Kılıçdaroğlu'ndan önemli açıklamalar
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, 1960 yılında Demokrat Parti iktidarına karşı başta İnönü olmak üzere CHP'lilerin desteğiyle yapılan askeri darbenin yıl dönümüne değindi.
Kılıçdaroğlu, başta İsmet İnönü ve CHP'lilerin alkışladığı 1960 darbesi için 'Darbeyi alkışlayanlar, idamları keyifle izleyenler oldu' ifadeleri dikkat çekti.
Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamalar şöyle:
Huzur istiyoruz ama huzurlu bir Türkiye yok... Barış istiyoruz ama barışın adı bile sözkonusu değil. Bu ortam içinde bize bir gülümseme armağan edildi. Nuri Bilgi Ceylan Altın Palmiye ödülünü aldı. Hepimizin onurudur.Her karesi adeta bir sanat eseridir. O bir sinema bilgesidir. Onu yeniden kutluyorum. Bu iyi haber
Bir de Yatağan Termik Santrali İşçilerinin eylemi var. Kimse onların sesini duymuyor. Ben Muğla'ya uğrayınca onları dinledim. Aylardır Ankara'dalar.Taşeron işçiliğe çözüm üretilecek diye seçim bildirisine yazan tek parti var o da CHP'dir.
İş güvenliği olmayacak, sendika olmayacak, derdinizi anlatacağınız kimse olmayacak bunun da adı çağdaş Türkiye olacak. Yok böyle bir şey. 2 milyonu aşkın taşeron işçi var. TBMM binası dahil tüm kamu kurumlarında taşeron işçi çalıştırılıyor. Bir lokma bir hırka... Hiç bir güvenceleri yok. O kardeşlerime bir kez daha sesleniyorum. CHP'nin genel başkanı olarak sesleniyorum:
İşçi ağabeylerinize sorun: Bu ülkeye toplu sözleşme hakkını hangi parti getirdi bir sorun! Diyecekler ki CHP.ILO'nun standartlarını kim getirdi diye sorun! İş güvencesini kim getirdi diye sorun! CHP diyecekler. Şimdi bir yasa hazırlanıyor. Herkes taşeron işçi olacak. Sendikalara sesleniyorum: Siz gerçekten işçinin yanındaysanız sizin adresiniz CHP'dir.
Taşeronluğu yaygınlaştıran, Türkiye'ye bela eden, 301 işçinin hayatının kaybolmasına neden olan bu sistemi savunacak mısınız savunmayacak mısınız? Bu düzeni değiştireceğiz! Önce üreteceğiz sonra hakca bölüşeceğiz. Herkes haksızlığa karşı durabilecek. Soma'daki işçi kardeşlerimiz dün haklarını aramak için yürüdüler. İlk istedikleri sendika yöneticilerinin istifasını istediler.
Oradaki madenci kardeşlerimi kutluyorum! Sizin emeğinizi satan sendikacılara güvenmeyin. Biz ortaçağ ülkesi miyiz yoksa 21. yüzyıl ülkesi miyiz. Kim sizin örgütlenmenize karşıysa biz sizinle birlikteyiz. Biz sizin haklarınızı savunuyoruz, sizin için mücadele ediyoruz. Bize destek verin! Sizin emeğinizi sömüren bir siyasal partiye destek verirseniz başınıza daha çok şey gelir, daha çok ağlarız.Çözümler evrensel çözümler.. ABD, AB'de hangi haklar varsa bizde de olsun. Biz üçüncü sınıf demokrasiye mi layık bir ülkeyiz?
GELECEKSİNİZ! ELİNİZ MAHKUM
Açık ve net söylüyorum: Sizin yeriniz, sizin ocağınız CHP'dir. Bunlardan size fayda yok. Anlayın bunu.
Siz yardım gelecek, şu gelecek, insanlar öldü diye beklerseniz olmaz! Ölen kardeşlerinizin mücadelesini yapmak zorundasınız. Onlar da işçiydi sizde işçisiniz. Yeriniz artık bellidir. Geleceksiniz! Eliniz mahkum! Ya sömürülmeye devam edeceksiniz, ya da alın terimin karşılığını alacaksınız diyecekseniz gelin ortak ses çıkaralım, daha güçlü ses çıkaralım.
301 işçinin adını okudum geçen hafta. Kimsenin yapmadığını yaptık. Bu ülkede eğer mutluluğu yakalayacaksak herkesin güvence içinde bir toplum yaratırsak ancak mutlu oluruz. Aksi halde huzursuz oluruz. Barış istiyoruz. Türkiye çok riskli bir sürecin içine girdi. Bir gerginlik yaşanıyor. Kullanılan dil gerginliği besliyor. En çok kadınlar gelip: Ne olacak bu ülkenin hali diyorlar!
Tekerlek kırılınca yol gösteren çok olur! Tekerlek kırılmadan yol göstermek lazım. Bunu aydınları, siyasetçileri yapacak. Sorunlara çözüm üreteceğiz. Siyasetçinin sorumluluğu aydınlardan biraz farklıdır. Oy almışız bu kürsülere gelmişiz, burada halkın derdini dile getirip, çözüm üretmek zorundayız. Kendisi sorun olan bir iktidara karşı çözüm üretmek zorundayız.
3 GÜN SUSSA...
Kendi iktidarınızı korumak için toplumu bölüp, kutuplaştırırsanız sorun yaratırsınız. Birisi konuşunca herkes kulaklarını tıkıyor. 3 gün sussa Türkiye'de huzur olur. Her gün kavga her gün kavga...Adı üstünde muhalefet! Yolsuzlukları, yanlışları dile getirmek asıl görev bu. Kavgalı bir iktidar olur mu? Kendisiyle kavga eden bir siyasal anlayış olur mu?
Siyasilerin tek bir ayrıcalığı var: Dokunulmazlık!
Ama aydınların da bir görevi var: Zalimin, haksızlığın karşısında durmaları lazım. Aydın toplumun önderidir. Bir bedel ödenecekse bedelden korkmaz. Bedel ödemekten korkan kişiye aydın denmez! 76 milyon yurttaşıma seslenmek isterim:Biz üstümüze düşeni fazlasıyla yapıyoruz. Bazı hataları fazla kutuplaşma olmasın diye susuyoruz. Soma'da, Gezi'de toplumda kutuplaşma olmasın diye çok dikkatli tutum izledik. Biber gazını, copları bizim milletvekillerimiz kaldırıldı. Neden? Çocuklar biber gazı yemesin diye. Biz yanlış mı yapıyoruz? Şunu da söylemek isterim: Yüzü maskeli, elinde silah olayları çıkaranlar kimse bulsunlar bunları. Biz yüzü maskeli, elinde silahlı kişilere karşıyız.O kişiler acaba kim? Gezi olaylarında TOMA'ya molotof atanları gördük. Şimdi toplumda bu kutuplaşmayı yaratanlar kimler? Hükümet bunu ortaya çıkarmalı!
BEN 68 KUŞAĞINDAN GELİYORUM
Ben 68 kuşağından geliyorum. Ülkenin bağımsızlığını, huzurunu savundum, örgütlenmeyi savundum, üretenlere her zaman saygı duydum. 68 kuşağından geliyorum, dolayısıyla pek çok acıyı yaşadım. 1960 ihtilali sonrası hayal meyal hatırlıyorum. 3 siyasetçiyi darağacına götürdüler. O demokrasinin ilk travmasıdır.1971 askeri darbesi... 3 gencimizi darağacına gönderdik. Neden? İntikam hırsıyla.
Siyaseten idamların doğru olmadığını tecrübeyle yaşayan bir ülkeyiz. 80'lerde darbeden önce gencecik çocuklarımız öldürülen çocuklarımız vardı. Aynı silahla hem sağdan hem soldan çocuklarımız öldü.Askeri darbeden sonrada pek çok gencimiz idam sehpalarında öldürdüler. 16 yaşındaki Erdal Eren'i idam ettiler.Uygar dünyada acı ve travmalar yaşamışlar. Bütün acıları toplumsal kazanıma dönüştürmüşler. 2. Dünya Savaşı... Yerle bir ettiler bütün Avrupa'ya.. Sonra birlik olup savaşı değil, aklı öne koyuyorlar. Petrol birliğini kurdular. Biz de Erdal İnönü'nün başvurusuyla biz de AB'ye üye olmak istedik. Bir toplumsal faciadan bir toplumsal kazanım elde ettiler.
ABD Güney-Kuzey savaşları... Binlerce kişi birbirini öldürdü. Aynı ABD bunları aştı, köleliği kaldırdı, bunları aştı. Kimsenin ötekileştirilmediği bir devleti kurdular.Birileri geldi toplumunu güçlendirdi, biz ise yeni fay hatları oluşturarak toplumu bölüyoruz. Bugün Cumhuriyet tarihinin en büyük kırılmasıyla karşı karşıyayız. Kendi içinde huzurlu bir toplum yaratmamız gerekiyor.
SİYASETÇİLERİN BU DERSE İHTİYACI VAR
Siyasetçileri akılla ve mantıkla sorgulaması lazım. Kendisinin nasıl kullanıldığının farkına varması lazım. Siyasetçilere tarihin önünde çok güzel bir ders verirler. Bu derse siyasetçilerin ihtiyacı var!Susma sustukça sıra sana gelecek! Türkiye'deki bütün işçilerin, emeklinin, çiftçinin, sanayicinin, ev hanımlarının sorunlarının hepsini çözmeye kararlıyız.Bizim inancımızda haksızlıklara karşı susan dilsiz şeytandır. Ben isterdim ki Soma'da 301 işçimiz hayatını kaybederken bütün sendikalar orada olsun!
İşçi kardeşlerim size sözüm var! Patron sendikacılığını yıkacağız sonunda ondan da hesap soracağız.Soma'da bir kadıncağız bize gelip sitem etti. Kimse dinlememiş! Bu ülkenin başbakanlık koltuğunda oturan zatta gitti. 301 kişi hayatını kaybetmiş. 432 çocuk yetim kalmış. Büyük acı var. Sanki miting meydanı gibi kürsüyü kurup konuşuyor. Madenciliğin fıtratında, doğasında böyle ölümler var diyor. 1860'ın İngiltere'sinden örnek veriyor. O zaman Abdülmecit tahta ve ampul icat edilmemiş. Türkiye 1800'lerin ülkesi mi? Bu örnekten sonra Soma ayağa kalkıyor. Herkes itiraz ediyor, yuh çekiyor. Efelenerek vatandaşın üstüne yürüyor. Birisine özür diliyorum! Yahudi dölü diyor. 4 bin polisle Soma'ya gidiyor. Markete sığınıyor ve marketteki vatandaşı tokatlıyor. İlk kez bizde bir başbakan kendi vatandaşını tokatlıyor.
ÜÇ NOKTA KOYUYORUM
Bu ülkenin insanlarının vicdanına sesleniyorum. Seni tokatlayan adamın hala arkasındaysan ben oraya 3 nokta koyuyorum...Cenaze evine gidip hakaret ediyorsun, bir de tokatlıyorsun böyle birşey var mı? 301 kişi öldü tabi şikayet edecekler. Karbonmonoksit gazını soludukları için öldüler. Kendi vatandaşınızı tokatlıyorsunuz. Sonra efeleniyorsunuz. Böyle bir tabloyu TC hiç görmedi.
OKMEYDANI'NDAKİ OLAYLAR
Bir vatandaş başsağlığı için cemevine gidiyor. Bir kurşunla hayatını kaybediyor. Öldürülünce bir yandaş şöyle bir tweet atıyor: İstanbul Kızılay Şube Başkanı ya eşşek gibi sessiz yaşayacaksınız, yada def olup gideceksiniz!Erdoğan'ın bunu eleştirdiğini duydunuz mu? Kızılay'dan atılacak dediğini duydunuz mu? Bir Uğur Kurt'a da Ayhan Yılmaz'a da üzülürüz.Bu topraklardaki her kişi bizim kardeşimizdir.
Kılıçdaroğlu, başta İsmet İnönü ve CHP'lilerin alkışladığı 1960 darbesi için 'Darbeyi alkışlayanlar, idamları keyifle izleyenler oldu' ifadeleri dikkat çekti.
Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamalar şöyle:
Huzur istiyoruz ama huzurlu bir Türkiye yok... Barış istiyoruz ama barışın adı bile sözkonusu değil. Bu ortam içinde bize bir gülümseme armağan edildi. Nuri Bilgi Ceylan Altın Palmiye ödülünü aldı. Hepimizin onurudur.Her karesi adeta bir sanat eseridir. O bir sinema bilgesidir. Onu yeniden kutluyorum. Bu iyi haber
Bir de Yatağan Termik Santrali İşçilerinin eylemi var. Kimse onların sesini duymuyor. Ben Muğla'ya uğrayınca onları dinledim. Aylardır Ankara'dalar.Taşeron işçiliğe çözüm üretilecek diye seçim bildirisine yazan tek parti var o da CHP'dir.
İş güvenliği olmayacak, sendika olmayacak, derdinizi anlatacağınız kimse olmayacak bunun da adı çağdaş Türkiye olacak. Yok böyle bir şey. 2 milyonu aşkın taşeron işçi var. TBMM binası dahil tüm kamu kurumlarında taşeron işçi çalıştırılıyor. Bir lokma bir hırka... Hiç bir güvenceleri yok. O kardeşlerime bir kez daha sesleniyorum. CHP'nin genel başkanı olarak sesleniyorum:
İşçi ağabeylerinize sorun: Bu ülkeye toplu sözleşme hakkını hangi parti getirdi bir sorun! Diyecekler ki CHP.ILO'nun standartlarını kim getirdi diye sorun! İş güvencesini kim getirdi diye sorun! CHP diyecekler. Şimdi bir yasa hazırlanıyor. Herkes taşeron işçi olacak. Sendikalara sesleniyorum: Siz gerçekten işçinin yanındaysanız sizin adresiniz CHP'dir.
Taşeronluğu yaygınlaştıran, Türkiye'ye bela eden, 301 işçinin hayatının kaybolmasına neden olan bu sistemi savunacak mısınız savunmayacak mısınız? Bu düzeni değiştireceğiz! Önce üreteceğiz sonra hakca bölüşeceğiz. Herkes haksızlığa karşı durabilecek. Soma'daki işçi kardeşlerimiz dün haklarını aramak için yürüdüler. İlk istedikleri sendika yöneticilerinin istifasını istediler.
Oradaki madenci kardeşlerimi kutluyorum! Sizin emeğinizi satan sendikacılara güvenmeyin. Biz ortaçağ ülkesi miyiz yoksa 21. yüzyıl ülkesi miyiz. Kim sizin örgütlenmenize karşıysa biz sizinle birlikteyiz. Biz sizin haklarınızı savunuyoruz, sizin için mücadele ediyoruz. Bize destek verin! Sizin emeğinizi sömüren bir siyasal partiye destek verirseniz başınıza daha çok şey gelir, daha çok ağlarız.Çözümler evrensel çözümler.. ABD, AB'de hangi haklar varsa bizde de olsun. Biz üçüncü sınıf demokrasiye mi layık bir ülkeyiz?
GELECEKSİNİZ! ELİNİZ MAHKUM
Açık ve net söylüyorum: Sizin yeriniz, sizin ocağınız CHP'dir. Bunlardan size fayda yok. Anlayın bunu.
Siz yardım gelecek, şu gelecek, insanlar öldü diye beklerseniz olmaz! Ölen kardeşlerinizin mücadelesini yapmak zorundasınız. Onlar da işçiydi sizde işçisiniz. Yeriniz artık bellidir. Geleceksiniz! Eliniz mahkum! Ya sömürülmeye devam edeceksiniz, ya da alın terimin karşılığını alacaksınız diyecekseniz gelin ortak ses çıkaralım, daha güçlü ses çıkaralım.
301 işçinin adını okudum geçen hafta. Kimsenin yapmadığını yaptık. Bu ülkede eğer mutluluğu yakalayacaksak herkesin güvence içinde bir toplum yaratırsak ancak mutlu oluruz. Aksi halde huzursuz oluruz. Barış istiyoruz. Türkiye çok riskli bir sürecin içine girdi. Bir gerginlik yaşanıyor. Kullanılan dil gerginliği besliyor. En çok kadınlar gelip: Ne olacak bu ülkenin hali diyorlar!
Tekerlek kırılınca yol gösteren çok olur! Tekerlek kırılmadan yol göstermek lazım. Bunu aydınları, siyasetçileri yapacak. Sorunlara çözüm üreteceğiz. Siyasetçinin sorumluluğu aydınlardan biraz farklıdır. Oy almışız bu kürsülere gelmişiz, burada halkın derdini dile getirip, çözüm üretmek zorundayız. Kendisi sorun olan bir iktidara karşı çözüm üretmek zorundayız.
3 GÜN SUSSA...
Kendi iktidarınızı korumak için toplumu bölüp, kutuplaştırırsanız sorun yaratırsınız. Birisi konuşunca herkes kulaklarını tıkıyor. 3 gün sussa Türkiye'de huzur olur. Her gün kavga her gün kavga...Adı üstünde muhalefet! Yolsuzlukları, yanlışları dile getirmek asıl görev bu. Kavgalı bir iktidar olur mu? Kendisiyle kavga eden bir siyasal anlayış olur mu?
Siyasilerin tek bir ayrıcalığı var: Dokunulmazlık!
Ama aydınların da bir görevi var: Zalimin, haksızlığın karşısında durmaları lazım. Aydın toplumun önderidir. Bir bedel ödenecekse bedelden korkmaz. Bedel ödemekten korkan kişiye aydın denmez! 76 milyon yurttaşıma seslenmek isterim:Biz üstümüze düşeni fazlasıyla yapıyoruz. Bazı hataları fazla kutuplaşma olmasın diye susuyoruz. Soma'da, Gezi'de toplumda kutuplaşma olmasın diye çok dikkatli tutum izledik. Biber gazını, copları bizim milletvekillerimiz kaldırıldı. Neden? Çocuklar biber gazı yemesin diye. Biz yanlış mı yapıyoruz? Şunu da söylemek isterim: Yüzü maskeli, elinde silah olayları çıkaranlar kimse bulsunlar bunları. Biz yüzü maskeli, elinde silahlı kişilere karşıyız.O kişiler acaba kim? Gezi olaylarında TOMA'ya molotof atanları gördük. Şimdi toplumda bu kutuplaşmayı yaratanlar kimler? Hükümet bunu ortaya çıkarmalı!
BEN 68 KUŞAĞINDAN GELİYORUM
Ben 68 kuşağından geliyorum. Ülkenin bağımsızlığını, huzurunu savundum, örgütlenmeyi savundum, üretenlere her zaman saygı duydum. 68 kuşağından geliyorum, dolayısıyla pek çok acıyı yaşadım. 1960 ihtilali sonrası hayal meyal hatırlıyorum. 3 siyasetçiyi darağacına götürdüler. O demokrasinin ilk travmasıdır.1971 askeri darbesi... 3 gencimizi darağacına gönderdik. Neden? İntikam hırsıyla.
Siyaseten idamların doğru olmadığını tecrübeyle yaşayan bir ülkeyiz. 80'lerde darbeden önce gencecik çocuklarımız öldürülen çocuklarımız vardı. Aynı silahla hem sağdan hem soldan çocuklarımız öldü.Askeri darbeden sonrada pek çok gencimiz idam sehpalarında öldürdüler. 16 yaşındaki Erdal Eren'i idam ettiler.Uygar dünyada acı ve travmalar yaşamışlar. Bütün acıları toplumsal kazanıma dönüştürmüşler. 2. Dünya Savaşı... Yerle bir ettiler bütün Avrupa'ya.. Sonra birlik olup savaşı değil, aklı öne koyuyorlar. Petrol birliğini kurdular. Biz de Erdal İnönü'nün başvurusuyla biz de AB'ye üye olmak istedik. Bir toplumsal faciadan bir toplumsal kazanım elde ettiler.
ABD Güney-Kuzey savaşları... Binlerce kişi birbirini öldürdü. Aynı ABD bunları aştı, köleliği kaldırdı, bunları aştı. Kimsenin ötekileştirilmediği bir devleti kurdular.Birileri geldi toplumunu güçlendirdi, biz ise yeni fay hatları oluşturarak toplumu bölüyoruz. Bugün Cumhuriyet tarihinin en büyük kırılmasıyla karşı karşıyayız. Kendi içinde huzurlu bir toplum yaratmamız gerekiyor.
SİYASETÇİLERİN BU DERSE İHTİYACI VAR
Siyasetçileri akılla ve mantıkla sorgulaması lazım. Kendisinin nasıl kullanıldığının farkına varması lazım. Siyasetçilere tarihin önünde çok güzel bir ders verirler. Bu derse siyasetçilerin ihtiyacı var!Susma sustukça sıra sana gelecek! Türkiye'deki bütün işçilerin, emeklinin, çiftçinin, sanayicinin, ev hanımlarının sorunlarının hepsini çözmeye kararlıyız.Bizim inancımızda haksızlıklara karşı susan dilsiz şeytandır. Ben isterdim ki Soma'da 301 işçimiz hayatını kaybederken bütün sendikalar orada olsun!
İşçi kardeşlerim size sözüm var! Patron sendikacılığını yıkacağız sonunda ondan da hesap soracağız.Soma'da bir kadıncağız bize gelip sitem etti. Kimse dinlememiş! Bu ülkenin başbakanlık koltuğunda oturan zatta gitti. 301 kişi hayatını kaybetmiş. 432 çocuk yetim kalmış. Büyük acı var. Sanki miting meydanı gibi kürsüyü kurup konuşuyor. Madenciliğin fıtratında, doğasında böyle ölümler var diyor. 1860'ın İngiltere'sinden örnek veriyor. O zaman Abdülmecit tahta ve ampul icat edilmemiş. Türkiye 1800'lerin ülkesi mi? Bu örnekten sonra Soma ayağa kalkıyor. Herkes itiraz ediyor, yuh çekiyor. Efelenerek vatandaşın üstüne yürüyor. Birisine özür diliyorum! Yahudi dölü diyor. 4 bin polisle Soma'ya gidiyor. Markete sığınıyor ve marketteki vatandaşı tokatlıyor. İlk kez bizde bir başbakan kendi vatandaşını tokatlıyor.
ÜÇ NOKTA KOYUYORUM
Bu ülkenin insanlarının vicdanına sesleniyorum. Seni tokatlayan adamın hala arkasındaysan ben oraya 3 nokta koyuyorum...Cenaze evine gidip hakaret ediyorsun, bir de tokatlıyorsun böyle birşey var mı? 301 kişi öldü tabi şikayet edecekler. Karbonmonoksit gazını soludukları için öldüler. Kendi vatandaşınızı tokatlıyorsunuz. Sonra efeleniyorsunuz. Böyle bir tabloyu TC hiç görmedi.
OKMEYDANI'NDAKİ OLAYLAR
Bir vatandaş başsağlığı için cemevine gidiyor. Bir kurşunla hayatını kaybediyor. Öldürülünce bir yandaş şöyle bir tweet atıyor: İstanbul Kızılay Şube Başkanı ya eşşek gibi sessiz yaşayacaksınız, yada def olup gideceksiniz!Erdoğan'ın bunu eleştirdiğini duydunuz mu? Kızılay'dan atılacak dediğini duydunuz mu? Bir Uğur Kurt'a da Ayhan Yılmaz'a da üzülürüz.Bu topraklardaki her kişi bizim kardeşimizdir.