Yard. Doç. Dr. Örnek Açıklaması

İstanbul Üniversitesi Öğretim üyesi Yard.

Doç. Dr. Yavuz Örnek, din dersinin seçmeli değil, mecburi olması gerektiğini söyledi.


Örnek, İnovizyon Düşünce Kuruluşu'na yaptığı açıklamada, gençlerin ve sonra gelecek nesillerin kaybolmaması için dini eğitimin şart olduğunu belirterek, "Dini eğitim sadece ibadet demek değildir. Kendini yaratana ve onun yarattıklarına karşı saygıdır. Ama bir konu var. Dini eğitimi verecek kadroların eğitimi meselesi. Önce onları doğru bir şekilde eğitmek şarttır. Yoksa kendisi örnek olmayan kişinin başkasına faydası olmaz" diye konuştu.

Dinin, kanuni müeyyide gibi hiç bir baskı ve tehdit unsuru olmadan kendine, çevreye ve bütün canlılara karşı iyi davranmayı emreden, aşırılıktan, zarar vermekten gönüllü olarak ve severek sakındıran ilim olduğunu ifade eden Örnek, "Din gönüllü disiplindir. Bu disiplinin en önemli, en kıymetli ve en mükemmel olanı kendini yaratana karşı gösterilen disiplindir. Bu varsa diğer disiplinler kendiliğinden oluşur. Nedir onlar. Irk, din, dil, mezhep, millet, renk ve kültür farkı gözetmeksizin herkesin varlığına, malına, mülküne, fikrine ve bütün hukuki haklarına saygılı olmaktır. Yani insanlık onuruna saygılı olmaktır. Gençliğe bu saygıyı verecek yegane kurum eğitim yuvalarımızdır. İstisnasız bütün dinler önce yaratana karşı hareketlerimizi düzenlememizi emreder, ondan korkandan korkulmaz. Ondan korkmayandan, yani ona inanmayandan gençlikten korkulur" dedi.

Kimsenin ibadetine hiç kimsenin karışmaya hakkı olmadığını belirten Örnek, "Bu dersin içeriği ibadetlerin nasıl yapılacağından ziyade insanı yaratanına asi olmaktan koruyan değerler olmalıdır. Zaten insanda bu varsa onun kullarına karşı da asi olmaktan korunur. Bu Allah ile kul arasına girmek değildir" dedi.

Zorunlu din dersinin sadece namazı, orucu, zekatı ve diğer farzları öğretmediğine dikkat çeken Örnek, "Bilakis insanlık onurunu öğretir. İnsanca yaşamayı, yaratılan bütün canlılara karşı sorumlu olmayı öğretir. 1400 yıldan beri müslümanlar diğer din mensupları ile yanyana yaşamışlardır. Bu insanların kalplerine bu din neyi yerleştirdi ise şimdi de gençlerin kalbine aynısının yerleştirilmesinin tavsiye edilmesi lazım. Huzur için. Siz ortaçağda Avrupa’da bir müslümanın yaşayabileceğini düşünebilir miydiniz" dedi.

Örnek, şunları kaydetti: "Gençliğin dini eğitimle kurtulamayacağını savunanlar Avrupa’yı misal vermektedirler. Bilimadamlarının papazlardan çıktığını, eğer din gençliği kurtarsaydı batıda gençliğin çok daha iyi durumda olması gerektiğini savunmaktadırlar. Halbuki batı hristiyanlığın katı taassubundan kurtulduğu için kalkındı. Batının verdiği dini eğitim artık gençliğini inandıramıyordu. Çünkü onun dini dünya yuvarlaktır diyen bilimadamını cezalandırıyordu.

Hiç bir doğru din bilimle çatışmaz. Eğer bir din bilimle çatışıyorsa muhakkak biri yanlıştır. Ortaçağda Avrupa’da olduğu gibi. İslam dininin bilimle çatıştığı hiç işitilmemiştir. Bazı softaların sözleri islamı bağlamaz. “İlim Çin’de de olsa alın” hadisi islamın dine ne kadar önem verdiğini ifade ediyor. Hem Kuran-ı kerimde hem hadislerde hem de islam alimlerinin kitaplarında bilimi emreden, tavsiye eden ve öven pek çok ayet, hadis ve yazı vardır. Bunlar güneş gibi meydandadır.

ABD başkanları seçimlerden sonra bir çeşit teşekkür manasında defalarca “tanrı sizi korusun” der. Bu sözü bizim siyasetçilerimiz söylese ülkede kıyamet kopar. Burada bir yanlışlık var. Bu ülkede din ve dinin hükümleri bastırılmış, baskı altına alınmış. Samimi olanlar horlanmış, cezalandırılmış ve önleri kesilmiş. Ülkede onlarca yıl bir kaos ortamı oluşmuş. Dininden çıkanlar çok olmuş ama başka dine giren kimse de yok. Bu çok mühim bir konu, özellikle batı uygarlığı için. Müslümanlar islamı bırakabilir ama başka dine girmezler. Çünkü hiç bir din onun bıraktığı dinden daha mükemmel değildir. Peki mükemmel ise niye bıraktı. Peygamberlerin çocuklarından bırakanlar oldu. Sen her gün ahlaksızlığı “basın-yayın” diye gençliğin önüne sunarsan neticede bu olur".
Kaynak: İHA