Erdoğan Açıklaması

Cumhurbaşkanı Erdoğan BM Kurulu’nda gerçekleştirdiği konuşmasında BM’yi suçlayarak, “Eğer demokrasi diyorsak sandığa saygı duyalım.

Yok demokrasi değil de darbeyle gelenleri savunacaksak o zaman bu BM niye var diye merak ediyorum” dedi.


BM Kurulu’nda konuşan Erdoğan, “Filistin’de sadece birkaç ay içinde 2 binden fazla masum insan katledilirken BM beklenen çözümü üretememiştir. Suriye’de 4 yıldır 200 binden fazla kişi katledilirken 9 milyona yakın insan yer değiştirirken BM yine etkili çözümler sunamamıştır. Bakınız ben şunu da garipsiyorum. 2 bin kişi ölüyor kimyasal silahlarla. Kimyasal silahlarla 2 bin kişi ölürken konvansiyonel silahlarla 200 bin kişi ölüyor. 2 bin kişinin kimyasal silahlarla ölmesini suç telakki eden zihniyet konvansiyonel silahlarla 200 bin kişinin öldüğü yapıyı, anlayışı suç telakki etmiyor. Bu nasıl bir anlayıştır? Bu nasıl bir zihniyettir? Önce bunu çözüme kavuşturmamız lazım. Neticesi ölüm olan insanın ölümüne, canlıların ölümüne neden olan her türlü silahın kullanılması suçtur” dedi.

BM’nin masum insanların katledilişini izlediğini belirten Erdoğan, “İster kimyasal olsun, ister konvansiyonel olsun. Mısır’da halkın oylarıyla seçilmiş cumhurbaşkanı darbeyle indirilirken verdikleri oyun hesabını sormak isteyen binlerce masum katledilirken BM’de, demokratik ülkeler de bunu sadece izliyor ve bu darbeyi yapan kişi meşrulaştırılıyor. Eğer demokrasi diyorsak sandığa saygı duyalım. Yok demokrasi değil de darbeyle gelenleri savunacaksak o zaman bu BM niye var diye merak ediyorum. Şu anda da Irak’ta yaşanan kontrolsüzlük, terör ve göç dalgalarında BM etkin bir tavır ortaya koyamıyor. Bu suskunluk, çaresizlik ve tepkisizlik durumunun daha fazla devam edemeyeceği açıktır. Küresel ve bölgesel konulara çözüm hususunda daha hızlı ve yetkili karar alma mekanizmaları kurulmalı, BM doğruyu savunma konusunda çok daha cesur olmalıdır” dedi.

İslam adının terörle yan yana koyulmaması gerektiğini belirten Erdoğan, “Saygı değer delegeler burada şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Din adına terör kavramını hiçbir şekilde onaylamıyor, böyle bir tanımlamanın en başta dinlere yönelik büyük bir saygısızlık olduğuna inanıyoruz. Barış anlamına gelen İslam kavramının terör ile yan yana olmasına şiddetle karşı çıkıyoruz. İslam ile terörün yan yana kullanılması inciticidir. Aynı şekilde kendi insanlık eylemlerine İslami etiketini yakıştıranlar da başta İslam dinine olmak üzere tüm dinlere ve insanlığa karşı çok büyük saygısızlık içerisindedir. Değerli dostlar Türkiye olarak bölgemizde barış ve refahın tesis edilmesi için yoğun bir gayret içerisindeyiz. Hiçbir ülkenin iç işlerine karışmıyoruz. Bölgemizdeki her ülkenin toprak bütünlüğüne saygı gösteriyor, bunu güçlü şekilde savunuyoruz. İsrail-Filistin meselesinde barışa karşılıklı saygıya, iki devletli çözüme dayalı samimi bir çaba içerisindeyiz. Filistin meselesindeki hassasiyetimiz herkesin hayat hakkının kutsal olduğu ilkesinden kaynaklanmaktadır. Bölgemizdeki meselelere ırk, din, mezhep, çıkar temelli değil, sadece ve sadece insani, vicdani yaklaşıyoruz. Suriye’yi terk etmek zorunda kalan bir buçuk milyon kişiyi topraklarımızda ve çok büyük oranda kendi imkanlarımızla barındırıyoruz. Bakınız bir buçuk milyon insan şu anda benim ülkemde. Onları güvence altında tutuyoruz. Tüm gıdasıyla ilacıyla, eğitimiyle, sağlık hizmetleriyle bütün bunları biz karşılıyoruz. Peki dünyadan size ciddi bir destek geliyor mu? Maalesef hayır. Suriyeli mülteciler için şu ana kadar kullandığımız kaynak 3 buçuk milyar doları aşmış durumdadır. Bugün yaklaşık 4 milyon Suriye’deki mülteci var. Bunların 1 buçuk milyonu ülkemizde geri kalanı Lübnan, Ürdün, Irak, Mısır ve diğer ülkelerde bulunuyor” dedi.

Kaynak: İHA