yürütülmesi, katma değer kazandırılması, ürünlerin pazarlanması ile ilgili olarak üniversite başta olmak üzere ilgili tüm paydaşlar ile biyoinovasyon üzerine bölge dinamiklerini harekete geçirmek üzere çalışmalarına devam etmektedir. Bu çalışmalarla birlikte TKDK ve diğer kurum ve kuruluşların verdiği desteklerden de yararlanılarak yetiştiriciliğin yaygınlaştırılması ve ekstraksiyon ünitesine sahip işletmelerin kurulması sağlanarak orman köylüleri başta olmak üzere bütüncül bir kırsal kalkınma hamlesi başlatılmalıdır” dedi.

Kaynak: İHA