Hdp Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, Samsun'da
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Bugün saray yapanları, yarının halkları ve kuşakları onları barış yaptıkları için hatırlamayacak. Demokrasi getirdikleri için hatırlamayacak. Saray yaptıklarıyla hatırlayacaklar" dedi.
Yüksekdağ, bir düğün salonunda düzenlenen partisinin Samsun İl Kongresi'nde, Türkiye'de halkların hak ve özgürlük mücadelesinin geldiği aşamanın kritik olduğunu savundu.
AK Parti hükümetinin, bütün Türkiye'deki toplumsal yaşamı, kurguladığı diktatörlük anlayışı üzerinden düzenlemeye çalıştığını iddia eden Yüksekdağ, AK Parti'nin, 12 yıl boyunca baskıcı, anti özgürlükçü yaklaşımla hareket ettiğini öne sürdü.
Türkiye halklarının bir eşiğe geldiğini belirten Yüksekdağ, şunları söyledi:
"Ya tepesinde kurulmaya çalışılan diktatörlüğü onaylayacak ya da kendisine özgürlükten, demokrasiden yana yeni bir yol, yeni bir yaşam inşa edecek. Tercihini buradan yapacak. İşte bugün geldiğimiz noktada bu çelişkiyi, bu karşı karşıya geliş durumunu göğüsleyebilecek bir siyasi parti, düzen seçenekleri içinde yoktur. AKP hükümetinin karşısında ana muhalefet pozisyonunda yer tutan siyasi partinin durumuna baktığınızda, muhalefetin ana gövdelerinden biri sayılan partinin durumuna baktığınızda Türkiye'nin değişim isteğini arkalayabilecek, Türkiye toplumunu değişmek için, değiştirmek için girdiği yolun gereğini yerine getirebilecek bir durumları olmadığını çok iyi biçimde görüyoruz."
- "Gerçek bir cumhurbaşkanı gibi davran"
"Geleceğe kimin çıkacağını bir halk bilir bir Hak bilir" sözüyle konuşmasını sürdüren Yüksekdağ, şöyle devam etti:
"Bakmayın 2023'ten, 2071'den bahsettiklerine, yarın ne olacağını bile bilmiyorlar. Bırakın 2023'ü, yarınlarını kurtarma mücadelesi veriyorlar. Bakın bugün Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak kendisini bu halkın öfkesinden, hesap sorma, hak arama mücadelesinden sıyırmak için cumhurbaşkanlığı makamını kendisini koruma kalesi ve mevzisi olarak görüyor. Sadece cumhurbaşkanı seçilmek de yetmedi onun için. Cumhurbaşkanı seçildin, buyur evet görevini yap. Gerçek bir cumhurbaşkanı gibi davran ama Tayyip Erdoğan'ın ilk yaptığı şey kendisine saray yaptırmak oldu."
Türkiye'de saray değil barış yapanların geleceği belirleyeceğini vurgulayan Yüksekdağ, "Bugün saray yapanları, yarının halkları ve kuşakları onları barış yaptıkları için hatırlamayacak. Demokrasi getirdikleri için hatırlamayacak. Saray yaptıklarıyla hatırlayacaklar. Uçak aldıklarıyla hatırlayacaklar ama bu ülkede, barışı yapacak olan, barışı inşa edecek olan, demokrasiyi kuracak olan tek bir siyasi güç vardır, Halkların Demokratik Partisi ve geleceğe taşınacak esas güç de budur" diye konuştu.
"6-8 Ekim demokratik direnişi"nin, Kobani'deki özgür yaşamı savunduğu gibi Türkiye'deki halkların birlikte yaşamını da savunma enerjisini açığa çıkardığını savunan Yüksekdağ, şunları kaydetti:
"Biz pişman değiliz. Biz yanlış yaptığımızı düşünmüyoruz. Biz bir demokrasi merkezi olarak yapmamız gerekeni yaptık. Halkımızı yaşam için bir canilik saldırganlığına karşı direnmeye çağırmak haktır ve meşrudur. Biz bugün yaşanan bütün kayıplarımıza rağmen, kaybedilen, katledilen bütün canlarımıza rağmen, doğusundan batısına, Kobani'den İstanbul'a, Samsun'a kadar bütün bölge halklarının yeni yaşam bilincinde ve duruşunda birleştiğini gördük. Direnmek bizi birleştirir."
Kaynak: AA
AK Parti hükümetinin, bütün Türkiye'deki toplumsal yaşamı, kurguladığı diktatörlük anlayışı üzerinden düzenlemeye çalıştığını iddia eden Yüksekdağ, AK Parti'nin, 12 yıl boyunca baskıcı, anti özgürlükçü yaklaşımla hareket ettiğini öne sürdü.
Türkiye halklarının bir eşiğe geldiğini belirten Yüksekdağ, şunları söyledi:
"Ya tepesinde kurulmaya çalışılan diktatörlüğü onaylayacak ya da kendisine özgürlükten, demokrasiden yana yeni bir yol, yeni bir yaşam inşa edecek. Tercihini buradan yapacak. İşte bugün geldiğimiz noktada bu çelişkiyi, bu karşı karşıya geliş durumunu göğüsleyebilecek bir siyasi parti, düzen seçenekleri içinde yoktur. AKP hükümetinin karşısında ana muhalefet pozisyonunda yer tutan siyasi partinin durumuna baktığınızda, muhalefetin ana gövdelerinden biri sayılan partinin durumuna baktığınızda Türkiye'nin değişim isteğini arkalayabilecek, Türkiye toplumunu değişmek için, değiştirmek için girdiği yolun gereğini yerine getirebilecek bir durumları olmadığını çok iyi biçimde görüyoruz."
- "Gerçek bir cumhurbaşkanı gibi davran"
"Geleceğe kimin çıkacağını bir halk bilir bir Hak bilir" sözüyle konuşmasını sürdüren Yüksekdağ, şöyle devam etti:
"Bakmayın 2023'ten, 2071'den bahsettiklerine, yarın ne olacağını bile bilmiyorlar. Bırakın 2023'ü, yarınlarını kurtarma mücadelesi veriyorlar. Bakın bugün Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak kendisini bu halkın öfkesinden, hesap sorma, hak arama mücadelesinden sıyırmak için cumhurbaşkanlığı makamını kendisini koruma kalesi ve mevzisi olarak görüyor. Sadece cumhurbaşkanı seçilmek de yetmedi onun için. Cumhurbaşkanı seçildin, buyur evet görevini yap. Gerçek bir cumhurbaşkanı gibi davran ama Tayyip Erdoğan'ın ilk yaptığı şey kendisine saray yaptırmak oldu."
Türkiye'de saray değil barış yapanların geleceği belirleyeceğini vurgulayan Yüksekdağ, "Bugün saray yapanları, yarının halkları ve kuşakları onları barış yaptıkları için hatırlamayacak. Demokrasi getirdikleri için hatırlamayacak. Saray yaptıklarıyla hatırlayacaklar. Uçak aldıklarıyla hatırlayacaklar ama bu ülkede, barışı yapacak olan, barışı inşa edecek olan, demokrasiyi kuracak olan tek bir siyasi güç vardır, Halkların Demokratik Partisi ve geleceğe taşınacak esas güç de budur" diye konuştu.
"6-8 Ekim demokratik direnişi"nin, Kobani'deki özgür yaşamı savunduğu gibi Türkiye'deki halkların birlikte yaşamını da savunma enerjisini açığa çıkardığını savunan Yüksekdağ, şunları kaydetti:
"Biz pişman değiliz. Biz yanlış yaptığımızı düşünmüyoruz. Biz bir demokrasi merkezi olarak yapmamız gerekeni yaptık. Halkımızı yaşam için bir canilik saldırganlığına karşı direnmeye çağırmak haktır ve meşrudur. Biz bugün yaşanan bütün kayıplarımıza rağmen, kaybedilen, katledilen bütün canlarımıza rağmen, doğusundan batısına, Kobani'den İstanbul'a, Samsun'a kadar bütün bölge halklarının yeni yaşam bilincinde ve duruşunda birleştiğini gördük. Direnmek bizi birleştirir."