Türkiye Avrupa'nın 'Mülteci' Teklifine Nasıl Bakıyor ?
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “-Türkiye bunlara baksın, biz gereken yardımı yapalım-. Türkiye sanki mültecilerle ilgili bir toplama kampı gibi olsun. Türkiye böyle bir teklifi doğru bulmuyor” dedi.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Hazar Strateji Enstitüsü (HASEN) tarafından düzenlenen “Göç ve sosyo-ekonomik etkileri” konulu panele katıldı.
Burada bir açıklama yapan Numan Kurtulmuş, mülteci sorununa değinerek, “Türkiye üzerinden ve Akdeniz’den başka ülkeler üzerinden Avrupa’ya mülteci akını sorunun vardığı boyutları göstermesi bakımından ciddi uyarılar ortaya koymuş. Uluslararası camianın göçmen politikası iflas etmiş vaziyettedir. Küresel bir sorun haline gelen bu sorunu çözebilme yeteneği kalmamıştır. Bu konuyla ilgili kimin söyleyecek sorunu varsa bir araya getirilmesi ve bu insanların ortak politikalar oluşturması zaruridir. Göç meselesi neden bu kadar çok dünyanın gündemine geldi? 5 milyon insanın Suriye dışına gitmesi bir sonuçtur, neden değildir. Önce biz göçü ortaya çıkaracak nedenleri ortadan kaldıracak perspektife sahip olmamız bununla ilgili de dünyada ciddi bir çözüm ortaya koyabilmemiz şarttır. 15 yıl sonra 60 milyon mülteci ona ilaveten bir 60 milyonumuz daha olacaktır. Bu mültecilerin yüzde 86’sı gelişmekte olan ülkelere yerleşmektedir” şeklinde konuştu.
"EN AĞIR FATURAYI TÜRKİYE ÖDÜYOR"
Göçmen faturasının en ağırını Türkiye’nin ödediğini kaydeden Kurtulmuş, “Bu ülkeler içinde 2014 yılı sonu itibariyle 1 milyon 600 bin mülteciyi kabul etmesiyle Türkiye dünya birincisidir. Eylül 2015 itibariyle bu sayı 2 milyon 110 bine çıkmıştır. Bu ağır faturanın en ağır bedelini ödeyen ülke de Türkiye’dir. Son günlerde bu kadar dünya gündemine gelmesinin sorunlarından bir tanesi Akdeniz ve Eğe’de yaşanan hareketliliktir. Avrupa’da 2015 ’in ilk 8 ayında 500 bin kişi Avrupa Birliği’nin sınırına dayanmıştır. Göç meselesine uzaktaki bir mesele olarak bakan ve böyle algılayan Avrupa kamuoyu göç meselesiyle 2015’in yazında yüzyüze geldiler ve gördüler ki göç Avrupa’ya da ait bir sorundur” diye konuştu.
"HERKES AYLAN BEBEĞİN FOTOĞRAFINI GÖZÜNÜN ÖNÜNE GETİRSİN"
“2 temel sorunu çözmeden göç sorununu çözmek mümkün değildir” diyen Kurtulmuş, “Dünya üzerinde yaşanan küresel adaletsizlik. Küresel adaletsizlik böyle sürmeye devam ettikçe önümüzdeki on yıllar boyunca göç sorunu devam edecek, belki bahsettiğimiz 3. Dünya savaşının tehlikesinden daha büyük bir tehlikeyle insanlığı karşı karşıya bırakacak. Zengin Kuzey ülkeleri 20-25 yıllık süre içinde zenginliklerini artıracak ama nüfusları azalacak. Tam tersine fakir güney ülkeleri ise hem fakirliklerini artıracak hem de nüfuslarını artıracak. Bu yapı sürdürülebilir bir yapı değildir. Herkes Aylan bebeğin fotoğrafını gözünün önüne getirsin. 2. temel sorun ise baskılar, demokrasinin azlığı ve iç çatışmalardır. Suriye’deki iç savaş olmasaydı bugün Suriye’de 5 milyon mülteciden bahsediyor olmayacaktık. Bir yapılanmaya ihtiyaç vardır. Anlık ve geçici yardımlar yerine mülteci sorununu çözmek için kalıcı tedbirler alabilmek için küresel bir kuruluşa sahip olabileceğiz. Bunu sadece bir teklif olarak ortaya koyuyoruz” ifadesini kullandı.
"TÜRKİYE BÖYLE BİR TEKLİFİ DOĞRU BULMUYOR"
Mülteci sorunuyla ilgili Avrupa’dan Türkiye’ye teklif geldiğini kaydeden Numan Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avrupa’ya giden mültecilerle birlikte şöyle bir teklif geldi. ’Türkiye bunlara baksın, biz gereken yardımı yapalım. Bu insanlar orada kalsın’. Türkiye sanki mültecilerle ilgili bir toplama kampı gibi olsun. Türkiye böyle bir teklifi doğru bulmuyor. Buradaki ve ya başka ülkelerdeki mültecileri sadece dışarıdan yardımlarla değil kendilerinin oluşturduğu kasabalar, yerleşim yerleri, bütün bunlarla birlikte bulundukları ülkelere maddi yük değil bulundukları ülkelerin ekonomilerinin birer parçası haline gelebileceği yeni Habitat alanları oluşturulmalı. Aksi taktirde bütün dünya mültecilerin sokakta gördüğü kısmıyla, yüzüyle ilgileniyor. Suriyeli ve Iraklı mültecilerden son derece iyi mesleğe sahip gelecek vadeden pırıl pırıl genç nesiller var. onlar üretsinler, onlar okullarını kursunlar, gelecek nesillerini geliştirsinler. Bu şekilde küresel adaletsizlik devam etsin yıllar boyunca mülteci sorunu devam eder. Biz Türkiye olarak elimizden geleni yapıyoruz. Kimseden Türkiye’ye sadaka vermesini beklemiyoruz. Sorun sadece Türkiye’nin sorunu değildir. Kimin bu konuyla ilgili hangi çalışması varsa bunları bizimle tartışıp bir sonuca bağlamalı ve teklif olarak uluslararası camiaya paylaşmamız lazım. 2 teklifi ortaya koyduğumuz gibi. UNİCEF benzeri maddi imkanları olan bir şemsiye kuruluş ve ikincisi de mültecilere özgü Habitat alanları, yerleşim yerleri kurularak onları aktif olarak ekonomiye kazandırmamız. Doğru işbirliği yapmak isteyen bütün ülke ve kurumlarla iş birliği yapmak için hazırız.”
Kaynak: İHA
Burada bir açıklama yapan Numan Kurtulmuş, mülteci sorununa değinerek, “Türkiye üzerinden ve Akdeniz’den başka ülkeler üzerinden Avrupa’ya mülteci akını sorunun vardığı boyutları göstermesi bakımından ciddi uyarılar ortaya koymuş. Uluslararası camianın göçmen politikası iflas etmiş vaziyettedir. Küresel bir sorun haline gelen bu sorunu çözebilme yeteneği kalmamıştır. Bu konuyla ilgili kimin söyleyecek sorunu varsa bir araya getirilmesi ve bu insanların ortak politikalar oluşturması zaruridir. Göç meselesi neden bu kadar çok dünyanın gündemine geldi? 5 milyon insanın Suriye dışına gitmesi bir sonuçtur, neden değildir. Önce biz göçü ortaya çıkaracak nedenleri ortadan kaldıracak perspektife sahip olmamız bununla ilgili de dünyada ciddi bir çözüm ortaya koyabilmemiz şarttır. 15 yıl sonra 60 milyon mülteci ona ilaveten bir 60 milyonumuz daha olacaktır. Bu mültecilerin yüzde 86’sı gelişmekte olan ülkelere yerleşmektedir” şeklinde konuştu.
"EN AĞIR FATURAYI TÜRKİYE ÖDÜYOR"
Göçmen faturasının en ağırını Türkiye’nin ödediğini kaydeden Kurtulmuş, “Bu ülkeler içinde 2014 yılı sonu itibariyle 1 milyon 600 bin mülteciyi kabul etmesiyle Türkiye dünya birincisidir. Eylül 2015 itibariyle bu sayı 2 milyon 110 bine çıkmıştır. Bu ağır faturanın en ağır bedelini ödeyen ülke de Türkiye’dir. Son günlerde bu kadar dünya gündemine gelmesinin sorunlarından bir tanesi Akdeniz ve Eğe’de yaşanan hareketliliktir. Avrupa’da 2015 ’in ilk 8 ayında 500 bin kişi Avrupa Birliği’nin sınırına dayanmıştır. Göç meselesine uzaktaki bir mesele olarak bakan ve böyle algılayan Avrupa kamuoyu göç meselesiyle 2015’in yazında yüzyüze geldiler ve gördüler ki göç Avrupa’ya da ait bir sorundur” diye konuştu.
"HERKES AYLAN BEBEĞİN FOTOĞRAFINI GÖZÜNÜN ÖNÜNE GETİRSİN"
“2 temel sorunu çözmeden göç sorununu çözmek mümkün değildir” diyen Kurtulmuş, “Dünya üzerinde yaşanan küresel adaletsizlik. Küresel adaletsizlik böyle sürmeye devam ettikçe önümüzdeki on yıllar boyunca göç sorunu devam edecek, belki bahsettiğimiz 3. Dünya savaşının tehlikesinden daha büyük bir tehlikeyle insanlığı karşı karşıya bırakacak. Zengin Kuzey ülkeleri 20-25 yıllık süre içinde zenginliklerini artıracak ama nüfusları azalacak. Tam tersine fakir güney ülkeleri ise hem fakirliklerini artıracak hem de nüfuslarını artıracak. Bu yapı sürdürülebilir bir yapı değildir. Herkes Aylan bebeğin fotoğrafını gözünün önüne getirsin. 2. temel sorun ise baskılar, demokrasinin azlığı ve iç çatışmalardır. Suriye’deki iç savaş olmasaydı bugün Suriye’de 5 milyon mülteciden bahsediyor olmayacaktık. Bir yapılanmaya ihtiyaç vardır. Anlık ve geçici yardımlar yerine mülteci sorununu çözmek için kalıcı tedbirler alabilmek için küresel bir kuruluşa sahip olabileceğiz. Bunu sadece bir teklif olarak ortaya koyuyoruz” ifadesini kullandı.
"TÜRKİYE BÖYLE BİR TEKLİFİ DOĞRU BULMUYOR"
Mülteci sorunuyla ilgili Avrupa’dan Türkiye’ye teklif geldiğini kaydeden Numan Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avrupa’ya giden mültecilerle birlikte şöyle bir teklif geldi. ’Türkiye bunlara baksın, biz gereken yardımı yapalım. Bu insanlar orada kalsın’. Türkiye sanki mültecilerle ilgili bir toplama kampı gibi olsun. Türkiye böyle bir teklifi doğru bulmuyor. Buradaki ve ya başka ülkelerdeki mültecileri sadece dışarıdan yardımlarla değil kendilerinin oluşturduğu kasabalar, yerleşim yerleri, bütün bunlarla birlikte bulundukları ülkelere maddi yük değil bulundukları ülkelerin ekonomilerinin birer parçası haline gelebileceği yeni Habitat alanları oluşturulmalı. Aksi taktirde bütün dünya mültecilerin sokakta gördüğü kısmıyla, yüzüyle ilgileniyor. Suriyeli ve Iraklı mültecilerden son derece iyi mesleğe sahip gelecek vadeden pırıl pırıl genç nesiller var. onlar üretsinler, onlar okullarını kursunlar, gelecek nesillerini geliştirsinler. Bu şekilde küresel adaletsizlik devam etsin yıllar boyunca mülteci sorunu devam eder. Biz Türkiye olarak elimizden geleni yapıyoruz. Kimseden Türkiye’ye sadaka vermesini beklemiyoruz. Sorun sadece Türkiye’nin sorunu değildir. Kimin bu konuyla ilgili hangi çalışması varsa bunları bizimle tartışıp bir sonuca bağlamalı ve teklif olarak uluslararası camiaya paylaşmamız lazım. 2 teklifi ortaya koyduğumuz gibi. UNİCEF benzeri maddi imkanları olan bir şemsiye kuruluş ve ikincisi de mültecilere özgü Habitat alanları, yerleşim yerleri kurularak onları aktif olarak ekonomiye kazandırmamız. Doğru işbirliği yapmak isteyen bütün ülke ve kurumlarla iş birliği yapmak için hazırız.”