DBP Eş Genel Başkanı Yüksek Açıklaması
"Eğer iç savaş çıkmıyorsa bu bizim yaklaşımımızla ilgili bir şeydir. Dolayısıyla, böyle bir durum söz konusu değil. Tam tersine biz birleştirmeye, bütünleştirmeye çalışan bir yaklaşım sahibiyiz"
DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, "Eğer iç savaş çıkmıyorsa bu bizim yaklaşımımızla ilgili bir şeydir. Dolayısıyla, böyle bir durum söz konusu değil. Tam tersine biz birleştirmeye, bütünleştirmeye çalışan bir yaklaşım sahibiyiz" dedi.
Yüksek, HDP Iğdır milletvekilleri Mehmet Emin Adıyaman ve Kıznaz Türkeli ile Iğdır Belediyesi'nde basın toplantısı düzenledi.
Muharrem ayında, Hz. Hüseyin ve beraberindeki 72 kişinin şehit edilmesinden dolayı derin üzüntü içinde olduklarını belirten Yüksek, "Hz.Hüseyin’in şehit edilişinin yıl dönümünde diyorum ki Kerbela olayını lanetliyorum ve kınıyorum. Ama hala Kerbela'ya yol açan anlayış ülkemizde devam ediyor. Hz. Hüseyin'in 6 aylık çocuğunu dahi oklayarak öldüren Yezit zihniyeti ile Cizre’de bizim 6 aylık bebeğimizin buzdolabında saklanmasına yol açan anlayış arasında hiçbir fark yoktur. Hz. Hüseyin ve Ehlibeyt'i katleden anlayış ile Ankara'da 102 insanımızı katleden anlayış arasında hiçbir fark yoktur, anlayış aynıdır. Kerbela'lar devam ediyor" ifadesini kullandı.
Kamuran Yüksek, heyet olarak Tuzluca ilçesi ve Iğdır'da çeşitli temaslarda bulunduklarını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Önümüzde 1 Kasım seçimleri var, çok önemli. Ama bu ülkenin seçimden de öte daha ciddi sorunları var. Biz türkiye'ninb bir rejim krizi yaşadığını düşünüyoruz. Sadece bir seçim sorunu yaşadığını düşünmüyoruz. Aslında 90 yıllık cumhuriyet rejimin değişim sancısı yaşadığını, bu değişimi bir türlü gerçekleştiremediğini, bundan kaynaklı tıkanmaların, bundan kaynaklı kavgaların krizlerinin yaşandığını düşünüyoruz."
Kendilerinin bugüne kadar bölücü ve ayrıştırıcı yaftalarla ifade edildiklerini aktaran Yüksek, "Artık toplumun görmesi lazım. Bizim bölünmeden çok birleştirme gibi bir çabamız var. Eğer ki Ortadoğu böyle bir ateş çemberindeyken bölünme gibi bir strateji olmuş olsaydı şu anda ülkede iç savaş olurdu. Eğer iç savaş çıkmıyorsa bu bizim yaklaşımımızla ilgili bir şeydir. Dolayısıyla, böyle bir durum söz konusu değil. Tam tersine biz birleştirmeye, bütünleştirmeye çalışan bir yaklaşım sahibiyiz" diye konuştu.
-"Beyaz Torosların yerine Siyah Range Rover jipler var"
Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Yüksek, Başbakan Ahmet Davutloğlu'nun "Biz gidersek Beyaz Toroslular gelir" ifadesine, ülkede büyük bir gündem oluştuğunu ve yeteri kadar cevap verildiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Bu açıkça vatandaşı tehdittir. Bugüne kadar bize bunu söylediler, HDP, DBP baskıyla oy alıyor, yani bugüne kadar bir vatandaş çıksın desin ki 'HDP geldi baskıyla sen bana oy vereceksin dedi' biri çıksın ortaya veya bizim böyle bir söylemimizi göstersinler. Kamuoyuna açık, nereye gidiyorsak basın var, konuşuyoruz. Bir yerde de bizim halkı tehdit eden bir görüşümüzü bulurlarsa buyursunlar kamuoyuyla paylaşsınlar. Bakın ülkenin başbakanı, devlet imkanlarının tamamı elinde, memlekette vatandaşı tehdit ediyor. Diyor ki bana oy vermezseniz Beyaz Toroslular dolaşır. Bu tehdittir, şantajdır. Şimdi peki siz varken halkın yaşamış olduğu durum ne, dönüp bakın bakalım. Beyaz Torosluların dolaştığı dönemden farklı bir süreç yaşıyor muyuz. Beyaz Torosların yerine siyah Range Rover jipler dolaşıyor sokaklarda."
Yüksek, Cizre'de 8 mahalledeki sandıkların taşınmasının insanları zora sokacağını savunarak, şunları anlattı:
"Oy kullanma oranını düşürmeye çalışıyorlar. Çünkü orada 10 kişiden 9'u bize oy veriyor, 1'i AK Parti'ye oy veriyor. Bu durumda ne kadar az kişi sandığa giderse o kadar daha fazla avantaj gördüğü için böyle bir uygulama yapıldı. YSK reddetti, şimdi yeniden yapılıyor. Bazı yerlerde böyle bir zaruri durum olabilir, biz bunu anlayışla karşılarız. Örneğin Cizre gibi. 3 mahallesinde, benim kendimde gördüm orada sandık kurulması ve gidip orada güvenlik alınması çok zor görünüyor. O durumda daha tampon yerlerde, daha güvenlik yerlerde ama oraya yakın, yani yurttaşın gelip oy kullanmasını engellemeyecek mesafede kurarak bu şekilde sandık başına gidilmesinin temin edilmesini ben tümüyle yanlış bulmuyorum. Mesela Bitlis'tekini yanlış buluyorum, köydekilerini getiriyor merkeze. O köylü oraya gelemeyecek. Ama Cizre'de o mahalledekilerin hemen yanı başındaki yerlere taşınmış olmasını anlayabiliriz. Batman'da da 22 mahallede böyle bir talep vardı. Aslında Batman'da böyle bir ihtiyaç yok. Burada özel hedefleri var muhtemelen. Totalde yaptıkları yanlıştır, bir tek Cizre'de olabilir diyorum."
Yüksek, daha sonra partililer ve vatandaşlarla bir araya geldi.
Kaynak: AA
Yüksek, HDP Iğdır milletvekilleri Mehmet Emin Adıyaman ve Kıznaz Türkeli ile Iğdır Belediyesi'nde basın toplantısı düzenledi.
Muharrem ayında, Hz. Hüseyin ve beraberindeki 72 kişinin şehit edilmesinden dolayı derin üzüntü içinde olduklarını belirten Yüksek, "Hz.Hüseyin’in şehit edilişinin yıl dönümünde diyorum ki Kerbela olayını lanetliyorum ve kınıyorum. Ama hala Kerbela'ya yol açan anlayış ülkemizde devam ediyor. Hz. Hüseyin'in 6 aylık çocuğunu dahi oklayarak öldüren Yezit zihniyeti ile Cizre’de bizim 6 aylık bebeğimizin buzdolabında saklanmasına yol açan anlayış arasında hiçbir fark yoktur. Hz. Hüseyin ve Ehlibeyt'i katleden anlayış ile Ankara'da 102 insanımızı katleden anlayış arasında hiçbir fark yoktur, anlayış aynıdır. Kerbela'lar devam ediyor" ifadesini kullandı.
Kamuran Yüksek, heyet olarak Tuzluca ilçesi ve Iğdır'da çeşitli temaslarda bulunduklarını vurgulayarak, şunları söyledi:
"Önümüzde 1 Kasım seçimleri var, çok önemli. Ama bu ülkenin seçimden de öte daha ciddi sorunları var. Biz türkiye'ninb bir rejim krizi yaşadığını düşünüyoruz. Sadece bir seçim sorunu yaşadığını düşünmüyoruz. Aslında 90 yıllık cumhuriyet rejimin değişim sancısı yaşadığını, bu değişimi bir türlü gerçekleştiremediğini, bundan kaynaklı tıkanmaların, bundan kaynaklı kavgaların krizlerinin yaşandığını düşünüyoruz."
Kendilerinin bugüne kadar bölücü ve ayrıştırıcı yaftalarla ifade edildiklerini aktaran Yüksek, "Artık toplumun görmesi lazım. Bizim bölünmeden çok birleştirme gibi bir çabamız var. Eğer ki Ortadoğu böyle bir ateş çemberindeyken bölünme gibi bir strateji olmuş olsaydı şu anda ülkede iç savaş olurdu. Eğer iç savaş çıkmıyorsa bu bizim yaklaşımımızla ilgili bir şeydir. Dolayısıyla, böyle bir durum söz konusu değil. Tam tersine biz birleştirmeye, bütünleştirmeye çalışan bir yaklaşım sahibiyiz" diye konuştu.
-"Beyaz Torosların yerine Siyah Range Rover jipler var"
Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Yüksek, Başbakan Ahmet Davutloğlu'nun "Biz gidersek Beyaz Toroslular gelir" ifadesine, ülkede büyük bir gündem oluştuğunu ve yeteri kadar cevap verildiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Bu açıkça vatandaşı tehdittir. Bugüne kadar bize bunu söylediler, HDP, DBP baskıyla oy alıyor, yani bugüne kadar bir vatandaş çıksın desin ki 'HDP geldi baskıyla sen bana oy vereceksin dedi' biri çıksın ortaya veya bizim böyle bir söylemimizi göstersinler. Kamuoyuna açık, nereye gidiyorsak basın var, konuşuyoruz. Bir yerde de bizim halkı tehdit eden bir görüşümüzü bulurlarsa buyursunlar kamuoyuyla paylaşsınlar. Bakın ülkenin başbakanı, devlet imkanlarının tamamı elinde, memlekette vatandaşı tehdit ediyor. Diyor ki bana oy vermezseniz Beyaz Toroslular dolaşır. Bu tehdittir, şantajdır. Şimdi peki siz varken halkın yaşamış olduğu durum ne, dönüp bakın bakalım. Beyaz Torosluların dolaştığı dönemden farklı bir süreç yaşıyor muyuz. Beyaz Torosların yerine siyah Range Rover jipler dolaşıyor sokaklarda."
Yüksek, Cizre'de 8 mahalledeki sandıkların taşınmasının insanları zora sokacağını savunarak, şunları anlattı:
"Oy kullanma oranını düşürmeye çalışıyorlar. Çünkü orada 10 kişiden 9'u bize oy veriyor, 1'i AK Parti'ye oy veriyor. Bu durumda ne kadar az kişi sandığa giderse o kadar daha fazla avantaj gördüğü için böyle bir uygulama yapıldı. YSK reddetti, şimdi yeniden yapılıyor. Bazı yerlerde böyle bir zaruri durum olabilir, biz bunu anlayışla karşılarız. Örneğin Cizre gibi. 3 mahallesinde, benim kendimde gördüm orada sandık kurulması ve gidip orada güvenlik alınması çok zor görünüyor. O durumda daha tampon yerlerde, daha güvenlik yerlerde ama oraya yakın, yani yurttaşın gelip oy kullanmasını engellemeyecek mesafede kurarak bu şekilde sandık başına gidilmesinin temin edilmesini ben tümüyle yanlış bulmuyorum. Mesela Bitlis'tekini yanlış buluyorum, köydekilerini getiriyor merkeze. O köylü oraya gelemeyecek. Ama Cizre'de o mahalledekilerin hemen yanı başındaki yerlere taşınmış olmasını anlayabiliriz. Batman'da da 22 mahallede böyle bir talep vardı. Aslında Batman'da böyle bir ihtiyaç yok. Burada özel hedefleri var muhtemelen. Totalde yaptıkları yanlıştır, bir tek Cizre'de olabilir diyorum."
Yüksek, daha sonra partililer ve vatandaşlarla bir araya geldi.