'Sürekli Kemik Ağrıları Kanser Habercisi Olabilir'
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Klinik Koordinatörü Doç. Dr. Bülent Erol, kemik kanserinin en önemli belirtisinin, uzun süre geçmeyen, hafif-orta düzeyde devam eden ağrılar olduğunu belirterek, erken teşhis sayesinde hastaların yüzde 60-70'inin kurtulabildiğini bildirdi.
Erol, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kemikte kontrolsüz büyüyerek sağlıklı kemik dokusunun yerine geçen kötü huylu tümörlerin, özellikle 5-20 yaş arasındaki çocuklarda ve gençlerde ortaya çıktığını ifade etti.
Kemik kanserinin en önemli belirtisinin uzun süre geçmeyen, hafif-orta düzeyde devam eden ağrılar olduğunu belirten Erol, bunların büyüme ağrılarıyla karıştırılmasının tanı sürecini zorlaştırıp hastaların yaşamını tehdit ettiğini söyledi.
Ailelerden bu ağrılara duyarlı olmalarını isteyen Erol, "Erken teşhis sayesinde hastaların yüzde 60-70'i kanserden kurtulabiliyor. Hastalığı tetikleyen faktörlerin tam olarak bilinmediği kemik kanserinde, genetik ve çevresel unsurlarla yüksek oranda radyasyona maruz kalma, hastalığın ortaya çıkma riskini arttırabiliyor" diye konuştu.
Erol, Türkiye'de her yıl 700-750 kişide primer kemik kanseri görüldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Kemikte kontrolsüz şekilde büyüyerek başta akciğerler olmak üzere vücudun başka bölgelerine sıçrayabilen primer kemik kanserleri, yani kötü huylu kemik tümörleri, her yaş grubunda görülebilmekle beraber çocuklarda ve gençlerde daha sık izlenir. Bunun yanı sıra daha sık olarak erişkin dönemde ortaya çıkan kemik kanserleri de mevcuttur. Çeşitli tümör tipleri, kemiğin belirli bölgelerinde daha sık izlenir. Kemik tümörleriyle diz çevresi başta olmak üzere kalça, omuz ve leğen kemiğinde de sıkça karşılaşılır."
- "Aileler çocuklarını takip etmeli"
Ailelerin çocuklarının kemik-eklem ağrısı şikayeti karşısında duyarlı olmaları gerektiğini vurgulayan Bülent Erol, kemik kanserinin genellikle kemiğin ilik kısmında başladığını, zamanla kemiğin sağlam dış çeperini parçalayarak, dışa doğru bir büyüme gösterdiğini ve o bölgede şişlik oluşturduğunu aktardı.
Erol, bu şişlik ve ağrıların sıklıkla bir düşme veya çarpmaya bağlanmasının veya "büyüme ağrısı" şeklinde yorumlanmasının, tanının çoğu zaman gecikmesine sebep olduğuna değinerek, şu değerlendirmede bulundu:
"Daha nadir ise tümöre bağlı zayıflamış kemikte basit bir travma veya herhangi bir travma olmaksızın gelişen bir kırık ilk başvuru şikayetini oluşturabilir. Çocuklarda ve gençlerde en sık görülen primer kemik kanserlerinde, operasyon öncesinde ve sonrasında kemoterapi uygulanır. Operasyonda geride kanser dokusu bırakılmaması hedeflenir. Bu işlemi çoğu zaman hastanın uzvunu koruyarak gerçekleştirmek mümkündür. Fakat nadiren tümörlü uzvun uygun seviyeden kesilmesi gerekebilir. Tümörün çıkartılması sonrası oluşan büyük kemik boşluklar, tümör protezleri, yapısal belirli işlemlerden geçirilmiş hazır kadavra kemiği veya kemik transferleriyle yeniden yapılandırılır. Radyoterapiye bazı durumlarda ihtiyaç duyulabilir fakat ileri yaşlarda radyoterapiye bağlı kanserlerin gelişebileceği unutulmamalıdır."
- "Hastalık tanısı, çocuğu sosyal hayattan kopartmamalı"
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Klinik Koordinatörü Doç. Dr. Bülent Erol, kemik kanserinin özellikle yetişme çağındaki çocuklarda görülmesinin, sosyal hayatlarını da olumsuz etkilediğini ifade ederek, tanı koyulduktan sonraki süreçte moral ve motivasyonun hastalığın tedavisinde çok önemli rolü olduğunu anlattı.
Kemik kanseri tanısı alan bir çocuğa özel ilgi gösterilmesini öneren Erol, "Tedavi sürecinde şartlar elverdiği ölçüde sosyal hayattan ve arkadaşlarından kopmamalı ve mümkünse eğitimine devam etmelidir. Çocuk tanı aldığından itibaren tüm aile etkilenir. Bu sebeple çocuğa ve aileye sağlanacak psikolojik-psikiyatrik destek, tedavinin her yönüyle daha etkili yürütülebilmesine olanak verecektir" ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
Kemik kanserinin en önemli belirtisinin uzun süre geçmeyen, hafif-orta düzeyde devam eden ağrılar olduğunu belirten Erol, bunların büyüme ağrılarıyla karıştırılmasının tanı sürecini zorlaştırıp hastaların yaşamını tehdit ettiğini söyledi.
Ailelerden bu ağrılara duyarlı olmalarını isteyen Erol, "Erken teşhis sayesinde hastaların yüzde 60-70'i kanserden kurtulabiliyor. Hastalığı tetikleyen faktörlerin tam olarak bilinmediği kemik kanserinde, genetik ve çevresel unsurlarla yüksek oranda radyasyona maruz kalma, hastalığın ortaya çıkma riskini arttırabiliyor" diye konuştu.
Erol, Türkiye'de her yıl 700-750 kişide primer kemik kanseri görüldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Kemikte kontrolsüz şekilde büyüyerek başta akciğerler olmak üzere vücudun başka bölgelerine sıçrayabilen primer kemik kanserleri, yani kötü huylu kemik tümörleri, her yaş grubunda görülebilmekle beraber çocuklarda ve gençlerde daha sık izlenir. Bunun yanı sıra daha sık olarak erişkin dönemde ortaya çıkan kemik kanserleri de mevcuttur. Çeşitli tümör tipleri, kemiğin belirli bölgelerinde daha sık izlenir. Kemik tümörleriyle diz çevresi başta olmak üzere kalça, omuz ve leğen kemiğinde de sıkça karşılaşılır."
- "Aileler çocuklarını takip etmeli"
Ailelerin çocuklarının kemik-eklem ağrısı şikayeti karşısında duyarlı olmaları gerektiğini vurgulayan Bülent Erol, kemik kanserinin genellikle kemiğin ilik kısmında başladığını, zamanla kemiğin sağlam dış çeperini parçalayarak, dışa doğru bir büyüme gösterdiğini ve o bölgede şişlik oluşturduğunu aktardı.
Erol, bu şişlik ve ağrıların sıklıkla bir düşme veya çarpmaya bağlanmasının veya "büyüme ağrısı" şeklinde yorumlanmasının, tanının çoğu zaman gecikmesine sebep olduğuna değinerek, şu değerlendirmede bulundu:
"Daha nadir ise tümöre bağlı zayıflamış kemikte basit bir travma veya herhangi bir travma olmaksızın gelişen bir kırık ilk başvuru şikayetini oluşturabilir. Çocuklarda ve gençlerde en sık görülen primer kemik kanserlerinde, operasyon öncesinde ve sonrasında kemoterapi uygulanır. Operasyonda geride kanser dokusu bırakılmaması hedeflenir. Bu işlemi çoğu zaman hastanın uzvunu koruyarak gerçekleştirmek mümkündür. Fakat nadiren tümörlü uzvun uygun seviyeden kesilmesi gerekebilir. Tümörün çıkartılması sonrası oluşan büyük kemik boşluklar, tümör protezleri, yapısal belirli işlemlerden geçirilmiş hazır kadavra kemiği veya kemik transferleriyle yeniden yapılandırılır. Radyoterapiye bazı durumlarda ihtiyaç duyulabilir fakat ileri yaşlarda radyoterapiye bağlı kanserlerin gelişebileceği unutulmamalıdır."
- "Hastalık tanısı, çocuğu sosyal hayattan kopartmamalı"
Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Klinik Koordinatörü Doç. Dr. Bülent Erol, kemik kanserinin özellikle yetişme çağındaki çocuklarda görülmesinin, sosyal hayatlarını da olumsuz etkilediğini ifade ederek, tanı koyulduktan sonraki süreçte moral ve motivasyonun hastalığın tedavisinde çok önemli rolü olduğunu anlattı.
Kemik kanseri tanısı alan bir çocuğa özel ilgi gösterilmesini öneren Erol, "Tedavi sürecinde şartlar elverdiği ölçüde sosyal hayattan ve arkadaşlarından kopmamalı ve mümkünse eğitimine devam etmelidir. Çocuk tanı aldığından itibaren tüm aile etkilenir. Bu sebeple çocuğa ve aileye sağlanacak psikolojik-psikiyatrik destek, tedavinin her yönüyle daha etkili yürütülebilmesine olanak verecektir" ifadelerini kullandı.