(özel Haber) Korkulukları Olmayan Tahta Köprü 5 Yaşındaki Hatice'nin Canına Mal Oldu
Balıkesir'de korkulukları olmayan tahta köprüden su kanalına düşen 5 yaşındaki Hatice Ergün, boğularak hayatını kaybetti.
Aynı yerde son bir ayda su kanalına düşen 3 çocuğun ise vatandaşlar tarafından kurtarıldığı ortaya çıktı. Acılı baba Murat Ergün, köprüye korkuluk yaptırmayan yetkililere ateş püskürdü.
Küçük Bostancı Mahallesi'nde, annesi ile birlikte komşu ziyaretine gittiği sırada köprüden geçerek ağaçtan kiraz almak isteyen Hatice Ergün, dengesini kaybederek suya düştü. Annenin feryadını duyan komşuları çocuğu sudan çıkartarak Atatürk Devlet Hastanesine götürdü. Hastanede yoğun bakımda tedavi altına alınan küçük Hatice, 6 günlük yaşam mücadelesini kaybetti.
Hatice Ergün'ün acılı babası Murat Ergün, yetkililere ve eski köy muhtarına isyan ederek, yaşananların hesabını soracağını öne sürdü. Ergün, çocuğunun kiraz toplamak isterken su kanalına düştüğünü söyleyerek, "Çocuklar oraya kiraz toplamaya gidiyor. Su kanalı dolu. Oraya bir tane tahta köprüye yapmış vatandaş, tahta köprünün kenarlarına demir korkuluk yapmamış. Tahta köprünün üstüne korkuluk çekseydi ne olurdu. Benim çocuğum bugün yaşıyor olurdu. 1 ay içerisinde 4 tane çocuk düştü buraya. 10 gün önce de bir çocuk daha düştü. Allah'tan yoldan gelip geçen görüyor da atlayıp sudan çıkartıyor" dedi.
"MUHTARI UYARDIK"
Demir korkuluklarla ilgili eski köy muhtarını uyardığını söyleyen Ergün, "Eski muhtara 'Hacı amca böyle tedbir alalım' dedim. O da bana 'Herkes çocuğuna sahip çıksın' dedi.
Ben de "çocuğumun bir tanesinin canı yanarsa ben de sizin canınızı çok kötü yakarım" dedim. Şimdi bütün yetkililerden bunun hesabını soracağım. Muhtardan, su işlerinden yetkili kim varsa. Özellikle o köprüyü yapan kişiye bunun hesabını bizzat soracağım" şeklinde konuştu.
Yaşanan acı olay sonrası yetkililerden hiç kimsenin kendisini aramadığını söyleyen baba Murat Ergün, "Yetkililerden hiç biri beni aramıyorlar. Ben çocuğumu defnedeyim, yerine bir koyayım. Çocuğum ebedi dünyaya geçsin. Dünya ne olacak bilmiyorum ama bu dünya onlara dar gelecek. Benim şu 6 gündür yaşadığımı onlara 60 yılda yaşatacağım. Bu olay onların torunlarına varacak." dedi.
Su kanalların 19 yıl önce yapıldığını ve eski muhtarın da 20 yıl boyunca muhtarlık yaptığını söyleyen Ergün, "Eski muhtar muhtarlık dönemine başlayalı 20 yıl oldu. 5 dönemdir muhtarlık yapıyor. Madem bu kanalı koyuyorsun. Bu kanalın korkuluğunu da koymak zorundasın. Burası yerleşim alanı. Belki o zamanlar ev yoktu. Şimdi de mi yok" diyerek şikayetini dile getirdi.
"BAŞKA ÇOCUKLAR ÖLMESİN"
5 yaşındaki Hatice Ergün'ün annesi Elveda Ergün ise, kızıyla birlikte o gün gezmeye gittiklerini ve kendisinin iki dakika kızının yanından ayrılıp döndüğünde kızının suya düştüğünü gördüğünü söyledi.
Anne Ergün "Su kanalının yanından yürüyorduk. Patika yolun karşısında bir tahta köprü var. Onun da karşısında meyve ağaçları var. Komşuya gitmiştik. Kanal boyundan dolaşıp evimize gelecektik. O arada ben 2 dakika tuvalete gittim. Döndüğümde baktım çocuk meyvelere uzanıyor. Bir anda ayağı kaydı ve düştü. Yakalayamadım. O köprüyü yapmışlar oraya hiç bir korkuluğu yok. O kanal neden öyle duruyor. Kapanması gerekmiyor mu o kanalın. Neden böyle sorumsuz oluyor bu insanlar. Benim istediğim başka çocukların canı yanmasın. Başka çocuklar ölmesin" dedi.
Hatice Ergün'ün annesi ile birlikte Atatürk Devlet Hastanesine destek için gelen Hatice Kocabaş ise aynı kanala 5 yaşındaki çocuğu Müşteba Kocabaş'ın düştüğünü ve son anda kurtarıldığını söyledi.
Kocabaş, "Her sene oraya zaten 3-4 çocuk düşüyor. Kurtarılıyor. Ama bu sene ki gibi can yanmadı hiç" şeklinde konuştu.
Küçük Bostancı Mahallesine yeni muhtar olan Bilal Bostan ise mahallede yaşayan herkesin çok huzursuz olduğunu söyledi.
Yıllardır köyün ortasından akan su kanalı için hiç bir önlem alınmadığını söyleyen Bostan, "Su kanalına önlem yapılması için Devlet Su İşlerine gidiyoruz onlar bize 'Su Birliği yapsın' diyor. Su Birliğine gidince de 'Devlet Su İşleri yapsın' diyorlar. Biz bir daha acı haber duymak istemiyoruz. Yetkililerin gereken önemi almalarını rica ediyoruz. 3-5 bin liraya bir hayat değer mi? Bir çocuk canı bu kadar önemli değil mi? Bu kanala hayvan düşebilir, insan düşebilir, araç düşebilir. Buraya bir an önce tel örgü çekilmesini istiyoruz" dedi.
HEM KENDİ ÇOCUĞUNU, HEM DE BAŞKASINI KURTARDI
Emine Kocabaş'ın 5 yaşındaki oğlu Müşteba Kocabaş'ı düştüğü kanaldan çıkartan Hüseyin Aygen isimli vatandaş ise, "Kanal kenarında benim de evim var. 8-9 aylıkken benim çocuğum da düştü. Sudan çıkardık. Hastanede çocuğumu kurtardılar" dedi.
Bu tür olayların sık sık yaşandığını dile getiren Aygen, "Bu bir değil, iki değil. Bu köyde devamlı olan bir şey. Ben su kanalı kenarında motosikletle uğraşırken ufak bir çocuk düştü. O çocuğun kafası gözüküyordu sadece. Atladım çıkardım içinden. O kurtuldu çok şükür. Ama üç gün sonra başka çocuk düştü. O yoğun bakımda pençeleşiyor" dedi.
İHA muhabirinin sorularını yanıtlarken kanala düşen 5 yaşındaki Hatice Ergün'ün öldüğü haberini de alan Hüseyin Aygen, kısa süreli şok yaşadı. Aygen, "Bu işler böyle mi olması lazım. Bu köye tel örgü çekilmesi gereken yer var. Bununla kimsenin ilgilenmemesi hoş değil. Devlet Su İşlerine dilekçe yazdık. Devlet Su İşlerinden gelen dilekçede Köylere Sulama Birliklerinin bu işi yapacağı söylendi" dedi
Kaynak: İHA
Küçük Bostancı Mahallesi'nde, annesi ile birlikte komşu ziyaretine gittiği sırada köprüden geçerek ağaçtan kiraz almak isteyen Hatice Ergün, dengesini kaybederek suya düştü. Annenin feryadını duyan komşuları çocuğu sudan çıkartarak Atatürk Devlet Hastanesine götürdü. Hastanede yoğun bakımda tedavi altına alınan küçük Hatice, 6 günlük yaşam mücadelesini kaybetti.
Hatice Ergün'ün acılı babası Murat Ergün, yetkililere ve eski köy muhtarına isyan ederek, yaşananların hesabını soracağını öne sürdü. Ergün, çocuğunun kiraz toplamak isterken su kanalına düştüğünü söyleyerek, "Çocuklar oraya kiraz toplamaya gidiyor. Su kanalı dolu. Oraya bir tane tahta köprüye yapmış vatandaş, tahta köprünün kenarlarına demir korkuluk yapmamış. Tahta köprünün üstüne korkuluk çekseydi ne olurdu. Benim çocuğum bugün yaşıyor olurdu. 1 ay içerisinde 4 tane çocuk düştü buraya. 10 gün önce de bir çocuk daha düştü. Allah'tan yoldan gelip geçen görüyor da atlayıp sudan çıkartıyor" dedi.
"MUHTARI UYARDIK"
Demir korkuluklarla ilgili eski köy muhtarını uyardığını söyleyen Ergün, "Eski muhtara 'Hacı amca böyle tedbir alalım' dedim. O da bana 'Herkes çocuğuna sahip çıksın' dedi.
Ben de "çocuğumun bir tanesinin canı yanarsa ben de sizin canınızı çok kötü yakarım" dedim. Şimdi bütün yetkililerden bunun hesabını soracağım. Muhtardan, su işlerinden yetkili kim varsa. Özellikle o köprüyü yapan kişiye bunun hesabını bizzat soracağım" şeklinde konuştu.
Yaşanan acı olay sonrası yetkililerden hiç kimsenin kendisini aramadığını söyleyen baba Murat Ergün, "Yetkililerden hiç biri beni aramıyorlar. Ben çocuğumu defnedeyim, yerine bir koyayım. Çocuğum ebedi dünyaya geçsin. Dünya ne olacak bilmiyorum ama bu dünya onlara dar gelecek. Benim şu 6 gündür yaşadığımı onlara 60 yılda yaşatacağım. Bu olay onların torunlarına varacak." dedi.
Su kanalların 19 yıl önce yapıldığını ve eski muhtarın da 20 yıl boyunca muhtarlık yaptığını söyleyen Ergün, "Eski muhtar muhtarlık dönemine başlayalı 20 yıl oldu. 5 dönemdir muhtarlık yapıyor. Madem bu kanalı koyuyorsun. Bu kanalın korkuluğunu da koymak zorundasın. Burası yerleşim alanı. Belki o zamanlar ev yoktu. Şimdi de mi yok" diyerek şikayetini dile getirdi.
"BAŞKA ÇOCUKLAR ÖLMESİN"
5 yaşındaki Hatice Ergün'ün annesi Elveda Ergün ise, kızıyla birlikte o gün gezmeye gittiklerini ve kendisinin iki dakika kızının yanından ayrılıp döndüğünde kızının suya düştüğünü gördüğünü söyledi.
Anne Ergün "Su kanalının yanından yürüyorduk. Patika yolun karşısında bir tahta köprü var. Onun da karşısında meyve ağaçları var. Komşuya gitmiştik. Kanal boyundan dolaşıp evimize gelecektik. O arada ben 2 dakika tuvalete gittim. Döndüğümde baktım çocuk meyvelere uzanıyor. Bir anda ayağı kaydı ve düştü. Yakalayamadım. O köprüyü yapmışlar oraya hiç bir korkuluğu yok. O kanal neden öyle duruyor. Kapanması gerekmiyor mu o kanalın. Neden böyle sorumsuz oluyor bu insanlar. Benim istediğim başka çocukların canı yanmasın. Başka çocuklar ölmesin" dedi.
Hatice Ergün'ün annesi ile birlikte Atatürk Devlet Hastanesine destek için gelen Hatice Kocabaş ise aynı kanala 5 yaşındaki çocuğu Müşteba Kocabaş'ın düştüğünü ve son anda kurtarıldığını söyledi.
Kocabaş, "Her sene oraya zaten 3-4 çocuk düşüyor. Kurtarılıyor. Ama bu sene ki gibi can yanmadı hiç" şeklinde konuştu.
Küçük Bostancı Mahallesine yeni muhtar olan Bilal Bostan ise mahallede yaşayan herkesin çok huzursuz olduğunu söyledi.
Yıllardır köyün ortasından akan su kanalı için hiç bir önlem alınmadığını söyleyen Bostan, "Su kanalına önlem yapılması için Devlet Su İşlerine gidiyoruz onlar bize 'Su Birliği yapsın' diyor. Su Birliğine gidince de 'Devlet Su İşleri yapsın' diyorlar. Biz bir daha acı haber duymak istemiyoruz. Yetkililerin gereken önemi almalarını rica ediyoruz. 3-5 bin liraya bir hayat değer mi? Bir çocuk canı bu kadar önemli değil mi? Bu kanala hayvan düşebilir, insan düşebilir, araç düşebilir. Buraya bir an önce tel örgü çekilmesini istiyoruz" dedi.
HEM KENDİ ÇOCUĞUNU, HEM DE BAŞKASINI KURTARDI
Emine Kocabaş'ın 5 yaşındaki oğlu Müşteba Kocabaş'ı düştüğü kanaldan çıkartan Hüseyin Aygen isimli vatandaş ise, "Kanal kenarında benim de evim var. 8-9 aylıkken benim çocuğum da düştü. Sudan çıkardık. Hastanede çocuğumu kurtardılar" dedi.
Bu tür olayların sık sık yaşandığını dile getiren Aygen, "Bu bir değil, iki değil. Bu köyde devamlı olan bir şey. Ben su kanalı kenarında motosikletle uğraşırken ufak bir çocuk düştü. O çocuğun kafası gözüküyordu sadece. Atladım çıkardım içinden. O kurtuldu çok şükür. Ama üç gün sonra başka çocuk düştü. O yoğun bakımda pençeleşiyor" dedi.
İHA muhabirinin sorularını yanıtlarken kanala düşen 5 yaşındaki Hatice Ergün'ün öldüğü haberini de alan Hüseyin Aygen, kısa süreli şok yaşadı. Aygen, "Bu işler böyle mi olması lazım. Bu köye tel örgü çekilmesi gereken yer var. Bununla kimsenin ilgilenmemesi hoş değil. Devlet Su İşlerine dilekçe yazdık. Devlet Su İşlerinden gelen dilekçede Köylere Sulama Birliklerinin bu işi yapacağı söylendi" dedi