Çözüm Süreci

yazar Orhan Miroğlu, çözüm sürecinin geleceğinden kuşku duymadığını belirterek "Yeter ki Türkiye'de çözüm sürecinin partnerleri niyet değiştirmesin" dedi.

Miroğlu, çözüm sürecine ilişkin, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Kürtler ve Türkler arasındaki tarihi köprülerin daha da güçlenmesini sağlamaya yönelik çalışmaların devam etmesi gerektiğini vurgulayan Miroğlu, şöyle konuştu:
"Çözüm sürecinin geleceğinden kuşku duymuyorum. Yeter ki Türkiye'de çözüm sürecinin partnerleri niyet değiştirmesin. AK Parti'de bir niyet değişikliğinin olabileceğine dair kanaatim sıfır. Ama AK Parti iktidarının olmadığı bir Türkiye'de çözüm sürecini yeniden herkes sil baştan düşünmek zorunda kalır. Öyle bir konjonktürde bile yeniden devletin eski şiddet konseptine döneceğini ve bunun karşısında da PKK'nın silaha sarılacağı ihtimalini çok zayıf görüyorum. Kürt meselesi siyaset bakımından daha fazla bir iç mesele haline gelebilir. Yani siyasetin kullandığı, araçsallaştırdığı bir mesele haline dönüşebilir ki, risk orada olur."
Miroğlu, çözüm süreci konusundaki bir takım kötümser değerlendirmelere katılmadığını dile getirerek, şöyle dedi:
"Katılmamamın sebebi bu alandaki bilgi ve deneyimlerimin, teorik değil de yaşanmış, tanıklıklara dayalı olmasıdır. Zannediyorum Türk solu, liberal çevreler ve İslami muhafazakar kesimden bu soruna yaklaşanlardan bizi farklı kılan biraz da bu. Teorik veya belli bir tarih bilinciyle 30 yıllık sürece bakmakla, hafıza üzerinden bakmak çok farklı. Bu hafıza üzerinden baktığım da Türk arkadaşlarıma, 'Damdan düşenin halinden ancak damdan düşen anlar' diyorum. Kürt halkı damdan düşmüş bir halktır. Bu nedenle sürece hafıza üzerinden yaklaşmak gerekiyor."
- "Şiddetle müzakere yürütülemez"
Miroğlu, yeni Yerel Yönetimler Yasası'nı hatırlatarak, artık İl Genel Meclislerinin bulunmadığını ancak bunun bir pazarlık sonucu olmadığına işaret etti.
Bazı taleplerin siyasi pazarlıkla elde edilebileceğine inanmadığını belirten Miroğlu, şunları dile getirdi:
"Şiddet ve silahın gücünü masaya koyarak yapılacak bir müzakere sonucu başarı elde edilebileceği kanaatinde değilim. Anadilde eğitimi isteyen bir halkın bu talebini hiçbir siyasi iktidar durduramaz. Kaldı ki 12 yıllık reform sürecinde AK Parti bu adımları atıyor."
- "İki psikolojinin normalleşmesi gerekiyor"
Kürt sorununun çözümü için başka ülkelerde uygulanan yöntemlerinin önerildiğine dikkati çeken Miroğlu, şöyle konuştu:
"Türkiye'daki şartlar farklı. İki halkın birlikte yarattığı değerlerle ölçülebilecek kendi anlayışını ortaya koyması gerektiğini düşünüyorum. Bir Türk ulusal psikolojisi var ki; o başından beri Kürtlerin hak talepleriyle ilgili herşeyi bölünme olarak algılıyor. Karşıda da, 'acaba yeniden mi aldatılıyoruz?' diyen, güven sorunu yaşayan bir Kürt psikolojisi var. Her iki psikolojinin normalleşmesi gerekiyor. Bunun için de silahsızlanma programı çözüm sürecinden beklediğim en ciddi sonuçtur. Yani PKK'nın dağdan indirilmesi. İnsanların silahlarını alıp gitmesi değil. Çünkü bu Kürt annelere haksızlık olur. Barış süreci, o annelerin yeniden evlatlarıyla kavuşmasını sağlamayacaksa ona barış süreci denilemez."
- "Kürt kurumları Öcalan'daki iradeyi içselleştiremedi"
Çözüm süreci konusunda muhatapların gerçek anlamda iradelerini ortaya koyduklarına inandığını belirten Miroğlu, "Öcalan'ın çözüm sürecinde yeterince iradesini ortaya koyduğunu ancak Kürt kurumlarının Öcalan'daki bu iradeyi çok fazla içselleştiremediklerini düşünüyorum. İçselleştirme olsaydı o siyasetten insanlar ve o siyasetin yanında duran gençler bu kadar kötümser olmazdı" dedi.

Miroğlu, Kürtlerin Ankara merkezli siyasetten asla kopmamaları gerektiğine işaret ederek, "Çünkü burası ne Suriye ne de Irak'tır. Türkiye'de Kürtlerin geleceği Ankara merkezli bir siyasetin içinde fiili olarak var olmaktan geçiyor" ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA