Geleceği Düşünmek; Mülteciler Sempozyumu

ANTALYA - Kültür ve Turizm Bakanlığının katkısıyla bu yıl 3'üncüsü düzenlenen Uluslararası Mimarlık Bienali 2015 Antalya etkinlikleri kapsamında, Geleceği Düşünmek; Mülteciler Sempozyumu gerçekleştirildi.

Antalya'da bir otelde düzenlenen sempozyumda konuşan Uluslararası Af Örgütü Mülteci Hakları Koordinatörü Volkan Görendağ, Türkiye'de bulunan 650 bin Suriyeli çocuktan sadece yüzde 10'unun okul imkanı bulduğunu belirtti.

Türkiye'ye sığınan mültecilerin en temel sorununun barınma olduğunu ve devletin bu konuda her hangi bir hizmet sunumunda bulunmadığını savunan Görendağ, 260 bin Suriyelinin sınır kentlerinde kurulan kamplarda barındığını, geriye kalan 2 milyon kişinin ise son derece kötü koşullarda hayatlarını devam ettirmeye çalıştıklarını ve bunun da bir takım sağlık sorunlarını ortaya çıkmasına neden olduğunu iddia etti.

Görendağ, yaklaşık 2 milyon insanın çok büyük kısmının Gaziantep, İstanbul, Ankara, Şanlıurfa gibi şehirlerde yaşama mücadelesi verdiğini vurgulayarak, "Bugün hükümet yaklaşık bin Suriyeliye çalışma izini verdiğini söylüyor ama onların tümü ya şirket ortaklıkları, ya da iş yeri açma izni şeklindedir. İzin alıp da sosyal güvenceyle çalışanların sayısı yok denecek kadar azdır" dedi.

- "Kayıp nesil oluşma riski çok yüksek"

Türkiye'deki 650 bin Suriyeli çocuktan sadece yüzde 15'inin okula gitme imkanı bulduğuna işaret eden Görendağ, şöyle konuştu:

"Geriye kalan çocukların tümü ailelerine destek olabilmek için oldukça zor ve sağlıksız koşullarda ve resmi olmayan işlerde çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Türkiye'de kamp dışında kalan mültecilere sağlık hizmetlerine erişim dışında herhangi bir hizmet ve hak tanımlanmamış. Suriyelilerin gelmesi beşinci yıla girdi. Bu sürede eğitim almayan çocukların, BM'nin deyimiyle bir 'kayıp nesil' oluşma riski çok yüksek. Baktığınız zaman mültecilerin en fazla sığındığı 5 ülke Irak, Mısır, Lübnan, Ürdün ve Türkiye'dir. En iyi koşulları sunabilecek hem ekonomik hem de siyasi güçte olan Türkiye'de bile çocukların okullaşma oranından yüzde 10'lardan bahsedebiliyoruz. Diğer ülkelerdeki Suriyelilerin durumunu siz düşünün. Sanırım BM'nin tarif ettiği o 'kayıp nesil' Suriye'de oluşmaya başladı ve her geçen yıl buna katkı sunan bir süreci yaşıyoruz."

Gürdağ, Mimarlar Odasının organizasyonda Suriyelilerin yaşadıkları soruna değinen etkinlik düzenlenmesinin bir ilk olduğuna dikkat çekerek, "Mimarların özellikle barınma hakkı temelinde göç olgusuna eğilmesi kesinlikle büyük bir alan. Mülteciler burada bir yıl boyunca kalmayacaklar, uzun dönemler Türkiye'de kalacaklar ve bu barınma sorunu da yakın zamanda çözülebilecek bir sorun değil. Uluslararası Af Örgütü olarak bu konuda her türlü işbirliğine hazırız" ifadesini kullandı.

Koç Üniversitesi Göç Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi görevlisi İlke Şanlıer Yüksel ise 1992 ve 1995 yılları arasında Doğu ve Güneydoğu'da yaklaşık 4 bin köy ve mezranın boşaltıldığını iddia etti.

Yüksel,  şunları kaydetti:

"Yaklaşık bir milyon insan yerinden edildi. Bu insanlar bölgedeki kentlerin yanı sıra İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve İçel gibi kentlere de göç etmek zorunda kaldılar. Bu zorla yerinden edilme bölgede tarımsal üretimin çöküşüne, kentte işsizliğin hızla artmasına, kentsel kayıp dışı ekonomide geçici işlerin artmasına neden oldu. Yeni, kentli bir yoksullukla karşı karşıya kaldık. Ön yargı ve ayrımcılığın arttığını da biliyoruz bu zorla yerinden edilme göç sonrasında. Eğitimle ilgili eşit olmayan hak erişimleri söz konusudur. Artan kentsel, siyasal gerilmede yine bu zorla yerinden edilme sürecinde tanık oluyoruz."

Kaynak: AA