Baş dönmesi hastalık habercisi
Vertigo’nun (baş dönmesi) bir hastalık olmadığı bir hastalığın habercisi olduğu belirtildi.
Birçok kişinin günlük hayatında karşılaştığı baş dönmesi ve dengesizlik üzerine bilgiler veren KBB uzmanı Opr. Dr. Özcan Acuner, denge bozukluklarının sadece beyin hastalıkları sonucu oluşmadığını, göz, kas ve iskelet sistemi hastalıklarının yanında en sık denge bozukluklarının iç kulakta yer alan denge organının bozuklukları sonucu oluştuğunu söyledi. En şiddetli ve hastayı panik haline sokan ve ani başlayan baş dönmeleri genellikle iç kulak kaynaklı olduğunu vurgulayan Acuner, “İç kulakta işitmeyi sağlayan ve koklea denilen işitme organının yanında dengeyi sağlayan organımızda birlikte bulunur.
Denge organı birbirine dik olarak yerleşmiş üç adet yarım daire kanalı ve bunları işitme organı kokleaya bağlayan bir ara bölmeden oluşur. Bu ara bölgedeki boşluk da da iç kulak taşları yer alır. İç kulaktaki bu organların içleri sıvı ile doludur ve başımızın veya vücudumuzun hareketleri ile sağ ve sol kulak adeta bir terazi gibi çalışarak dengemizi sağlarlar. İç kulak sıvalarının bir tarafta az çalışması veya fazla uyarılması şiddetli denge bozukluğu ile hastanın ortama adaptasyonunu bozarak hastanın aslında olmayan bir dönme veya itme, atılma gibi hareket hissi ile denge bozukluğuna neden olur” dedi.
“Baş dönmesi deyince hastanın dengesini sağlamadaki her türlü problem anlaşılır” diyen Acuner, “Bu durum; kafada sersemlik veya dengesizlik hissi, ani kalkışlarda göz kararması, boşluğa basma veya yerin ayağının altından kayması hissi, bir tarafa düşme veya atılma hissi, etrafın dönüyormuş hissi olması gibi hafiften şiddetliye kadar bir çok bulgu verebilir. Bu bulgular çok ani başlangıçlı olabileceği gibi uzun sürebilen ve belli bir pozisyonda gelebilen tarzda da olabilir. Dönme şikayetlerine, mide bulantısı, kusma, gözlerde kayma (nistagmus) veya görme değişiklilleri ve kulaklarda dolgunluk, ses ve hatta işitme kayıpları da eşlik edebilir. İç kulak hastalıklarına bağlı baş dönmeleri genellikle ani başlangıçlı ve şiddetli olurlar. Bunlara sıklıkla mide bulantısı ve kulakda dolgunluk, ses veya işitme kaybı da eşlik eder.
Bu tür dönmeler şiddetli olmalarına karşın daha selim tabiatlı olup zamanla azalır ve sıklıkla düzelirler. Beyin kaynaklı, merkezi baş dönmeleri ise daha hafif dönmeler olup, baş ağrısı, uyuşma hatta felçler, göz hareketlerinde, görmede ve konuşmada bozukluklar gibi daha farklı bulgular eşlik edebilir. Baş dönmelerinde bulguların çok azdan şiddetliye doğru değişkenlik göstermesi ve birçok eşlik eden belirtileri olması nedeniyle bu tür hastaların hem nöroloji hem de kulak burun boğaz hekimi tarafından ayrıntılı değerlendirilmesi önemlidir” ifadelerini kullandı.
Hastanın şikayetlerinin ve beyin kaynaklı bir dönme olup olmadığını anlamak için bazı testlerin hastalığın teşhisi açısından önemli olduğunu kaydeden Acuner, şunları söyledi:
“Bunlar; iç kulağın ve işitmenin değerlendirildiği işitme testleri (odiometri),bazı dönme ve hareket testlerinin yanında bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans(MR) gibi görüntüleme yöntemleri olabilir. Baş dönmesi kendisi bir hastalık olmayıp altta yatan bir sebebin bulgusu olduğu için öncelikle asıl sebebin tedavisi gerekir. Baş dönmesi, eğer pozisyonel baş dönmesi ise bunun tedavisi Epley manevrası denen ve doktorunuzun size muayene masasında uygulayacağı bazı hareketlerle olmaktadır. Bu hareketler iç kulaktaki bazı partiküllerin ve iç kulak taşlarının yerine oturmasını sağlamaktadır. Diğer sebeplerde istirahat ve ilaç tedavisi kullanmak gerekir.
Baş dönmesi şiddetli olan hastalar bazen serum takılıp hastaneye yatırmak gerekebilir. Baş dönmesi olan hastaların, bu durumu azaltmak için evde uygulayabileceği bazı hareketler vardır. Bunları ya doktorunuz size tarif edecektir ya da verilecek broşürlerle size bilgi verilecektir. Baş dönmesine yönelik bu hareketlerle hasta, dengesini güçlendirebilir ya da sağlam olan diğer kulağın dengeyi sağlamadaki uyumunu artırabilir… Ayrıca yorgunluk ve stres de baş dönmelerini artırıp başlatabildiği için stres ve yorgunluğunda giderilmesi gerekmektedir.”
Denge organı birbirine dik olarak yerleşmiş üç adet yarım daire kanalı ve bunları işitme organı kokleaya bağlayan bir ara bölmeden oluşur. Bu ara bölgedeki boşluk da da iç kulak taşları yer alır. İç kulaktaki bu organların içleri sıvı ile doludur ve başımızın veya vücudumuzun hareketleri ile sağ ve sol kulak adeta bir terazi gibi çalışarak dengemizi sağlarlar. İç kulak sıvalarının bir tarafta az çalışması veya fazla uyarılması şiddetli denge bozukluğu ile hastanın ortama adaptasyonunu bozarak hastanın aslında olmayan bir dönme veya itme, atılma gibi hareket hissi ile denge bozukluğuna neden olur” dedi.
“Baş dönmesi deyince hastanın dengesini sağlamadaki her türlü problem anlaşılır” diyen Acuner, “Bu durum; kafada sersemlik veya dengesizlik hissi, ani kalkışlarda göz kararması, boşluğa basma veya yerin ayağının altından kayması hissi, bir tarafa düşme veya atılma hissi, etrafın dönüyormuş hissi olması gibi hafiften şiddetliye kadar bir çok bulgu verebilir. Bu bulgular çok ani başlangıçlı olabileceği gibi uzun sürebilen ve belli bir pozisyonda gelebilen tarzda da olabilir. Dönme şikayetlerine, mide bulantısı, kusma, gözlerde kayma (nistagmus) veya görme değişiklilleri ve kulaklarda dolgunluk, ses ve hatta işitme kayıpları da eşlik edebilir. İç kulak hastalıklarına bağlı baş dönmeleri genellikle ani başlangıçlı ve şiddetli olurlar. Bunlara sıklıkla mide bulantısı ve kulakda dolgunluk, ses veya işitme kaybı da eşlik eder.
Bu tür dönmeler şiddetli olmalarına karşın daha selim tabiatlı olup zamanla azalır ve sıklıkla düzelirler. Beyin kaynaklı, merkezi baş dönmeleri ise daha hafif dönmeler olup, baş ağrısı, uyuşma hatta felçler, göz hareketlerinde, görmede ve konuşmada bozukluklar gibi daha farklı bulgular eşlik edebilir. Baş dönmelerinde bulguların çok azdan şiddetliye doğru değişkenlik göstermesi ve birçok eşlik eden belirtileri olması nedeniyle bu tür hastaların hem nöroloji hem de kulak burun boğaz hekimi tarafından ayrıntılı değerlendirilmesi önemlidir” ifadelerini kullandı.
Hastanın şikayetlerinin ve beyin kaynaklı bir dönme olup olmadığını anlamak için bazı testlerin hastalığın teşhisi açısından önemli olduğunu kaydeden Acuner, şunları söyledi:
“Bunlar; iç kulağın ve işitmenin değerlendirildiği işitme testleri (odiometri),bazı dönme ve hareket testlerinin yanında bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans(MR) gibi görüntüleme yöntemleri olabilir. Baş dönmesi kendisi bir hastalık olmayıp altta yatan bir sebebin bulgusu olduğu için öncelikle asıl sebebin tedavisi gerekir. Baş dönmesi, eğer pozisyonel baş dönmesi ise bunun tedavisi Epley manevrası denen ve doktorunuzun size muayene masasında uygulayacağı bazı hareketlerle olmaktadır. Bu hareketler iç kulaktaki bazı partiküllerin ve iç kulak taşlarının yerine oturmasını sağlamaktadır. Diğer sebeplerde istirahat ve ilaç tedavisi kullanmak gerekir.
Baş dönmesi şiddetli olan hastalar bazen serum takılıp hastaneye yatırmak gerekebilir. Baş dönmesi olan hastaların, bu durumu azaltmak için evde uygulayabileceği bazı hareketler vardır. Bunları ya doktorunuz size tarif edecektir ya da verilecek broşürlerle size bilgi verilecektir. Baş dönmesine yönelik bu hareketlerle hasta, dengesini güçlendirebilir ya da sağlam olan diğer kulağın dengeyi sağlamadaki uyumunu artırabilir… Ayrıca yorgunluk ve stres de baş dönmelerini artırıp başlatabildiği için stres ve yorgunluğunda giderilmesi gerekmektedir.”