Yezidiler'in acı dolu hikayeleri
IŞİD saldırılarından kaçıp günler süren yolculuğun ardındanTürkiye'ye ulaşan ve Mardin'deki çadırkente yerleştirilen Yezidiler yaşadıkları acıları anlattı.
Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) saldırılarından kaçıp günler süren yolculuğun ardından rahat bir nefes aldıkları Mardin'deki çadırkente yerleştirilen Yezidiler yaşadıkları sıkıntıları anlattı.
Midyat'taki Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) kampında kalan Basım Hadi, saldırıların başlamasıyla binlerce kişiyle dağa kaçtıklarını ancak aralarında yakınlarının da yer aldığı çok sayıda Yezidinin IŞİD tarafından rehin alındığını söyledi.
"BİR ANNE, ARDINDA BIRAKMAK İÇİN ÇOCUKLARI ARASINDA TERCİH YAPTI"
Sığındıkları Sincar Dağı'nda 9 gün kaldıklarını ve orada çok sayıda kadın, çocuk ve yaşlının açlık ve susuzluktan öldüğünü iddia eden Hadi, şöyle konuştu:
"Susuzluktan ve açlıktan 3 kadın ile 2 çocuğun yere düştüğünü gördüm. Her birine bir avuç su verdim. Suya yetişmek için yaklaşık 10 kilometre mesafe kalmıştı. Yoluma devam ettim. Bir annenin, taşıyamadığı 3 çocuğundan birini sağ olarak arkasında bıraktığını gördüm. Anne, bir çocuğu kucağına aldı, birini ardından sürükledi. Ama diğer çocuğunu taşıyamadığı için onu ardında bıraktı. Çocuğa yetiştiğimde daha ölmemişti. Avucumla iki defa ağzına su bıraktım. Ama yapacak bir şey yoktu. Çünkü, kendimizi zor taşıyorduk."
Sincar Dağı'ından Türkiye'ye kadar yürüdüğünü bildiren Hadi, "Önce Suriye'ye geçtik, daha sonra yine Irak'a. Oradan da yaya olarak kaçak yoldan 6 saatlik yürüyüşün ardından Türkiye'ye sığındık" ifadesini kullandı.
"OĞLUM'DAN HABER ALAMIYORUM"
Halide Abdullah ise ailesinden birçok kişinin örgütün eline geçtiğini belirterek, kendi canlarını zor kurtardıklarını söyledi.
"Dayım ile ailesi, annem, ablam ve çocukları IŞİD'in eline geçti. Onlara ne olduğundan haberimiz yok" diyen Abdullah, Sincar'dan Türkiye sınırına kadar yürüdüklerini vurguladı.
Sincar'dan başlayıp Türkiye'de sona eren yolculukta ne kadar mesafe kat ettiklerini bilmediğini kaydeden Abdullah, "Oğlum Irak'ta kaldı ondan haber alamıyorum. Bir arada yaşamak istiyoruz. Bir daha yaşadığım yere dönmek istemiyorum" şeklinde konuştu.
"YENİ DOĞUM YAPMIŞ BİR HALDE KAÇTIM"
Ğezal Haci Hudeda ise IŞİD'in köylerine saldırmasından iki hafta önce doğum yaptığını ve o halde kaçmak zorunda kaldığını ifade etti.
Günler süren yolculuk sırasında yaşadıkları sıkıntıların çok büyük olduğunu vurgulayan Hudeda, su ihtiyaçlarını ancak dere ve su birikintilerden karşıladıklarını sözlerine ekledi.
Midyat'taki Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) kampında kalan Basım Hadi, saldırıların başlamasıyla binlerce kişiyle dağa kaçtıklarını ancak aralarında yakınlarının da yer aldığı çok sayıda Yezidinin IŞİD tarafından rehin alındığını söyledi.
"BİR ANNE, ARDINDA BIRAKMAK İÇİN ÇOCUKLARI ARASINDA TERCİH YAPTI"
Sığındıkları Sincar Dağı'nda 9 gün kaldıklarını ve orada çok sayıda kadın, çocuk ve yaşlının açlık ve susuzluktan öldüğünü iddia eden Hadi, şöyle konuştu:
"Susuzluktan ve açlıktan 3 kadın ile 2 çocuğun yere düştüğünü gördüm. Her birine bir avuç su verdim. Suya yetişmek için yaklaşık 10 kilometre mesafe kalmıştı. Yoluma devam ettim. Bir annenin, taşıyamadığı 3 çocuğundan birini sağ olarak arkasında bıraktığını gördüm. Anne, bir çocuğu kucağına aldı, birini ardından sürükledi. Ama diğer çocuğunu taşıyamadığı için onu ardında bıraktı. Çocuğa yetiştiğimde daha ölmemişti. Avucumla iki defa ağzına su bıraktım. Ama yapacak bir şey yoktu. Çünkü, kendimizi zor taşıyorduk."
Sincar Dağı'ından Türkiye'ye kadar yürüdüğünü bildiren Hadi, "Önce Suriye'ye geçtik, daha sonra yine Irak'a. Oradan da yaya olarak kaçak yoldan 6 saatlik yürüyüşün ardından Türkiye'ye sığındık" ifadesini kullandı.
"OĞLUM'DAN HABER ALAMIYORUM"
Halide Abdullah ise ailesinden birçok kişinin örgütün eline geçtiğini belirterek, kendi canlarını zor kurtardıklarını söyledi.
"Dayım ile ailesi, annem, ablam ve çocukları IŞİD'in eline geçti. Onlara ne olduğundan haberimiz yok" diyen Abdullah, Sincar'dan Türkiye sınırına kadar yürüdüklerini vurguladı.
Sincar'dan başlayıp Türkiye'de sona eren yolculukta ne kadar mesafe kat ettiklerini bilmediğini kaydeden Abdullah, "Oğlum Irak'ta kaldı ondan haber alamıyorum. Bir arada yaşamak istiyoruz. Bir daha yaşadığım yere dönmek istemiyorum" şeklinde konuştu.
"YENİ DOĞUM YAPMIŞ BİR HALDE KAÇTIM"
Ğezal Haci Hudeda ise IŞİD'in köylerine saldırmasından iki hafta önce doğum yaptığını ve o halde kaçmak zorunda kaldığını ifade etti.
Günler süren yolculuk sırasında yaşadıkları sıkıntıların çok büyük olduğunu vurgulayan Hudeda, su ihtiyaçlarını ancak dere ve su birikintilerden karşıladıklarını sözlerine ekledi.