Özel Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Türkiye son 10 yıldır, Avrupa'da sosyal yardımların büyük ölçüde budandığı ve gelişemediği bir dönemde bu alanda çok ciddi atılımlar yaptı" dedi.

Özel Eğitimin Güçlendirilmesi Projesi'nin kapanış konferansına, Avcı'nın yanı sıra Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Stefano Manservisi, Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl katıldı.

Bakan Avcı, yaptığı konuşmada, projeye önem verdiklerini vurgulayarak, projeyle başlatılan süreçlerin, bundan sonraki uygulamalarda etkilerini hissettireceğini söyledi.

"Bu bir son değil, aslında bir başlangıç" diyen Avcı, bundan sonraki süreçte projenin kazanımlarını eğitim sistemine aktarmanın yollarını da bulacaklarını anlattı. Avcı, şöyle devam etti:
"Bu projenin bizim açımızdan en önemli özelliklerinden biri de uygulanacak testlerin uyumlandırılması meselesi. Gerçekten böylesine kültüre göre biçimlenen süreçleri her ülkede, herhangi bir uyumlama yapılmaksızın olduğu gibi uygulanması mümkün değil, geçmişte bu yanlışı yaptık, bu yüzden pek çok engellimizi de sağlanan imkanlardan mahrum bıraktık. Onun için bu uyumlandırma süreci inşallah bundan sonra mümkün olan en yüksek düzeyde erişimi sağlayacak bir fırsatı bize sağlamış olacak."
Projede emeği geçenlere teşekkür eden Avcı, "Türkiye son 10 yıldır, Avrupa'da sosyal yardımların büyük ölçüde budandığı, gelişemediği bir dönemde bu alanda çok ciddi atılımlar yaptı. Ama bunları, siz değerli öğretmenler olmasaydı, velilerimizin desteği olmasaydı kazanamazdık" dedi.

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Stefano Manservisi de insan hakları, ekonomik ve sosyal boyutu bulunan projenin önemine işaret etti.
Avrupa'da her 6 kişiden birinin engelli olduğunu kaydeden Manservisi, "Avrupa'da, 80 milyonun toplum hayatında ve ekonomik hayatta işlevini yerine getiremediğini görüyoruz. 80 milyonluk engelli nüfusunun yalnızca yarısının iş bulabildiğini düşünürsek, onların toplum hayatından nasıl soyutladığını anlayabiliriz" diye konuştu.


Türkiye'de de benzer durum olduğunu ifade eden Manservisi, Türkiye'deki engelli bireylerin yüzde 41'inden fazlasının eğitimsiz olduğunu, yalnızca yüzde 7.7'sinin yükseköğretime erişiminin sağlandığını söyledi.

Manservisi, "AB'nin çabalarında olduğu gibi, Türkiye'nin de bu bireyleri mümkün olan en üst düzeyde toplum ve iş hayatına katma çabaları devam ediyor" dedi.

-"Her bireyin temel hakkı"
Bu durumu biraz olsun tamir edebilmek için Türkiye'nin de BM Engellilik Stratejisini kabul ettiğini ve yasal mevzuatı haline getirdiğini anlatan Manservisi, "Ekonomik unsur bir yana, bunun temel bir insan hakkı olduğunu da unutmamalıyız. Engelli olsun olmasın herkes tüm imkanlarından eşit istifade etme, eşit muamele görme ve eşit fırsatlara sahip olmak durumundadır. Bu mesele, bir 'veren el alan el' meselesi değildir. Bu her bireyin temel hakkıdır. Demokratik ülke haline gelmek istiyorsak bunu yapmalıyız" şeklinde konuştu.


Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Pohl da ihtiyaçları, inançları, ideolojileri ne olursa olsun herkesin kaliteli bir eğitime erişim hakkı bulunduğunu vurgulayarak, ihtiyaçlara göre eğitim verilmesinin önemine değindi.
Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi'nin tarafı Almanya'nın gerekli yasal düzenlemeleri yerine getirerek, engelli öğrencilerin eğitim kalitesinin güçlendirilmesi için gerekli önlemleri aldığını anlatan Pohl, engelli bireylerin eğitim, sosyal yaşam ve iş hayatına katılımını sağlamak amacıyla eğitimin yanı sıra gerekli tüm faaliyetlerin eş güdüm içinde yürütüldüğünü ifade etti.

Türkiye için de projenin önemine işaret eden Pohl, projenin tüm paydaşlarına teşekkür etti.
Proje, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin psikolojik ölçme araçları ile eğitsel değerlendirme ve tanılamanın yapılması, topluma aktif katılımlarının sağlanarak, öğrenme ortamlarının ve fırsatlarının sivil toplum, yerel kamu kuruluşları, özel sektör ve belediyelerin desteğiyle artırılmasını amaçlıyor.
Kaynak: AA