Hes Duruşmasında İlginç Diyaloglar

Artvin’in Maçahel bölgesinde yapımı süren HES projeleri ile ilgili Rize İdare Mahkemesinde görülen davada ilginç diyaloglar yaşandı.

Hes Duruşmasında İlginç Diyaloglar

UNESCO tarafından dünyanın sayılı biyosfer rezerv alanlarından biri olduğu gerekçesiyle koruma altına alınan Artvin’in Borçka İlçesine bağlı Maçahel bölgesinde yapımı süren Uğur 1-2 Regülatörleri ve HES projesi için köylülerin ÇET Olumlu raporu için yürütmeyi durdurma talebi ile Rize İdare Mahkemesi’ne açtıkları dava görüldü.

Duruşmaya köylüleri temsilen çevre davaları ile dikkat çeken Avukat Yakup Okumuşoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri ile HES firmasının temsilcileri katıldı.

Duruşmayı HES karşıtı ve köylerinde HES yapılmasını isteyen köylüler izledi. Avukat Okumuşoğlu, savunmasında, Maçahel bölgesinin dünyada koruma altında bulunan 22 biyosfer rezerv alanından biri olduğunu belirtip ilgili bakanlığın bu yöreyi korumayarak görevini yapmamakla suçladı.

SAVUNMA AVUKATI BİYOSFER REZERV’İN NE OLDUĞUNU SORDU
Bakanlık adına söz alan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yetkilileri, söz konusu HES projesiyle ilgili prosedürün yasa ve yönetmelikler çerçevesinde yerine getirildiği ve projenin çevreye herhangi bir zararı olmayacağını savundu.

HES firmasının avukatı savunmasında, Biyosfer Rezerv Alanı’nın ne olduğunu bilmediklerini belirtince salonda gülüşmeler yaşandı. Avukatın ‘Su akar Türk bakar’ deyimini hatırlatması HES karşıtlarını rahatsız etti.

Avukat savunmasında, şunları söyledi: “Ben regülatör yapısı nedir bilmem. İtirazımız Bilirkişi Raporundaki eksikliklere! Biyosfer Alanı diye kesip atıyorlar! Bilirkişi bilmiş ama bunların açıklaması olması gerekirdi. Biz de çevreye önem veriyoruz ve hatta bölgede çevresel çalışmalar ve arıcılık yapan TEMA’ya da düzenli bağışlarda bulunuyoruz. Bu nedenle herhangi bir biyolojik zarar gördüğümüzde biz zaten bunu yapmayız, zarara uğrasak da bu hassasiyeti gösterir ve projeden vazgeçeriz.”

BİZ MANYAK MIYIZ
Çevre davaları ile ön plana çıkan HES karşıtlarının avukatı Okumuşoğlu da savunmasında şöyle konuştu: “Ortadaki bilimsel raporlar, uluslararası anlaşmalar ve yaşanan katliamlar var. Bunlara karşı hâla bu projeler çevreci deniyorsa o zaman biz manyak, mazoşist miyiz? Niye kendimizi yırtıyoruz? Kazım dayı ineğini niye satıyor. Bizim için asıl olan, Anayasa, uluslararası anlaşmalar, yaşam hakkı ve yaşadıklarımızdır! Sürdürülebilir kalkınma ve çevreden yaşamdan söz ediliyor! Siz bunu HES’lerle yuvası bozulan karıncaya, yavrusunu kaybeden kuşa sorabilir misiniz? İşte bizim bu mücadelemiz aynı zamanda onların yaşam hakkı içindir.”
Mahkeme heyeti, davayla ilgili kararın daha sonra açıklanacağını kaydederek duruşmayı bitirdi.

Mahkeme sonrası yaşanan süreçle ilgili değerlendirmede bulunan DEKAP dönem sözcüsü Ömer Şan, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu mücadele süresince bize 3-5 çapulcu, vatan sevmez, eşkıya gibi yakıştırmalar yapıldı. Biz yılmadan yaşamı savunduk ve savunmaya devam edeceğiz. Bu duruşma sırasında bize bir yakıştırma daha yapıldı, yaşamın delileri, diye! Bunu da kabul ettik. Kalkınma ve enerji safsatalarıyla vadilerimize, doğal yaşam alanlarımıza dayatılan bu rant projelerine asla izin vermeyeceğiz. Su, ekosistemin ve yaşamın hakkıdır. Hiçbir canlı suya ulaşım hakkının diğerlerinden öncelikli olduğunu ileri süremez, iddia edemez. Bu nedenledir ki su, sırf bir enerji üretim aracı, alınıp-satılan bir meta olarak görülemez. Okumuşoğlu, zaten duruşma sırasında bizim söylemlerimizi de sıraladı. İşte bizim mücadelemiz ve tarihe not düşmemiz bunun içindir.”
Kaynak: İHA