'I. Asya-Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi'

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "I. Asya-Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi" vesilesiyle farklı ülkelerde yaşayan nice Müslüman'ın, içinde namaz kılacakları bir tek camileri ve mabetleri olmadığını üzüntüyle öğrendiklerini, Kur'an-ı Kerim'i hala fotokopi yoluyla çoğaltarak çocuklarına öğreten Müslümanların varlığından haberdar olduklarını belirtti.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 13-16 Ekim 2015 tarihleri arasında düzenlenen "I. Asya-Pasifik Ülkeleri Müslüman Dini Liderler Zirvesi", sonuç bildirgesinin okunmasıyla sona erdi. İstanbul'da gerçekleşen ve 37 ülkeden 125 Müslüman dini liderin katıldığı zirvede "Kesret İçinde Vahdet: Hikmet ve Barış'ı Birlikte Düşünmek" başlığı altında müzakereler yapıldı.

Görmez, AA muhabirine, zirveye ilişkin yaptığı değerlendirmede, bu toplantının, dünyadaki tüm Müslümanlarla işbirliği imkanlarını tespit ve tesis etmek için uluslararası düzeyde oluşturulan beşinci önemli platform olduğunu ifade etti.

Hint alt kıtası, Malay dünyası ve Pasifik ülkelerinde yaşayan bütün Müslümanların resmi, sivil, dini müesseselerini ve Müslüman dini liderlerini zirve dolayısıyla ilk defa bir araya getirdiklerine dikkati çeken Görmez, şöyle devam etti:

"Bu bölge İslam toplumlarının üçte ikisinin yaşadığı bir coğrafyadır. Hindistan, Pakistan, Afganistan, Bangladeş gibi İslam'ın kadim medeniyet havzalarından Endonezya, Malezya, Singapur, Brunei gibi bölgenin nispeten müreffeh Müslüman toplumlarının temsilcileri var bu bölgede. Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Kore'den gelen Müslüman kardeşlerimiz yine bu zirvede yer almışlardır. Yüzyıllardır bulundukları coğrafyalarda her türlü zulme ve ayrımcılığa maruz kalarak varoluş mücadelesi veren Arakanlı kardeşlerimizle bu vesileyle bir araya geldik. Myanmar'dan, Filipinler'den Müslüman temsilciler bu toplantıda yer almıştır. Filipinler'de barışı tesis etmeye çalışan ama yüzyıllardır mücadele veren Moro Müslümanlarının temsilcileri ile yüzyıllardır büyük sorunlar yaşayan Patani Müslümanlarının temsilcileri burada idi. Filipinlerden, Çin'den Doğu Timor'a, Hong Kong'dan Nepal'e, Sri Lanka'ya, Kamboçya'ya, Maldivler'e, Vietnam'a kadar bütün bu bölgelerde yaşayan Müslüman kardeşlerimizin temsilcileri ile bir araya gelme imkanımız oldu."

"Dünya üzerinde günün ilk ezanının okunduğu Kamçatka'dan kardeşlerimiz geldi. Cezayir İstiklal Savaşı'nda bir adaya hapsedilen 4 bin mücahidin 100 yıl sonra İslamiyet'i aynı adada yaymaya çalışan torunları aramızdaydı" diyen Görmez, Yeni Kaledonya'dan, Guam'dan, Laos'tan, Vanuatu, Palau, Samoa, Kiribati gibi varlıklarından çoğunun haberdar olmadığı Müslümanlarla birlikte olduklarını dile getirdi.

- "Her bir ülkenin, her bir kardeşimizin çok muhteşem bir hikayesi var"

"Her bir ülkenin, her bir kardeşimizin çok muhteşem bir hikayesi var" ifadesini kullanan Görmez, şunları kaydetti:

"Aralarında Hindistan'a kilisede tahsil görmeye giden bir Hristiyan din adamının ülkesine döndükten sonra İslamiyet'i neşretmeye başlayıp İslam cemiyetini kuran Müslüman kardeşlerimiz var. Yine 11 Eylül olaylarından sonra ülkesinde yaşayan 100'ü aşkın Müslüman kardeşini katletmeyi düşünen ama daha sonra Kur'an-ı Kerim'in ilk satırı 'Bismillahirrahmanirrahim' ile tanışınca Müslüman olup öldürmek istediği kardeşlerinin temsilcisi olarak bu toplantımıza iştirak eden İsa Muhammed Abdullah kardeşimiz vardı.

Bu toplantı vesilesiyle nice kardeşlerimizin içinde namaz kılacakları bir tek camileri ve mabetleri olmadığını üzüntüyle öğrendik. Kur'an-ı Kerim'i hala fotokopi yoluyla çoğaltarak çocuklarına öğreten kardeşlerimizin varlığından haberdar olduk. Aynı şekilde nice yerlerde bir mezarlığa sahip olmak için mücadele veren azınlık Müslüman kardeşlerimizin varlığına üzülerek tanık olduk. Bütün bu kardeşlerimiz toplantı süresince bölge Müslümanları olarak ilk defa bir çatı altında bir araya gelme imkanı bulduklarını ifade ettiler."

- "Bizim korsan denizcilerimiz olmadı"

Mehmet Görmez, toplantıya katılan bazı ülkelerdeki Müslümanların İslamiyet'le tanışmasını "ayrı bir mucize" olarak nitelendirerek, "Kardeşlerimizi dinlerken ayrıca hamdettim. Hepsi 'sizin ecdadınız geldi, bu topraklara İslamiyet'i getirdi' diyorlar. Bizim dünyanın en uzak yerlerine giden, gittiği bütün limanları yağmalayan korsan denizcilerimiz hiç olmadı. Bizim sömürge tacirlerimiz hiç olmadı elhamdülillah. Ama onların yerine, deniz aşırı ülkelere hikmet götüren, fazilet götüren, ahlak götüren, iman taşıyan denizcilerimiz oldu. Ticaretle beraber helali taşıyan, helal hayatı anlatan ve bu yolla nice dünyalarda din-i mübin-i İslam'ın insanlara ulaşmasına yardımcı olan tüccarlarımız oldu. Ve onların hepsini biz bu vesileyle yad ettik" şeklinde konuştu.

Bu toplantıda, Müslümanların sadece bölgesel sorunları üzerinde değil, aynı zamanda küresel ölçekteki sorunları üzerinde de durduklarını belirten Görmez, bu zirvede bölgesel ölçekte Müslümanların, sorunlar, çözüm önerileri, işbirliği imkanları, İslam dünyasında yeni düşünce hareketleri ve Asya Pasifik ülkeleri Müslüman milletlerine olumsuz etkileri, İslam dünyasında derinleşen dini sorunlar, İslam karşıtlığı ve kendini savunma stratejileri karşısında tutarlı ve yaşanabilir bir medeniyet tasavvuru başlıkları ile ülke temsillerinin sunumlarını gerçekleştirdikleri 8 oturum düzenlediklerini anlattı.

4 gün süren zirvenin 20 maddelik sonuç bildirgesinin okunmasıyla sona erdiğini belirten Görmez, "Sonuç bildirgesinde de yer verdiğimiz birkaç konunun altını çizmek isterim. İslam dini ve İslam dünyasının bugün tarihin en zor süreçlerinden birini yaşamaktadır. Dahili ve harici pek çok saikle başta Suriye, Irak, Filistin, Afganistan, Myanmar, Arakan olmak üzere dünyanın muhtelif yerlerinde Müslümanların karşı karşıya kaldığı şiddet, savaş, terör, çatışma ve kaos ortamı, Şam'ın sürekli tahrip edilmesi, katledilen masum canlar, yaşanan mazlumiyetler ve mağduriyetler, vicdan sahibi herkesi ve bütün Müslümanları derinden sarsmaktadır" dedi.

Görmez, "Müslüman dünyanın içinden gelmekte olduğu bu zorlu süreci en az zararla atlatarak yeniden selam, eman ve güven ortamına kavuşturulması, imanları, kalpleri ve gayeleri bir olan Müslümanların coğrafyaları birbirine ne kadar uzak olursa olsun dilleri, ırkları, mezhep ve meşrepleri ne kadar farklı olursa olsun çokluk içinde birliği sağlamalarına, İslam'ın insanlığa takdim ettiği ilim, hikmet ve marifet yolunu takip etmelerine, barış, adalet ve merhameti tesis etmelerine ve kurumsallaştırmalarına bağlıdır" değerlendirmesinde bulundu.

- "Medrese sistemi günümüz şartlarında yeniden tahkim edilmeli"

Görmez, DAEŞ ve benzeri anlayışların farklı coğrafyalara sirayet etmemesi için şu önerilerde bulundu:

"Ortadoğu'da ortaya çıkan ve İslam'ı tekeline alan, kendisi gibi inanmayanları tekfir eden, ahlak ve hukuk tanımayan, kirli savaşları cihat olarak telakki eden bazı türedi anlayışların Asya-Pasifik ülkelerindeki Müslümanlara sirayet etmemesi için bu coğrafyalardaki kadim, dini, kültürel ve tarihi dokunun korunması büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede bilhassa sahih dini kaynaklar, din eğitimi, din hizmetleri, alim yetiştirme düzeni, eğitim ve medrese sistemi günümüz şartlarında yeniden tahkim edilmelidir."

Kaynak: AA