İşık Açıklaması

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, 17 Aralık operasyonuyla ilgili yaptığı açıklamada, "İlk defa görünmeyen bir yapıyla karşılaştık" dedi.

İşık Açıklaması

Işık, Kocaeli’de basın mensuplarıyla bir araya geldi. İnternet Yasası’yla ilgili soruyu yanıtlayan Işık, “Bu son düzenleme bana göre internet yasağı değil internet düzenlemesidir” dedi.


Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, bakanlık görevini devralması sonrasında bir otelde düzenlediği kahvaltıda, ilk kez Kocaeli’deki basın mensuplarıyla bir araya geldi. Kahvaltı sonrasında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Işık, yürürlüğe giren ve kamuoyunda ‘internet yasası’ olarak bilinen düzenleme hakkındaki soruya, “Aslında bu düzenleme, kişinin anayasal olarak kişilik haklarının korunmasına dair daha iyi bir düzenleme, internet özgürlüğü açısından da daha ileri bir düzenleme” diye cevap verdi.

İNTERNET ÖZGÜRLÜĞÜ AÇISINDAN DAHA İLERİ BİR DÜZENLEME
"İnternet yasası neden gerekliydi" sorusunu cevaplandıran Fikri Işık, yasanın gerekli ve yerinde bir yasa olduğuna ifade etti.

Yasak olmadığını, bir düzenleme yapıldığını anlatan Bakan Işık, şöyle konuştu: "Şimdi siz düşünün, biri hakkında bir kaset çıktı. Sizin mahkemeye gidip, bir hafta sürecek bir işlemden sonra; o kaset sizinle ilgili bir iftira, şantaj, bir hakaret, küfür, mahkemeden kararı alana kadar zaten atı alan Üsküdar’ı geçmiş oluyor. Sizin hakkınızda kamuoyunda bir karar veya şaibe oluşuyor. Sizin onu temizlemeniz inanılmaz zor bir şey. Ondan sonra ne ailenizin yüzüne bakabiliyorsunuz ne de toplumun içerisine çıkabiliyorsunuz. Ondan sonra da iftira olduğunu aynı hızla yayınlamak maalesef mümkün olmuyor."
Yapılan bu düzenlemenin son derece yerinde ve doğru bir düzenleme ve demokratik bir düzenleme olduğunu anlatan Işık, şunları söyledi: "Bunu çok net söylüyorum. Şimdi getirilen şu; sizinle ilgili bir kaset yayınlandı. Sizin bunun bir iftira veya kişilik haklarına müdahale olduğunu düşünüyorsanız, TİB’e müracaat ediyorsunuz. TİB 24 saat içerisinde sadece o haberi durdurma getiriyor. Ve size diyor ki, ’24 saat içerisinde bana mahkemeye müracaat edip bunun kişilik haklarına saldırı olduğuna dair karar getirin’. Yani bir tahribatı önlemede size bir süre veriyor. Eğer bu süre içerisinde siz mahkeme kararını getirmezseniz hemen o tedbiri kaldırıyor. Ve burada eğer saldırı kararı gelirse önceden tüm siteyi kapatıyordu, şimdi sadece o habere erişimi o linki engelliyor. Aslında bu düzenlemeyle kişinin anayasal olarak kişilik haklarının korunmasına dair daha iyi bir düzenleme, internet özgürlüğü açısından da daha ileri bir düzenleme. Bu aslında bir internet yasağı değildir. Bu son düzenleme bana göre internet yasağı değil internet düzenlemesidir. İnternet düzenlemesi de hem internetin güvenli gelişmesi açısından önemlidir. İnternetin kişilere yargısız infaz noktasında kullanılmasını engelleme noktasında, kişilerin internet kullanımında geleceğe daha güvenli bakma noktasında gerekli bir düzenlemedir. Asla bir yasak değildir.”
Yapılan tüm yasal düzenlemelerin bir kesim tarafından karalandığına değinen Bakan Işık, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama şunu üzülerek ifade ediyorum, şu an Türkiye’de ve dışarıda maalesef bir kesim, siz hangi kararı alırsanız alın bunu yasakçı diye sunma gayreti içinde. Bakın şimdi yeni demokratikleşme paketini getiriyoruz. Dinlemelere ağır ceza veriyorduk, şimdi çok daha ağır ceza getiriyoruz. Dinleme kararının verilmesi hakimlerin kararına bırakılacak. Ama bunları bile geri adım diye sunan bir anlayış var. Daha düne kadar bunları Türkiye’nin demokrasisi için inanılmaz adım diye sunan yapı, bugün bunları Türkiye’de bir yasakçılık olarak sunmaya çalışıyor. Ve bunu bazen dışardan Türkiye’nin güçlenmesinden gelişmesinden rahatsız olan bazı çevrelerle işbirliği içinde yapmaya çalışıyor. Şu son 17 aralık süreci bize demokrasinin güçlendirilmesi noktasında çok ciddi bir motivasyon yükledi. 17 Aralık'tan sonra daha güçlü adımlar atmak noktasındayız. Niye AK Parti yanlış yaparsa millet sandıkta hesabını görür. Yerine kimi uygun görürse getirir.”

İLK DEFA GÖRÜNMEYEN BİR YAPIYLA KARŞILAŞTIK
Bakan Fikri Işık, "17 Aralık operasyonu sonrasında neden büyük bir kabine değişikliği yapıldı" sorusuna şöyle karşılık verdi: “Kabine revizyonu yapılacaktı. Üç bakan arkadaşımız yerel seçimlerde aday gösterildi. Yüksek seçim kurulu bakanların istifasını gerektiren bir durum yoktur demesine rağmen sayın başbakanımız 'hayır bir kabine değişikliği yapılacak' dedi.

Bu yolsuzluk görüntüsü altında hükümeti devirme operasyonudur. Bu içerideki bir yapıdan değil küresel bir operasyon olduğunu iyi biliyoruz. 17 Aralık'ta 4 arkadaşla ilgili iddialar ortaya atılınca Sayın Başbakanımız da bu revizyonu geniş tuttu. Ama bana devredilen görevin 17 Aralık operasyonuyla bir alakası yoktur. BBC’nin yorumunu benim gündemime almam bile çok şey değil. Sonuçta bakanlık görevi bana verildi, biz bunun üstesinden gelmek noktasında gece gündüz çalışmak durumundayız."
25 Aralık’ta hükümetin düşmesine dair haberlerin çok konuşulduğunu anlatan Işık, sözlerine şöyle devam etti: "Bazı ses kayıtları deşifre oldu. İşte ‘bundan sonra bakanları biz belirleyeceğiz, tuzlukta koysak seçilir’. Bunlar Türkiye demokrasisi açısından utanç verici şeyler. Ama hesap edemedikleri bir şey var. Artık milletin demokratik olgunluğu. Şu an toplum kim ne yapıyor hangi hareket içerisinde bunu çok iyi biliyor. Siz hükümeti devireceğim diye ülkenin en güçlü bankasını da işin içine çekerseniz halk bunu millete anlatma şansınız yok. Yapılan tüm anketlerde halk bu işin yolsuzluk operasyonu olmadığına inanıyor."
Yolsuzluğun bütün ülkelerin en öncelikli mücadele etmesi gereken durum olduğunu anlatan Işık, sözlerini şöyle tamamladı: "Bir ülkede yolsuzluk yapılıyorsa hükümetlerin bunu hukukun öngördüğü en ağır cezalarla ödemesini biz savunuyoruz. Ama hiç kimse suçlu olduğu mahkeme tarafından belirlenmedikçe suçlanamaz. Yargısız infazın kimseye yapılmasını asla istemeyiz. Ama 11 yıllık iktidar döneminde hiç yolsuzluk yapılmadı modunda olup da son 6 ayda Türkiye bir anda yolsuzluk batağına battı derseniz o zaman sizin niyetinizi bütün toplum sorgular. Demokrasilerde bir hükümeti götürme yetkisi sadece millettedir. Türkiye’nin bu noktada acı tecrübeleri var. Doğrudan veya örtülü darbelerle hükümetlerin nasıl devrildiğini biliyoruz. Post modern darbeleri biliyoruz. E-muhtıralarla hükümetlerin değiştirilmek istendiği dönemleri biliyoruz. En son sokak eylemleriyle hükümeti düşürme girişimlerini biliyoruz. Ama ilk defa görünmeyen bir yapının hükümet değiştirme görevini üstlendiğini görüyoruz. Görünmezliğin gizemine sığınarak hükümet düşüreceklerini zannettiler. Ama milletimiz oyunun arkasındaki esas aktörleri görüp buna geçit vermedi.”
Kaynak: İHA