Emekli Tümgeneral Yavuz'un 'Kumpas' Şikayeti
Balyoz planı davası kapsamında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, Balyoz planı soruşturmasında görev alan bazı emniyet görevlileri, savcı, hakim ve medya mensupları hakkında, kendisine "kumpas" kurulduğu iddiasıyla şikayetçi oldu.
Aynı zamanda oğlu olan avukatı Selim Yavuz'la Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelen Yavuz, Balyoz planı davasıyla ilgili "kumpas" kurulduğu iddialarına ilişkin soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Gökalp Kökçü'ye "müşteki" sıfatıyla ifade verdi.
İfadenin ardından, gazetecilere açıklama yapan Yavuz, yargılamanın başından sonuna kadar bir örgüt işi olduğunu ve bir örgütle karşı karşıya kalındığını savunarak, bu örgütün çeşitli ayakları olduğunu öne sürdü.
Yavuz, şöyle devam etti:
"Bu örgütün, medya ayağı vardı, yargı ayağı vardı, emniyet ayağı vardı, bürokrasi ayağı vardı. Bir yalan dalgası ile yargılama yaptılar. Suçsuz ve masum insanları, 'askeri vesayetle hesaplaşıyoruz' adı altında mahkum ettiler ama gerçeğin gücü her şeyden üstündür. Gerçek her geçen gün daha çok açığa çıktı ve kendisini kabul ettirdi. Şikayetimiz üzerine, müşteki olarak ifade verdik. Bize şikayetçi olduğumuz konular soruldu. Örneğin delillerimiz hiçbir safhada kabul edilmedi. Ayrıca savcılığa emanet edilen bir sürü belgenin üstü örtüldü. Harddiskin üzerinde parmak izi çıkmıştı, o parmak izinin araştırılmasını birçok defa istememize rağmen üstünü örttüler çünkü suçun kendilerine kadar gelip dayanacağını biliyorlardı. Onu kendi adamları koydu oraya, bu açık olan birşeydi. Savcı bizim ifademizi aldı. Şu anda bilgi topluyor. Bütün değerlendirmeleri, bilgileri topladıktan sonra mutlaka sizlere de yansıtacaktır diye düşünüyorum ama savcı gerçek açığa çıksın diye kendisine ilettiğimiz her şeyi özenle dinliyor ve dikkate alıyor."
- "Savcının dolabında birçok dosya gördüm"
Birçok insanın soruşturma kapsamında ifade verdiğini aktaran Yavuz, "Savcının dolabında birçok klasör gördüm hepsinin Balyoz ile ilgili olduğunu öğrendim. Dolayısıyla çok insan ifade verdi. Mehmet Baransu'dan başlayarak birçok medya mensubundan şikayetçi oldum. Bunların içinde Nazlı Ilıcak da var, Emre Uslu da var, Ahmet Altan da var, Yasemin Çongar da var" dedi.
Bütün soruşturma, yargılama savcıları, Yargıtay'da savcı olanlar ve duruşmaya giren bütün hakimlerden de şikayetçi olduğunu kaydeden Yavuz, "Gerekçemde, gerçeğin üstünü örtme gayretlerinden dolayı şikayetçi oldum. Ayrıca bilirkişilerden şikayetçi oldum, Nurdan Okur diye bir hakimden şikayetçi oldum. Kendisi Adalet Bakanlığı'nın bürokratlarıdır. Birleşmiş Milletler'e gönderdiği savunma dosyasında, biliyorsunuz ki o dosyada haksız tutuklama kararı çıkmıştır. Bütün dijital belgelerin imzalı olduğunu iddia etmişti o ilgili, ayrıca HSYK'da şikayetlerimizi dikkate almayan ilgili kim varsa onlardan da şikayetçi oldum" ifadelerini kullandı.
Bu arada, soruşturma kapsamında bugün Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelen emekli Koramiral Kadir Sağdıç da aynı savcıya "müşteki" olarak ifade verdi. Sağdıç'ın da o dönem soruşturmada görev alanlar ve bazı medya mensuplarından şikayetçi olduğu öğrenildi.
Aynı soruşturmada daha önce, Balyoz planı davası kapsamında yargılanan emekli Orgeneral Çetin Doğan ve emekli Albay Dursun Çiçek de müşteki olarak ifade vermiş, kendilerine "kumpas" kurulduğu iddiasıyla dönemin sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardı.
Kaynak: AA
İfadenin ardından, gazetecilere açıklama yapan Yavuz, yargılamanın başından sonuna kadar bir örgüt işi olduğunu ve bir örgütle karşı karşıya kalındığını savunarak, bu örgütün çeşitli ayakları olduğunu öne sürdü.
Yavuz, şöyle devam etti:
"Bu örgütün, medya ayağı vardı, yargı ayağı vardı, emniyet ayağı vardı, bürokrasi ayağı vardı. Bir yalan dalgası ile yargılama yaptılar. Suçsuz ve masum insanları, 'askeri vesayetle hesaplaşıyoruz' adı altında mahkum ettiler ama gerçeğin gücü her şeyden üstündür. Gerçek her geçen gün daha çok açığa çıktı ve kendisini kabul ettirdi. Şikayetimiz üzerine, müşteki olarak ifade verdik. Bize şikayetçi olduğumuz konular soruldu. Örneğin delillerimiz hiçbir safhada kabul edilmedi. Ayrıca savcılığa emanet edilen bir sürü belgenin üstü örtüldü. Harddiskin üzerinde parmak izi çıkmıştı, o parmak izinin araştırılmasını birçok defa istememize rağmen üstünü örttüler çünkü suçun kendilerine kadar gelip dayanacağını biliyorlardı. Onu kendi adamları koydu oraya, bu açık olan birşeydi. Savcı bizim ifademizi aldı. Şu anda bilgi topluyor. Bütün değerlendirmeleri, bilgileri topladıktan sonra mutlaka sizlere de yansıtacaktır diye düşünüyorum ama savcı gerçek açığa çıksın diye kendisine ilettiğimiz her şeyi özenle dinliyor ve dikkate alıyor."
- "Savcının dolabında birçok dosya gördüm"
Birçok insanın soruşturma kapsamında ifade verdiğini aktaran Yavuz, "Savcının dolabında birçok klasör gördüm hepsinin Balyoz ile ilgili olduğunu öğrendim. Dolayısıyla çok insan ifade verdi. Mehmet Baransu'dan başlayarak birçok medya mensubundan şikayetçi oldum. Bunların içinde Nazlı Ilıcak da var, Emre Uslu da var, Ahmet Altan da var, Yasemin Çongar da var" dedi.
Bütün soruşturma, yargılama savcıları, Yargıtay'da savcı olanlar ve duruşmaya giren bütün hakimlerden de şikayetçi olduğunu kaydeden Yavuz, "Gerekçemde, gerçeğin üstünü örtme gayretlerinden dolayı şikayetçi oldum. Ayrıca bilirkişilerden şikayetçi oldum, Nurdan Okur diye bir hakimden şikayetçi oldum. Kendisi Adalet Bakanlığı'nın bürokratlarıdır. Birleşmiş Milletler'e gönderdiği savunma dosyasında, biliyorsunuz ki o dosyada haksız tutuklama kararı çıkmıştır. Bütün dijital belgelerin imzalı olduğunu iddia etmişti o ilgili, ayrıca HSYK'da şikayetlerimizi dikkate almayan ilgili kim varsa onlardan da şikayetçi oldum" ifadelerini kullandı.
Bu arada, soruşturma kapsamında bugün Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelen emekli Koramiral Kadir Sağdıç da aynı savcıya "müşteki" olarak ifade verdi. Sağdıç'ın da o dönem soruşturmada görev alanlar ve bazı medya mensuplarından şikayetçi olduğu öğrenildi.
Aynı soruşturmada daha önce, Balyoz planı davası kapsamında yargılanan emekli Orgeneral Çetin Doğan ve emekli Albay Dursun Çiçek de müşteki olarak ifade vermiş, kendilerine "kumpas" kurulduğu iddiasıyla dönemin sorumluları hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardı.