Memur-sen Ankara İl ve Eğitim-bir-sen Ankara 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Kır
Memur-Sen Ankara İl ve Eğitim-Bir-Sen Ankara 1 nolu Şube Başkanı Mustafa Kır, “Okul öncesi eğitimde din dersi verilmelidir” dedi.
Kır, yaptığı basın açıklamasında, “Eğitim doğumla başlayıp hayat boyu devam eden bir süreç. Çocukluk eğitimi ilk olarak aile de başlayıp, okul öncesi eğitim ve ilköğretimle devam eder. Okul öncesi eğitim dediğimiz kreş ve anaokullarında çalışan anne ve babalar için çocuk bakıcılığı görevinin üstlenildiği bir kurum değildir. Bilakis çocukların hem fiziksel, hem bilimsel açıdan becerilerini ve yaratıcı yönlerini ortaya çıkaran, sağlıklı ortamda sosyal birey olarak yetişmelerini sağlayan, aile eğitimini de içine alan çok önemli bir eğitim kurumu olduğunu” ifadesini kullandı.
Son yıllarda ülkemizde okul öncesi eğitime büyük önem verilmesine rağmen 0-6 yaş grubunu içine alana okul öncesi eğitimin okullaşma oranı 2002 yılında yüzde 12 ler seviyesinde iken halen 5-6 yaş grubunda okullaşma oranı yüzde 45’lerde, 3-5 yaş grubundaki okullaşma oranı ise ancak yüzde 36’lar seviyesine çıkabilmekte. Dünya da 3-5 yaşlarında erken çocukluk eğitimi oranlarına bakıldığında, Meksika’da yüzde 70, Doğu Avrupa ülkelerinde yüzde 50, içinde yer almak istediğimiz AB ülkelerinin her birinde bu oran yüzde 100’lere yaklaştığını dile getiren Kır, şöyle devam etti:
“Çocuklarımız geleceğimizdir. Onları güzel terbiye ettiğimiz, eğitimini güzel yaptığımız takdirde güzel yarınlara kavuşabiliriz. Eğitimdeki başarımız okul öncesinin zorunlu eğitim kapsamına alınması ve okul öncesi eğitimin insanın yaradılışına uygun olarak verilmesi şartına bağlıdır.”
Kır, MEB’e bağlı okul öncesi eğitim kurumlarında çocukların yaşlarına uygun temel dini bilgilerin ve değerler eğitiminin verilmemesinin ekonomik imkânı yerinde olan çok sayıda anne-babayı resmi veya gayri resmi yollarla açılan bu bilgilerin verildiği okul öncesi özel eğitim kurumlarını tercih etme zorunda bıraktığına dikkat çekerek bu durumun bilimsel olarak öğrenmenin temelinin 4-6 yaşlarında atıldığı çocuğun; zihinsel, duygusal, sosyal ve fiziksel gelişiminde çok önemli izler bıraktığının bilimsel bir gerçek olduğunu vurguladı.
Kır, "O nedenle temel dini bilgilerin ve değerler eğitiminin daha sonraki yaşlarda verilmesinin çocuk üzerindeki tesiri olumsuz olmakta, sadece bilgiyi ders olarak öğrenmiş olmaktan öteye geçmemektedir” dedi.
Din Kültürü ve Ahlak bilgisi dersinin ilkokul 4.sınıftan itibaren verildiğinden çocukların dini bilgilerle genel olarak 11-12 yaşlarında tanışmakta olduğuna dikkat çeken Kır, bu durumun insanın yaradılış yapısına aykırı olduğunu vurgulayarak, “Değerler eğitiminin veya Temel Dini Bilgilerin okul öncesinden itibaren çocukların yaşlarına uygun olarak, korkutmadan, ürkütmeden, dinden soğutmadan iyi bir model ve iyi bir öğretmen tarafından verilmesi ile eğitimde hedeflenen amaca ulaşılabileceğinin” altını çizdi.
"TEMEL DİNİ BİLGİLERİN ÖĞRETİLMESİNE MESAFELİ YAKLAŞILMAKTADIR"
Kır, şöyle devam etti:
"Her millet kendi çocuklarına yaş sınırı konulmaksızın inançları gereği eğitilmesi ve öğretilmesi konusunda okul öncesi dâhil gerekli adımları atarken, hatta okul öncesi okullarına bile çocuk kiliselerinin açılmasından rahatsızlık duymazken ülkemizde halkımızın yüzde 99’u Müslüman olmasına rağmen dini bilgilerin öğrenilmesine, öğretilmesine ibadethane açılmasına hep mesafeli yaklaşmaktadır."
Bunun faturasını çocuklarımız teröre karışarak, uyuşturucuya bulaşarak ödemekte olduğunu ifade eden Kır, şunları dedi:
“Anne-babalar çocuklarının küçük yaşta dini bilgilerin öğretilmesini savunurken bazı anne-babalar, eğitim ve siyaset bilimciler çocukların din eğitimi alıp almayacağına ergenlik çağına geldiğinde kendi hür iradesiyle karar vermesini savunmaktadır. Onun için iktidarı eline geçiren her irade eğitim-öğretimi evren gerçeklere göre değil kendi düşünce yapısına göre şekillendirmeye çalışmaktadır. 28 Şubat sürecinde İmam-Hatip okullarının orta kısımlarının kapatılması, üniversiteye girişte katsayı engelinin konulması, Kuran öğrenimine yaş sınırlaması getirilmesi, okullarda seçmeli K.Kerim, Temel Dini Bilgiler ve Siyer derslerinin okutulmasının gündeme getirilmesi esnasında yaygara koparılması bunun en önemli kanıtıdır.”
Kaynak: İHA
Son yıllarda ülkemizde okul öncesi eğitime büyük önem verilmesine rağmen 0-6 yaş grubunu içine alana okul öncesi eğitimin okullaşma oranı 2002 yılında yüzde 12 ler seviyesinde iken halen 5-6 yaş grubunda okullaşma oranı yüzde 45’lerde, 3-5 yaş grubundaki okullaşma oranı ise ancak yüzde 36’lar seviyesine çıkabilmekte. Dünya da 3-5 yaşlarında erken çocukluk eğitimi oranlarına bakıldığında, Meksika’da yüzde 70, Doğu Avrupa ülkelerinde yüzde 50, içinde yer almak istediğimiz AB ülkelerinin her birinde bu oran yüzde 100’lere yaklaştığını dile getiren Kır, şöyle devam etti:
“Çocuklarımız geleceğimizdir. Onları güzel terbiye ettiğimiz, eğitimini güzel yaptığımız takdirde güzel yarınlara kavuşabiliriz. Eğitimdeki başarımız okul öncesinin zorunlu eğitim kapsamına alınması ve okul öncesi eğitimin insanın yaradılışına uygun olarak verilmesi şartına bağlıdır.”
Kır, MEB’e bağlı okul öncesi eğitim kurumlarında çocukların yaşlarına uygun temel dini bilgilerin ve değerler eğitiminin verilmemesinin ekonomik imkânı yerinde olan çok sayıda anne-babayı resmi veya gayri resmi yollarla açılan bu bilgilerin verildiği okul öncesi özel eğitim kurumlarını tercih etme zorunda bıraktığına dikkat çekerek bu durumun bilimsel olarak öğrenmenin temelinin 4-6 yaşlarında atıldığı çocuğun; zihinsel, duygusal, sosyal ve fiziksel gelişiminde çok önemli izler bıraktığının bilimsel bir gerçek olduğunu vurguladı.
Kır, "O nedenle temel dini bilgilerin ve değerler eğitiminin daha sonraki yaşlarda verilmesinin çocuk üzerindeki tesiri olumsuz olmakta, sadece bilgiyi ders olarak öğrenmiş olmaktan öteye geçmemektedir” dedi.
Din Kültürü ve Ahlak bilgisi dersinin ilkokul 4.sınıftan itibaren verildiğinden çocukların dini bilgilerle genel olarak 11-12 yaşlarında tanışmakta olduğuna dikkat çeken Kır, bu durumun insanın yaradılış yapısına aykırı olduğunu vurgulayarak, “Değerler eğitiminin veya Temel Dini Bilgilerin okul öncesinden itibaren çocukların yaşlarına uygun olarak, korkutmadan, ürkütmeden, dinden soğutmadan iyi bir model ve iyi bir öğretmen tarafından verilmesi ile eğitimde hedeflenen amaca ulaşılabileceğinin” altını çizdi.
"TEMEL DİNİ BİLGİLERİN ÖĞRETİLMESİNE MESAFELİ YAKLAŞILMAKTADIR"
Kır, şöyle devam etti:
"Her millet kendi çocuklarına yaş sınırı konulmaksızın inançları gereği eğitilmesi ve öğretilmesi konusunda okul öncesi dâhil gerekli adımları atarken, hatta okul öncesi okullarına bile çocuk kiliselerinin açılmasından rahatsızlık duymazken ülkemizde halkımızın yüzde 99’u Müslüman olmasına rağmen dini bilgilerin öğrenilmesine, öğretilmesine ibadethane açılmasına hep mesafeli yaklaşmaktadır."
Bunun faturasını çocuklarımız teröre karışarak, uyuşturucuya bulaşarak ödemekte olduğunu ifade eden Kır, şunları dedi:
“Anne-babalar çocuklarının küçük yaşta dini bilgilerin öğretilmesini savunurken bazı anne-babalar, eğitim ve siyaset bilimciler çocukların din eğitimi alıp almayacağına ergenlik çağına geldiğinde kendi hür iradesiyle karar vermesini savunmaktadır. Onun için iktidarı eline geçiren her irade eğitim-öğretimi evren gerçeklere göre değil kendi düşünce yapısına göre şekillendirmeye çalışmaktadır. 28 Şubat sürecinde İmam-Hatip okullarının orta kısımlarının kapatılması, üniversiteye girişte katsayı engelinin konulması, Kuran öğrenimine yaş sınırlaması getirilmesi, okullarda seçmeli K.Kerim, Temel Dini Bilgiler ve Siyer derslerinin okutulmasının gündeme getirilmesi esnasında yaygara koparılması bunun en önemli kanıtıdır.”