Tzob Genel Başkanı Bayraktar, Aydın’da İlk İncir Hasadına Katıldı
Aydın’da sezonun ilk kuru incir hasadını gerçekleştiren Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, “Dünyada rakipsiz olduğumuz ve kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de adı bir sureyle anılan incirimizi muhakkak korumalıyız” dedi.
TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Aydın’ın İncirliova ilçesinde bulunan Erbeyli İncir Araştırma İstasyonu’nda sezonun ilk kuru incir hasadına katıldı.
Germencik Belediye Başkanı Ümmet Akın ve Efeler Ziraat Odası Başkanı Rıza Posacı’nın eşlik ettiği Bayraktar, 274 çeşit incir fidanının yetiştirildiği istasyon bahçesinde incelemelerde bulundu. Ziraat odası başkanlarından hasat sezonu hakkında bilgiler alan Bayraktar, incir üreticilerine bereketli ve bol kazançlı bir sezon diledi.
İncirin hem Türkiye hem Ege Bölgesi hem de Aydın için çok önemli bir konumda olduğunu vurgulayan Şemsi Bayraktar, “Bu yıl ülkemiz, kuraklıkla başlayan ardından neredeyse bütün afetleri yaşayan kötü bir üretim sezonu geçiriyor. Kuraklık, don, dolu, fırtına derken, bu yıl ülkemizin büyük bir bölümünde çiftçimizin ocağına adeta ateş düştü. Doğal afet sayılabilecek her ne varsa neredeyse hepsini bu yıl yaşadık. Sizler de hem kuraklık hem fazla yağışlar hem de aşırı sıcaklar nedeniyle zararlar gördünüz. Tabii bu afetlerin oluşmaması için alınabilecek bir önlem maalesef yok ancak bununla birlikte zararları en aza indirebilecek tedbirleri de asla göz ardı etmemiz gerektiği gerçeğini de bir kez daha dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bu noktada yeri gelmişken bir kez daha vurgulamak istiyorum ki sigorta, artık her üreticimiz için bir zorunluluk olarak görülmelidir. Her çiftçimiz artık ürün sigortasını, üretiminin bir parçası gibi, ekim gibi, dikim gibi, gübre gibi bir gereklilik olarak görmelidir” dedi.
“DÜNYADA İLK SIRADA YER ALIYORUZ”
İncirin üretiminde Türkiye’nin özellikle de Aydın’ın önemli bir role sahip olduğunu da anımsatan Bayraktar, “Bildiğiniz gibi, dünyada oldukça sınırlı sayıda ülkede üretimi yapılabilen incir, ülkemizin bütün sahil kuşaklarında yetişebiliyor. Ülkemizde incir için en elverişli bölgeler ise Büyük ve Küçük Menderes havzaları olarak görülüyor. Yıllara göre değişmekle birlikte, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, FAO’nun verilerine göre, ülkemiz, 2011 yılında yaklaşık 250 bin tonla, dünya yaş incir üretiminin yaklaşık yüzde 27’sini karşılıyor ve bu rakamla dünyada ilk sırada yer alıyor. Bizi, Mısır, Cezayir, İran, Fas, Suriye, ABD ve İspanya takip ediyor. Yaklaşık 105 bin ton civarında olan dünya kuru incir üretiminin yarısına yakın bir bölümü yine ülkemiz tarafından gerçekleştiriliyor. En büyük kuru incir üreticisi ve ihracatçısı konumunda olan ülkemiz, dünya fiyatlarını da önemli ölçüde etkiliyor. Üretimimize baktığımızda, yaş incir üretimimizin 2012 yılında 275 bin ton iken geçen yıl 297 bin tona çıktığını görüyoruz. Kuru incir üretimimiz ise yıllara göre, iklim şartlarına bağlı değişiklikler olmasına rağmen çoğunlukla 55 bin ton civarında gerçekleşiyor” diye konuştu.
“BU YIL YAŞANAN KURAKLIK İNCİRE ZARAR VERDİ”
İncir üretiminin ülkemizdeki yaygınlığına dikkat çekerek üstün kaliteli kurutmalık incir Ege Bölgesi’nde üretildiğini öne süren Bayraktar, “İncir bölge çiftçilerimiz açısından oldukça önemli bir ürün. Zira bu bölgedeki yaklaşık 35 bin aile incir tarımıyla uğraşıyor; geçimlerini tamamen bu üründen elde ettikleri gelirle karşılıyor. İşlenmesi esnasında yoğun iş gücü gerektiğinden, incir işletmelerinde çalışan işçilerle birlikte büyük bir kesim, geçimini incir üzerinden sağlıyor. Bu yıl, yaşanan kuraklık incire zarar verdi. Haziran ayındaki aşırı yağışlar ise incirde pas hastalığına yol açtı ve ürüne kuraklıktan daha fazla zarar verdi. Üreticilerimiz bu hastalığı yeterince bilmediğinden, gerekli olan mücadeleyi de yapamadı ve incirde gazelleme olarak adlandırdığımız yaprak dökümleri yaşandı. Bu sezon yaşanan doğal afetler özellikle meyvelerde birçok zararı da beraberinde getirdi. Aşırı sıcaklarla oluşan aşırı nem ve sabah çiğleri incirde çatlamalara neden oldu. Yine bazı yörelerimizde üreticilerimizin 'akma' olarak adlandırdığı iç çürüğü hastalığı yoğun olarak görüldü.
Ayrıca, iklim şartlarından kaynaklanan ekşime ve sürgün uzunluklarının kısalığının neden olduğu meyve sürtmeleri ve güneş yanıkları kalitede düşüşlere yol açtı” şeklinde konuştu.
“İNCİRİMİZİ MUHAKKAK KORUMALIYIZ”
Yaşanan olumsuzlukların bu yılki yüksek kaliteli incir miktarını etkilediğini kaydeden Bayraktar, sözlerine şöyle devam etti:
“Dünyada rakipsiz olduğumuz, Kutsal Kitabımız Kur'an-ı Kerim’de adı bir sureyle de anılan incirimizi muhakkak korumalıyız ancak üretiminde dünya lideri olduğumuz bu meyveyle ilgili yaşadığımız ve çözümlenmesini istediğimiz, beklediğimiz sorunlara da kısaca değinmek istiyorum: Kuru incirde yaşanan en önemli ve her dönemde güncelliğini koruyan sorunumuz, temiz, gerekli standartlara uygun ve kaliteli üretiminin sağlanması olarak karşımıza çıkıyor. Kaliteli üretim yapılabilmesi için ise üreticilerimizin bilinçlendirilmesi, eğitim çalışmalarına ağırlık verilmesi büyük önem arz ediyor. İhracatımızın büyük bir bölümünü Avrupa Birliği ülkelerine yapıyoruz. Bunu dikkate alarak, rakip ülkelere karşı rekabet gücümüzün artırılabilmesi için ‘iyi tarım’ uygulamalarının hayata geçirilmesi yine büyük önem taşıyor. Aflatoksin birçok gıda maddesinde olduğu gibi incirde de oluşuyor. İnsan sağlığı ve ürün satışı açısından sorun yaratan aflatoksin oluşumunu engelleyecek önlemleri mutlaka almamız gerekiyor. Hastalık ve zararlılarla mücadelede kültürel, kimyasal programların titizlikle ve zamanında uygulanması da bir şart olarak önümüzde duruyor”
“İLK YÜKLEME TARİHİ DE BÜYÜK ÖNEM ARZ EDİYOR”
Ayrıca, kuru incirde ürünü depolayıp, piyasanın ihtiyacına göre ürün dağıtımı yapabilecek, ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi bir stok kurumunun oluşturulmasına ihtiyaç olduğuna da değinen Bayraktar, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Kuru incir ihracatında ilk yükleme tarihi de büyük önem arz ediyor. İlk yükleme tarihinin geç açıklanması hem ihracata hazır olan ürünün üreticide muhafazasını zorlaştırıyor hem de pazar kaybına sebep oluyor. Bu bakımdan ilk yükleme tarihi uygulaması tamamen kaldırılmalı ve ihracata hazır olan ürünün ihracatı bekletilmeden yapılabilmelidir. Ülkemiz kuru incirinin rekabet gücünü artırmak için incirin de ihracat iadesi yardımlarından yararlanmasını istiyor ve bekliyoruz.”