'Dönemin Kayıtlarında Soykırım Göremiyoruz'

Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Ethem Atnur, birçok ülkenin tarih arşivlerinde inceleme yaptığını, bu kayıtlara göre 1915'te yaşanan olayların soykırım olarak nitelendirilmesinin imkansız olduğunu söyledi.

Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) ev sahipliğinde Türk Tarih Kurumu'nca düzenlenen "Birinci Dünya Savaşı'nda Ermeniler" sempozyumu kapsamında Van'da bulunan Atnur, Ermeni muhacirlere yapılan insanı yardımlar ve Ermenilerin soykırım iddialarıyla ilgili AA muhabirine değerlendirmede bulundu.
Bir akademisyen olarak Türkiye, Amerika, Rusya, İngiltere arşivlerini incelediğini belirten Atnur, kayıtlarda soykırımla ilgili belge görmediklerini söyledi.

Soykırım söylentilerinin, dönemin bir takım vurguları üzerine Ermeni tarafının iddia ettiğini ifade eden Atnur, şöyle konuştu:
"Bu bir akademik bilgi değil. Bu 'acı dayatması' şeklinde ifade edebileceğimiz dünyaya yerleşen bir kanı. Sadece Ermeni acıları görülerek insanların zihinlerinde oluşturulan bir olgu diyelim 'soykırım' denen şeye ama resmi arşiv kayıtları ve dönemin belgelerinde bir soykırım göremiyoruz. Birçok ülkenin tarih arşivlerinde inceleme yaptım. Bu kayıtlara göre yaşanan olayların soykırım olarak nitelendirilmesi imkansız. İçinde bulunduğumuz kent Van. Bu kentte yaşayan Müslümanları, bölgede isyan eden Ermeniler, Rus ordusunda Ermeni gönüllü alaylarının desteğiyle ciddi bir kırıma uğrattılar. Kalanlarda batıya doğru kaçmaya başladı.

Bu Erzurum'da ve Anadolu'nun diğer kentlerinde oldu. Dünyanın en büyük devletleriyle savaşan bir devletin, 16 yaşından 46 yaşına kadar bütün erkeklerini cepheye gönderen bir devletin elbette Sivas'taki, Urfa'daki isyanlarla baş etmesi zordu. Van son noktaydı. Van tam bir kırılma noktasıdır."
- "Ermeniler savaşın olmadığı bölgelere gönderildi"
Osmanlı Devletinin Balkanlar'da yaşadığı trajediyi yaşamamak için "tehcir" denilen, "Ermenilerin savaşın olmadığı bölgelere gönderilmesi" projesini hayata koyduğunu ifade eden Atnur, bu projenin boyutlarının bu kadar olacağının, ekonomik ve insani sorunlar yaşatacağının öngörülmediğini söyledi.

Ruslar tarafından Kafkaslar'da yaşayan yaklaşık 700 bin Müslümanın Anadolu'ya sürüldüğünü kaydeden Atnur, şunları dile getirdi:
"Bu çok ciddi bir rakam. Bugün Türkiye Cumhuriyeti topraklarına 500 bin Suriyeli geldi, hayat felç oldu. Bir de o dönemi düşünmek gerekiyor. Enver Paşa, 'madem Ruslar bunu yapıyor, Ermeniler de isyan ediyor, bizde kontrol edecek durumda değiliz. Ermenileri Rusya tarafına sürelim' diyor. Fakat Osmanlı hükümeti ve Talat Paşa bunu insani bulmadı. 'Bunlar bizim vatandaşımız bunları kendi ülkemiz içinde yer değiştirelim' dediler ve bunları savaşın olmadığı bölgeye, Suriye, Urfa'nın güney bölgelerine gönderdiler. Tabi ki bu insanlar yolda giderken saldırılara uğradı ve bir takım katliamlarla karşılaştı, ciddi acılar yaşadı. Ama acıları yarıştırmayacağız. O dönem Osmanlı ülkesindeki herkes bu acıları yaşadı. Van'da, Erzurum'da, Ardahan'da yaşayan Müslümanlar da bu acıları çekti. Rus ordusu içindeki Ermeni gönüllü alaylarından kaçarak batıya giden ama salgın hastalık ve saldırılardan hayatını kaybeden 600 binin üzerindeki Müslüman da acı yaşadı."
- "Ermeniler Müslümanlara göre daha şanslıydı"
O dönemde Ermeniler'in Müslüman muhacirlere göre daha şanslı olduğunu, çünkü onlara bakan misyonerlerin bulunduğunu ve çok büyük paralara sahip olduklarına dikkati çeken Atnur, 1915 yılında tehcir edilen Ermeniler için 6 milyon doların geldiğini, sonraki yıllarda bunun 12 milyon dolara çıktığını ve bu paranın sürekli arttığını anlattı.
Özellikle Amerika'da toplanan paralarının misyonerler tarafından Osmanlı sistemi üzerinden ülkeye getirildiğine değinen Atnur, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ermenileri yok etmek isteyen, toptan öldürmek isteyen bir devlet misyonerlerin paralarını onlara harcanmasına neden izin versin. Kendi sistemi üzerinden yabancı konsolosluklar tarafından neden gitmesine izin versin. Suriye bölgesinde yaşayan Ermeniler Amerika'da yaşayan akrabalarına mektup yazmış, 'Bize para gönderin' demişler. Soykırıma uğratılmak istenen insanlara bunlara yapılır mı? Osmanlı Devleti'nin gösterdiği insani muameleyi abartmamak lazım. Vatandaşı olduğu için göstermesi gerekiyor. Yeterli ilgiyi de gösterememiş olabilir çünkü kendi askerinin ayağında da çarık yok. Asker de hastalıktan, açlıktan ölüyor. Maalesef bu trajediyi o dönem bu coğrafyada yaşayan herkes tattı. ABD misyonerler var bunların milyonlarca doları var. Misyonerlerin soykırım konusunda kayıtları nettir ama dönemin misyoner kayıtlarından bile soykırım denebilecek bir şey çıkmıyor. Çünkü onlarda devletin bunlara yardım ettiğini belgelerinde yazıyorlar. Ama nedense bunlarda hiçbir Müslüman'ın trajedisinden söz edilmiyor."
Atnur, Osmanlı Devleti'nin muhacirler için yetimhaneler, kadın sığınma evleri açtığını, Cemal Paşa'nın 20 bin Ermeni göçmen kadını askeri atölyelerde çalıştırarak maaşa bağladığını, salgın hastalıklara karşı göçmenlerin sağlık taramasından geçirildiğini anlattı.
Kayıtlardan soykırım iddialarını çıkarmanın mümkün olmadığını bildiren Atnur, soykırım kararlarının hukuki olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Yahudilerde olduğu gibi ama Yahudiler ile ilgili karar mahkeme kararıdır. Ermeniler nedense bugüne kadar bir mahkemeye başvurmadılar. Yaşadıkları acının bir mahkeme tarafından tescil edilmesine tevessül etmediler. Çünkü onlar biliyorlar ki Amerikan, İngiliz ve Rus kayıtlarında soykırım yok. Rus kayıtları Ermenilerin bu savaşta taraf olduğunu gösteriyor. Savaşta tarafsanız bunun mağduriyeti de sizi bir şekilde bağlar. Ermenilerin hepsi tehcire gitmedi. O dönemin Müslüman halkı sağduyuluydu. Elbette Ermenilere zarar verenler oldu ama yine de sağduyulu halk çok fazla bunların üzerine gitmedi. Devletin asıl endişesi Van'da yaşadığını Erzurum'da, İzmit'te yaşamaktı."
Günümüz aklıyla tarihi olayların değerlendirilemeyeceğini, her dönemin kendi şartlarına göre değerlendirilmesi gerektiği ifade eden Atnur, "Ben Erzurumluyum. Benim yaşadığım köyde insanlar camiye doldurulup yakılmış. Ben çocukken, olaylardan tesadüfen kurtulanların acı içinde ağlamalarına şahit oldum. Bunların ki acı değil mi? Sadece biz Ermenilerin acısını mı anlamak zorundayız. Bence herkesin acısını anlayalım" diye konuştu.

Kaynak: AA