İstanbul Merkezli Soruşturma
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca İstanbul Merkezli 25 Aralık soruşturması kapsamında hazırlanan takipsizlik kararında, konutlar hakkında teknik ve fiziki takip yapılamayacağı açıkça düzenlenmesine rağmen Başbakanlık resmi konutu teknik olarak takibe maruz bırakıldığı, Başbakan Erdoğan'ın Kısıklı'daki konutu ile ilgili GSM CELL haritası çıkarılarak görüştüğü kişilerle ilgili telefon sinyal eşleştirmesi yapıldığı belirtildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 141 sayfalık takipsizlik kararında, soruşturmanın 25 Aralık 2013'ten sonra devam ettiği süreçte, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia olunan görüşmelerin basına yansıması olayına açıklık getirilmesi bakımdan şu ifadelere yer verildi:
''İlgililerin dinleme kararlarına istinaden dinlenmemiş oldukları, soruşturma dosyasında Başbakan ve oğlu arasında geçen bir görüşme kaydının ve tapesinin bulunmadığı, soruşturma dosyasında Başbakan ve oğlu arasında geçen bir görüşme kaydının ve tapesinin bulunmadığı, TİB kayıtlarından anlaşılacağı üzere Başbakan Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan haklarında alınmış bir iletişimin tespiti ve kayda alınmasına dair kararında bulunmadığı tespit edilmiştir. İlgililer, ilgili bazı ses kayıtlarının ise 3. kişiler hakkında alınan dinleme kararlarına istinaden elde edilmiş olduğu ve dosyamıza sunulmuş olduğu görülmüştür.''
Takipsizlik kararında, İşadamı Turgay Ciner'in uzun süre dinlenildiği hatta Başbakanlık konutunda yaptığı görüşmenin GSM CELL haritasından takip edilerek aynı anda Başbakanla buluştuğunun tespit edilmesine rağmen hakkında fezleke düzenlenmediği, bu durumunda hukuki terminoloji ile izah edilemeyeceği kaydedildi.
CMK 140/5 maddesinde konutlar hakkında teknik ve fiziki takip yapılamayacağı açıkça düzenlenmesine rağmen Başbakanlık resmi konutunun teknik olarak takibe maruz bırakıldığı bildirilen takipsizlik kararında, ''Yine Başbakan Erdoğan'ın Kısıklı'daki konutu ile ilgili GSM CELL haritası çıkarılarak görüştüğü kişilerle ilgili telefon sinyal eşleştirmesi yapılmıştır'' denildi.
-İnceleme raporu-
Kararda, dosyayla ilgili İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün hazırladığı inceleme raporuna da yer verildi.
İnceleme raporunda, bazı kişilerle ilgili tape yapılıp dosyaya yazılı olarak sunulduğu ancak bu kişilere ait hiçbir ses kaydına rastlanmadığı, bu nedenle dinlemenin nasıl yapıldığının anlaşılmadığı ifade edildi.
Raporda, soruşturma kapsamında İstanbul Emniyeti arşivinde yapılan incelemede, emniyet müdürlüğünde soruşturma evrakının bir nüshası olması gerekirken hiçbir evrakın bulunmadığı, o dönem soruşturmayı yürüten Savcı Muammer Akkaş'ın, soruşturmayla ilgili tüm evrakların adliyeye getirilmesi talimatını verdiği belirtildi.
Tanık olarak dinlenilen polislerin ifadelerinde, kurumda bir nüshanın kalması gerektiğini ancak savcı Akkaş'ın şifahi olarak kendilerine talimat verdiği söyledikleri aktarılan raporda, 17 Aralık'tan sonra görev yerlerinden ayrılan polislerin bilgisayarları formatladıkları kaydedildi.
-Haliç Kongre Merkezi salonunda kamera görüntüleri temin edildi-
''Haliç Kongre Merkezi'nde Başbakan Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın yapmış olduğu toplantıyı tespit edebilmek için dosya şüphelilerinden Yasin el-Kadı'yı takip ediyor izlenimiyle kamera görüntülerinin temin edildiği'' anlatılan raporda, kamera görüntülerini soruşturmayla hiç ilgisi olmayan Narkotik Şube görevlilerinin teslim aldığını, takip edilen kişinin Yasin el-Kadı olmasına rağmen sadece MİT Müsteşarı ile Başbakanın olduğu bölümlerin kayıttan tespit edilerek basılı evrak haline getirildiğinin anlaşıldığı vurgulandı.
Takipsizlik kararında, ceza muhakemesi hukuku ilkelerinin herkese bir gün lazım olabilecek temel ilkeler olduğuna değinilerek ''Devlet mutlak hakikatı bulacağım diye ceza yargılamasının süresi olan insanı görmezlikten gelmemelidir. Soruşturmacı delil toplarken baştan kendisi hukuka bağlı kalmalı, kanunsuz delil toplamamalıdır. Suç varsa suçluyu araştırmaya başlamalıdır. Bir şüphelinin 3 yıl dinlenmesi, bir suç işlerse diye düzenek kurması, varsa bir suç üzerine gidilmeyip daha ne suçlar işleyecek mantığıyla kişilerin özel hayatlarının takibe alınması hukuk devletine yakışan bir soruşturma yöntemi değildir. Devlet suçluyu takip eder ortada suç yokken pusuya yatıp suç üretmez. Varsa suçu önleme imkanı, suçu önler'' değerlendirmesinde bulunuldu.
Kararda, soruşturmanın gizli yürütülmesi gerektiği, iletişimin tespitinden elde edilen verilerin gizli olduğu belirtilerek daha yargılama konusu yapılmadan kamuoyuyla paylaşılarak algı yönetiminin yapılamayacağı bildirildi.
(Sürecek)
Kaynak: AA
''İlgililerin dinleme kararlarına istinaden dinlenmemiş oldukları, soruşturma dosyasında Başbakan ve oğlu arasında geçen bir görüşme kaydının ve tapesinin bulunmadığı, soruşturma dosyasında Başbakan ve oğlu arasında geçen bir görüşme kaydının ve tapesinin bulunmadığı, TİB kayıtlarından anlaşılacağı üzere Başbakan Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan haklarında alınmış bir iletişimin tespiti ve kayda alınmasına dair kararında bulunmadığı tespit edilmiştir. İlgililer, ilgili bazı ses kayıtlarının ise 3. kişiler hakkında alınan dinleme kararlarına istinaden elde edilmiş olduğu ve dosyamıza sunulmuş olduğu görülmüştür.''
Takipsizlik kararında, İşadamı Turgay Ciner'in uzun süre dinlenildiği hatta Başbakanlık konutunda yaptığı görüşmenin GSM CELL haritasından takip edilerek aynı anda Başbakanla buluştuğunun tespit edilmesine rağmen hakkında fezleke düzenlenmediği, bu durumunda hukuki terminoloji ile izah edilemeyeceği kaydedildi.
CMK 140/5 maddesinde konutlar hakkında teknik ve fiziki takip yapılamayacağı açıkça düzenlenmesine rağmen Başbakanlık resmi konutunun teknik olarak takibe maruz bırakıldığı bildirilen takipsizlik kararında, ''Yine Başbakan Erdoğan'ın Kısıklı'daki konutu ile ilgili GSM CELL haritası çıkarılarak görüştüğü kişilerle ilgili telefon sinyal eşleştirmesi yapılmıştır'' denildi.
-İnceleme raporu-
Kararda, dosyayla ilgili İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün hazırladığı inceleme raporuna da yer verildi.
İnceleme raporunda, bazı kişilerle ilgili tape yapılıp dosyaya yazılı olarak sunulduğu ancak bu kişilere ait hiçbir ses kaydına rastlanmadığı, bu nedenle dinlemenin nasıl yapıldığının anlaşılmadığı ifade edildi.
Raporda, soruşturma kapsamında İstanbul Emniyeti arşivinde yapılan incelemede, emniyet müdürlüğünde soruşturma evrakının bir nüshası olması gerekirken hiçbir evrakın bulunmadığı, o dönem soruşturmayı yürüten Savcı Muammer Akkaş'ın, soruşturmayla ilgili tüm evrakların adliyeye getirilmesi talimatını verdiği belirtildi.
Tanık olarak dinlenilen polislerin ifadelerinde, kurumda bir nüshanın kalması gerektiğini ancak savcı Akkaş'ın şifahi olarak kendilerine talimat verdiği söyledikleri aktarılan raporda, 17 Aralık'tan sonra görev yerlerinden ayrılan polislerin bilgisayarları formatladıkları kaydedildi.
-Haliç Kongre Merkezi salonunda kamera görüntüleri temin edildi-
''Haliç Kongre Merkezi'nde Başbakan Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın yapmış olduğu toplantıyı tespit edebilmek için dosya şüphelilerinden Yasin el-Kadı'yı takip ediyor izlenimiyle kamera görüntülerinin temin edildiği'' anlatılan raporda, kamera görüntülerini soruşturmayla hiç ilgisi olmayan Narkotik Şube görevlilerinin teslim aldığını, takip edilen kişinin Yasin el-Kadı olmasına rağmen sadece MİT Müsteşarı ile Başbakanın olduğu bölümlerin kayıttan tespit edilerek basılı evrak haline getirildiğinin anlaşıldığı vurgulandı.
Takipsizlik kararında, ceza muhakemesi hukuku ilkelerinin herkese bir gün lazım olabilecek temel ilkeler olduğuna değinilerek ''Devlet mutlak hakikatı bulacağım diye ceza yargılamasının süresi olan insanı görmezlikten gelmemelidir. Soruşturmacı delil toplarken baştan kendisi hukuka bağlı kalmalı, kanunsuz delil toplamamalıdır. Suç varsa suçluyu araştırmaya başlamalıdır. Bir şüphelinin 3 yıl dinlenmesi, bir suç işlerse diye düzenek kurması, varsa bir suç üzerine gidilmeyip daha ne suçlar işleyecek mantığıyla kişilerin özel hayatlarının takibe alınması hukuk devletine yakışan bir soruşturma yöntemi değildir. Devlet suçluyu takip eder ortada suç yokken pusuya yatıp suç üretmez. Varsa suçu önleme imkanı, suçu önler'' değerlendirmesinde bulunuldu.
Kararda, soruşturmanın gizli yürütülmesi gerektiği, iletişimin tespitinden elde edilen verilerin gizli olduğu belirtilerek daha yargılama konusu yapılmadan kamuoyuyla paylaşılarak algı yönetiminin yapılamayacağı bildirildi.
(Sürecek)