Tiroid Kanserinde Atom Tedavisi

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlknur Ak Sivrikoz, Tiroid kanserlerinde Radyoiyot (Atom) tedavisi hakkında açıklamalarda bulundu.

Tiroid Kanserinde Atom Tedavisi
Prof. Dr. İlknur Ak Sivrikoz, radyoaktif iyot tedavisinin, radyasyon yoluyla tiroid bezinin tahrip edilmesi esasına dayalı bir nükleer tıp tedavi yöntemi olduğunu kaydetti.

Halk arasında “atom tedavisi” olarak da bilinen bu yöntem ile dünyada ve Türkiye'de milyonlarca tiroid kanseri hastasının tedavi edildiğini ve edilmeye de devam ettiğini aktaran Sivrikoz, “Yaklaşık 70 yıldan bu yana kullanılan radyoiyotun yan etkileri ile ilgili birçok çalışma yapılmış olup, radyoiyotun kansere ve kısırlığa yol açmadığı gösterilmiştir” dedi.

RADYOİYOT NASIL ETKİ EDER?

Radyoiyotun nasıl etki edeceğini anlatan Sivrikoz, “Radyoiyot, iyot atomunun radyoaktif şeklidir. I-131 (iyot 131) olarak bilinen bu atom, diğer radyoaktif maddeler gibi devamlı surette parçalanarak çevreye radyasyon yayar. Tedavi amacı ile hastaya ağız yoluyla verilen radyoiyot, normal iyot gibi kısa sürede emilerek tiroid bezinde toplanır ve yaymış olduğu radyasyon ile ameliyat sonrası geri kalan normal tiroid dokusunu ve tümör hücrelerini ortadan kaldırır. Radyoiyotun büyük miktarı idrar, bir kısmı tükürük ve çok az bir kısmı da ter ve dışkı ile vücuttan atılır (ilk 24 saatte yüzde 50-80'lik oranı idrar yolu atılır)” diye konuştu.

RADYOİYOT TEDAVİSİ ALACAK HASTALARIN UYGULAMASI GEREKEN KURALLAR NELERDİR?

Sivrikoz, “Tiroid hormonu kullanan hastalar radyoaktif iyot tedavisi almadan önce belli bir süre ilaçlarını (tefor, levotiron veya bitiron) kesmek zorundadırlar. Burada amaç, tiroid bezinin mümkün olduğunca fazla iyot tutmasını sağlamaktır. Bu nedenle iyot içeren madde ve yiyecekleri tedavi öncesi belirli bir süre kullanmamak gerekir (İyotlu tuz, İyotlu öksürük şurupları, iyot içeren vitamin ve mineral ilaçları, cips gibi hazır yiyecekler, deniz ürünleri, süt ve süt ürünleri, yumurta)” ifadelerini kullandı.

HASTANEDE KALMA SÜRESİ

Hastaların 3-5 gün civarında hastanede tedavi süreçlerinin sürdüğünü belirten Sivrikoz, “Tümörün tipi, boyutu, yayılımı ve beraberinde var olan risk faktörlerine göre hekimin belirlediği dozdaki radyoiyot ağız yoluyla hastaya verilir. Hastalar, nükleer tıp servisinde, özel olarak hazırlanmış (radyasyon geçirmeyen, kurşun kaplı) odalarda kalırlar. Kalış süresi, her gün yapılan ölçümler ile belirlenir, yapılan ölçümlerde hasta vücudunda kalan radyoiyot miktarı etrafa zarar vermeyecek düzeye indikten sonra (bir metre mesafeden 5mR/saat) hasta taburcu edilir. Bu süre her hasta için farklı olmakla birlikte genelde 3-5 gündür” şeklinde konuştu.

TABURCU OLDUKTAN SONRA İLK HAFTA NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

“Aile fertleri ve hastaların yakınlarında bulunan kişiler hem vücutta kalan radyoiyotun sebep olacağı dış ışınlamadan, hem de idrar, ter, tükürük gibi vücut sıvıları ile oluşabilecek bulaşmalardan radyasyon etkilerine maruz kalabilirler” diyen Sivrikoz, şöyle devam etti:

“Bu nedenle hastalar tedaviden sonra evlerine taksi veya özel arabalarıyla gidebilirler. Ancak aracın arkasında ve sürücüden en uzak mesafede oturmalılar. İlk hafta içinde toplu taşıma araçları ile yolculuk yapmak zorunda iseler yolculuk süresi 2 saati aşmamalıdır. Tedavi sonrası ayrı yatmalıdırlar. Evde ve iş çevrelerindeki kişilerle aralarında en az bir metre mesafe bırakılmalı ve bir saatten fazla kalmamalıdırlar. Özellikle hamile kadınlara ve 10 yaşından küçük çocuklara yaklaşılmamalıdır. Mümkünse başkalarının kullandığı tuvalet kullanılmamalıdır. İdrar oturarak yapılmalı, temizlenirken taharet musluğu ve tuvalet kâğıdı kullanılmalıdır, eller bol su ve sabun ile yıkanmalıdır. İlk hafta atılabilir (kağıt veya plastik tabak-çatal vs.) malzemeler kullanılabilir. Birkaç saatlik kısa süreli ziyaretçi kabul edilebilir, ziyaretçiler ile arada en az 2 metre mesafe olmalıdır. Altmış yaşından büyük kimselerin radyasyondan etkilenme riski düşüktür. Bu yaştaki büyükler için korunma önlemi alınması gerekmez. Eğer acil tedavi gerektiren herhangi bir durum söz konusu olur ise hasta ile ilgilenecek hekim ve personele, yakın zamanda radyoiyot tedavisi görüldüğü bildirilmelidir. Ancak unutulmamalıdır ki yukarıdaki öneriler genel kurallar çerçevesinde verilmiştir. Gerçekte her hasta farklı bir durum arz etmektedir ve bu kurallar her bir hasta için değiştirilebilir. Kurallar önerilirken hastalığın durumu, verilen radyoiyot dozu, hastanın ve yaşadığı çevrenin sosyal, ekonomik ve kültürel durumu göz önüne alınır. Bu nedenle tedaviyi alan hasta, hekimiyle her konuyu ayrı ayrı tartışmalı, önerilerini almalı ve uygulamalıdır.”
Kaynak: İHA