Başkan Çelik, Manisa'nın Kurtuluş Günü'nü Kutladı
Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik, 8 Eylül tarihinde gerçekleşen Manisa’nın düşman işgalinden kurtuluşunun 92. yıl dönümünü kutladı.
Şehzadeler Belediye Başkanı Ömer Faruk Çelik, Manisa’nın kurtuluşunun 92. yıl dönümü nedeniyle bir kutlama mesajı yayımladı. Başkan Çelik mesajında şunları belirtti;
"15 Mayıs 1919'da Ege’de Yunan işgali başladı.
Manisa’nın kahraman insanları, işgalden aylar önce etkili olmaya çalışırlar. Ayan Başkanlığına ve Sadaret Makamına Manisa Müftüsü ve Belediye Reisi Âlim Efendi ve Ticaret odası Reisi İbrahim Süleyman Beyin imzasıyla çekmiş oldukları telgraflara Merkezi Hükümetten bir cevap alamadılar. Bu telgraflar gönderildiğinde henüz İzmir işgal edilmemişti ama neticede 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir ve 25 Mayıs 1919 tarihinde Manisa hiç direnişsiz olarak işgal edilecekti. Manisa’nın işgalinde Mutasarrıf Hüsnü beyin namı diğer Hüsniyadis’in işgal kuvvetleri yanında yer alan tutumu, Manisa’daki cephanenin ve topların cephe gerisine taşınmak yerine doğrudan Yunan kuvvetlerinin eline geçmesine sebep oldu. İzmir’in işgalinden 4 gün sonra Mustafa Kemal Paşa, ‘3. Ordu Müfettişi ve Fahri Yaveri Hazreti Şehriyarı’ unvanıyla Samsun’dan Anadolu’ya ayak basacak ve bu çıkış, Osmanlı’nın küllerinden doğacak bir devletin habercisi olacaktı. Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşuna vesile olan ‘Kurtuluş Savaşı, İstiklal Harbi ya da Milli Mücadele’ olarak anılan büyük savaş tam üç yıl sürdü. Mudanya Mütarekesiyle fiilen, Lozan Antlaşmasıyla resmen sona erdi. Savaş yorgunu, bıkkın, bitkin Anadolu insanı beklenmedik bir mucizeyi gerçekleştirmişti. 30 Ağustos 1922'deki Dumlupınar Meydan Muharebesi zaferinden sonra İzmir'e doğru kaçan Yunanlılar ve yerli Rumlar Manisa’yı ateşe verdi, günlerce süren yangında tarihin Manisa'ya kazandırdığı büyük kültürel mirasın önemli bir kısmı yok oldu. Manisa yangınında 11 bin evden 10 bin 300’ü ile birlikte yüzyılların birikimi ilim ve kültür mirasımız da yok oldu. Yaklaşık üç yıl Yunan işgalinde kalan şehir 8 Eylül 1922 tarihinde kurtarıldı. Bir ay sonra Ekim 1922 de şehri ziyaret edenler şöyle diyeceklerdi: Halen şehrin üzerinden dumanlar çıkıyordu. Halkımız kılıçtan, tüfekten geçirilmişti. Köyler bomboştu. Herkes öldürülmüştü. Bir veya iki kişinin kurtulmasına bir mucize gözü ile bakıyorduk... Bir devletin kuruluşunun, yıkılışının ve kurtuluşunun nelere mal olduğunu, hangi acıların nasıl ve neden yaşandığını unutuyoruz. Kuruluşa seviniyor yıkılışı hatırlamak istemiyoruz. İstanbul’u alan Fatih’in sancağı Manisa, 450 yıl Osmanlı himayesinde kalan Yunanlılarca İşgal edilebiliyor ve üç kıtada at koşturan Osmanlı tarih olabiliyorsa durumdan çok fazla emin olmamak ve Manisa’nın düşman işgalinden kurtuluş yıldönümünden her yıl ders çıkarmak gerek… Peki, ne yapmak gerek? Ne yapılması gerektiği hususunda en uygun cevabı Atatürk 1 Mart 1922 günü TBMM’nin üçüncü toplantı yılını açılış konuşmasında okuduğu; ‘Hazır ol cenge, eğer istersen sulh ü salâh’ dizesiyle vermişti.Savaş kavramını, devletlerin birbirlerine isteklerini kabul ettirmek için giriştikleri mücadeledir diye tarif edebiliriz. Bu mücadele çeşitli şekillerde ve değişik alanlarda olabilir. Örneğin; ekonomik savaş, politik savaş, diplomasi savaşı, psikolojik savaş, silahlı savaş… Savaşa milletçe hazır olmanın bir yolu da psikolojik savaştır. Psikolojik savaş, bir taraftan düşmanın moral değerlerini yıpratıp yok ederken, öte yandan kendi toplumumuzun moral ve milli değerlerini yükseltmeyi, savaşma azim ve iradesini güçlendirmeyi amaçlar. Herkesin bir ideali, varmak istediği bir yer vardır. Peki, bizim neden varmak istediğimiz bir haritamız olmasın? Olmalıdır. Eğer olursa, karşımızdakilerin de korkuları olur! Asıl söylemek istediğim; ‘Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız üstün gelecek olanlar sizlersiniz (Al-i İmran3/139). Allah’a ve Resulüne itaat edin ve bir birinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider (Enfal, 8/ 46 )’ ayeti kerimelerinde gayet açık bir şekilde anlatılmıştır. Atalarımız böyle bir ruha sahip oldukları için o korkunç savaşlardan galip geldiler. Çünkü onlar, ‘Allah, müminlerden, mallarını ve canlarını cennet karşılığında satın almıştır (Tevbe, 111)’ müjdesi gereğince serden de yardan da vazgeçerek ‘i’layıkelimetullah ‘ uğruna savaşıp galip geldiler ve bize yurt, istiklal ve istikbal sağladılar. Ruhları şad olsun."