Dr. Hakan Çoksüer'den Soma Provokatörlerine Sert Tepki
Diyarbakır Veni Vidi Tüp Bebek Merkezi doktoru Doç. Dr. Hakan Çoksüer, 13 Mayıs 2014 günü 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği facianın Türkiye'yi derinden yaraladığını belirterek, bu olayı provake etmek isteyenlerin kendi kirli emellerinin altında kaldığını söyledi.
Kazadan sonra yaşananları ve gözlemlerini aktaran Doç. Dr. Hakan Çoksüer, facia gününü kara gün olarak değerlendirdi. Çoksüer, "Bir lokma ekmek uğruna ölümle pençeleşen insanların sonsuzluğa uzandığı o gün hayat sıradan başlamıştı. Gün doğmuş, ocakta pişen çayın kokusu doldurmuştu odaları. Bismillah deyip uyanı vermişlerdi, sıcacık yataklarından. İki lokma ekmek, birkaç dilim peynir, sahanda bir yumurta ya da sadece kursağa giden birkaç lokma için. Kimi kredi borcunu kapatmaya çalışıyordu, kimi, asker dönüşü hayata tutunmaya,kimi düğün parası denkleştiriyordu, kimi sadece o işe muhtaçlığı yaşıyordu. Her birinin apayrı bir hikayesi vardı. Acısıyla tatlısıyla yedi kat yerin altında yedi bin hikaye vardı. Ne olsundu, taşı toprağı altın bu cennet vatanın çilekeş emektarıydı onlar. Zahmetliydi, ürkütücüydü işleri, lakin dert ’geçim’ olunca siper edilirdi hayat onlara emanet edilenler için. Yaşanılanlar elbette sığmaz cümlelere, fakat Soma’da vefat eden 301 işçiden kaleme yansıyanların bir kısmı bunlardı. Bıçağın iki yüzü demek daha doğru olurdu o tabloyu tarife. Bir tarafta acısını yüreğine, çok derinine gömmüş şehit yakınları,diğer tarafta onların acılarından nemalanan provokatörler. Manzara korkunçtu. Çığlıklar, çığlıkları sonsuzluğa karışanlar, hasretle babasını, sevdiğini, eşini, dostunu görmek için duacı olanlar. Ve acıya kara çalanlar. Acılardan yol yapıp propaganda malzemelerini o yollara döşeyenler. Amaçları uğruna masumların ekmeğine kan doğrayanlar. ’Acımız büyük, provoskasyona gelme’ pankartlarıyla birer tokat indiriverdi duygu tacirlerine. Facianın yaralarını sarmak için Türk’ü Kürt’ü herkes yardım için seferber olmuştu. Dualarda ırk ayrımı yapılmadan yedi kat yerin altında hayatını kazanmak için kazma kürek sallayan bu vatanın evlatları için dudaklardan dökülüverdi ayetler. Göçük altından gelebilecek güzel bir haber için bekledi milyonlarca insan, doğduğu coğrafyaya bakmadan 17 Ağustos 1999 depreminde olduğu gibi bir evladı kaybetmenin acısıyla yanıyordu. Yapamadılar, yıkamadılar Türk’ün, Kürt’ün kardeşin kardeşle olan gönül köprüsünü. Ayıramadılar eti tırnaktan. Bir kez daha elleri kolları bağlı izlemek zorunda kaldılar, nifak tohumu saçmak isteyen kardeşin kardeşe ağıtını. Bozamadılar ezelden gelen gönül bağının birliğini. AFAD’ın çeşitli birimlere 500’ü aşkın personelle çok sayıda psikolog görevlendirmesi şehit aileleri için çok önemli bir adımdı. Yine Kızılay ve İHH’nin koordineli çalışarak kardeşlerimizin acısını bir nebze merhem olmaya çalışması. Ve tabii Türkiye’nin dört bir yanından gelen gönüllü arama kurtarma ekiplerinin çabalarına paha biçilemezdi. Hepsi Somalı kardeşlerimiz ve onların acılarını dindirmek içindi. Belki de bu yüzden çığlığını dilinden yüreğine indirivermişti Soma. Teskin olmuş bir halk ve sukut hakimdi Soma sokaklarına. Tek yürek, tek bilek olmuş insanlar, bir kez daha gösterdiler, bu topraklarda can yoldaşlığının, kardeşlikten gelme olduğunu" dedi.
Çoksüer, tüm bu çalışmaların ve duaların yaraları saracağına gönülden inandığını belirterek, kazada hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır ve baş sağlığı dilediğini kaydetti.