Şamil Tayyar haklı çıktı

AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Gaziantep merkezli yapılan operasyonu değerlendirdi.

Şamil Tayyar haklı çıktı
Bir televizyon kanalının canlı yayın konuğu olan AK Parti Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, emniyette yapılan Şafak Operasyonu ilgili açıklamalarda bulundu. Tayyar, "Biz o dönem söküğün ucunu Gaziantep’te yakalasaydık, çorap söküğü gibi işin devamı gelirdi. 7 Şubattaki MİT krizi olmayabilirdi. 17 Aralık operasyonu yaşanmazdı. Erken uyarı sistemi devreye girdi. Bundan sonraki süreci iyi değerlendirmemiz gerekiyor” dedi.

Tayyar, 2011 yılında Gaziantep emniyetinde usulsüz dinleme yapıldığını ve o dönemdeki yapılanmayla ilgili açıklamalarda bulunduğunu hatırlatarak, “Bugün Gaziantep’te emniyetin yasa dışı dinleme nedeniyle başlattığı “Şafak Operasyonu” benim geçmişte yaptığım açıklamalardaki haklılığımı bir kez daha ortaya koydu. O dönem paralel yapı ilk operasyonu Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti eski Başkanı Abdullah Sabri Kocaman’a yaptı. Kocaman usulsüz dinlenerek, kalpazan suçlamasıyla itham edildi. Bir telefon konuşmasıyla Sayın Kocaman’a operasyon yaptılar. Ancak Abdullah Sabri Kocaman, ne yazık ki bir Aziz Yıldırım olmadığı için yeniden yargılanamadı. Ben bu konuyu Anayasa Mahkemesi’ne de sordum. Ancak şu gün olmuş, bir cevap alamadım” dedi.

"BENİ DE DİNLEDİLER"
Tayyar, kendisinin de o dönemde dinlendiğini belirterek, “Yapılan operasyonun 17 Aralık süreciyle bir ilgisi yok. Ergenekon sürecinde bu gün paralel yapı kadrosunda bulunan bazı kişileri tanıma fırsatım oldu. Milletvekili olduktan sonra tesadüfen dinlendiğimi fark ettim. Mesela, iki kişi arsında geçen bir konuşma, karşına başka bir yerde yeniden çıkıyor. Bunların normal yollarla öğrenilmeyeceğini ve dinlenildiğimi anladım. Daha sonra da bunu araştırmaya başladım. O dönem emniyetin beni dinleyeceklerine ihtimal vermiyordum. Daha çok MİT’ten mi? Yoksa jandarma mı? ihtimallerini düşünüyordum. Sonra araştırdığımda dinlemelerin emniyetten yapıldığını öğrendim. Sadece beni değil, benim gün içerisinde görüştüğüm ne kadar kişi varsa buna kendi danışmanım da dahil dinlemeye alınmış. Beni neden dinlediklerini o dönemin emniyet müdürüne sorduğumda “Ben istihbaratla toplantı yaptım. Dinlemişler ama biz bunları kapattık” dedi.

Ben de niye kapatıyorsunuz? diye sordum? Eğer ortada bir suç varsa siz de bunu araştıracaksınız. Madem öyle; araştırın, niye kapattık diyorsunuz? dedim. Daha sonra konuyu önce Vali beye, ardından Müsteşara, daha sonra İç İşleri Bakanı’na ilettim. Hatta o dönemin İç İşleri Bakanı İdris Naim Şahin’le telefonda atıştık ve telefonu yüzüne kapattım. Orada bir çete var ve bu çete, siyaseti, iş dünyasını dizayn etmeye çalışıyor” dedi.

"ÖRT BAS EDİLMEYE ÇALIŞILDI"
Tayyar, emniyetten kendisini dinleyen istihbarat müdürünün Hatay’a gönderildiğini ve daha sonra Reyhanlı patlamasının yaşandığına da dikkati çekerek, “Bunu görünce, ben gerekli her yere durumu ilettim. 2011’in sonuydu ve parçaları bir araya getirmeye çalışıyordum. Yine de cemaat böyle bir işin içine girmez, diye düşüncelerim vardı. Fakat bilgiler geldikçe ve parçaları bir araya toparladıkça durum netleşmeye başladı.

En son cemaatten tanıdığım birisiyle görüştüm ve Gaziantep Emniyeti’nin İstihbarat Müdürü’nün cemaatten olup olmadığı bilgisini sorgulayarak, “ Ne istiyorlar bizden, neden cemaat bizim üzerimize geliyor?” diye sordum. Bir gün sonra verilen cevapta “Biz bunu araştırdık, bizden değilmiş” dedi.

Sonradan öğrendim ki cemaat mensubuymuş. Suç ortaya çıkmasın diye her türlü yalan söylenebiliyor. Benim tepkilerim üzerine bu şahsı Hatay’a gönderdiler. Hatay Valisini de aradım ve bu adama dikkatli edin dedim. Nitekim Reyhanlı olayı yaşandı. Şimdi bütün bu uyarılara rağmen biz kendi içimizde de olayın vahimliğini kavramakta zorlandık. Biz o dönem söküğün ucunu Gaziantep’te yakalasaydık, çorap söküğü gibi işin devamı gelirdi. 7 Şubattaki MİT krizi olmayabilirdi. 17 Aralık operasyonu yaşanmazdı. Erken uyarı sistemi devreye girdi. Bundan sonraki süreci iyi değerlendirmemiz gerekiyor” dedi.

Kaynak: İHA